![]() |
![]() |
|
#1
|
|||
|
|||
![]()
Yaşamak için oksijene duyduğumuz ihtiyaç söylemeye bile gerek bırakmayacak kadar açıktır. Bilindiği gibi dünyadaki oksijen döngüsünün kaynağı fotosentezdir. Fotosentez Allah'ın sonsuz ilmini ve kudretini tanımak isteyen her insanın yakından incelemesi gereken bir işlemdir. Fotosentez, bilim adamlarının bugün bile tam olarak çözemedikleri eşsiz bir tasarımdır. Elektronlar, atomlar ve moleküller vasıtasıyla yapıldığı için bu işlemi asla çıplak gözle göremeyiz fakat sonuçlarını bizzat yaşayarak hissederiz.
Fotosentez anlaşılması zor kimyasal formüller, hiç karşılaşmadığımız küçüklükte sayı ve ağırlık birimleri içeren, çok hassas dengeler üzerine kurulmuş bir sistemdir. Etrafımızdaki bütün yeşil bitkilerde, bu işlemin gerçekleştiği trilyonlarca kimya laboratuvarı kurulmuştur ve ihtiyaç duyduğumuz oksijen, besinler ve enerji milyonlarca yıldır hiç durmadan üretilmektedir. Fotosentez ve Oksijen ![]() Biyolojik olarak ihtiyaç duyduğumuz bütün enerjiyi ya doğrudan ya da otçul hayvanlar yoluyla bitkilerden alırız. Güneş ışını saf enerji kaynağıdır; ancak ham olarak o kadar da kullanışlı bir enerji şekli değildir. Bu enerjiyi vücutta doğrudan kullanmak ya da depolamak mümkün değildir. Bu yüzden güneş enerjisinin farklı bir enerji türüne çevrilmesi gerekir. İşte fotosentez bunu yapar. Bu işlem yoluyla bitkiler, güneş enerjisini daha sonra kullanabilecekleri bir enerji şekline dönüştürürler. Fotosentez işlemi yapraklardaki "fotosentetik reaksiyon" merkezlerinde meydana gelir. Güneş enerjisi kullanılarak havadaki karbondioksit, nişastaya ve diğer yüksek enerjili karbonhidratlara dönüştürülür. Ortaya çıkan oksijen ise havaya bırakılır. Bitki daha sonra besine ihtiyaç duyduğunda bu karbonhidratlarda depoladığı enerjiyi kullanır. Biz de bu bitkilerle beslenerek enerji ihtiyacımızı karşılarız. Böyle kompleks bir işlem sonucunda tüm canlıların yaşamak için ihtiyaç duydukları besine sahip olmaları, bazı canlıların ihtiyaçlarının diğer canlıların atıkları ile aynı olması Allah'ın sonsuz ilminin ve aklının bir eseridir: Ey insanlar, Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Gökten ve yerden sizi rızıklandıran Allah'ın dışında bir başka yaratıcı var mı? O'ndan başka İlah yoktur. Öyleyse nasıl olur da çevriliyorsunuz?" (Fatır Suresi, 3) Fotosentez ve Yaşam Arabanızın motoru güneş enerjisi ile çalışır. Jet uçakları güneş enerjisi sayesinde uçar. Siz de bu yazıyı okurken güneş enerjisi harcamaktasınız... Elbette biraz önceki ki satırları okuduğunuzda ilk aklınıza gelecek olan, arabanızın benzin ile çalıştığı, jet uçaklarının ise uçak yakıtı kullandıkları olacaktır. Bu yazıyı okumak için ihtiyacınız olan enerjiyi de Güneş'ten değil, en son öğünde yediğiniz besinlerden aldığınızı düşüneceksiniz. Oysa benzin de, yediğiniz besinler de, hatta yakacak olarak kullanılan odun ve kömür de fotosentezden elde edilen enerjiye sahiptirler. ![]() Aynı şekilde yediğimiz besinlerden elde ettiğimiz enerji de, bitkilerin depoladıkları güneş enerjisinden başka bir şey değildir. Hayvansal gıdalardan elde ettiğimiz enerji de, yine o hayvanların bitkilerle beslenerek elde ettikleri enerjidir. Enerjinin kaynağı