#1
|
||||
|
||||
ıSSız Ada(M)
Özgürlük özgürlük diye ölürken, hayatına giren anlamsız kadınların hayatlarını ıssızlaştıran ada(m)lar. Bu popüler kültürde yaşananlar, çirkinlikler, terk edilişler arttıkça kapılar daha sıkı kapanıyor, içeri girmek, birini içeri almak zorlaşıyor ve her birimiz birer ıssız ada(m) oluyoruz...
Çağın yeni vebası yalnızlık. Her şeyi hazır gıdalar gibi emeksiz, bedelsiz ve hızla tüketirken... Aslında tükettiğimiz kendimiz değil miyiz? Özgürleştiğimizi sanarak; yalnızlaşmak, yabancılaşmak... Her şeyle ama kimsesiz. Donarak ölmek gibi, öldüğünün farkına bile varamadan... Sedasız ve akissiz, yavaş ve sessiz. Egemen erkek küreselleştikçe evrim geçirdi ve Issız adam oldu! Seç seç beğen yani... Ya feodal erkeğin malı olacaksın, ya da ıssız adamların terk ettiği ıssız adalar olarak kalacaksın... Onlar korkularına yenik düştükleri için terk ederler aslında. Bedeli göze alamadıkları için. Özgürlük sandıkları ıssızlıktır. Her şeyle ama kimsesiz... Postmodern yaşamla birlikte aşkın kabuk değişimi mi ıssızlaşmak? Yani özgürlüğün bedeli... Issızlaştıkça, ruhu çoğalır mı insanın? Çoğalan ruhların içinde kaç ölü insan/kadın yüreği vardır? Bir kere gerçek aşkı tadan insan, bir daha ıssız kalabilir mi hiç? Issızlaşan ada(m) mıydı? Yoksa ada(m)lar zaten hep ıssız mıydı? [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Karda donmak üzeresin Uyumak tatlı geliyor Ama sen öldüğünün farkında değilsin... |