#1
|
|||
|
|||
M.Murathanoğlu: "Neler oluyor bize..."
Geçen sezon Avrupa kupalarında fırtına gibi esen Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Telekom’un kaybettiği bir haftada İlhan Şeşen’in unutulmaz parçasının sözleri aklımdan bir türlü çıkmıyor: Neler oluyor bize, yine neler oluyor gülüm. Neler oluyor sana, bana neler oluyor
Tek Avrupa galibiyeti Efes'ten geldi, ama o maçı izlerken bile aldı beni bir düşünce... Ekibimiz her zaman bir maçın gidişatını bu kadar direk değiştirecek bir harekette bulunan Pape Sow gibi birisini bir daha bulabilir mi? Veya pota altını bu kadar yumuşak bölge ilan edip, rakibimizin uzunlarını bu kadar kolayca faul problemine sokacak bir hakem yorumu? Bu hafta Avrupa’da yok gibiydik. Hey gidi günler hey... Vallahi takımlarımıza ‘bir şeyler’ olduğu gerçek. Geçen sezon 5-6 bin seyircinin Abdi İpekçi’ye gelişini beğenmiyorduk, şimdi o kalabalıkları mumla arıyoruz. Fenerbahçe Ülker gruptan çıkmayı zora sokan Almanya deplasmanında rakibin en tehlikeli oyuncusunun (Jenkins) olmamasını da değerlendiremedi. 3 maçı kaldı Sarı-Lacivertliler’in. Bunlardan ikisi Abdi İpekçi’de ve üzerimizde bulunan takımlara karşı. Tek yabancı saha maçımız ise grupta tek galibiyeti olan Olimpija karşısında. Ancak Sloven ekibine karşı evimizde oynadığımız maçı hatırladıkça ve Almanya’daki performansımızı düşündükçe, o maçın da ne kadar zor geçeceği ortada... Fener 197 üçlük kullanarak, Euroleague’in üçlüğe en fazla başvuran takımı. Sezon boyunca ikilikler ile üçlükler arasındaki dengeyi kurmakta zorlandık. Mrsic yaşı ilerledikçe üç sayı spesiyalisti oluyor. Ancak oyun kurucu sıkıntısı çeken Tanjevic’in ona verdiği süreler arttıkça, onun bu özelliği takıma da yansıyor. Green de üç saniye koridoruna sağlıklı bir şekilde sıkça girebilen bir oyun kurucu değil. Hakan Demirel ise ortalarda yok. Bunlar sıkıntıların bir kısmı. Ama bence esas sorun, son 2 yıldır rakibi ısıran, yarı sahaya gelirken bile terleten dış savunması kayboldu Fener’in. Sezona umut verici bir başlangıç yapan Devin Smith de, son haftalarda kayıplar arasında yer alıyor. Fener’in kötü bir Smith’i taşıyabilecek kadrosu şu anda yok. Takımın belki de en önemli iki ismi olan, Giricek ve Ömer Aşık’ın halen Euroleague’de forma giyemediğini unutmayalım. Tanjeviç’in Roma’ya gidiyor söylentileri de ekibimizi olumsuz etkiliyor. Efes Pilsen kredisini tüketmiş olmanın verdiği konsantrasyonla Milano maçını kazandı. Milyonlarca dolara kurulmuş bu kadronun kurtarıcı olarak 70 bin dolarlık Hammonds’a sarılması ise olsa olsa kara mizah olur. Ancak umut verici gelişmeler de var. Smith’in odaklanması, Vujanic’in en azından biraz olsun oyun kurucu gibi düşünmeye başlaması ve Kaya’nın nihayet nasıl bir oyuncu olduğunu hatırlaması gibi. Efes’in Hammonds öncesi iki oyun kurucusunun 18 asist / 31 top kaybı ile oynuyor olması bu acil müdahaleyi gerektirdi. Hammonds şimdilik ilaç gibi geldi, ama devamını getirebilecek mi? Her şeye rağmen, son maçtaki umut verici gelişmeler, ekibimizin Panionios’u deplasmanda yenebileceğini hissettiriyor bize. Yunan takımını altımıza alıp, gruptan çıkma şansımızı son Real Madrid deplasmanına bırakmamız gerekiyor |