Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi
 

Go Back   Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi > Genel Kültür > Biyografiler
Yardım Topluluk Takvim Bugünki Mesajlar Arama

gaziantep escort gaziantep escort
youtube beğeni hilesi
Cevapla

 

LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 11 January 2009, 14:59
Junior Member
 
Kayıt Tarihi: 22 December 2008
Mesajlar: 0
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Standart Hüseyin Nihal Atsız.

Atsız' ın babası [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'nin [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kazasının Midi köyünün Çiftçioğulları ailesinden Deniz Güverte Binbaşısı [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], annesi [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'un Kadıoğulları ailesinden Deniz Yarbayı [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'in kızı [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'dır. Atsız' ın ailesi, Gümüşhane'nin Torul kazasının Midi köyünde Çiftçioğulları adı ile bilinmektedir. Çiftçioğulları, Midi Köyünde 18. asrın sonlarına doğru yakınındaki Edire köyünden göçmüşlerdir..
Çiftçioğulları ailesinin tesbit edilen ceddi 19. asrın başlarında yaşadığı tahmin edilen Ahmed Ağa'dır. Ahmet Ağa'nın İsmail, Süleyman, Hüseyin ve Şakir adlı dört oğlu olmuştur. İsmail Ağa'nın çocukları Midi'den, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'ın [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kazasının [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] köyüne göçmüşlerdir. Şakir Ağa'nın evladı olup olmadığı bilinmemektedir.
Ahmet Ağa'nın üçüncü çocuğu olan Hüseyin Ağa (1832 - 1894) ise 1850-1852 şıralarında Deniz eri olarak Istanbul'a gelmiş, okumayı ve yazmayı asker ocağında öğrenmiş, askerliğinin nihayetinde de teskere bırakarak [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]' da kalmış ve makina önyüzbaşlığına [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'na terfi etmiştir.
Hüseyin Ağa'nın eşi Emine Hayriye Hanım'dır. İki çocukları olmuştur. Nevber Hanım ile Mehmet Nail Bey (1877- 1944). Mehmet Nail Bey de Osmanlı Donanması'na girmiş ve Deniz Kuvvetlerinde Deniz Güverte Binbaşılığı'ndan emekli olmuştur.
Mehmet Nail Bey'in ilk eşi 1903 yılında Yüzbaşı iken evlendiği Fatma Zehra Hanım (1884 - 1930)'dır. Fatma Zehra Hanım, Deniz Yarbayı (Bahriye Kaymakamı) Osman Fevzi Bey ile Tevfika Hanım'ın kızıdır. Osman Fevzi Bey, Trabzon'lu ölüp ailesi Kadıoğulları namı ile marüfdür.
Mehmet Nail Bey'in ilk eşinden üç çocuğu olmuştur. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'de Hüseyin Nihal (Atsız), [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'da [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] (Sançar) ve Aralık [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'de [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] (Çiftçioğlu) dünyaya geldi.
1930 yılında ilk eşinin damar sertliğinden vefatı üzerine Mehmed Nail Bey, 1931 yılında yeniden evlenmiştir. İkinci eşinin adı da Fatma Zehra'dır. İkinci eşinden 1932 yılında Necla (Çiftçioğlu) adlı bir kızı olan Mehmed Nail Bey ikinci eşiyle geçinememiş ve iki yıl sonra ayrılmıştır.

Biyografi [[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]]

[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Hüseyin Nihal Atsız


Hüseyin Nihâl Atsız, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'te [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'de doğdu.
İlköğrenimini Kadıköy’deki çeşitli okullarda, orta öğrenimini Kadıköy ve İstanbul Sultanilerinde ([Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]) yaptı. Buradan mezun olunca [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]’ye yazıldı.
Atsız, yükseköğrenim çağına gelip [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'ye kaydolduğu çağlarda [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] fikrinin etkisi altına girmeye başladı. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'in cenaze töreninin yapıldığı günün gecesi Türkçülük fikrine karşı öğrencilerle kavga ettiği ve daha sonrasında ise aralarında bir takım problemler geçen [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] asıllı [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] adlı bir [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] (teğmen)'a selam vermediği gerekçesi ile [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinde 3. sınıf talebesiyken Askeri Tıbbiye'den çıkarılmıştır.
Bu olaydan sonra üç ay kadar [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'nde yardımcı öğretmenlik yapan Atsız, daha sonraları Deniz Yolları'nın [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] adlı vapurunda kâtip muavini olarak çalışmış ve bu vapurla İstanbul-[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] arasında birkaç sefer yapmıştır.

