#1
|
|||
|
|||
Thera Patlaması ve Minos
Thera Patlaması ve Minos Zaman: İÖ 17. ya da 16. yüzyıl Mekân: Thera (Santorini) Gürültü hiç kuşkusuz nedenini bilme imkânları olmayan Giritliler'i korkutmuş ve kulaklarını sağır etmiş olmalı. Sonra kimi soğuk kimi alev alev yanan bir çamur ve kül yağmuru başlamış olmalı. Ve herhalde en kötüsü adaya Krakatao'dakilerden daha hızlı ve daha yüksek olan dalgaların vurması olmalıydı. SPYRIDON MARINATOS, 1972 Adanın ortasındaki volkan kül ve lav püskürtürken, haftalar boyunca yer sarsıntıları devam etmişti. Thera çiftçileri adaya lavlar yağarken tarlalarını ve evlerini terketmişler, teknelerine atlayıp denize açılmışlardı. Sonra 17. ya da 16. yüzyılda bir yaz günü yanardağ müthiş bir güçle patladı. Yanardağın konik tepesi patlamadan sonra aşamalarla çöktü. Girit'in büyük bir kısmı yoğun bir kül tabakası altında kaldı. Ancak Minos uygarlığını gerçekten Thera patlaması mı sona erdirmiştir? Pek çok arkeolojik muamma gibi bu bilmecenin de yanıtım vermek kolay değildir. Thera patlamasından önce şiddetli yer sarsıntıları olmuş, volkanik kül adanın köy ve tarlalarını kaplamıştı. Ada sakinleri teknelerle kaçıp Akrotiri gibi yerleşim yerlerini boşalttılar. Minos köyü, arkeologlar ortaya çıkarana kadar metrelerce kül altında kaldı. BÜYÜK FELAKET Bir adı da Santorini olan Thera Adası, Ege Denizi'nde ve bir zamanlar 16 kilometre çapı olan bir adadır. Eskiler deniz yüzeyinden 1600 metre yükselen volkanik bir dağına sahip bu dimdik ama verimli âdâya Kalliste, yani "güzel" adını vermişlerdi. Hiroşima'daki atom bombası patlamasından daha büyük olan 7500 ****tonluk patlama, bir adadan üç ada yaratmıştı. Bunlar dik süngertaşı ve kül yamaçları olan 80 kilometre karelik bir kütleyi çevrelerler. Ada üzerine milyonlarca ton volkanik kül yağmış ve her tarafı toz tabakalarıyla kaplamıştı. Kuzeybatı rüzgârları volkanik külü Doğu Girit'e ve Doğu Akdeniz'e kadar taşımıştır. Girit'teki Minos tarlalarına birkaç metre kalınlığında kül düşmüş, ürünü mahvetmişti. Derin deniz araştırmalarında Santorini külünün 300.000 kilometre karelik bir alana ve rüzgâr yönünde 700 kilometre kadar uzağa yayıldığı bulunmuştur. Örneklerdeki tanecik boyutları yazın kuzeybatı rüzgârlarıyla taşınmaya uygun kül ile uyumludur. Patlamanın merkezinden tsunamiler de (sismik aktiviteden kaynaklanan dev dalgalar) yayılmış olmalıdır. 365 ve 1650 yıllarındaki daha küçük Santorini patlamaları Girit'in kuzey kıyılarında büyük hasarlar yaratan tsunamiler doğurmuş ve bu dalgalardan, Mısır'daki İskenderiye bile etkilenmiştir. 1956'da yakınlardaki Amorgos'ta bir deprem 40 metrelik tsunami dalgaları yaratmıştı. Çok daha büyük bir felaket olan Thera dalgaları, patlamanın şiddeti ve denizin derinliği nedeniyle çok daha büyük olmuş olmalıdır. Girit'in yalnızca 100 kilometre ileride olan ve pek çok Minos topluluğunun yaşadığı kuzey kıyıları, tsunamilerin etkisi altında elbette kalacaktı. Akrotiri'nin iki katlı evleri hâlâ ayaktadır ve sahiplerinin bıraktığı eşyalar ortalığa saçılmış durumdadır. Bitişik evler felaket anında Minos yaşamından canlı bir tablo sunuyor. DOĞANIN BİR KURBANI: AKROTİRİ Thera patlaması Buzul Çağı'ndan bu yana en büyük doğal felaketlerden biridir. Güneydoğu Asya'da 1815'teki Tambora Dağı patlaması şiddet bakımından ondan üstünse de, Thera 1883'te on binlerce insanın ölümüne neden ünlü Krakatoa patlamasından daha büyüktür. Yunan arkeologu Spyridon Marinatos, 1939'da, Thera felaketinin İÖ 1500'den sonra Minos uygarlığının çöküşüne neden olduğunu ileri sürmüştür. Pek çok arkeolog bu kurama kuşkuyla yaklaşırken Marinatos, Thera'nın güneydoğu ucunda volkanik kül altında gömülü terk edilmiş Minos yerleşim birimi Akrotiri'yi keşfetti. Burada yaptığı kazılar patlamanın dramatik şiddetini gözler önüne sermiştir. Akrotiri'ye "Ege'nin Pompei'si" adı verilmiştir. Sakinlerinin kaçma imkânı buldukları bu yerleşim merkezi tümüyle küller altında kaldığı için, olduğu gibi gelecek kuşaklara saklanabilmiştir. Marinatos, 13 hektardan büyük bir alana yayılmış bir kent çıkarmıştı. Büyük evlerin arasında