#1
|
||||
|
||||
Derin
1Dibi yüzeyinden ya da ağzından uzak olan.
Derin bir kuyu. 2Yüzeyden içeri inen. "Suratında, sol gözünü aşağıya çeken derin bir yara izi vardı." 3Kendi türünde çok gelişmiş, en ileri durumda olan. Derin bir bilgin. 4Yoğun, aşırı. "Bu büyük kö?kü derin bir sessizlik kapladı." 5Uzun süren. "Bir iki derin nefesten sonra teneffüsünün ritmi düzeldi." 6(Suda) Dip. Gözünü seveyim oğlum, çok derinlere dalma, Karadeniz'e güvenilmez. 7Ayrıntıya önem verilerek hazırlanan. Derin incelemeler. 8Çok içten gelen. Derin saygılar. Derin bir sevgi. 9Dip. "Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin / Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde." |