Üniversite Yılları ve İlk Fikirler [[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]]

[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yılında [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'nun Edebiyat Fakültesinin "Edebiyat Bölümü"ne ve İstanbul Dârülfünûnu'nun yatılı kısmı olan [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'ne kaydolan Atsız, bir hafta sonra askere çağırılmış, tecil isteği kabul edilmeyen Atsız askerliğini 9 ay olarak [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]-[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihleri arasında İstanbul'da Taşkışla'da 5. piyade alayında er olarak yapmıştır.
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] adlı arkadaşı ile birlikte hazırladığı '[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]' adlı makalenin [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] nın ikinci cildinde yayınlanması ile hocası olan [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]' nün dikkatini çeken Atsız, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yılında [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'nin divanı üzerinde mezuniyet çalışması yapmıştır ('Divân-ı Türkî-i Basit, Gramer ve Lügati', 1930, 111 s. Türkiyat Enstitüsü Mezuniyet Tezi, no 82). Aynı yıl Edebiyat Fakültesi'nden mezun olmuştur.
Atsız'ın sınıf arkadaşları arasında [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] gibi isimler yeralıyordu.
Mezuniyetinden sonra Edebiyat Fakültesi Dekanı olan hocası Prof. Dr. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]’nde Atsız için girişimde bulunarak, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'ni öğrenci olarak bitirdiği için, liselerde yapması gereken 8 yıllık mecburi hizmetini affettirmiş ve [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]’de Atsız'ı kendisine asistan olarak almıştır.
Atsız, yine [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yılında Dârülfünûnun felsefe bölümünden mezun olan ilk eşi Mehpare Hanım ile evlenmiş, ancak [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yılında ayrılmıştır.
Atsız, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'den [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihine kadar [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] (17 sayı)'yı çıkarmaya başladı. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ,[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] gibi edebiyat ve tarih bilginlerinin de içinde bulunduğu bir kadro ile yayın hayatına atılan bu Türkçü ve Köycü dergi, devrinde ilim, fikir ve sanat alanında çok tesir yaratan Türkçü bir çığır açmış, âdetâ Cumhuriyet devri Türkçülüğünün öncüsü olmuştur.
Atsız, kendini tanıtmaya başlayan ilk yazılarını (H. Nihâl) imzası ile, hikâyelerini de (Y.D.) imzasıyla, bu dergide yayınlamaya başlamıştır.
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Temmuzunda Ankara'da toplanan [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] esnasında, Prof. Dr. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'a Dr. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'in yaptığı eleştiriler üzerine Atsız, içerisinde ikinci eşi [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ile [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]' ın da bulunduğu 8 arkadaşı ile, Dr. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'e "[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'nin talebesi olmakla iftihar ederiz" diyen bir protesto telgrafı çekmiş ve bu telgraf üzerine de [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'in tepkisini üzerine çekmiştir.
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]' de Dr. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], Maarif Vekili olmuştu. Kısa bir süre sonra da [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'nün dekanlıktan ayrılması üzerine Edebiyat Fakültesi Dekanlığı'na vekâleten bakan [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] asâleten tâyin edilmiştir.[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]nın 17. sayısındaki 'Dârülfünûn'un kara, daha doğru bir tabirle, yüz kızartacak listesi' adlı makalesi nedeniyle Edebiyat Fakültesi Dekanı'na baskı yaparak, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinde Atsız'ın üniversite asistanlığına son vermiştir.
Üniversiteden çıkarılmasından birkaç gün sonra Atsız, Edebiyat Fakültesi'nin Dekanı'nı Tokatlıyan'daki bir çayda yakalayıp yüzlerce kişinin önünde tokatlamıştır. Atsız'a bu hadise için hiç bir şekilde tepki gösterilmemiştir.[[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]]

Memuriyet Zamanları [[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]]

