#1
|
|||
|
|||
$imDi Gitme YâR..
Sen bir kitap kapağı gibi kapamışken adımı, ben her sözcükte seni okuyorum harf harf… Gözü yaşlı satırlarımın kan döküşlerinde büyütüyorum keşkelerimi… Harflerimin ayağı kayıyor uçurumlarından. Oysa sen bir liman sakinliğiydin yüreğime… bir gün batımı huzuru… uçsuz bucaksız bir özgürlüktün mavilerime… ateşe verdin kıyılarımı apansız, sinsice… züleyha’nın kaderine razıydım Yusuf(um)sun diye… peşinden koşmaya, kınanmaya, dile düşmeye… nerden bilirdim dil(in)den düşeceğimi? Bir sözünle ateşe verdin uğruna ödenen bedelleri…
Git şimdi! Bir metalin içine bindirip vedalarını, son bir kez kokunu çekmeden tiryakiliğim, son bir kez düşmeden kollarının girdabına, bir buseyi çok görüp alnıma, en kara yazgıları sür de git!.. Son fethedilen miyim meçhul ama, sen son Fatih’im… Bilsen, kaç varlığa hiçlikti fetihlerin… Ama dur, gitme!... Şu topraklarımda dalgalanan sancağını indir, öyle git! Ciğerlerimden kokunu, gönlümden gözlerinin okunu çek de git! Sözlerimi esaretten kurtar, dilimi çöz de git! Kaç kez uğurladım seni bu kentten? Kaç kez boynu bükük bıraktın ardından el sallayışlarımı garlarda? Dönüşünün umuduyla gidişine dayanamazken, bu müebbet vedaya nasıl dayanırım söyle? Ah yar… Kin tutmaz kalemim, bilirsin. Sen kapatsanda c-ismimin üstüne son sayfanı, bu masalın devamını bir ömür bekler yüreğim… Sana git diyebilmek için kaç alfabe satın aldım z-amansız pazarlıklarla bilsen. Tüm kırgınlıklarımı çıkarıp kumbaramdan saydım, bir “git” etmedi. Yanında “me”si olmayan bir git yakıştırılmadı sevdama… Ama çok istiyorsan, işte orda; alfabemin kıyısında bir “git”… Eksik, mahzun, çaresiz… ''İster al git, istersen k-al git-me Yar!...'' ''İşte, diz çöküyor sevdana yüreğim, gitme!... Gitme, sensiz ıssız bu diyar…'' |