#1
|
|||
|
|||
Maddenin Yapisi - Sİmetrİ Yasalari
Simetriler:
Simetri genel olarak; bir nesnenin, belli bir işlem sonucunda aynı kalması olarak tanımlanabilir. Bu durumda o nesnenin, sözkonusu işlem altında simetrik olduğu söylenir. Örneğin eğer bir nesneye herhangi bir şey yapmazsanız, nesne aynı kalır. Yani 'hiçbir şey yapmak' işlemi altında, herşey simetriktir. Fakat olası işlemler kümesinin sıfır elemanına karşı gelen bu işlem altındaki simetri, pek de ilginç değildir. Halbuki bir silindirin şekli, ekseni etrafında döndürüldüğünde aynı kalır ve silindirin, 'ekseni etrafında dönme işlemi' altında simetrik olduğu söylenir. Hem de bu durum, dönme açısının değeri ne olursa olsun böyledir. Dolayısıyla, silindirin bu simetrisi, oldukça kapsamlı bir simetridir. Öte yandan bir kürenin, 'merkezinden geçen herhangi bir eksen etrafında dönme' işlemi altında simetrik olduğunu 'biliyor' ve dolayısıyla, silindire göre 'daha da bir simetrik' olduğunu sezinliyoruz. Çünkü silindir bu 'dönme simetrisi'ni tek bir eksen, halbuki küre, merkezinden geçen tüm eksenler etrafında sağlıyor. Ancak küre dahi; 'dönme işlemi altında simetri'yi, merkezinden geçmeyen bir eksen etrafında sağlamıyor. İşlem bu yüzden; basit şekilde 'dönme işlemi' olarak değil, ayrıntılı bir şekilde ve 'merkezden geçen herhangi bir eksen etrafında dönme işlemi' olarak tanımlanmak zorunda. Benzer şekilde değişik işlemler tanımlayabilir ve nesnelerin bu işlemler altında aynı kalıp kalmadığına bakarak, yeni simetriler keşfedebiliriz. Eksen etrafında dönme; silindir veya kürenin, ya da daha genel olarak 'silindirsel veya küresel simetrik,' özel şekildeki nesnelerin sağladığı, fakat örneğin bir yamuğun sağlamadığı bir simetri. Halbuki bazı simetriler var ki, bütün nesneler tarafından sağlanması beklenir. Örneğin, bir silindiri veya küreyi, ya da herhangi bir başka nesneyi; uzaydaki herhangi bir A noktasından, herhangi bir başka B noktasına ötelediğimizde; A'daki çevre koşullarının aynısını B'de de inşa etmiş olmak kaydıyla; nesnenin aynı kalmasını bekleriz. 'Uzayda öteleme işlemi altında simetri' olarak adlandırabileceğimiz bu özelliğin tanımındaki, 'çevre koşullarının aynısı' kısıtı önemli. Çünkü çevre koşullarının değişebilmesi halinde, söz konusu simetri geçerliliğini yitirebilir. Örneğin, eğer B civarındaki sıcaklık A'nın civarındakinden düşükse; nesne B noktasına ötelendiğinde büzüşerek, aynı olmaktan çıkar ve simetri bozulmuş görünür. Öte yandan kural bu haliyle; tanımındaki 'herhangi' sözcüğünün kullanım bolluğundan da anlaşılacağı üzere, çok genel kapsamlı bir özellik oluşturuyor. Örneğin, kuralın geçerli olabilmesi için, sadece bir veya birkaç nesne tarafından sağlanması yeterli değil; olası tüm nesneler tarafından sağlanmak zorunda. Belli bir (A,B) nokta çifti arasındaki ötelemeler için sağlanmış olması da yetmiyor; olası tüm (A,B) nokta çiftleri için sağlanmak zorunda. Peki ama, nasıl emin olabiliriz böylesine geniş kapsamlı bir kuralın geçerliliğinden? Matematiksel ispata dayalı teoremlerle, deneysel kanıta dayalı yasalar Örneğin, eğer üç boyutlu bir Öklid uzayı içerisinde çalışıyorsak, bu uzayın özelliklerinden ve kürenin tanımından hareketle, kürenin; merkezinden