Üniversite asistanlığından çıkarılan Atsız, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Ortaokulu'na Türkçe öğretmeni olarak tayin edilmiştir, Malatya'da kısa bir müddet ([Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]-[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]) Türkçe öğretmenliği yapan Atsız, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] edebiyat öğretmenliğine tayin edilmiştir. Atsız'ın Edirne'deki edebiyat öğretmenliği de 3-4 ay kadar kısa bir müddet devam etmiştir. ([Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]-[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]).
Atsız, Edirne'de iken Atsız Mecmuanın devamı mahiyetindeki Aylık Türkçü Dergisi olan [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ([Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]-[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], sayı 1-9' u yayımlamıştır. Orhun dergisinde, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarafından çıkarılan ve liselerde ders kitabı olarak okutulan dört ciltlik tarih kitaplarında bulunduğunu iddia ettiği yanlışları ağır bir şekilde eleştirdiği için [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]’te bakanlık emrine alınmıştır ve Orhun dergisi de 9. sayısında [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] kararı ile kapatılmıştır.
Dokuz ay bakanlık emrinde kalan Atsız, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinde [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'daki Deniz Gedikli Hazırlama Okulu'na Türkçe öğretmeni olarak tayin olunmuştur.
Şubat [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinde ikinci eşi olan Bedriye Hanım ile evlenen Atsız'ın bu evlilikten [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinde [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ve [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinde de [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] adlı iki oğlu olmuştur. Atsız, ikinci eşi [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'dan da Mart [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinde ayrılmıştır.
Atsız, Kasımpaşa'daki Deniz Gedikli Hazırlama Okulu'nda Türkçe öğretmeni olarak 4 yıl kadar çalışmış ve [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinde bu görevinden ihraç edilmiştir.
Bunun üzerine [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]' ne geçen Atsız, burada [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yılından [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yılının Haziranının sonuna kadar edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Atsız, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ile [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihleri arasında yine özel bir lise olan [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'nde edebiyat öğretmenliğinde bulunmuştur.
Atsız, Boğaziçi Lisesi'nin Türkçe öğretmeni iken Basın ve Yayın Genel Müdürü [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'in de teşvikiyle [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] dergisini ([Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]-[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], sayı:10 ile 16 arası, 7 sayı) yeniden yayınlamaya başlamıştır.

1944 Irkçılık-Turancılık Davası [[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]]

Daha çok bilgi için: [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] sürerken Türkiye'de komünist faaliyetlerin arttığını düşünen Atsız, Orhunun Mart [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'te yayınlanan 15. sayısında, daha önce 5 Ağustos 1942 tarihli meclis konuşmasında "Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar ve lâakal o kadar bir vicdan ve kültür meselesidir" diyen devrin Başbakanı [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'na hitaben bir açık mektup yayınlamıştır.
Atsız, Nisan [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'te yayımlanan 16. sayıda, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'na hitaben ikinci açık mektubunu yayınlayarak Giritli [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ve [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'in [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] faaliyetlerde bulunduklarını ve Milli Eğitim Bakanı'nın "komünistleri kolladığını" ileri sürerek devrin Millî Eğitim Bakanı olan [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'i istifaya çağırmıştır. Bu ikinci açık mektup, Türkçü çevreler içinde büyük bir galeyana sebep olmuş, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok şehirde, komünizm aleyhinde gösteriler yapılmaya başlanmıştır.
Bunun üzerine [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinde Atsız'ın Boğaziçi Lisesi'ndeki edebiyat öğretmenliğine son vermiş, ama aynı zamanda Sadrettin Celal Antel de İstanbul Üniversitesi'denki görevinden bakanlık hizmetine alınmıştır.
Orhun dergisi de Bakanlar Kurulu kararı ile yeniden kapatılmış, bu arada Millî Eğitim Bakanı [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] öğretmeni [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'yi Atsız aleyhine hakaret davası açmaya teşvik etti. Sabahattin Ali'nin arkadaşı ve Atsız'ın da yakın arkadaşı olan [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Müdürü [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'ın arabuluculuğuna rağmen dava açmak zorunda kaldı. Aleyhine dava açılan Atsız, trenle [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'ya gitmiş ve Türkçü gençler tarafından istasyonda karşılanarak bir otelde misafir edilmiştir.
Hakaret davasının [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] günü yapılan ilk oturumu olaylı geçmiştir. Bunun üzerine [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinde yapılan ikinci oturuma üniversite öğrencileri alınmamış, bu yüzden de öğrenci gösterileri olmuş ve yüzlerce kişi tutuklanmıştır.
Davanın [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] günü yapılan karar oturumunda, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]' ye "vatan haini" dediği için 6 aya mahkûm edilen Atsız'ın cezası hâkim tarafından "milli tahrik" gerekçesi ile 4 aya indirilmiş ve 4 aylık bu ceza da ertelenmiştir.
Atsız, cezasının ertelenmesine rağmen [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinde mahkemenin kapısından çıkarken tevkif edilmiştir.
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] törenlerinde Cumhurbaşkanı [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], Atsız ve arkadaşlarını ağır şekilde eleştiren nutkunu söylemiş ve bu nutuk üzerine de Atsız ve 34 arkadaşı İstanbul 1 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılanmaya başlanmışlardır. Aralarında [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] gibi subay, üniversite profesörü, öğretmen, doktor ve üniversite öğrencilerinin de bulunduğu sanıklar, sorguya çekilmişler; Atsız dahil sanıklar, daha sonra [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] diye adlandırılan hücrelerde işkence gördüklerini belirtmişlerdir. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] günü yargılama başlamış, '[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]' adı verilen ve haftada 3 gün olmak üzere 65 oturum devam eden mahkeme, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinde sonuçlanmış ve Atsız 6,5 yıl hapse mahkûm olmuştur.
Atsız, bu kararı temyiz etmiş ve [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], 1 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nin kararı esastan bozmuştur. Böylece Atsız, bir buçuk yıl kadar tutuklu kaldıktan sonra, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinde tahliye edilmiştir.
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinde 2 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde tutuksuz olarak başlayan Atsız ve arkadaşlarının davası (bu dava [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]-[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] davası adı ile tanınmıştır)[[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]], [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinde sonuçlanmış ve 29 oturum devam eden mahkemede bütün sanıkların beraatına karar verilmiştir.

