#1
|
|||
|
|||
Yalan Yakalamak
Yalan Yakalamak Bazen çocuklar, gençler yalan söyler. Ana babalar da bu yalanı yakalar. İşte bu an kimi ana baba, adeta lüfer yakalamış gibi sevinir. Ana babanın gözünde çocuk/ genç yüzde yüz haksızdır, sığınacak hiçbir limanı, mazereti yoktur. Bir anlamda batmıştır, bitmiştir. Ana baba bu kesin galibiyetin tadını çıkararak parmağını çocuğa uzatır ve mağrur bir eda ile “Sus, ayıbınla otur, bana yalan söyledin” der. Ana baba burada muhtemelen “Ben yüzde yüz haklıyım sen sıfırsın” demektedir. Olabilir, çocuğun gencin yalan söylemesinde kendi payı yüksektir. Fakat bu yalanda ana babanın hiç mi payı yoktur? Bence çocuklarımızın söyledikleri her yalanda, biraz olsun bizim de tuzumuz vardır. Bakınız niçin: 1. Çocuğunuz yalan söylemiş ise yalan söylemeyecek yapıda güçlü bir çocuk yetiştirememişsiniz demektir Yalan baş vurmayacak kadar güçlü bir yapısı yoksa, bu durum biraz onun sorumluluğu, biraz da bizim. 2. Çocuklarımız, bazı hatalarını yalana başvurmadan açıkça ifade ettiklerinde, bu durumu her zaman olgunlukla karşılar mıyız? Galiba hayır. En azından bazılarımız samimi itiraflar karşısında bazen bağırır, bazen de bayılırız. Bu tavrımızla da çocukları istemeden yalana iteriz. 3. Biz büyükler – kendimizce haklı nedenlerle- bazen çocukların yanında başkalarına yalan söyleriz. Bazen de “onlara küçük beyaz yalanlar söylenir” diye çocuklara yalan söyleriz. Gün gelir bizim, belli durumlarda yalan söylediğimizi anlarlar. Onlar da belli durumlarda –kendilerince haklı gerekçelerle- yalan söylerler. Çocuklara küçük beyaz yalanlar söylenebilir düşüncesi tamamen yanlıştır. ) Sonuç: Yukarıda ifade edilenler, yalan söyleyen çocuklara aldırmayalım, hoş görelim anlamına gelmiyor. Yalan söylediklerini fark ettiğimiz zaman, üzüldüğümüzü rahatsız olduğumuzu belirtelim. Ancak kendimizi yüzde yüz haklı görüp önlenemez bir öfke içine girmeyelim. Çocuğumuzun yalanını yakaladığımızda kendimizi yüzde yüz haklı görürsek, öfkemiz de yüzde yüz olur. Eğer çocuğunuz size yalan söylemişse bu yalanda sizin de payınız vardır. Bu gerçekten yola çıkarak olaya baktığımızda, daha ılımlı olabiliriz. Ilımlı olduğumuz zaman ise çocuğumuzu arzu ettiğimiz yönde değiştirme, geliştirme şansımız artar. Onların bir yalanlarına bugün aşırı öfkelenirsek, yarın daha dürüst olmalarına değil, daha iyi kamufle edilmiş, daha organize yalanlar söylemelerine yol açarız. Yalan yakalama ifadesi bence peşinen gerginlik yaratan bir ifade. Bu ifade galiba içimizdeki avcılık isteğinden kaynaklanıyor. Kaçıp kurtulmaya çalışanlara sessizce yaklaşıp bir avcı aktifliği ile onları yakalamak istiyoruz. Evlerde ve işyerlerinde, yaş tahtalara basmamak için, bir kedi, bir panter gibi adımlarını yavaş ve yumuşak atan avcılara benziyoruz. (Eğer avcılık yaparsanız, avları yok ettiğinizi düşünebilirsiniz; ama bir yandan da avları kaçmaya, korunmaya teşvik edersiniz.) Olaylara bakış tarzımız ile onları adlandırma şeklimiz arasında karşılıklı ilişki vardır; birisi değişince diğeri de değişebilir. Bu durumda, yalan yakalamak, yerine yalanı fark ettim veya gerçeği sakladığını fark ettim, diye düşünsek nasıl olur? * Üstün Dökmen, Küçük Şeyler Kitabından, Sistem Yayıncılık |