#1
|
|||
|
|||
Sonbahar Renglerİ
Yeşil Mucize Fotosentez Sonbahar gelince ilginç bir olaya şahit oluruz. Ağaçların yeşil yaprakları birkaç gün içinde renklerini değiştirir, kısa bir süre sonra da bütün yapraklar dökülür ve ağaç dalları çıplak kalır. İlkbaharda yeniden dirilene kadar ağaç artık ölmüş sayılır. Çünkü bütün yaşamsal fonksiyonlarını minimuma indirmiştir. İnsana ölümü hatırlatan ve ayette belirtildiği gibi öldükten sonra dirilişin bir delili olan yaprak dökümü, birçok mucizevi olayın gerçekleştiği bir dönüşümdür. SONBAHAR RENKLERİ Yaprak tamamen ölüp ağaçtan düşmeden önce çeşitli aşamalardan geçer. Çok sayıda kimyasal bileşik biraraya gelip farklı sistemleri devreye sokarak yaprağı gövdeden ayırır. Bunu yaparken de hiçbir maddeyi israf etmeden, dökülme işlemini hem bitki hem de çevre için çok faydalı bir süreç haline getirir. Böylece sonbahar yaprakları bize ölümü ve yeniden dirilişi hatırlatmakla kalmaz, Allah'ın sonsuz ilim ve kudretini bir kez daha gözler önüne serer. YAPRAKLARIN RENKLENMESİ Yazın yaprakların rengine pek dikkat etmeyiz; ama sonbahar gelince aniden renk değişiminin farkına varırız. Çünkü yaprakların renklerinin değişmesi ve dökülmesiyle karşımıza rengarenk manzaralar çıkar. Yemyeşil ağaçlar birkaç günde sarı, kırmızı, kahverengi renklere dönüşür. Peki ama yapraklar neden renk değiştirir ve neden dökülürler? İster sarı, kırmızı, ister mor ya da yeşil olsun bütün yapraklar ihtiva ettikleri çeşitli pigmentler tarafından renklenirler. Bitki pigmentleri arasında en çok bilinen hiç kuşkusuz kitap boyunca da yer verildiği gibi yapraklara yeşil rengini veren ve fotosentezde önemli bir rol oynayan, klorofildir. Ilıman iklimlerde sonbahar geldiğinde yaprakların rengi değişmeye başlar. Yapraklarda ortaya çıkan ve yeşilin yerini alan sarı, turuncu, kırmızı ve en sonunda kahverengi renkler, sarı ve turuncu pigment olan 'karoten'in eseridir. Bunun yanında "antosiyanin" adlı pigment de bu işle görevlidir. Bu üç pigment, bildiğimiz yaz çiçekleri de dahil olmak üzere yapraklara renklerini kazandıran maddelerdir. Yeşil yapraklardaki klorofilin yeşilliği o kadar güçlüdür ki, yapraklarda bulunan karotenlerin sarı ve turuncu renklerini tamamen gölgeler. Sonbaharda yaprakları dökülen bitkiler yapraklarını dökmeden önce yapraklarındaki yararlı malzemeleri geri alırlar. Bu geri alma işleminin sonuçlarından biri olarak klorofil bozulmaya başlar. Bu aşamada klorofil baskın olduğu için renkleri ortaya çıkmayan sarı ve turuncu pigmentlerin etkisi ortaya çıkar. Yaprakların ömrü dolunca, antosiyanin pigmenti çoğalmaya başlar; normal yeşili hafifçe kırmızı-mora doğru boyar. Antosiyanin pigmentleri renk olarak kırmızıdan mora değişim gösterirler ve kırmızı, mavi ve mor renkli bitki bölümlerinden tamamen onlar sorumludur. Isı düşük olduğunda bitki aşırı parlaklığa maruz kalınca bitkilerin büyük bir bölümünde antosiyanin seviyesi artmaya eğilimlidir. Sonbaharda bazı bitkilerde kırmızının artmasının sebebi budur. Bu pigmentler genellikle sarıdan turuncu ve kırmızıya doğru renk değiştirirler. Sonbahar hava koşullarına ek olarak renk gelişimi büyük ölçüde bitkinin türüne bağlıdır. İşte sonbahar manzaraları dediğimiz çarpıcı güzellikteki görüntüler bu pigmentlerin eseridir.