#1
|
|||
|
|||
Moleküler Biyoloji
Moleküler biyoloji, canlılardaki olayları moleküler seviyede tetkik eden biyoloji dalı.
Moleküler biyoloji son yıllarda önem kazanan genetik, biyokimya, hücre biyolojisi ve biyofizik gibi dalların gelişmesiyle ortaya çıktı. Canlı organizmada hayati önemleri oldukça fazla olan nükleik asitler, proteinler ve enzimlerin yapılarının tamamen aydınlatılması moleküler biyolojinin ilgi alanıdır. Bu maksatla X ışınları difraksiyonuelektron mikroskobu gibi ileri tekniklerden faydalanılırdı. İnsan ve diğer canlıların genomlari aydınlanmaya başladıktan sonra moleküler biyolojinin genel ilgi alanı canlılardaki proteinleri ve onlarin üstlendikleri görevleri ve birbirleriyle olan etkileşimleri anlamaya yönlenmiştir. Bu günlerde moleküler biyoloji hergün ortaya çıkan yeni yöntemlerin yardımıyla hızlı bir gelişme sürecine girmiş ve hem tıp dünyasında özlemle beklenen hastalıkların gerçek nedenleri anlaşılmaya başlanmış hem de bilim kurgu filmlerinde dahi öngörülememiş biyoteknolojik ve biyonik gelişmelerin yolu açılmıştır. Son günlerde DNA mikroçipleri ile binlerce genin bir anda ve ekspresyon profillerinin alınması olası hale gelmiş, gerçek zamanlı PCR ile gen ekspresyonunun hem nitel hem de nicel olarak incelenebilmesi, floresan antikor ve protein teknolojileri, bu floresan proteinlerin hücre içinde sentezlenmesiyle veya ilgilenilen proteinlere kaynaştırılmasıyla proteinlerin hücre içinde takibi mümkün olmuş ve hangi hücrelerin hangi şartlar altında bu proteinleri nasıl ve nerede kullandığının anlaşılmasını sağlamıştır. Bir çok hücre türünün kültüre edilmesi araştırmacıların ufkunu genişletirken genetik hayvan deneyleriyle bire bir hangi genetik faktörlerin hangi sorunlara yol açtığını anlamak oldukça kolaylaştırmıştır. Rekombinant DNA teknolojileri ile canlılar arası gen alış verişi mümkün olmuş ve tarım ilaç sanayi gibi birçok alana hizmet edecek ürünlerin üretilme yolu açılmıştır. Kök hücre ve genetik hayvan modellerinindeki çalışmalar gelecekte birçok hastalığın gerçek anlamda tedavi edilebilmesini sağlayacaktır. Bütün bunları ve daha fazlasını moleküler biyoloji sağlamış ve ileride hızla büyüyen bir bilim dalı olarak ufkumuzu daha da ileriye götürmeye devam edecektir. Moleküler biyoloji, canlılardaki olayları moleküler seviyede tetkik eden biyoloji dalıdır. Moleküler biyoloji son yıllarda önem kazanan genetik, biyokimya, hücre biyolojisi ve biyofizik gibi dalların gelişmesiyle ortaya çıktı. Canlı organizmada hayati önemleri oldukça fazla olan nükleik asitler, proteinler ve enzimlerin yapılarının tamamen aydınlatılması moleküler biyolojinin ilgi alanıdır. Bu maksatla X ışınları difraksiyonu ve elektron mikroskobu gibi ileri tekniklerden faydalanılırdı. İnsan ve diğer canlıların genomlari aydınlanmaya başladıktan sonra moleküler biyolojinin genel ilgi alanı canlılardaki proteinleri ve onlarin üstlendikleri görevleri ve birbirleriyle olan etkileşimleri anlamaya yönlenmiştir. Bu günlerde moleküler biyoloji ortaya çıkan yeni yöntemlerin yardımıyla hızlı bir gelişme sürecine girmiş ve hem hastalıkların gerçek nedenleri anlaşılmaya başlanmış hem de biyoteknolojik ve biyonik gelişmelerin yolu açılmıştır. DNA mikroçipleri ile genlerin ekspresyon profillerinin alınması olası hale gelmiş, gerçek zamanlı PCR ile gen ekspresyonunun