#1
|
|||
|
|||
Biyolojik Saat
Her sabah kalkmaya o kadar alışmışızdır ki, uyanmamız esnasında bedenimizde olup bitenleri genellikle pek düşünmeyiz. Oysa bu sırada bedenimizde mucizevi bir alarm sistemi harekete geçmiş ve bizi uyandırmıştır. Çünkü Allah, bedenlerimizi, zamanı algılayan bir saatle birlikte yaratmıştır. Uyku, beslenme, kan basıncı ve beden ısısının ayarlanması gibi bedensel faaliyetlerin gün içinde düzenlenmesini sağlayan bir beden saatidir bu. Bedenimizin derinliklerinde saklı bu saati bilim adamları "biyolojik saat" olarak isimlendirmektedirler. Biyolojik saatimiz mükemmel bir şekilde ayarlanmıştır ve mükemmel bir şekilde işlemektedir. Biyolojik saatimizle kolumuzdaki saat arasında şaşırtıcı bir paralellik de vardır: Her ikisi de günlük ritimlerini 24 saatte tamamlar.
Gün içinde ihtiyaç duyacağımız enerji seviyesi sabah, öğlen, akşam ve gece değişmektedir. Allah bu saati yaratmış, böylece bedenimizin işlerimize uygun tempoda çalışmasını sağlamıştır. Böylece organlarımız saatin kaç olduğunu algılar ve buna uygun çalışırlar. Örneğin vücudunuz biyolojik saat sayesinde sabah olduğunu anlar ve sizi uyandırır; yemek vaktini unutsanız da açlık hissi uyandırıp sizi yemeğe davet eder. Sanki bir gölge gibi sizi takip eden ve içinde bulunduğunuz ortama göre ayarlamalar yapan bir dost gibidir biyolojik saat. Gerçekte bu dost sizin içinizdeki hücrelerden meydana gelen karmaşık bir sistemdir ve Allah'ın "Rahman" sıfatının bir tecellisi olarak sizi gözetmektedir. Biyolojik Saat Nasıl Çalışır? Biyolojik saat beyinde bulunan bir ana saat tarafından kumanda edilir. Bu ana saatin yanısıra çeşitli organlarımızda bulunan ve sadece bulundukları organı etkileyen çevresel saatler de vardır. Ana saat tarafından yönetilen bu çevresel saatler; böbrek, akciğer, karaciğer ve damar gibi organlarda bulunur. Bunlar vücudun dengesini sağlamada önemli rol oynayan organlardır. Biyolojik saat bu organların çalışma ritimlerini düzenleyerek vücudumuzda uyumlu bir çalışma sağlar. Biyolojik saatin üç önemli görevi vardır. Her aşaması mucize olan bu görevler şunlardır:
Düşünün eğer uykunuz sabah güneş doğduktan sonra gelseydi ve gündüzleri uyumak zorunda kalsaydınız hayatınız nasıl değişirdi? İşlerinizi mecburen gece karanlığında halletmek zorunda kalacaktınız. İnsana sayısız nimetler lütfeden Allah, karanlık ve aydınlığı da insan için en uygun şekilde yaratmıştır. Bir Kuran ayetinde Allah şöyle buyurur: "- O, dinlenmeniz için geceyi, gündüzü de aydınlatıcı (mubsir) olarak sizin için yaratmıştır. Şüphesiz işitebilen bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır." (Yunus Suresi, 67) Kuşkusuz biyolojik saatin en şaşırtıcı özelliği, zifiri karanlıktaki organlarımızın dışarıda gündüz mü gece mi olduğunu algılamalarını sağlamasıdır. Beyindeki ana saat dışarıdaki ışık şiddetini sürekli izler ve diğer organlara bu saati sürekli haber verir. Siz nasıl kolunuzdaki saate bakıp saatin kaç olduğunu algılıyorsanız, vücudunuz da beyninizdeki ana saate bakıp saatin kaç olduğunu algılayabilmektedir. Gerçekte ne beyninizde akrep ve yelkovan vardır ne de içinizdeki organların bunlara bakacak gözleri. Biyolojik saat Allah'ın benzersiz yaratmasını gösteren mucizevi bir sistemdir. Beynimizdeki ana saat hem yapı hem de işlev açısından harikadır. Hipotalamusta yer alan iki çekirdekten (sinir hücresi öbeği) meydana gelir. Beynin sol ve sağ kısmında simetrik olarak bulunan çekirdeklerin büyüklükleri milimetrenin yaklaşık dörtte biri kadardır. Bu çekirdeklerin yeri yapacakları göreve göre özel olarak ayarlanmıştır: Çekirdekler gözlerimizin yaklaşık 3 cm arkasında bulunur. Sol ve sağ gözden gelen optik sinirler tam bu noktada birbirini bir kavşakla keserler. Çekirdekler, kavşağın hemen üstünde yer alır ve özel bir yolla kavşağa bağlanmıştır. Ana saat, tüm bu yol ve kavşak ağı sayesinde dış ortamdaki ışık hakkında her an bilgi almaktadır. Bu bilginin ana saate ulaştırılması şöyle gerçekleşir: Gözün retinasına düşen ışık parçacıkları burada bulunan ışığa duyarlı hücreler tarafından elektrik sinyallerine dönüştürülür. Sonra bu sinyaller optik sinirler yoluyla hem görme merkezine hem de çekirdeklere iletilir. Böylece çekirdekler yani ana saat, dış ortamda saatin kaç olduğunu saniye saniye algılayabilmektedir. Burası biyolojik saatin kumanda merkezidir. 