#1
|
|||
|
|||
"Sen" Kaybindan Olacak Sonum
Vakit gece yarısı Hüzün kar beyaz iniyor gökyüzünden kimsesizliğimin üstüne İç çekişlerimden buğulanmış gözlerimin ardından insanlar geçiyor,telaşlı Ömrümün en derin uçurumunun kıyısındayım bu gece Ve ölüm bir ;ayrılık; ötemde Yürüyorum; Her adımda kentin ayaza durmuş nefesi işliyor içime Hadi yâr tut gözlerimden; (d)üşüyorum! Neredesin? Gittiğinden beri gelmeyişlerinin kapı eşiklerinde nöbet tutuyor gözlerim Ve hiç tanımadığım çocukların isimsizliğinde arıyorum seni Belki hâlâ aynı şehrin sokaklarını tüketmekteyiz Az önce yanımdan geçip gittin belki de! Kim bilir? Yahut binlerce kilometre var aramızda Ve bir yerlerde bana benzemeyen birini beklemektesin Ama sen bil! Bülbül gülce,ben sence konuşuyorum nicedir; Unuttun mu? Birbirine koşan cümlelerimiz vardı Dudaklarımızın kelepçe yüklü şehirlerinden kaçan Ne vakit aşk düşse geceye; Mısra mısra sevda damlardı parmaklarımızdan Ve kafiyeler dökülürdü uykusuzluğumuzun üstüne; Karanlığa sarılır,ağlardık; Sonra kelimelerimiz kesişirdi aşkın parantez içlerinde Söylesene kandırdın mı beni? Yüreğinin tüm acılarını içime saldın ve benliğimi çalıp gittin mi benden? Öyleyse sen de yalancı çıktın yâr! Sen de aşkı var zannettirdin bana ve gittin! Sonrası hiçlik,sonrası acı,sonrası bir yokluğun başlangıcı; Yoksun! El ele yürüdüğümüz tüm yokuşları devirdim dilimin üstüne ve sustum! Sesim yokluğunun ayak izinde gömülü durur şimdi Ve yüzümde kırılgan gülümseyişleri çocukların; Var mı haberin? Parmaklarım Şehirlerarası hüzün taşıyan bir trenin tozlu camında Yüreğimde müebbete hüküm giydi adın! Adın ki dilimin ucunda küf tutmuş altı kurşun Adın ki her harfinde uçurumlarından düşüyorum Ama bil ve unutma! Kan kaybından değil "SEN" KAYBINDAN OLACAK SONUM! Vakit yokluğunun ilkbaharı Umudu sende kalmış yarınlara göçüyorum Ceplerimde yağmurlarla boyanmış düşlerim var Ve ellerimde yalanlara batırılmış parmaklarının izi Bu gece bir "ben" daha tükettim tütünlerin gölgesinde Ve bir gün daha tükendim gözlerinsiz Tükenmiş zamanların zemherisinde kayıbım şimdi Takvimler benden,ben gözlerinden habersiz Kentin üşüyen sokaklarını soluklarımla ısıtarak yürüyorum sensizliğe Bir çift ayak izinden ibaret yas karası istasyonlara bırakabildiğim Ben zaten hep kendimi uğurluyorum tren garlarının veda sahnelerinde Hep kendimden gidiyorum Ve en çok düşlerimden vuruluyorum İstanbul'un eteklerinde Kimse bilmiyor; tükeniyorum! Sen-sizce ölüyorum gözlerimin önünde Ve sessizce karşılıyorum aşka boyanmış gül rengince toprağın bedenine öylece kayıp giderken ellerimden bir adım bile atamıyorum kendime İçime işleyen sevdanın raylara mimlenmiş intihar eylemlerinden kurtaramıyorum yüreğimi Ve vagonları yokluğunla dolu trenlere ezdiriyorum bensizliğimi Biliyorum çaresi yok bu hastalığın Biliyorum yokluğum yokluğuna vurgun Ve anladım ki alfabesi yok yokluğun Susuyorum! Dönmeyeceksen ateşe ver senli düşlerimi Ve ört üstüme geceyi Uyuyacağım! Yolum çok, çook uzun Ve yine söylüyorum; Kan kaybından değil "SEN" KAYBINDAN OLACAK SONUM! |