her zaman Güneş, bu enerjiyi insanın kullanacağı hale getiren sistem ise her zaman fotosentezdir. Şaşırtıcı gelebilir ama günlük hayatımızda kullandığımız pek çok malzeme örneğin kağıt, pamuk ve diğer doğal liflerin neredeyse tamamı fotosentezle üretilen selülozdan oluşur. Hatta yün üretimi bile fotosentezle gelen enerjiye bağlıdır. Bütün bitkisel ve hayvansal ürünler ile petrol gibi organik maddelerden elde edilen sayısız yan ürünün kaynağı fotosentezle işlenen güneş enerjisidir. Fotosentez ve Işık Uyumu ![]() Bitkide bulunan bu anten sistemi o kadar hassas bir yapıya sahiptir ki sadece çok küçük bir dalga aralığında bulunan bu ışığı yakalar ve fotosentez işlemini başlatır. Eğer ışık başka bir değere, hıza veya frekansa sahip olsaydı, pigment (bitkinin anteni) bu ışığı göremeyecek ve fotosentez işlemi daha başlamadan sona erecekti. Fotosentez ve Çevre Canlılar, havadaki karbondioksitin ve dolayısıyla havanın ısısının sürekli artmasına neden olurlar. Her yıl insanların, hayvanların ve toprakta bulunan mikroorganizmaların yaptıkları solunum sonucunda milyarlarca ton karbondioksit atmosfere karışır. Ayrıca, fabrikalarda, evlerde, taşıtlarda kullanılan yakıtlardan atmosfere verilen karbondioksit miktarı da milyarlarca tonu bulmaktadır. Yapılan bir araştırmaya göre, son 22 yılda atmosferde görülen karbondioksit artışı 42 milyar tondur. Bu artışın en önemli nedenlerinden biri de kullanılan yakıtların artması ve ormanların hızla tahrip edilmesidir. Bu artış dengelenmediği takdirde ekolojik dengelerde bozulma meydana gelecektir. Böyle bir durumda atmosferdeki oksijen miktarı çok düşük seviyelere inecek, yeryüzünün ısısı artacak; bunun sonucunda oluşan küresel ısınma ise buzullarda erime meydana getirecektir. Bundan dolayı bazı bölgeler sular altında kalırken, diğer bölgelerde çölleşmeler meydana gelecektir. Bütün bunların bir sonucu olarak yeryüzündeki canlıların yaşamının büyük bir tehlikeye girmesi gerekir. Oysa böyle olmaz. Çünkü bitkilerin ve mikroorganizmaların gerçekleştirdiği fotosentez işleminde sürekli olarak karbondioksit tüketilir ve oksijen üretilir. Bu sayede karbondioksit fazlası, büyük ölçüde fotosentez yoluyla ve okyanuslar aracılığı ile atmosferden temizlenmiş ve atmosferdeki oksijen-kabondioksit dengesi sağlanmış olur. Klorofildeki Mucizevi İşlemler ![]() Belki bu senaryo ilk okuyuşta insana imkansız gibi gelebilir. Ancak Allah'ın kusursuz ve ihtişamlı yaratışı herşeyi mümkün kılar. Yukarıda bahsedilen örnek gerçek hayatta mevcuttur. Bir yaprağın ortasındaki bir milimetrekarede 500 bin adet klorofil bulunur. Küçücük bir alana sığdırılmış ve son derece kompleks bir tasarıma sahip olan bu klorofil molekülleri, insan hayatı için çok önemli bir görevi yerine getirirler. Bir an için sizden özel bir aygıt tasarlamanızın istendiğini varsayalım. Tasarlayacağınız aygıtın görevi su molekülünü parçalamak olsun. Bilindiği gibi su, 2 hidrojen ve 1 oksijen atomunun biraraya gelmesi ile oluşur. Tasarlanacak aygıt da hidrojen ile oksijeni ayırmak zorundadır. Sudaki hidrojen ve oksijen atomlarını birbirlerinden ayırmak için çok büyük bir patlamanın gerçekleşmesi veya su moleküllerinin binlerce derece sıcaklıklara