Dert
1Üzüntü.
"Gündüz ya bir yere sokulup uyur, ya sessiz sedasız sokaklarda dolaşır. Fakat akşam oldu mu derdi teper." - "Her doğan günün bir dert olduğunu / İnsan bu yaşa gelince anlarmış."
2Hastalık; ağrı.
"Hastayım derdime verem diyorlar."
"İnsan hastanede bu kadar hekimin içinde olur da nasıl derdine çare bulamaz."
3Sorun, kaygı.
"Adamlar dertlerini belli edecek biçimde alınlarını kırıştırıp, ağızlarını büzerek başlarını salladılar."
4Ur.
Boynunda dert çıkmış.
"Gündüz ya bir yere sokulup uyur, ya sessiz sedasız sokaklarda dolaşır. Fakat akşam oldu mu derdi teper." - "Her doğan günün bir dert olduğunu / İnsan bu yaşa gelince anlarmış."
2Hastalık; ağrı.
"Hastayım derdime verem diyorlar."
"İnsan hastanede bu kadar hekimin içinde olur da nasıl derdine çare bulamaz."
3Sorun, kaygı.
"Adamlar dertlerini belli edecek biçimde alınlarını kırıştırıp, ağızlarını büzerek başlarını salladılar."
4Ur.
Boynunda dert çıkmış.