Konu
:
AŞk TadıNDa(Arşiv)
Tekil Mesaj gösterimi
#
266
5 January 2009, 15:24
ceyLin
Senior Member
Kayıt Tarihi:
21 September 2008
Mesajlar:
15,180
Konular:
Aldığı Beğeni:
0
xx
Beğendiği Mesajlar:
0
xx
Cvp: AŞk TadıNDa(Arşiv)
BİR CEZAEVİNDE TECRİTTEKİ ADAMIN MEKTUPLARI
I
Senin adını
kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım.
Malum ya
bulunduğum yerde
ne sapı sedefli bir çakı var
(bizlere âlâtı-katıa verilmez)
ne de başı bulutlarda bir çınar.
Belki avluda bir ağaç bulunur ama
gökyüzünü başımın üstünde görmek
bana yasak...
Burası benden başka kaç insanın evidir?
Bilmiyorum.
Ben bir başıma onlardan uzağım
hep birlikte onlar benden uzak.
Bana kendimden başkasıyla konuşmak
yasak.
Ben de kendi kendimle konuşuyorum.
Fakat çok can sıkıcı bulduğumdan sohbetimi
şarkı söylüyorum karıcığım.
Hem
ne dersin
o berbat
ayarsız sesim
öyle bir dokunuyor ki içime
yüreğim parçalanıyor.
Ve tıpkı o eski
acıklı hikâyelerdeki
yalnayak
karlı yollara düşmüş
yetim bir çocuk gibi bu yürek
mavi gözleri ıslak
kırmızı
küçücük burnunu çekerek
senin bağrına sokulmak istiyor.
Yüzümü kızartmıyor benim
onun bu an
böyle zayıf
böyle hodbin
böyle sadece insan
oluşu.
Belki bu hâlin
fizyolojik
psikolojik filân izahı vardır.
Belki de sebep buna
bana aylardır
kendi sesimden başka insan sesi duyurmayan
bu demirli pencere
bu toprak testi
bu dört duvardır...
Saat beş
karıcığım.
Dışarda susuzluğu
acayip fısıltısı
toprak damı
ve sonsuzluğun ortasında kımıldanmadan duran
bir sakat ve sıska atıyla
yani
kederden çıldırtmak için içerdeki adamı
dışarda bütün ustalığı
bütün takım taklavatıyla
ağaçsız boşluğa kıpkızıl inmekte bir bozkır akşamı.
Bugün de apansız gece olacaktır.
Bir ışık dolaşacak yanında sakat
sıska atın.
Ve şimdi karşımda haşin bir erkek ölüsü gibi yatan
bu ümitsiz tabiatın
ağaçsız boşluğuna bir anda yıldızlar dolacaktır.
Yine o malum sonuna erdik demektir işin
yani bugün de mükellef bir daüssıla için
yine her şey yerli yerinde işte
her şey tamam.
Ben
ben içerdeki adam
yine mutad hünerimi göstereceğim
ve çocukluk günlerimin ince sazıyla
suzinâk makamından bir şarkı ağzıyla
yine billâhi kahredecek dil-i nâşâdımı
seni böyle uzak
seni dumanlı
eğri bir aynadan seyreder gibi
kafamın içinde duymak...
II
Dışarda bahar geldi karıcığım
bahar.
Dışarda
bozkırın üstünde birdenbire
taze toprak kokusu
kuş sesleri ve saire...
Dışarda bahar geldi karıcığım
bahar
dışarda bozkırın üstünde pırıltılar...
Ve içerde artık böcekleriyle canlanan kerevet
suyu donmayan testi
ve sabahları çimentonun üstünde güneş...
Güneş
artık o her gün öğle vaktine kadar
bana yakın
benden uzak
sönerek
ışıldayarak
yürür...
Ve gün ikindiye döner
gölgeler düşer duvarlara
başlar tutuşmaya demirli pencerenin camı :
dışarda akşam olur
bulutsuz bir bahar akşamı...
İşte içerde baharın en kötü saati budur asıl.
Velhasıl
o pul pul ışıltılı derisi
ateşten gözleriyle
bilhassa baharda ram eder kendine içerdeki adamı
hürriyet denen ifrit...
Bu bittecrübe sabit
karıcığım
bittecrübe sabit...
III
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldanmadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara
bu anda ne kavga
ne hürriyet
ne karım.
Toprak
güneş ve ben...
Bahtiyarım...
ceyLin
Açık Profil bilgileri
ceyLin nickli üyeye özel mesaj gönderin
ceyLin nickli üyeye ait bütün mesajları arattır