[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] YAPRAKLARIN DÖKÜLMESİ Yaprakların dökülmesinin bir faydası var mıdır? Her sene milyonlarca yaprak dökülmekte, ilkbahar gelince yeniden çıkmaktadır. İlk bakışta milyonlarca yaprak boşuna dökülüyor gibi gözükebilir. Ancak bu bir yanılgıdır, çünkü yaprakların dökülmesi ekolojik sistemde önemli yere sahip bir değişimdir. Hiçbir şey boş yere yaratılmamıştır. Biz hangi sistemi veya hangi canlıyı incelersek inceleyelim onun yaratılışında bir amaç ve bir hikmet olduğunu görürüz. Düşen yapraklar da bu mükemmel sistemin bir parçasını oluştururlar. Dökülen yaprakların en büyükleri toprağı besinle doldurur. Ayrıca düşen yapraklar orman tabanında bir humus tabakası oluşturarak yağmuru tutmaya ve emmeye yardımcı olurlar, birçok canlı dış etkenlerden kurtulmak için yaprakların altına saklanırlar. Son olarak, düşen yapraklar ormandaki birçok organizma için besin kaynağı haline gelir. Her yıl, yaprak dökümü ile birlikte, Dünya yüzeyinde 300 milyon ton klorofil toprağa karışır. Klorofil taşıyan deniz yosunlarının ömrünün kısa olduğu okyanuslarda yılda 900 milyon ton klorofil parçalanır. Her sene bu miktarda klorofil kaybı olmasaydı ortaya çok vahim sonuçlar çıkardı. Gittikçe artan klorofil miktarı canlı hücrelerin daha az, serbest klorofillerin ise daha çok güneş ışığı kullanmasına yol açacaktı. Sonuçta yetersiz miktarda ışık alan canlı hücreler daha az fotosentez yapacak, bu olayın sonucunda da okyanusta ve buna bağlı olarak bütün dünyada canlılık sona erecekti. Yaprak dökümü, her yaprağın sapı ile dal arasındaki bölgede meydana gelen son derece kompleks olaylar sonucunda ortaya çıkar. Konu hakkında bilgisi olmayan insanlara, yaprakların dökülmesi oldukça sıradan bir işlem gibi gelebilir. Her sonbaharda aynı işlemin kusursuzca gerçekleşmesi, üstelik bu olayın milyonlarca yıldır hiç aksamadan sürmesi, insanlarda alışkanlık oluşturabilir. Oysa ağaçlar yapraklarını dökerken her yaprak için oldukça karmaşık bir dizi kimyasal işlem gerçekleştirirler. Bu sayede ağacın besininin boşa gitmemesi sağlanır, ağacın mikrop kapması önlenmiş olur. Yaprak sapının gövdeye bitiştiği yerde yani yaprak tabanında bir ayırma bölgesi meydana gelir. Bu tabaka yaprak düşmeden çok önce oluşur. Sonra bu tabakadaki "parankima" adı verilen ve değişim geçirebilen özel doku hücrelerinin çeperleri yumuşamaya başlar ve kimyasal değişim geçirerek jelimsi bir durum alır. Bu, hücrelerin birbirinden ayrılmasına neden olur ve yaprak yalnız sıvı maddelerin geçişini sağlayan tüpe benzer yapılarla gövdeye bağlı kalır. Genişlemeye devam eden yarığın etrafında çok hızlı değişimler yaşanır ve hücreler hemen mantar özü üretmeye başlarlar. Bu madde, selüloz çepere yavaş yavaş yerleşerek onun güçlenmesini sağlar. Bütün bu hücreler, arkalarında büyük bir boşluk bırakarak ölürler. Hafif bir rüzgarla yapraklar kopar. Ancak bu sırada mantar hücrelerinden ibaret koruyucu bir tabaka gelişerek açılan yarayı kapatır. Bu fiziksel ve kimyasal değişimler sadece bir yaprakta değil, dökülen bütün yapraklarda meydana gelen ve çok ince planlanmış bir süreçtir. Bu sistem zamanı geldiğinde yaprağın kopmasını sağlamak için yaratılmıştır. |