Mahkeme Sonrası Fikirlerini Yayması [[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]]

Nisan [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'den Temmuz 1[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'a kadar kendisine iş verilmeyen Atsız, Ekim [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]-Temmuz [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihleri arasında geçinmek için kitaplarından bazılarını satmak zorunda kalmıştır. Bir müddet [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'nde çalışan Atsız, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]-[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] savaşlarının özeti olan "[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]" adlı kitabını da [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] adlı şahsın adı ile yayınlamak zorunda kalmıştır.
Atsız'ın sınıf arkadaşlarından Prof. Dr. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Millî Eğitim Bakanı olunca, Atsız'ı [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'da [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'ne "uzman" olarak tayin etmiştir.
Bir müddet bu vazifede çalışan Atsız, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'nin iktidara gelmesinden sonra [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]’de [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Edebiyat Öğretmenliği'ne tayin olmuştur.
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinde [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]' nde vermiş olduğu "Türkiye'nin Kurtuluşu" konulu bir konferans üzerine [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], Atsız'ın aleyhine haberler yayımlamıştır. Hakkında bakanlık tarafından soruşturma açılan Atsız'ın konuşmasının bilimsel olduğu tespit edilmiştir. Fakat Atsız [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinde Haydarpaşa Lisesi'ndeki edebiyat öğretmenliği görevinden "muvakkat" kaydı ile alınarak yine [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]' ndeki görevine tayin edilmiştir.
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinden itibaren emekliliğini istediği [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihine kadar [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'nde çalışan Atsız'ın en uzun süreli memuriyeti bu kütüphânedeki memuriyet olmuştur.
Atsız, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]-[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yıllarında yayımlanan haftalık Orkun dergisinin başyazarlığını yaptı. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]’de kurulan [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]’ nin genel başkanlığını üstlendi. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]’ ten vefatına kadar [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] dergisini yayımladı.
Devrin Cumhurbaşkanı [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]' e giderken bir işçinin kendisine "idareciler Araplara toprak veriyorlar, biz Türklere vermiyorlar" sözlerine karşılık, "Türk topraklarında yaşayan herkes Türk’tür." demiş; Atsız bunun üzerine, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] in Nisan [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'de yayınlanan 40, sayısından itibaren "Konuşmalar, 1" (Sayı 40), "Konuşmalar, II" (Sayı 41), "Konuşmalar, III" (Sayı 43), "Bağımsız Kürt Devleti Propagandası" (Sayı 43), "Doğu mitinglerinde perde arkası" (Sayı 47) ve "Satılmışlar-Moskof uşakları" (Sayı 48) adlarıyla yayınladığı seri makalelerinde, Marksistlerin Doğu bölgelerinde gizli çalışmalarda bulunduklarını iddia etmişti. Bu makaleler hakkında savcılıkça soruşturma açılmış fakat Atsız'a hiç bir suçlamada bulunulmamıştır.
Ancak bu yazılar üzerine, Ankara sokaklarında Atsız aleyhine hazırlanmış, ayrılıkçılığı ilan eden bildiriler dağıtılmış[[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]] ve aynı günlerde [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Diyarbakır senatörlerinden biri, Senato kürsüsünden Atsız aleyhine ağır bir konuşma yapmıştır.
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'in Adalet Bakanı olduğu dönemde, bakanlık tahkikat açmış ve Atsız mahkemeye verilmiştir. Davanın devam ettiği 6 yıl içerisinde 12 Mart (1971) muhtırası verilmiş ve arkasından sıkıyönetim ilân edilmiştir.
Uzun duruşmalardan sonra mahkeme, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]in sahibi Atsız'ı ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'i 15'er ay hapse mahkûm etmiştir. Mahkeme başkanının karara katılmadığı ve 2-1'lik ekseriyetle verilen bu karar, temyiz edilince [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarafından bozulmuştur. Fakat aynı mahkeme 2-1'lik kararda ısrar edince, Yargıtay kararı onaylamıştır. Atsız ve Mustafa Kayabek "Tashih-i karar" isteğinde bulunmuşlar ancak bu istekleri mahkemece kabul edilmemiştir. Böylece mahkûmiyet kararı kesinleşmiştir.
Kronik enfarktüs, yüksek tansiyon ve ağır romatizmadan rahatsız olduğu için [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'ne yatan Atsız'a, Haydarpaşa Numune Hastanesi tarafından "Cezaevine konulamayacağı" kaydı bulunan rapor verilmiştir. Ancak 4 aylık bir rapor [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarafından kabul edilmemiş ve "reviri olan cezaevinde kalabilir" şeklinde değiştirilmiştir.
Bunun üzerine infaz savcılığı [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] günü sabahı Atsız'ı evinden aldırarak Toptaşı [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'ne sevk etmiştir. 40 kişilik adi suçlular koğuşuna konulan Atsız, bir müddet sonra reviri olan [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'ne nakledilmiştir.
Atsız, kesinleşen 1,5 yıllık cezasını çekmek için hapse girince, üniversite hocaları ve öğrencilerinden oluşan bir grup Cumhurbaşkanı'na başvurup Atsız'ın affını istemiştir.
Atsız, suç işlemediğini belirterek bizzat af talep etmediği halde, Cumhurbaşkanı [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], kendi yetkisini kullanarak Atsız'ın cezasını affetmiştir.
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'te [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'nden tahliye edilen Atsız, 1,5 yıllık cezasının 2,5 ay kadarını cezaevinde geçirmiştir.
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'ın tarifi ile "Atlıyı atından indirecek derecede şiddetli yazılar yazan"[[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]] Atsız, ateşli ve keskin bir üslûba sahip idi.

