#1
|
|||
|
|||
Atatürk'ün Manevi Evlatları
Atatürk'ün evlatlığı-Sığırtmaç Mustafa
1929 yılında Yalova'da tanıyıp himayesine aldığı Sığırtmaç Mustafa Yalova'nın bir köyünden. Atatürk, Baltacı Çiftliği'nin oralarda atla gezintiye çıktığı bir gün rastlayacaktı ona. Sığırtmaçlık yapıyordu. Beti benzi sapsarı, sıska ve sıtmadan karnı şiş. Atatürk, duracak ve Mustafa'ya yol soracak, bu arada biraz da konuşacak, durumunu soruşturacak. 10 lira verecek Mustafa'ya, ama o almayacak. Büyük para. Ama bu parayı hak edecek bir şey yapmış değildi ki... Atatürk üsteleyince parayı bu kere alacak ama karşılığında kuşağının içinden çıkardığı birkaç cevizi verecek. Mustafa da artık Atatürk'ün koruması altında. Ama önce hastahaneye yatırılması gerekiyor. Çünkü adamakıllı hasta. Mustafa hastahanede yattığı sırada Atatürk ziyaret edecek onu. Mustafa, Kuleli Askerî Lisesi öğrencisi, arkasından Harp Okulu, Türk ordusunda subay Mustafa, 1938 yılının Kasım'ında Dolmabahçe Sarayı'nda Atatürk'ün katafalka konulmuş naşı önünde sırtında üniforması ile selâm duracak. ÜLKÜ ADATEPE Atatürk’ün en küçük manevi kızı. Ülkü Adatepe, Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın evlatlık kızı Vasfiye Hanım ile Fransızca öğretmeni ve gar şefi Mehmet Tahsin Çukurluoğlu’nun kızıdır. Zübeyde Hanım’ın küçük yaştan itibaren yetiştirdiği Selanikli Vasfiye Hanım, Zübeyde Hanım’ın ölümünden sonra bir süre Atatürk’ün kızkardeşi Makbule Hanım’la kalmış, Atatürk kendisini Gazi Orman Çiftliği’nde istasyon şefliği yapan Mehmet Tahsin Bey’le evlendirmişti. Vasfiye Hanım ile Mehmet Bey’in çocukları olacağını öğrendiğinde ona ister kız, ister erkek olsun Ülkü isminin verilmesini isteyen Atatürk, 9 aylıkken Ülkü’yü Çankaya Köşkü’ne aldırdı ve büyüdüğü zaman yurt gezilerine beraber götürdü. Ülkü 5 yaşındayken Atatürk öldü. Üsküdar Amerikan Koleji’nde başladığı öğrenimini maddi sıkıntılar nedeniyle tamamlayamayan Ülkü, genç yaşta evlendi. İlk evliliğini Sabiha Gökçen'in amcasının oğlu Üsteğmen Fethi Doğançay ile yaptı. 13 yıl süren bu evliliğinden 2 oğlu oldu. İkinci evliliğini ise işadamı Öke Adatepe ile yaptı. Şişli, İstanbul'da Doğançay Apartmanı'nda yaşamaktadır. Ülkü ADATEPE ANLATIYOR Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi kızı Ülkü Adatepe, “O, manevi evlatlarını hep kız çocuklarından seçerek, topluma önemli mesaj verdi” dedi. Adatepe, Özel İzmir Amerikan Lisesi'nin “Atatürk Haftası” etkinlikleri kapsamında düzenlenen toplantıda, Atatürk ile anılarını anlattı. Dünyanın takdir ettiği “bir büyük devlet adamını” çok küçük yaşlarda tanıma fırsatı bulduğunu, 5-6 yaşına kadar Atatürk'ün yanında yaşadığını, onun sevgisini gördüğünü belirten Adatepe, şöyle dedi: “Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım Selanik'ten itibaren annem Vasfiye'yi büyütmüş. Daha sonra da Ankara'ya getirmiş. Atatürk, Marmara Çiftliği'nde yaşayan annemi Mehmet Tahsin Bey'le evlendirmiş. Atatürk, annem ve babama bebeğin dünyaya gelmesi durumunda adının (Ülkü) konulmasını istemiş. Türkiye'deki en büyük Ülkü, benim. Benden önce Ülkü adı olan yoktu. Atatürk, çocukları çok severdi. Atatürk kendisini milletine adadığı için çocuk yetiştirmeye zamanı yoktu. Onun için 12 yaşındaki Sabiha Gökçen'i, 21 yaşındaki öğretmen Afet İnan Hanım'ı ve beni, (Manevi Kızı) olarak seçti.” MANEVİ EVLATLARI HEP KIZ Atatürk'ün çocuklara ve milletine karşı bir “psikolog” gibi davrandığını dile getiren Adatepe, O'nun