#1
|
|||
|
|||
Hüzün Umut,Ümit...
... Uykuları bölünür ya bazı geceler insanın Hani uyanırsın Hani sıçrarsın bir irkilmeyle Yırtılarak açılır göz kapakların İşte öyle aç mektubumun zarfını. Biliyorumgözlerin kelimelerimi gözlerinden öpecek Biliyorumgözlerin kelimelerimi bakış bakış içecek... Akşam üzeri Mevsim buz kesiyor Mevsim zemheri İstanbul'u martılar seslendiriyor Dalgaların köpüklerinde İstanbul yürek atışımı soluyor Rüzgarın nefesinde Ellerim anneannemin ördüğü eldivenin şefkatine emanet Ellerim... kağıdım... kalemim ve sükunet... Akşamın gelişini izledim Ufukta sanki sana yazacağım kelimeleri gözledim. Mektubuma yazacak bir mektup bekledim... Yağmalanmama gözünü kapattı gün Akşam karanlığı değil üzerime çöken Akşamyüreğimin penceresinde yokluğunun gölgesi Akşam denizin sularını yırtarak gelen korsan gemisi. Gözlerim kör bir bakışın suskunluğunda Ve denizuzun incecik bir bıçakla Ufku kesiyor adeta Ah ! Bu kızıl renk... Ufkun kanı karışıyor denize. Kalemim de yazılamayan mektubun çaresizliği Gözlerimde kanayan "deniz kesiği" . Sol gözümden hüzün sızdı bir damla Şimdi duruyor mektubumda Dördüncü mısraının üçüncü kelimesinin üzerinde "Özledim" demek isteyip de "Neredesin?" dediğim de ..."Neredesin?" dediğim de... Zor oluyor bu mektubu yazmak Zor oluyor Sana yazan değil sana yazılan bir kelime olmak gibi bir garip isteğim var içimde. Tenimden bir parça dursun istiyorum bir kelimede ve gözlerinle dokun tenimin durduğu kelimede ki "e" harfinin kıvrımında gizli mahremiyetimin edep bilmez utangaçlığına...senden gayrısına sağır suskunluğuna... Sana yazan adam Sana yazan kalem Sana yazılan kelime Dokunduğun sayfa Yada ilk okuyana sunulan Yırtılarak açılan bir zarfın bekareti Tenineyüreğine bakışına değen her şey olmak istiyorum. Bu kadar geç yazdığım için kırılma bana Yazmak için kalemi elime aldığımda Öyle çok şey vardı ki yazmak istediğim Yazılacaklar çok olunca yazmak da zor oldu sevdiğim. Sonrasında ise Çok olana yeni çoklar eklendi söylenecek... Düşündüm kaç kalem gerekecek? Kalemler kaç kez bilenecek ? Korktum Sanki kalemimden dökülen kelimeler ellerimi kesecek. Çok oldu sana yazmayalı tam dört gün... Çok şey olsa da söylenecek Çok şey yazamayacağım sana Çok yordu çünkü son dört gün beni Çok severken Çok özlemek Çok yordu... Çok şey yazmasam da çok okuyacaksın bu mektubu ve her "çok özledim" dediğim satırher okunduğunda özlemi biraz daha çoğaltacak. Ve böylece birkaç satırla yazılmış upuzun bir mektup olacak. Biliyorum...Çünkü "seni biliyorum". Çok özledim seni "Şunun şurasında sadece birkaç ay çabuk geçer" demiştin. Dudaklarıma gülüşünü bırakıp da gitmiştin. Merak etme ben iyiyim İşlerimde yolunda. Sadece... sana yazamadığım kelimelerin matemindeyim. Yaşanılan güzel anlar vardır...güzel zamanlar... Bir de yaşanılan anı ve zamanı güzelleştirenler vardır... Hüner değildir bir tene dokunmak Elleriyle bir ana dokunabiliyorsa insan İşte budur sihir...budur asıl dokunmak... Sen her an dokundun her anıma ... Güzelleştirdin varlığınla her anımı Anlarımı... yaşamımı... Şimdi ise mektubuma dokunacağını bilmek ne güzel Ellerinle... gözlerinle... yüreğinle... Ellerimle...gözlerimle... yüreğimle Dokunduğuma dokunman ne güzel... Sadece bilmek görmeden bilmek Dokunduğuma dokunduğunu görmemek dokunsa da bana Yine de güzel... ne güzel bilmek... Sevgilim Seni bilmek Bilmelerin en güzeli... Hava da iyice soğudu Senin olduğun şehre döndüm yüzümü Sen şimdi bu kanamanın "Deniz kesiği"nin ardındasın... Sırtıma yüzünü kapatıyor İstanbul. Hava da iyice soğudu Martıların kanatlarını bir hırka gibi üzerime alsam İstanbul da üşüyor bu akşam. Sen ayaklarımı yerden kesersin Yerçekimine sanki hüküm giydirirsin. Ayaklarımı taş döşemesi kıyıdan denize sallandırdım Ayaklarım boşlukta...boşluğa daldım. Ve seni düşünüyorum... sana yazıyorum bu halde... Ayaklarım yerden kesildiği yerden kesilmenin şaşkınlığında İlgilenmiyorum Değil ki umurumda . Kağıdım yüzünü buruşturdu. Yazamamaktan yoruldu kalemim Omuzlarımda ince bir ağrı Ruhumun cesedini taşıyor sanki bedenim. Sevdiğini bildiğim halde Geleceğini bildiğim halde Nereden geldi bu garip hüzün? Belki de Tanrıdan Yangınımızı serinleten bir armağan... Fikrimbeynimin içinde dönen topaç Aramızda mesafeler uzun bir kırbaç... Vurdukça çeviriyor topacı Kendi etrafında vızıldayarak dönen arı gibi Dönüyor fikrim... Sevgilim... Sevgilim... Gözlerim kör bir bakışın suskunluğunda Ve denizuzun incecik bir bıçakla Ufku kesiyor adeta Ah ! Bu kızıl renk... Ufkun kanı karışıyor denize. Kalemim de yazılamayan mektubun çaresizliği Gözlerimde kanayan "deniz kesiği" . Kağıdım boş Topacım sarhoş İçime yazdım tüm bunları Merak etme saklayacağım ... "Sen yanımdayken sana okuyacağım tüm mektupları." |