Ölümü [[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]]

Atsız, [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] yılının kasım ayının ortalarında hasta olduğundan şüphelenmiş, ancak yapılan muayene ve testler sonucunda bir hastalık bulunamamıştır. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Çarşamba gününün akşamı kalp krizi geçirmiş, gelen doktor enfarktüs olduğunu anlayamamıştır. Ertesi akşam Atsız yeni bir kriz geçirmiş , [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] günü vefat etmiştir.
[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] tarihinde Kurban Bayramının ilk günü [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'nde Kılınan ikindi namazını müteakip defnedilmiştir.
Turancı çevreler tarafından birikimli bilinmesine karşın [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] anılarında Atsız'ı "büyük iddiaları için gerekli olan antropoloji, tarih, felsefe alanlarında bir şey bilmeden insanları kaşlarına, gözlerine, saçlarına ve yüzlerinin rengine göre ırklara ayıracak kadar bilgisiz bir zavallı" olarak tanımlar. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]

Nihal Atsız ve Irkçılık [[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]]

Nihal Atsız [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'nin İçimizdeki Şeytan romanına yanıt olarak 1940 yılında yazdığı İçimizdeki Şeytanlar kitapçığında ırkçı olduğunu şu sözlerle belirtiyordu: Ben de ırkçı, Türkçü ve Turancı olduğum için – Evet, övünerek söylüyorum ve tekrar ediyorum: Irkçı, Türkçü ve Turancı olduğum için - Sabahattin Ali’nin itiraflarına cevap vermek lüzumunu duyuyorum.[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
Nihal Atsız 4 Mayıs 1941 tarihinde daha sonra sol görüşlü bir gazeteci olacak olan oğlu Yağmur Atsız'a hitaben bir "vasiyet" kaleme almıştır. II. Dünya Savaşı'nın yarattığı gergin ortamda yazılan bu metin özellikle Atsız'a yönelik "ırkçılık" suçlamalarının delili olarak kullanılmaktadır:
"Yağmur Oğlum! Bugün tam bir buçuk yaşındasın. Vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. Sana bir resmimi yadigar olarak bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol. Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır. Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler yeni düşmanlarımızdır. Japonlar, Afganlılar ve Amerikalılar yarın ki düşmanlarımızdır. Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içer(de)ki düşmanlarımızdır. Bu kadar çok düşmanla carpışmak için iyi hazırlanmalı. Tanrı yardımcın olsun! Nihal Atsız 4 Mayıs 1941[[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]] Bu vasiyet aynı zamanda Atsız'ın deyimiyle Türk ırkçılığı ile Nazizm arasındaki farka da işaret etmektedir. Türk ırkçılığının Nazizm'den kaynak aldığını ileri süren anlayışa karşı yazdığı bir yazıda Atsız "Yalnız Yahudilere karşı güdülen Alman ırkçılığı ile, her millete karşı bir korunma ilkesi olarak ileri sürülen Türk ırkçılığı arasında bir bağlantı bulunmadığını"[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] söyler.
Türkiye Komünist Partisi yöneticilerinden [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'in kaleme aldığı ve [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'ın imzasıyla yayınlanan 'En Büyük Tehlike' broşürüne karşı yazdığı yanıtta Atsız Türk ırkçılığının Alman yanlısı olmak anlamına gelmediğini vurgulayarak şöyle der: Bizim ırkçılığımızı da Alman yardakçısı olduğumuza tanık diye gösteriyorlar. Yoldaşlar şunu iyi bilsinler ki Almanya cihan haritasından silinip Almanlığın kökü kazınsa bile biz yine ırkçı kalacağız. Alman ırkçılığı yalnız Yahudilere karşıdır. Anası veya babası Çek, Lehli gibi Alman düşmanı milletlerden olan fertleri Almanlar yabancı saymıyorlar. Bizim ırkçılığımız ise bütün milletlere karşıdır. Bu ırkçılık Türklüğün ihtiyaçlarından doğmuş olaylarla gelişmiş bir ırkçılıktır. Uzun, acı, denemelerden sonra anladık ki pasaport vatandaşlarından fayda yoktur. Atalarının kanıyla, diliyle, geleneğiyle bu toprağa bağlı olmuyan insanlar en ufak menfaati görünce ihanetten çekinmiyorlar. Biz bunun için ırkçıyız. Balkan savaşında Arnavutlar, Cihan savaşında Araplar ihanet ettiği için ırkçıyız. Selanik`i Yunanlılara tüfek atmadan teslim eden Tahsin Paşa ve Sevr paçavrasını imzalamaktan sevinç duyan Rıza Tevfik Arnavut olduğu için, Harp Okulu öğrencilerini zehirlemek isteyen Nazım Hikmetof Yoldaş Polonyalı olduğu için ırkçıyız."[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