24 Saatlik Bir Ritm Oluşturulması Biyolojik saatin ritmi tam olarak bir güne göre ayarlanmıştır. Vücudumuzdaki sistemler her 24 saatte bir tekrarlanan ritmde çalışırlar. Beyindeki ana saati oluşturan sinir hücrelerinde yapılan araştırmalar bu ritmin, hücrelerde üretilen iki özel molekül sayesinde oluştuğunu ortaya çıkarmıştır. Per ve Cry ismi verilen bu moleküller, belli miktarlarda üretilir daha sonra parçalanarak yok olurlar. Moleküllerin üretildiği süre gündüzü, parçalanıp yok oldukları süre ise geceyi ifade eder. Yani beynimizdeki ana saat bu moleküllerin üretimini gündüzün bir sinyali olarak, parçalanmalarını ise gecenin bir sinyali olarak alır. Hücreler üretilmekteyken hızlı (gündüz) bunlar parçalanmaktayken yavaş (gece) çalışma temposu oluşturulur. Böylece moleküllerin sayısı bir duvar saatindeki sarkacın görevini yapmaktadır. Gece boyunca birer birer parçalanan moleküller bittiği anda bu bir sinyal kabul edilir ve üretime yeniden geçilir. İşte bu anda hücre gündüz olduğunu algılamışçasına hızlı çalışmaya başlar. Böylece beynimizdeki ana saat içinde gece ve gündüz ritmleri oluşturulmuş olur. Tüm Saatlerin Bu Ritme Göre Ayarlanması Per ve Cry molekülleri sadece beyindeki ana saatte üretilir, böylece asıl ritm burada belirlenir. Beynimizdeki ana saat sabahın ilk ışıklarıyla birlikte gözlerimizden ışık sinyallerini almaya başlar. Bizler uyuyor veya göz kapaklarımız kapalı olsa bile ortamdaki ışık belli bir güce ulaşınca retinamız da uyarılmış olur. Retinadaki sinir düğümü hücrelerine düşen ışık parçacıkları burada Allah ' ın özel olarak var ettiği bir proteinle karşılaşırlar. Melanopsin isimli bu protein ışığa duyarlı bir proteindir ve ışığı algılayarak elektrik sinyalleri oluşturulmasını sağlar. Bu sinyaller beyinde hipotalamusta bulunan çekirdeklere yani ana saate iletilir. Bu çekirdekteki hücreler ışığı algılayarak günün başladığını haber almış olurlar. Bu sinyali alan ana saat hücreleri tüm vücuda yaydıkları sinyallerle dışarıda havanın aydınlandığını haber verir. Böylece vücudun birçok sistemi uyarılmış olur: Kognitif (tanımayla ilgili) Sistem Uyarılır: Dikkatiniz yavaş yavaş açılır. İlk kalktığınız andaki dalgınlığınız bu geçiş döneminden kaynaklanır. Endokrin Sistemi Uyarılır: Gün içinde ihtiyaç duyacağınız hormonların sentezine başlanır. Bağışıklık Sistemi Uyarılır: Alacağınız ilaçların etkinliği bu yüzden gün içinde farklılık gösterir. Kalp-Damar Sistemi Uyarılır: Kan sıvısının içerdiği maddelerin dengesi ayarlanır, hücreler arası enzimler üretilmeye başlanır. Tüm bu ayarlamalar gün içinde ortama uygun şekilde sürdürülür. Karanlık ve loş bir ortamda gün ortasında uykumuzun gelebilmesi bunun bir göstergesidir. 