çıkacak kadar ısıtılması gerekir. Suyun 100 derecede kaynadığı düşünülürse, ihtiyacımız olan enerjinin miktarı daha iyi anlaşılabilir. Oysa sizden öyle bir alet tasarlamanız istenmektedir ki, ne patlamaya ne de binlerce derecelik ısıya ihtiyaç duyulsun. Tek enerji kaynağı olarak da güneş ışığı kullanmanıza izin verilsin. Sizden istenilen ve tasarlayacağınız aygıtın yapması gereken zor bir görev daha vardır. Havadaki karbondioksiti, elde ettiği hidrojen ile birleştirmek. Bilim dünyası tüm çabalara ve teknolojik imkanlara rağmen, hala böyle bir aygıt icat edememiştir. Hatta bitkilerin, bu işlemi nasıl gerçekleştirdiği dahi henüz tam olarak anlaşılamamaktadır. Yeryüzünde söz konusu işlemi gerçekleştirebilen tek varlık klorofildir. Klorofil ise bu işlemi Allah'ın üstün yaratışı sayesinde gerçekleşmektedir. Yapraktaki Güvenlik Sistemi Fotosentez sırasında meydana gelen işlemler, gerekli önlemler alınmadığında bitki için tehlikeli sonuçlara neden olabilir. Çünkü bu işlemler sırasında bir molekül parçalanmakta ve ardından bu parçalardan biri bir başka molekül ile birleştirilmektedir. Bunu yaparken ise, son derece tehlikeli bir yöntem, atom altı parçacıkların hareketleri kullanılmaktadır. ![]() Bu durumu modern atom santrallerindeki nükleer reaktörlerin tasarımına benzetebiliriz. Çalışma sistemleri ve üretim şekli birbirlerinden farklı olsa da fotosentez mekanizmasında da, nükleer reaktörlerde de ortak bir nokta vardır. Fotosentez mekanizmaları da tıpkı nükleer reaktörler gibi, üretim sırasında ortaya çıkacak zararlı unsurları ortadan kaldıracak güvenlik sistemlerine sahiptir. Bu arada özellikle belirtmek gerekir ki, fotosentez mekanizmaları, insanoğlunun inşa ettiği nükleer reaktörlerden hem çok daha ileri bir teknolojiye hem de çok daha üstün bir tasarıma sahiptir. Ayrıca, nükleer reaktörler yüz binlerce metrekarelik alana kurulmuş dev tesisler iken fotosentez, gözle görülmeyecek kadar küçük bir hücrenin içinde gerçekleşmektedir. Fotosentez sırasında meydana gelebilecek her türlü tehlike hesaba katılmıştır. Örneğin elektron transferi yapan alt sistemlerin birbirlerine olan mesafeleri dahi çok özel bir plan dahilinde tasarlanmıştır. Söz konusu mesafe en gelişmiş mikroskopların altında dahi görülemeyecek kadar küçüktür. Burada bir an durup düşünelim: Tek bir klorofil molekülünün içinde üstün bir teknolojiye sahip, insanların nasıl çalıştığını dahi çözemediği kusursuz bir sistem vardır. Bu sistemin tek bir parçasında bile mucizevi işlemler gerçekleşir. Üstelik tüm bu olaylar saniyenin on milyonda biri kadar kısa bir süre içinde gerçekleşmektedir. İnsanoğlu, sahip olduğu bütün bilgiye rağmen, klorofil molekülünün, içinde bulunan enzimlerin ve atomların başardığı işi laboratuvar ortamında bile başaramamaktadır. Şüphesiz klorofilin sahip olduğu tasarım ve yaptığı işlemler, Allah'ın örneksiz ve benzersiz yaratmasının delillerindendir. “Ey insanlar, Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Gökten ve yerden sizi rızıklandıran Allah'ın dışında bir başka yaratıcı var mı? O'ndan başka İlah yoktur. Öyleyse nasıl olur da çevriliyorsunuz?” (Fatır Suresi, 3) |
![]() |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|