1952 yılında yazdığı bir makalesinde Türkçülük'ün iki bileşenini soyculuk ve Turancılık olarak tanımlayarak Soyculuk, aynı zamanda bir sağlık koruma meselesidir. Karışmak, daima, üstün olanın aleyhine olduğundan büyük meziyetler sahibi Türklerin, bu meziyetlerden yoksun soylarla karışmaları halinde ortaya çıkan melezlerde Türk’ün bazı büyük meziyetleri kaybolmakta, onların yerini diğer soyların iptidai vasıflarından bazıları tutmaktadır[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] der. Başka bir makalesinde de Türkçülük'ün bileşenlerini ırkçılık ve Turancılık olarak tanımlar: "Türkçülüğün değişmeyen tarafı ırkçılığı ile Turancılığı ve bunun neticesinde Türk milleti ve vatanı hususundaki düşünceleridir. Bu iki temelde bütün Türkçüler birleşmiştir. Bunun dışında kalan meseleler; mesela iktisadi, sosyal ve hukuki görüşler Türkçülerin ileride halledecekleri meselelerdir. Bu meseleler üzerindeki Türkçü düşünceler değişebilir. Çünkü zamanla herhangi bir iktisadi veya içtimai düşünce çürütülebilir. Fakat ırkçılık ve Turancılık asla değişmeyecektir. Çünkü bunlar Türklüğün Türklük olması için elzem şartlardır. Tıpkı bir insanın havaya ve yiyeceği olan mutlak ihtiyacı gibi... Bir insanın elbise ihtiyacı yaza, kışa, geceye, gündüze göre değişebilir. Eğlencesi de sinemaya, ava gitmek veya içki içmek şeklinde olabilir. Fakat havaya ve yiyeceğe ihtiyacı hiç bir zaman değişmez. Irkçılıkla Turancılık, Türkçülüğün hava ve gıdasıdır."[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
Irkçılık-Turancılık davası sırasında da ırkçı olduğunu kabul eden Atsız, kendisinin üçüncü göbekten babasının Rum olduğunu iddia eden savcıya karşı şöyle diyordu: Belki bu iftira benim ırkçılığımı çürütmek için ortaya atılmıştır. Fakat çürütülemez. Farzımahal benim baba tarafımdan bütün ecdadım gayrı Türk olsa bile yine bununla ırkçılık ülküsü çürütülemez.[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Irkçılık-Turancılık davasındaki savunmasını bitirirken şöyle diyordu: Irkçı ve Turancı olduğum için mahkum olursam, bu mahkumluk hayatımın en büyük şerefini teşkil edecektir.[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Aynı davada yargılanan Alparslan Türkeş de sorgusunda Nihal Atsız bana daima ırkçı ve Turancı telkinatta bulunmuştur. Ben de tamamen onun gibi düşünüyorum demişti.[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
Atsız'ın düşüncesinde sosyal-darvinizmin önemli bir yeri vardır. Biyolojik olarak güçlülerin hayatta kaldığını, zayıfların yok olduğunu söyleyen Atsız'a göre milletler arasında da aynı yasa hüküm sürüyordu. Ona göre: "Millet, âdeta gayri şuurî olarak dünyaya yayılıp hâkim olmak ister. Fakat yayılırken başka milletlerin mukavemetine çarpar. Böylelikle aralarında savaş başlar. Sonunda güçlüler kazanır."[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Bu yüzden ülkücülüğün aynı zamanda saldırgan olması gerektiğini savunan Atsız, aynı zamanda Kemalizm'in "yurtta barış, dünyada barış" politikasına da karşı çıkıyordu. 1944 yılında yazdığı bir makalesinde şöyle diyordu: "(Yurtta barış, cihanda barış) yahut (kimsenin bir karış toprağında gözümüz yok) gibi sefilane bir siyasî umde ile bu milletin manevî enerjisini bilerek veya bilmeyerek söndürenler, zaten mahvolmuş Almanya'ya savaş açarak Türk tarihinde asla görülmemiş bir kancıklığın zilletini tarihimize sokanlar, fakat Bulgaristan ve adalardaki Türkleri topraklarıyla birlikte kurtarmak fırsatını tarih yaratmışken en denî ve cebîn bir hareketle bundan kaçanlar hiç şüphesiz Türk birliğini tamamlamak yolunda bir adım atamazlardı. Çünkü onlar bu memlekette Moskofçuluğu için için yaşatmak, Türkçülüğü açıkça yok etmek istiyen devşirmelerdi." [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