geçen herhangi bir eksen etrafında döndürülme veya farklı herhangi iki nokta arasında ötelenme işlemleri altında aynı kaldığını, kuramsal olarak ve 'sınama öncesinden' ('a priori') ispatlayabiliriz. İspatlar ve sonra da işimizden çıkıp, gönül rahatlığıyla evimize gidebiliriz. Çünkü artık 'biliyor'uzdur ki, o uzayda bütün küreler bu özelliği sağlayacaktır. Ancak; eğer içinde çalıştığımız uzayı tanımıyorsak veya tanımlayamamışsak, yani özelliklerini tam olarak bilemiyorsak, kuramsal bir ispat imkansızlaşır. Nitekim, biz, içinde yaşadığımız uzayın özelliklerini tam olarak bilemiyoruz. Her ne kadar bize çoğu zaman bir Öklid uzayıymış gibi görünüyorsa da, öyle olmadığını, çünkü örneğin kütleçekiminin etkisi altında 'büküldüğü'nü biliyoruz. Gerçi 'boş uzay' için belki bir ispat yapabiliriz. Ama o zaman da; "boş bir uzay için yapılmış olan bir ispat, hiç de boş olmayısanı için biraz hoş olmaz mı?" sorusu doğar. Kuramsal ispat mümkün olamıyorsa eğer, önerilen bir simetri özelliğinin geçerliliğinden veya genelde herhangi bir önerinin 'doğru'luğundan emin olabilmek için, geriye tek bir yol kalır: Önerinin 'gözlemle kanıtlanması.' Bu durumda da karşımıza başka bir imkansızlık çıkar. Eğer önerilen simetri, örneğin; "belli bir nesnenin, belli bir A noktasından, keza belli bir B noktasına ötelenmesi halinde aynı kalması" gibi, dar ve hatta bu durumda 'tek kapsamlı' bir öneri ise, kanıtlanması görece kolaydır. Alırsınız o nesneyi, ötelersiniz A'dan B'ye ve gözlemlersiniz nesneye neler olup bittiğini. Nesneyi, ötelemeden önce ve sonra ölçüp biçer, ya da video filmini çeker ve ilan edersiniz tüm dünyaya: "bakın bu böyle" diye. Sizi ilgilendirdiği kadarıyla öneriniz, 'kanıtlamayısla ispat'lanmıştır. Gerçi böylesine dar kapsamlı bir önerinin, kimin, nerede ve nasıl işine yarayacağı, ciddi bir soru işaretidir. Fakat buna rağmen, birileri sizin gözlem sürecinizi kuşkuyla karşılayabilir ve önerinize katılmamak hakkına hala sahiptir. Çünkü yaptığınız ölçümler doğru olsa dahi, çevre koşullarındaki bazı farkları; ölçümler üzerindeki etkileri birbirini götüren en az ikisini; gözden kaçırmış olabilirsiniz. Örneğin, B civarındaki kütle yoğunluğu daha yüksektir ve uzay bu noktada, A'ya göre daha fazla bükülmüş, dolayısıyla kullandığınız metre B noktası civarında kısalmış olabilir. Halbuki ötelediğiniz nesne, diyelim çok hafifti ve kütleçekiminden pek etkilenmedi. Öte yandan A noktasının civarı B'ninkinden daha sıcaksa; nesne A'dan B'ye ötelendiğinde, sıcaklık düşüşü nedeniyle büzüşmekte, yani değişmektedir. Bu durumda; büzüşmemiş olan nesnenin A'daki 'normal' metreyle yapılan ölçümleri, B'deki büzüşmüş halinin buradaki kısalmış metreyle yapılan ölçümleriyle aynı sonucu verir. Fakat yine de, sözü daha fazla uzatmadan; sonlu sayıda olasılığı kapsayan önerilerin kanıtlanma yoluyla, bir bakıma 'sınamalardan sonra dönüp geriye bakış'la ('a posteriori') ispatı mümkündür. Halbuki, "uzayda öteleme işlemi altında simetri' gibi bir kuralın kanıtlama yoluyla ispatı için, sözkonusu öteleme deneyinin; olası tüm nesneler için ve uzaydaki olası tüm nokta çiftleri arasında yapılması gerekir. Bu ise 'dünyanın işi'dir: Kim nasıl yapacak bunu?