24 saat boyunca dış ortamdaki ışık şiddeti ana saat tarafından algılanır, ana saat bir orkestra şefi gibi diğer saatleri yöneterek vücut düzeninin korunmasını sağlar. Bizler sabahları tüm bunlardan habersiz bir şekilde uyanır, hazırlanır ve evden çıkarız... Elbette gözle görülmeyen hücrelere bir saat gibi çalışmalarını emreden ve vücudumuzu her sabah tekrar tekrar kusursuzca düzenleyen Yüce Allah'tır. Bir Kuran ayetinde şöyle buyrulur: "Hiç şüphesiz, rızık veren O, metin kuvvet sahibi olan Allah'tır." (Zariyat Suresi, 58) Biyolojik saatin vücudumuzu ne denli mükemmel bir şekilde dış ortama ayarladığının en belirgin göstergesi uçakla yolculuk eden kişilerde ortaya çıkan jet gecikmesi'dir. İstanbul'da yaşayan kişi Amerika'nın Batı'sına gittiğinde gün içinde bir anda ortalama 10 saat geriye gider. Örneğin bu insan İstanbul ' dan saat 15'te yola çıkmışsa California'ya vardığında (yolda geçecek süre sayılmazsa) saat sabahın 5'i olacaktır. Halbuki bu insanın bedeni İstanbul'da uyanmış, sabah ve öğleni orada her zaman alışkın olduğu tempoda geçirmiştir. Ama bu insan Amerika'da uçaktan indiğinde gözleri bambaşka bir ışık algılar. Beden saatiyle bulunduğu şehrin saati arasında bir anda 10 saatlik bir uçurum meydana gelir. Bu durum Amerika'daki gündüz süresinin 10 saat daha uzamasına yol açar. Kişinin bedeni kendi saatine göre uyku emri verir ancak ortamdaki ışık yüzünden gözleri ışığı algılamaya devam eder ve ana saatten çevresel saatlere uyanık kalın ' mesajı gönderilir. Ana saatle çevresel saatler arasındaki bu uyumsuzluğun giderilmesi ancak Amerika ' da geçirilecek birkaç gün içinde mümkün olacaktır. Kişi bu süre içinde uykusuzluk ve rahatsız bir hal sürecektir. Jet gecikmesi ' biyolojik saatin ne büyük bir nimet olduğunu ortaya koymaktadır: Eğer bedenimizde böyle bir saat olmasaydı bedenimizin çalışmasıyla günlük işlerimiz arasında hiçbir uyum kalmazdı. Bu durumu biyolojik saat araştırmalarında önemli bir buluş gerçekleştiren Norman Ruby şöyle değerlendirmektedir: "Eğer biyolojik saat olmasaydı kesintisiz uyku uyumamız mümkün olmazdı. Ayrıca bedenimizin ne zaman aniden uyku haline geçeceği ne zaman hareketli olacağı önceden belli olmazdı." Norman Ruby, 2002 yılının Aralık ayında yayınlanan bir araştırmada retinada bulunan melanopsin molekülünün biyolojik saatle ilgisini ispatlamış, bu keşfi ünlü Science dergisi tarafından yılın en önemli buluşlarından biri olarak gösterilmiştir. Retinaya düşen ışığı mükemmel bir şekilde beyindeki ana saati sinyalleyen melanopsin molekülüyle ilgili araştırmada rol oynayan bir başka bilim adamı Bruce O ' Hara dır. O ' Hara bu konuda şu yorumu yapmıştır. "Eğer biyolojik saat olmasaydı birçok davranışsal ve fizyolojik bozukluk meydana gelir gün içinde beden ısısının korunması bile mümkün olmazdı." Düşünün, gün içinde aniden üşümeye başlayabilir, aniden uykuya dalabilir, aniden kan basıncınız artabilir ve bunlar gibi birçok başka rahatsızlık yaşayabilirdiniz. Ancak Allah'ın bedenimizde varettiği biyolojik saat sayesinde sağlıklı bir şekilde günlük işlerimizi sürdürebiliyoruz. Allah ' ın bize bahşettiği bu sağlık için O ' na şükretmeliyiz. Bir Kuran ayetinde Allah bize bu gerçeği şöyle hatırlatır: "O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir; ne az şükrediyorsunuz." (Müminun Suresi, 78) Görüldüğü gibi biyolojik saat 24 saate ayarlı bir ritimdir ve özel olarak programlanmıştır. Bilim adamları dış uyarıcılardan tamamen izole edilmiş kişilerde bile 24 saatlik uyku-uyanıklık döngülerinin sürdüğünü ortaya koymuşlardır. Hatta beyindeki ana saat hücreleri laboratuvarda karanlık bir ortamda yaşatılmış hücrelerin yine de 24 saatlik ritmi ortaya koyduğu görülmüştür. Bir bilimsel kaynakta bu konuda şu yorum yapılmaktadır: "Son elli yıllık sürede şu gerçek ortaya çıkmıştır: Hayatın 24 saatlik doğası, dünyanın hareketinin fiziksel ortamda 24 saatte ortaya çıkardığı değişikliklerin bir zorlamasından ibaret değil; beyindeki içsel bir zaman-uyumlu sistemin sonucudur." Dikkat edilmesi gereken bir gerçek ise, bu programlamanın bizlere Kuran'da haber verilmiş olmasıdır. Allah, insanı gece vakti dinlenmeye, gündüz vakti ise çalışmaya uygun yarattığını bir Kuran ayetinde şöyle bildirmektedir: "O, geceyi sizin için bir elbise, uykuyu bir dinlenme ve gündüzü de yayılıp-çalışma (zamanı) kılandır." (Furkan Suresi, 47) |