Yine Atsız'a göre ahlakın meydana gelmesinde en önemli neden soydu. Ona göre "bir toplumun ahlakı, soyunun karışması ile değişebilirdi".[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Ona göre "Kunlar ve Gök Türkler çağında saraylarımıza giren Çin prenseslerinin ihanetleri, artık bugün herkesin bildiği bilgiler haline gelmiştir. Osmanlılar devrinde, Kanuni Sultan Süleyman gibi büyük bir padişahı küçük düşüren hareketler, Islav asıllı Hurrem Sultan yüzündendir."[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Türkçülere önerdiği "evlenecekleri kızın, sağlık ve soy durumlarına ve bu hususta aşka tutsak olmaya dikkat" etmeleriydi.[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Türk ahlakı yüceltilmeli, "caz denilen zenci musikisi, balo denilen Avrupa rezaleti, bar denilen Amerikan kepâzeliği" kaldırılmalı ve tercüme yasalar yerine "millî örf ve ahlâkımızdan alınmış yasalar" yapılmalıdır[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]. Ayrıca Türklerin kurtuluşu ancak Türk topraklarının başka soylardan arındırılması ile mümkündü. 1952'de "Yahudiler tam bir Arap ülkesi haline gelen Filistin’den nasıl Arapları sürerek orada bir Yahudi çoğunluğu yaptılarsa, biz de aynı şeyi yaparak bize ait olan toprakları mutlaka Türkleştirmek zorundayız"[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] diyordu.
1934 yılında yazdığı bir makalede Türk milletinin Türk ırkı demek olduğunu şu sözlerle savunur: "Türkler için milliyet her şeyden önce bir kan meselesidir... Türklük yalnız manevi-ahlaki değil, aynı zamanda maddi (yani fizik, fizyolojik, fizyonomik ve antropolojik) bir şeydir... Türk olmak için Türk ırkının maddi ve manevi hasletlerini tevarüs etmek icap eder...Bazılarının söylediği gibi milliyet yalnız anlaşma vasıtası olan dil’in birliği ile izah edilseydi bir İstanbul Yahudisinin bize bir Kırgızdan daha yakın olması lazım gelirdi. Halbuki bütün kanunlara, siyasi ve içtimai hadiselere, propagandalara rağmen biz Kırgızı kardeş, Yahudiyi de köpek çıfıt olarak tanıyoruz. Çünkü Kırgızın damarındaki kanın kendi damarımızdaki kan olduğunu, Yahudinin ise bize düşmanlıkla yuğurulduğunu biliyor, seziyoruz."[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Yine Çanakkale Zaferi'nin yıldönümünde yapılan bir yürüyüşü eleştiren kitapçığında sosyologların "Türk Milleti" tanımını eleştirerek şunları söyler: "Türk kanının yarattığı bir mucize olan Çanakkale’yi saygılamak gerekti mi, saygılamağa gelenler Türk kanı taşıyan insanlar olmalıydı. Çanakkale zaferini kanunların ve içtimaiyat ilminin kansız taraftarlarının anlattığı “Türk Milleti” (yani içinde kürdünden yahudisine kadar hepsini ihtiva eden melez topluluk) değil, “TÜRK IRKI” kazanmıştı. Bunun için oraya yalnız Türkler gelmeliydi... Ve öyle yaptık..."[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
Yine [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'e karşı yazdığı broşüründe "karışmamış kan davası yalnız hayvanlar değil, insanlar için de vardir. Hayvanların en asil ve değerlileri halis kanlı olanlar olduğu gibi insanlarin en asilleri en saf kanlı olanlarıdır. Kan ve ırk meselesi kan grupları tetkiki demek olan fizyolojik ve antropolojik bir meseledir" diyor ve Nazım Hikmet'in komünist olmasını Türk soyundan olmayışıyla ilişkilendirerek "ataları, bu toprağa kan katanlardan, halis kanlı Türk olanlardan bir komünist çıktığını da zaten şimdiye kadar görmedim. Bunlar daima kanı bozuk, sütü bozuk, yeri yurdu belirsiz, soyu sopu şüpheli ve Türk olmuyan kimselerdir." diyordu [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]
Bununla birlikte daha sonraki yıllarda Atsız'ın düşüncesinde "Türkleşmiş olmak" mümkündür ve kabul edilebilecek bir durumdur. Ona göre "hemen hemen her soy, başka soylarla karışmıştır. Bundan bir şey çıkmaz. Çünkü tabiat bir süre sonra melezliği temizler. Fakat, bir soy durmadan başka soylarla karışmakta devam ederse, bir zaman sonra, bir daha düzelmemek üzere bozulur."[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] Yani Türklerin başka soylarla karışması engellenmelidir. Bununla birlikte bu görüşlerinde zaman içinde bir yumuşama olduğu da düşünülebilir. Nitekim 1952 yılında Türk tarifini yaparken "Türk her şeyden önce, Türk soyundan gelen insandır. Türk soyundan gelince de pek ender bazı istisnalar bir yana o insanın Türkçe konuşması ve Türk kültürünü taşıması gerektir"[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] derken 1969 yılında yazdığı bir yazıda Türk'ün tarifini şöyle yapıyordu: "Türk milleti, Türk kökünden gelenlerle Türk kökünden gelmiş olanlar kadar Türkleşmiş kimselerden meydana gelen topluluktur... Şuuraltında veya duygularının gizli yönünde başka biri ırkın şuur ve özleyişini taşımayan kimselerdir." Dolayısıyla daha önceleri vasiyetinde "iç düşmanlar"[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] olarak tanımladığı farklı ırklardan gelmelerine karşın Mehmet Akif Ersoy ya da Yıldırım Beyazıt da Atsız'a göre Türk sayılmalıydı.