|
#2
|
|||
|
|||
Cvp: Maddenin Yapisi - Sİmetrİ Yasalari
Etkileşimlerin Simetri Deneyleri:
Kütleçekimi Şiddeti çok düşük olan kütleçekimini incelemek için, büyük ölçekli iki cisim, örneğin yerküre ve bir bilya ile çalışmak kolaylık sağlar. Simetri özelliklerini irdelemek için ise, basit bazı atış deneyleri yapmak yeterlidir. Ancak bu deneylerin, havanın sürtünme kuvvetinin etkisini devre dışı bırakabilmek amacıyla, içi vakumlanmış kapalı bir hacim içerisinde yapılması gerekir. Örneğin, bilya bir başlangıç noktasından, belli bir hızla dikey olarak yukarı doğru fırlatılmış olsun. Bilya ilk hızıyla yükselirken, yerçekiminin etkisiyle yavaşlayacak, bir noktada yükselmesini durdurduktan sonra, aşağıya doğru hız kazanmayısa başlayacaktır. Fırlatma anından başlayarak filmini çekmeye başlamış ve bilya fırlatma yüksekliğine geri döndüğünde, çekimi durdurmuş olalım. Bir süre sonra aynı süreci tekrarlayıp, ikinci bir film çekelim. Bilyanın hareketi üzerinde, yerçekimi kuvvetinin sağladığı ivmeye ek olarak, dünyanın kendi ekseni ve de güneşin etrafında dönmesinden kaynaklanan 'merkezkaç ivmeleri' de var tabii. Gerçi deneyi kutupta yapacak olursak, bunların birincisinden kurtulmuş oluruz. Fakat bu etkiler, ayrıca hesaba katılarak, filmler 'düzeltilebilir' veya zaten görece zayıf oldularından, hem her iki deneyde de benzer rol oynadıklarından, gözardı dahi edilebilirler. Bilyanın bu iki filmde, deney süresince izlemiş olduğu patikalar, zamanın fonksiyonu olarak birbirleriyle çakışıyorlarsa; yerküre ile bilya arasındaki kütleçekimi kuvvetinin işleyişi, her iki deney sürecinde de aynı şekilde çalışmış, yani zamanla değişmemiş demektir. Öte yandan, iki deney arasındaki süre içerisinde, dünya üzerindeki konumumuz uzayda zaten yer değiştirmiş olduğundan, bu iki filmdeki patikaların çakışıyor olması; kütleçekiminin 'hem zamanda, hem de uzayda öteleme' işlemi altında simetri özelliği taşıdığının kanıtlanmış olduğu anlamına gelir. Lorentz simetrisini kanıtlamak içinse, deneyi bir de hareketli bir araçta tekrarlamamız gerekir. Filmlerden birini sondan başa, tersine oynattığımızda aynı filmi elde eder ve "demek ki kütleçekimi zamanda tersinme altında da simetrikmiş" deriz. Öte yandan filmin aynadaki görüntüsünü izlemek, olayların akışını değiştirmeyecek; bu da kütleçekiminin yansıma işlemi altındaki simetrikliğinin kanıtı anlamına gelecektir. Dönme işlemi altında simetriyi kanıtlamak için, art arda dikey atışlar yerine; iki farklı yönde yatay atış deneyleri yapıp filmlerini çekmek ve filmlerdeki parabolik patikaların, aynı olduklarını ve zamanın fonksiyonu olarak da çakıştıklarını belirlemek yetecektir. Yük eşlenikleştirmesi?... |
#3
|
|||
|
|||
Cvp: Maddenin Yapisi - Sİmetrİ Yasalari
Elektromanyetik |
#4
|
|||
|
|||
Cvp: Maddenin Yapisi - Sİmetrİ Yasalari
Güçlülük:
Güçlü etkileşim renk yüküne sahip kuarklar arasında etkin olduğundan, halbuki ortalıkta serbest kuark bulmak mümkün olmadığından, bu etkileşimin doğrudan incelenmesi ancak; kuark ölçeğinde sistemler üzerinde çalışarak ve o da, yüksek enerjili parçacık hızlandırıcılarında yapılan çarpışma deneyleriyle mümkün. Fakat, biz dolaylı yolu tercih edeceğiz. Öte yandan, simetri özelliklerini irdelerken şimdiye kadar, etkileşimleri teker teker ele aldık ve birini incelerken, diğerlerini kapı dışında tutmayısa çalıştık. Halbuki çoğu sistemde etkileşimler bir arada olup, neyse ki birbirlerini etkilemeksizin, paralel olarak etkindirler. Örneğin bir çekirdeği oluşturan nükleonlar