çocuk ruhundan çok iyi anladığını belirtti. Ülkü Adatepe, şöyle devam etti: “Ben yanındayken, sürekli şefkatle yaklaşıp birşeyler öğretmeye çalışırdı. Atatürk yalana çok kızardı. (Ülkü, yalan bütün kötülüklerin başlangıcıdır) derdi. Kız ve erkek çocuklarını eşit görürdü. Manevi evlatlarını hep kız çocuklarından seçerek, topluma önemli mesaj verdi. Çocukların, gençlerin sevdikleri mesleklerde ilerlemesini isterdi. Onun için Sabiha Gökçen'i ilk harp tayyare pilotu yaptı. Öğretmen olan Afet Hanım da tarih profesörü oldu. Benim de müziğe karşı yeteneğimi bildiği için balerin olmamı çok istedi. Manevi kızlarına daima 'kendinizi beğenmeyin, başkaları sizi beğensin' derdi. Florya'da bana yüzmeyi öğretirken, denize girerken, halkıyla içiçe olmayı çok severdi. Korumaları halktı, sevgi çemberi de halktı.” HASTALIĞI YORGUNLUKTAN Atatürk'ün Hatay'ı sınırlara katmak için hasta halinde Adana'ya gidip bir saat ayakta kaldığını, doktorların “Oraya gitmeseydi 7 sene daha yaşardı” dediklerini anlatan Adadepe, “Atatürk, milletini, ülkesini yaşamından çok seviyordu” dedi. Adatepe, şunları kaydetti: “Atatürk'ü okullarınızda ruhunuzla, kalbinizle, severek okuyun. O sizlerin herzaman çağdaş bir Türkiye'de yaşamanız için mücadele etti. Atatürk hastalığının son döneminde herşeyini, CHP'ye, Türk Dil Kurumu'na, Türk milletine bıraktı. Atatürk, malını, canını Türk milleti için kullandı. Bizler, Atatürk'ü yaşatacağız. Atatürk'ün 10 yıldır yanlış tanıtıldığını gördüğüm için, okullara gidip O'nun insani yönlerini anlatıyorum. Atatürk'ü hiçbir zaman öldürmeyeceğiz. O'nun emanet ettiği Cumhuriyeti'ni, çok sevdiği siz gençlerle birlikte koruyacağız. O sizlere çok güvendi, çok inandı.” Ülkü Adatepe, Atatürk'ün hastalığıyla ilgili olarak da “Yurdunu düşmanlardan kurtarmak için yıllarca savaştı, bedeni yorgun düştü” dedi. Konuşmanın ardından Adatepe'ye, plaket, çiçek ve çeşitli hediyeler verildi. Prof. Dr. Afet İnan Afet İnan, ilköğrenimini Eskişehir'in Mihalıççık ilçesinde, Ankara ve Biga'da tamamladıktan sonra, Bursa Kız Öğretmen Okulu'nu 1925 yılında bitirmiştir. İlk görevine 17 yaşındayken, babasının görevi gereği bulundukları İzmir'de Reddi İlhak İlkokulu'nda başlamıştır. Atatürk, Afet İnan'ın ailesinin Makedonya kolunu tanıdığından, kendisinin meslek ve durumu ile ilgilenir. Afet İnan'ın isteği, öğrenimini sürdürmek ve yabancı dil öğrenmektir. Bunun yerine getirilmesi için Atatürk, Afet İnan'ın babası ve annesi ile görüşerek, kendisini o yıl İsviçre'nin Lozan şehrine Fransızca öğrenmeye gönderir (1925 - 1927). Sonra, İstanbul'da Fransız Kız Lisesi (Notre Dame de Sion)nde bu öğrenimini sürdürür (1928-1929). Ortaöğrenim tarih öğretmenliği sınavına girerek öğretmenlik belgesini alır ve Ankara Musiki Öğretmen Okulu'na, Tarih ve Yurt Bilgisi öğretmeni olarak atanır (1929-1930). Türk Tarih Kurumu'nun kuruluş çalışmalarında yer almış ve orada uzun yıllar Asbaşkanlık yapmıştır. Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü'nün de müdürlüğünü yapmıştır. Akademik çalışmalarına devam eden Afet İnan, 1938'de lisans, 1939'da doktora çalışmalarını tamamlayarak 1942'de doçent ve 1950'de de profesörlüğe yükselir. Prof. Dr. Afet İnan'ın Atatürk ve Türk tarihi ile ilgili birçok yayını bulunmaktadır. 8 Haziran 1985 tarihinde ölmüştür. Atatürk vasiyetnamesinde Afet İnan için; "yaşadığı müddetçe şimdilik (şimdiki halde) ayda 800 lira verilecektir" diye vasiyette bulunmuştur. |