Eserleri [[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]]

Türkçülüğün öncülerinden olan Nihâl Atsız, Turancı çevreler tarafından aynı zamanda güçlü bir [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] olarak kabul edilir. Bu çevrelere göre Türk dilini, tarihini ve edebiyatını gayet iyi bilen Atsız, özellikle Türk tarihinin Göktürk kısmında uzmanlaşmıştı. Çok sevdiği bu devreyi [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] ve [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] adlı iki eser ile romanlaştırmıştır. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] adlı romanı Osmanlı tarihinin ilk devrelerinin romanlaştırılmış şeklidir. [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] 'daki [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]'ın şahsiyetinde Atsız'ı görürüz. Ruh Adam 'ın devamı olarak [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] 'ı yazacağını söylüyordu.[[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]] Yine yazacağını bildirdiği bir eseri de Bozkurtlar serisi'nin 3. cildi idi.[[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]] Yayınlanmamış eserlerinin içerisinde II. Mahmut'tan Günümüze Kadar Osmanlı Hanedanı Tarihi adlı bir eseri de vardır. Nihâl Atsız'ın şiirleri [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL] adı ile kitap halinde basılmıştır.

Romanları [[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]]
  • [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], İstanbul 1941.
  • [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], İstanbul 1946.
  • [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], İstanbul 1949.
  • [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], İstanbul 1958.
  • [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], İstanbul 1959.
  • [Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL], İstanbul 1972.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla




Saat: 01:44


Telif Hakları vBulletin® v3.8.9 Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
gaziantep escort bayan gaziantep escort
antalya haber sex hikayeleri aresbet giriş vegasslotguncel.com herabetguncel.com ikili opsiyon bahis vegasslotyeniadresi.com vegasslotadresi.com vegasslotcanli.com getirbett.com getirbetgir.com
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort kızılay escort çankaya escort kızılay escort ankara eskort

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 PL2