#1
|
|||
|
|||
|||SıR|||
Solgun hayatın karelerinde Salası okunan mevtaların iniltisi maşrıkta ve garpta.. Kabir azabına dönüşen firkatin En uçuk bir rengin kırıntısı, Solmuş yüreklere sen; ahmak ıslatan. Şimdi saatler yokluğunu gösteriyor, En kuvvetli yanım; Gönül odamın bir köşesinde her daim varlığın, Mevsimlerin hüznünü taşıyor takvimler, Yokluğunun adını hala koyamadı alem, Herkeste garip bir burukluk sensizlikten gelen Müteessir bir vicdanla kahrolan canlar var, Neylesin ki kelimeler Pişmanlığın ve hayıflanmaların tesiri yok, Gün görmez gözler ne yapsın ki bu bahta karşı… Kayısı kentin viraneliği bir fotoğraf bilmecesi, Sensizlikten nükseden sayrılık Kıyısı olmayan bir şehrin susuzluğu sensizlik, Payitaht değişmişse bu memlekette Adını bilmeyen hakuranlar, Söyle alfabemdeki boynu bükük mim neylesin ki… Bugün yusuf oldum dibi görünmez bir kuyuda, Kırkmerdiven çıktım, Kırkikindi saydım, ama yine de Firkatin sönmedi yas tutmuş bu yüreğimde.. “ey seyyidinden kaçmış köle”: Geleceksen eğer şimdi gel, Çünkü sensizlik kokan bu zalım şehri, terk etmeyi ahdetmişim, Ama bencilüs dağındaki sırra, Ve gidip gelmemeyi yakıştıramıyorum, onca hatıralara |