İşte Şimdi Evlenebilirsin
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
Bir zamanlar bir genç herkes gibi
evlenmek istiyordu. Bu niyetini ailesine açtığında babası ona şöyle
dedi: “Elbette oğlum elbette evlenebilirsin. Bana kendi alınterinle
kazandığın bir altını getirdiğinde seni hemen evlendireceğim.
” Delikanlı babasının bu sözlerine gülümsedi. Ne kadar da kolay bir
sınavdı bu böyle. Ertesi gün istenilen altın lirayı götürüp gururla
babasının avucuna koydu. Babası hiçbir şey söylemeden altını evlerinin
yanından akan nehre fırlattı.
Çocuk altının düştüğü nehre şaşkınlıklı bir-iki saniye baktıktan sonra
babasına döndü ve sordu:
“Şimdi evlenebilirim değil mi babacığım?”
Babası başını iki yana salladı:
“Hayır oğlum. Sana kendi alınterinle ve emeğinle kazandığın bir altını
getirmeni söylemiştim. Bu altını sen kazanmamışsın ki!”
Genç delikanlı babasının gerçeği nasıl keşfettiğini anlayamamıştı. Sahiden
de parayı bir arkadaşından ödünç almıştı. Ertesi gün bu defa annesinden
bir altın borç aldı ve parayı babasına götürdü.
Babası altını aldı ve yine nehre fırlattı. Delikanlı bir kez daha şaşırmıştı:
“Bunu niye yapıyorsun baba anlamadım. Ama sana bir altın getirmiş
oldum artık evlenebilir miyim?”
Babası bu defa da izin vermedi oğluna:
“Bu altını da sen kazanmamışsın!”
Genç babasının yanından ayrıldıktan sonra uzun uzun düşündü.
Başkasından borç alıp getirdiğinde babası parayı yine nehre atacaktı ve
bu gidişle evlenemeyecekti. O yüzden bir iş bulup çalışmaya ve altını
kendi emeğiyle kazanmaya karar verdi.
Günler geçti ve kazandığı bir altını babasına götürdü. Babası her zamanki
gibi parayı nehre atmaya hazırlanıyordu ki oğlu can havliyle babasının
kolunu tuttu ve bağırdı:
“Hayır baba! O altını nehre atamazsın! Onu kazanmak için günlerce
çalıştığımı ve sırtımın ağrılar içinde kaldığını biliyor musun sen?”
Babası yüzünde ışıltılı bir gülümseme ile elini oğlunun omzuna koydu ve:
“İşte şimdi evlenebilirsin oğlum” dedi. “Çünkü emeğinin karşılığı olan bu
altının değerini artık biliyorsun ve eminim ki onu akıllıca
harcayacaksın.”
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
Bir zamanlar bir genç herkes gibi
evlenmek istiyordu. Bu niyetini ailesine açtığında babası ona şöyle
dedi: “Elbette oğlum elbette evlenebilirsin. Bana kendi alınterinle
kazandığın bir altını getirdiğinde seni hemen evlendireceğim.
” Delikanlı babasının bu sözlerine gülümsedi. Ne kadar da kolay bir
sınavdı bu böyle. Ertesi gün istenilen altın lirayı götürüp gururla
babasının avucuna koydu. Babası hiçbir şey söylemeden altını evlerinin
yanından akan nehre fırlattı.
Çocuk altının düştüğü nehre şaşkınlıklı bir-iki saniye baktıktan sonra
babasına döndü ve sordu:
“Şimdi evlenebilirim değil mi babacığım?”
Babası başını iki yana salladı:
“Hayır oğlum. Sana kendi alınterinle ve emeğinle kazandığın bir altını
getirmeni söylemiştim. Bu altını sen kazanmamışsın ki!”
Genç delikanlı babasının gerçeği nasıl keşfettiğini anlayamamıştı. Sahiden
de parayı bir arkadaşından ödünç almıştı. Ertesi gün bu defa annesinden
bir altın borç aldı ve parayı babasına götürdü.
Babası altını aldı ve yine nehre fırlattı. Delikanlı bir kez daha şaşırmıştı:
“Bunu niye yapıyorsun baba anlamadım. Ama sana bir altın getirmiş
oldum artık evlenebilir miyim?”
Babası bu defa da izin vermedi oğluna:
“Bu altını da sen kazanmamışsın!”
Genç babasının yanından ayrıldıktan sonra uzun uzun düşündü.
Başkasından borç alıp getirdiğinde babası parayı yine nehre atacaktı ve
bu gidişle evlenemeyecekti. O yüzden bir iş bulup çalışmaya ve altını
kendi emeğiyle kazanmaya karar verdi.
Günler geçti ve kazandığı bir altını babasına götürdü. Babası her zamanki
gibi parayı nehre atmaya hazırlanıyordu ki oğlu can havliyle babasının
kolunu tuttu ve bağırdı:
“Hayır baba! O altını nehre atamazsın! Onu kazanmak için günlerce
çalıştığımı ve sırtımın ağrılar içinde kaldığını biliyor musun sen?”
Babası yüzünde ışıltılı bir gülümseme ile elini oğlunun omzuna koydu ve:
“İşte şimdi evlenebilirsin oğlum” dedi. “Çünkü emeğinin karşılığı olan bu
altının değerini artık biliyorsun ve eminim ki onu akıllıca
harcayacaksın.”