#1
|
|||
|
|||
Anneler Kıyaslama Yapmayın ..
Çoğu anne çocuğunu komşusunun veya arkadaşının çocuğuyla kıyaslar. Bu kıyaslama ilk yıllar genellikle fiziksel özelliklere atfen yapılır. Ama toplum genelinde yaygın olan ‘bir çift mavi göz ve sarı saç’ için yapılan ‘çok güzel, mavi gözleri, sarı saçları var’ yakıştırmasını hiç anlamam. Ne yani, sadece gözleri mavi, saçları sarı diye, anlamsız bakan gözler, ifadesiz bir surat niye çok güzel olsun ki!
Bir doğum gününde veya beş çayında yapılan güzel çocuk muhabbeti bazı annelerin yüreğine ok gibi saplanır. Hele kendi çocuğuna iltifat edilmiyorsa üzülür. İçinden ‘keşke o çocuk benim olsaydı’ diyenlerin sayısının az olduğunu sanmayın. Çocukların yaşı büyüdükçe diğer çocuklarla kıyaslamaya okuldaki başarı unsuru da eklenir. Ve anne-çocuk çatışması başlar. Bu arada gözden kaçan nokta şudur; Kıyaslanan çocuk için söylenen her güzel söz, kendi çocuğunuzun özgüveninden bir parçanın kaybına yol açar. 40’lı yaşlarının başında olan, kendine olan özgüveni konusunda herkesin hemfikir olduğu bir arkadaşım, 10 yaşlarında Pamuk Prenses rolüne hazırlanırken, annesinin babasına söylediği ‘Sen kızının güzel olduğunu mu sanıyorsun? Onlar sıradan bir çocuk, hiçbir özelliği yok’ sözlerini unutamıyor. Yıllar içinde annesi defalarca ‘Çok güzel’ olduğunu belirtmesine rağmen, ilk söylediği sözleri hiç hafızasından silememiş. Hangi yaşta olursak olalım, çocukluğumuzda bizim de bu tür bir hikayemiz, kendimize olan güvenimizin sarsıldığı dönemler olmuştur. İyi futbol oynadığı için babasının ‘aferin’le takdir ettiği arkadaşınızı kıskandığınız olmadı mı? Ya da saçınızın kısa olduğu bir dönemde komşu kızın uzun saçlarına iç geçiren annenize kırılmadınız mı? Benzer olayları hepimiz yaşamışızdır. Ancak bazı insanlar yaşamlarının belli bir noktasında bu özgüven eksikliğini aşabiliyor. Bazıları ise ömür boyu özgüvensiz, beceriksiz ve yetersiz kalıyorlar. Demek ki çocuğu doğurmak ve karnını doyurmak çok önemli değil. Önemli olan çocuklarımızın gönlünü doyurmak. Farkında olmadan doğdukları günden itibaren çocuklarımıza karşı öyle sözler söylüyoruz ki, yıllarca hatta bir ömür boyu sürecek kişilik bozukluklarına ve özgüven yoksunluğuna yol açıyoruz. Hiçbir anne-baba özgüveni yoksun bir çocuk yetiştirmek istemez. Bu durumda, yaptıkları işlerde takdtir, motive etmek ödevimiz olmalı. Başkalarıyla kıyasladığınızda çocuğunuz ‘acaba çirkin miyim, başarısız mıyım, yeteneksiz miyim’ sorularının cevabını bulmaya çalışırken, kendi yolunu kaybedebilir |