incelenebilmesine olanak vermiştir. Floresan antikor ve protein teknolojileri, bu floresan proteinlerin hücre içinde sentezlenmesiyle veya ilgilenilen proteinlere kaynaştırılmasıyla proteinlerin hücre içinde takibi mümkün olmuş ve hangi hücrelerin hangi şartlar altında bu proteinleri nasıl ve nerede kullandığının anlaşılmasını sağlamıştır. Bir çok hücre türünün kültüre edilmesi genetik hayvan deneylerinde hangi genetik faktörlerin hangi sorunlara yol açtığını anlamayı kolaylaştırmıştır. Rekombinant DNA teknolojileri ile canlılar arası gen alış verişi mümkün olmuş ve birçok alanda yeni ürünlerin üretilme yolu açılmıştır.Kök hücre ve genetik hayvan modellerinindeki çalışmalar birçok hastalığın tedavisi için umut vermketedir..... |
#2
|
|||
|
|||
Cvp: Moleküler Biyoloji
YAPIMIZDAKİ MOLEKÜLLER
Her maddenin atomlardan oluştuğunu biliyoruz. Ancak maddeler incelenirken moleküller göz önüne alınır. Örneğin iki hidrojen ve bir oksijen atomu ,su molekülünü ortaya çıkarır. Su dediğimiz akıcı madde, bu yapıdaki moleküllerin bir arada oluşudur. Kendimizin yapısı da böyledir. Yani biz insanlar,tıpkı diğer maddeler gibi birer molekül topluluğuyuz. Tabii ki diğer canlılar da böyledir. Bill Bryson ilginç bir örnek verir: Elimize bir cımbız alalım ve herhangi bir kişiyi oluşturan atomları teker teker ayırmaya başlayalım. Şüphesiz olanaksız bir eylemdir,sadece varsayım yapıyoruz. Bu iş bitince ortada bir atom yığını oluşacaktır. Bu yığındaki atomlar, o kişiyi oluşturdukları zaman olduğu gibi şimdi de cansızdırlar. C.Sagan ile birlikte düşünelim. Kendisi ünlü Kozmos adlı kitabında konuya değinmiştir. Ekleyeceğim ufak bilgilerle açılım yapalım. Evrende bol miktarda karbon vardır. Bu element, yaşam açısından büyük önem taşır. Doğada hem yalın halde,hem de başka elementlerle yaptığı bileşiklerin içinde bulunur. Örneğin elmas,grafit,kömür gibi maddelerde yalın haldedir. Bitki olsun,hayvan olsun bütün canlı maddeler karbon bileşiklerinden oluşmuştur. Diğer bir ifade ile;karbon,hayat için gerekli olan karmaşık moleküller meydana getirir. Her canlı gibi biz insanlar için önemli olan diğer molekül ‘su’dur. Su,organik kimya çalışmalarını mümkün kılar. Bazı ısı derecelerinde sıvı haldedir ve iyi bir çözücüdür. Yerkürenin oluşumu sırasında bu iki madde bol miktarda vardı. Şahsen ben su,kalsiyum ve organik moleküller karışımıyım. Siz de aynı moleküller karışımından meydana geliyorsunuz. Tıpkı tüm canlılar gibi. Yaşamın temelini oluşturan sadece atom ve moleküller değildir. Bunların bir araya diziliş şekli önemlidir. Ama dikkat çekici olan şey, bu maddelerin etrafımızda da yer alışı. Örneğin karbonu yaktığımız kömürün içinde kolayca buluruz. Kalsiyum ise okulda kullandığımız tebeşir olarak vucudumuzda vardır. Proteinlerimizdeki nitrojen,soluduğumuz havanın içindedir. Kanımızdaki demir,herhangi bir nalburdaki çiviyi oluşturan maddenin aynısıdır. Durumun böyle oluşu ilk bakışta insana biraz tuhaf görünebilir. Bir kömür veya tebeşir ile aynı molekülü taşıyan elementlerden oluşmamız bize garip gelir. Hatta çoğu kişi için inanılmaz bir olaydır. Ama tam tersi olması daha tuhaf olmaz mıydı? Yani doğada olmayıp sadece bizde mevcut olan temel yapı elemanları ile nasıl yaşayabilirdik? Zira yaşam,organizma ile doğa arasında oluşan ilişki ile mümkündür. DNA ile ilgili çalışmalar sırasında;
|