bildiğimiz gibi; protonların arasındaki elektromanyetik itme kuvvetine karşın, güçlü kuvvet kalıntıları sayesinde bir arada dururlar. Gerçi aralarında kütleçekimi de vardır. Fakat bu kuvvetin şiddeti diğerlerine oranla öylesine düşüktür ki, rahatlıkla gözardı edilebilir. Öte yandan kuarklar hem renk hem de elektrik yüküne sahip olduklarından, nükleonları oluşturan üçlüleri; aralarındaki elektromanyetik itme kuvvetine karşın, çok daha şiddetli bir güçlü kuvvetle birbirlerine bağlıdırlar. Kısacası çekirdek, elektromanyetik ve güçlü etkileşimlerin birlikte vücut verdiği bir yapıdır. Bu yapının içinde bulunabileceği, değişik enerji düzeylerine karşı gelen çeşitli kuantum mekaniksel konum veya durumları vardır. Bu kuantum durumlarından bazıları arasında geçişler mümkündür. Çekirdek, örneğin bir foton soğurarak, daha yüksek bir enerji düzeyine tırmanabildiği gibi, tam tersine; bir foton ışıyarak, bulunduğundan daha düşük bir enerji düzeyine inebilir. Bu geçişlere eşlik eden ışıma veya soğurma süreçlerinde ortaya çıkan veya kaybolan fotonların frekansları, çekirdeğin enerji spektrumunu yaklaşık olarak betimler. Bu frekanslar kümesi; aslında küme elemanlarının mutlak değerleri değil de, birbirlerine oranları; o çekirdeğe özgün bir 'imza' gibidir. Çekirdeğin yapısını ve dolayısıyla bu imzayı da, keza elektromanyetik ve güçlü etileşimler birlikte şekillendirmektedir. Eğer bu imza belli bir işlem altında aynı kalıyorsa ve elektromanyetik kuvvetin bu işlem altında simetrik olduğu zaten biliniyorsa, güçlü etkileşimin de aynı işlem altında değişmediği sonucuna varılabilir. Çünkü öyle olmasaydı; yani elektromanyetik etkileşim aynı kalırken, güçlü etkileşim değişikliğe uğrasaydı; imza bozulurdu. Dolayısıyla, eğer bir çekirdeğin imzasını iki ayrı zamanda inceler ve aynı kaldığını görürsek; bu arada dünyanın hareketi nedeniyle çekirdek uzaydaki hem konumunu hem de yönünü değiştirmiş olacağından; güçlü etkileşimin 'zamanda ve uzayda öteleme, uzayda dönme' işlemleri altında simetrik olduğunu kanıtlamış oluruz. Öte yandan, ışıma ve soğurmaları ayna görüntüsünde incelemek frekansları değiştirmeyeceğinden; imza aynı kalır ve güçlü etkileşim P simetriyi sağlar. Zamanda tersinme; ışıma süreçlerini soğurma, soğurmaları da ışıma süreçlerine dönüştürür ve imza değişmez: T simetri de tamam. Son olarak, yük eşlenikleştirmesi altında; çekirdekteki protonlar karşıtprotonlara, nötronlar da karşıtnötronlara dönüşür. Bu karşıtnükleonlar, eksi yüklü karşıtprotonlar arasındaki elektromanyetik itme kuvvetine karşın, güçlü kuvvet kalıntıları sayesinde bir arada durmaktadır ve 'imza'yı ilgilendirdiği kadarıyla değişen bir şey yoktur. Nitekim; karşıtproton, pozitron, bir karşıtprotonla karşıtnötrondan oluşan karşıtdöteron çekirdekleri, bir karşıtprotonla bir pozitrondan oluşan karşıt hidrojen atomu, hatta karşıthidrojen molekülü laboratuvarda elde edilebilmekte olup, özellikleri üzerinde çalışılmaktadır. Güçlü etkileşimin C simetrisi, bir de böyle kanıtlanmıştır. |
#5
|
|||
|
|||
Cvp: Maddenin Yapisi - Sİmetrİ Yasalari
Zayıf etkileşim:
Zayıf etkileşim bildiğimiz gibi, çekirdek veya parçacık bozunmalarıyla, parçacık dönüşümleri veya yokedilişlerinde rol oynayan bir etkileşim. Şimdi eğer bu türden süreçleri incelerken simetri kurallarından herhangi birinin çiğnendiğine şahit olursak; diğer üç etkileşimin simetri özelliklerini sağlıyor olduğu kanaatinde olduğumuza göre; ihlalin sorumlusunun zayıf etkileşim olduğu sonucuna varabiliriz. Zayıf etkileşimin rol oynadığı bozunmalar, değişik zamanlarda değişik laboratuvarlarda incelendiğinde aynı işleyiş biçimini sergiliyorlar. Dolayısıyla bu etkileşim de 'uzayda ve zamanda öteleme, uzayda dönme' işlemleri altında simetri özelliğini sağlıyor. 1950'li yıllara kadar, fizik yasalarının tümünün, bu arada zayıf etkileşimin de, sözünü edegeldiğimiz simetrilerin tümünü sağladığına inanılıyordu. Fakat ilk kez 1954 yılında yapılan bir gözlemle, karşıt tau leptonunun; olmak üzere, iki farklı şekilde bozunduğu belirlendi. Halbuki parçacığının, bu bozunma yollarından birini izlemesi halinde, diğerini izlememesi gerekiyor, çünkü aksi halde parite korunamıyordu. Daha sonra, paritenin korunumu ilkesini çiğneyen pek çok diğer bozunma gözlendi. Örneğin spini ½ olan lambda parçacığı (u-d-s), zayıf etkileşim aracılığıyla bir proton (u-u-d) ve bir mezona (au-d) bozunuyor ( › p+ mezon), bu bozunmada da parite korunmuyordu. 1957 yılında C.S. Wu ve çalışma arkadaşları tarafından yapılan deneylerle belirlenen bir diğer örnek, kobaltın izotoplarından birinin (Co-60) ß bozunmasıydı. Co-60 izotopu bozunmadan önce 5 ћ'lik açısal momentuma sahip. Bozunmadan sonra bu açısal momentum 4 ћ'e iniyor. Demek ki bozunmada salınan bir de nötrino var ve aradaki 1 ћ'lık açısal momentum farkı, elektronla beraber bu nötrino tarafından taşınıyor. Kobalt atomlarını, çok düşük sıcaklıklara kadar soğutup kinetik enerjilerini azalttıktan sonra, güçlü bir manyetik alana yerleştirerek, açısal momentumlarını manyetik alanla eşyönlüleştirmek mümkün. Diyelim manyetik alan yukarı doğruydu ve kobalt çekirdeklerinin açısal momentumları da yukarı doğruldu. Bu durumda, bozunma sonucu salınan elektronun yukarı yönde spine sahip olması gerekir. Nötrinonun da öyle, ki açısal momentum korunabilsin. Ancak kobalt çekirdeği bu yukarı yönlü spine sahip elektronu; yukarıya doğru da salabilir, aşağıya doğru da. Birinci durumda; spini yukarı doğru olup yukarıya doğru hareket etmekte olan elektronun, spin ve hareket yönleri aynıdır. İkinci durumda ise, spini yukarıya doğru olup aşağıya doğru hareket etmekte olan elektronun, spin ve hareket yönleri terstir. Paritenin korunması için, kobalt çekirdeklerinin elektronları eşit olasılıkla aşağıya ve yukarıya doğu salması gerekirken, durum böyle olmuyor. Kobalt çekirdekleri şaşırtıcı bir şekilde yön tercihinde bulunarak, elektronları daha büyük sıklıkla aşağı, yani manyetik alanın tersi yönde salıyor. Böylelikle de; saldığı elektronların çoğunluğu için hareket yönünün, spinle ters yönlü olmasını sağlamış oluyor. Yani, saldığı elektronların hareket yönü ile spini arasındaki ilişki açısından sol el uyumunu tercih ediyor. Şimdi ünlü kuramsal fizikçilerden Richard P. Feynman'ın sunduğu bir örnekten hareketle, bu, kuantum mekaniksel bir nitelik olan paritenin korunmaması durumunun büyük ölçekli bir sistemde nasıl, yansıma altında simetrinin bozulmasına karşılık geldiğine bir bakalım. Diyelim kobalt atomlarını yeterince soğuttuk ve bir elektromıknatısla oluşturduğumuz, yukarı yöndeki güçlü bir manyetik alanın içine koyduk. Elimizde bir de elektron dedektörü var ve açıklığından her elektron girdiğinde, olayı algılayıp bir 'tık' sayıyor. Dedektörü, açıklığı kobalt atomlarına bakacak şekilde; düzeneğin üst tarafına yerleştirirsek görece seyrek, alt tarafına yerleştirdiğimizde ise daha sık 'tık' sayacak. Dedektörü alt tarafa yerleştirip, bu düzeneği bir saat olarak kullandığımızı düşünelim: Acaba ayna simetriği nasıl çalışacak?
|