bugün sayısız Yunan kırsal kentlerinde olduğu gibi dar sokaklar vardı. Evlerden iki üç katlı olanları hâlâ ayaktadır. Marinatos tek tek temizlediği odalarda zamanda donup kalmış bir toplumu ortaya çıkarmıştır. Kaçan insanların bıraktıkları yataklar, küpler ve diğer eşya, atıldıkları yerlerde öylece duruyordu. Duvarlardan bazılarındaki parlak renkli fresklerde savaşçılar ve kentler, gemiler, hayvanlar ve bitkiler, hatta boks yapan iki çocuk görülmektedir. Minos standartlarına göre Akrotiri, yoksul bir topluluktu, ancak bize günlük yaşam konusunda Girit saraylarından daha çok şey anlatmaktadır. Akrotiri evlerinin duvarlarının freskleri 3500 yıl önceki köy yaşamının renkli bir resmini sunuyor. Bir duvarda iki çocuk boks yaparken, öteki duvarda antiloplar geziniyor. PATLAMANIN TARİHİ Marinatos, Akrotiri'nin ve böylece patlamanın tarihini saptarken kronolojisini, evlerden aldığı seramik vazoları Kuzey Girit'teki Knossos'da "Minos Sarayı"ndan örneklerle kıyaslamaya dayandırdı. Tarihi kayıtlardan İÖ 1500 yıllarına ait olduğu bilinen benzer kaplar Nil kıyılarında bulunmuştu. Marinatos bunlara dayanarak felaket tarihini İÖ 1450 olarak belirledi ki, bu da Minos uygarlığının çöküşe geçtiği ve Knossos'da yıkım belirtilerinin görülmeye başladığı tarihtir. Marinatos böylece Thera patlamasının Knossos'un -ve bir bütün olarak Minos uygarlığının- çöküşünde katkısı olduğunu iddia etmiştir. Son yıllarda ağaç halkalarından ve buzların derinliklerinden ısı ve yağmur değişikliklerini yıllık olarak tespit etmekte bir devrim yaşanmıştır. Bazı uzmanlar ağaç halkalarının ve Kuzey Avrupa ile Grönland'dan alman buz bilgilerinin, İÖ 1628 yılında çok geniş bir alanda ısı düşmesi ve ağaç büyümesinin duraklaması gibi olayları ortaya çıkardığını iddia ederler ki, bu olgu da volkanik külün güneş ışınlarını kesmesiyle ilişkilendirilir. Aynı uzmanlar bu olgunun Thera ile birleştirilebileceği ve böylece patlamanın İÖ 17. yüzyılda yeraldığını, bunun da Minos uygarlığının nihai çöküşünden yüz elli yıl önce olduğuna inanmaktadırlar. Ancak Marinatos kronolojisini destekleyenler, Kuzey Avrupa'da buzullarda ve ağaç halkası dizilerindeki iklim anormalliklerinin Thera patlamasından değil, ondan 150 yıl önce bilinmeyen başka bir volkanik olaydan kaynaklanmış olacağına işaret etmektedirler. Bir başka yeni keşif bu tarih belirleme işini daha da karıştırmıştır. Avusturyalı bilimadamı Manfred Bietak, Nil deltasında Teli el-Daba'da (Avaris) ÎÖ 1550 yıllarına ait süngertaşı katmanları bulmuştur. Bu süngertaşı Doğu Akdeniz'de büyük bir yanardağ patlamasının kanıtı olabilir. Thera'nın patlamasına kadar olan yüz elli yıl içinde neler olduğunu hâlâ bilmiyoruz. (Solda) Thera patlamasının derin denizden alınan döküntülerini gösteren harita. Parantez içinde rakamlar, karada bunların eşdeğeri döküntü miktarlardır. (Sağda) Minyatür fresklerden bir ayrıntı: Hayvan postu kaplı kalkanlarıyla silahlı savaşçılar ve bir deniz kazasında denize düşen insanlar. MİNOSLULAR'A NE OLDU? Thera felaketinin Minoslular'ın yaşamı üzerinde, özellikle de kuzey kıyılarında ya da Doğu Girit'te volkanik kül bulutunun yolu üzerinde yaşayan çiftçi toplulukları ve saraylar üzerinde çok ciddi bir etki yaratmış olduğu tartışılmazdır. Yağan küller tarladaki ürünü örtüp aynı yerlerin bir daha sürülmesini engellemiştir. Kıtlıktan ve açlığın sonucunda oluşan bulaşıcı hastalıklardan yüzlerce ve belki de binlerce kişi ölmüştür. Knossos denizden içeride ve yüksekte bulunduğundan dev dalgalar kıyıdaki yerleşim birimlerini sular altında bırakmış ama sarayı basmamış olmalıdır. Yüzlerce ticari gemi, balıkçı teknesi ve daha küçük tekne dalgalar sonucunda parçalanmıştır ve bu da Minos uygarlığını besleyen şarap ve zeytinyağı ticareti üzerinde çok ciddi sonuçlar doğurmuş olmalıdır. Ancak felaket, patlamadan sonra birkaç kuşak boyunca yaşadıkları ve hatta geliştikleri anlaşılan Minoslular'ı herhalde yok edememiştir. Thera patlaması adanın ortasını havaya uçurarak dev kraterin ortasında aktif bir volkan bırakmıştır. Günümüz Santorini köyünden volkana bir bakış. |