#1
|
|||
|
|||
Ateşböceği Işığını Nasıl Yakar?
Dna’daki Olağanüstü Bilgi Kapasitesi
İnsanın tek bir DNA molekülünde tam bir milyon ansiklopedi sayfasını, başka bir deyişle yaklaşık 1000 kitabı dolduracak miktarda bilgi bulunur. Dikkat edin; tam 1.000.000 ansiklopedi sayfası veya 1000 kitap... Bu demektir ki, her bir hücrenin çekirdeğinde, insan vücudunun işlevlerini kontrol etmeye yarayan bir milyon sayfalık bir ansiklopedinin içerebileceği miktarda bilgi kodlanmıştır. Bir benzetme yapacak olursak, dünyanın en büyük ansiklopedilerinden biri olan 23 ciltlik Encyclopedia Britannica’nın bile toplam 25 bin sayfası vardır. Bu durumda, karşımıza olağanüstü bir tablo çıkar. Mikroskobik hücrenin içindeki, ondan çok daha küçük bir çekirdekte bulunan bir molekülde, milyonlarca bilgi içeren, dünyanın en büyük ansiklopedisinin 40 katı büyüklüğünde bir bilgi deposu saklı durmaktadır. Bu da yaklaşık 1000 ciltlik, dünyada başka eşi, benzeri olmayan dev bir ansiklopedi demektir. Her gün, 24 saat boyunca, hiç durmadan her saniyede insanın gen bilgilerinden bir tanesi okunacak olsa, bu işlemin tamamlanması için 100 yıl geçmesi gerekmektedir. DNA’daki bilgimizin kitap haline getirildiğini varsaydığımızda ise, bu kitapları üst üste koyduğumuz takdirde, kitapların yüksekliği 70 metreye erişecektir. Yapılan tespitlere göre ise, bu dev ansiklopedi yaklaşık 3 milyar farklı konuda bilgiye sahiptir. Eğer DNA’daki bilgileri kağıt üzerine yazılı hale getirseydik, kağıtların uzunluğu Kuzey Kutbu’ndan Ekvator’a kadar uzanacaktır. Ateşböceği Işığını Nasıl Yakar? Küçücük vücutlarında bir teknolojiyi barındıran ateş böcekleri de üstün ve güçlü olan Yüce Rabbimiz'in yaratış delillerinden sadece biridir. Normal bir ampul, elektrik enerjisinin ancak %3-4'ünü, bir floresan ampülü ise, ampüle giren elektrik enerjisinin %10'unu ışığa dönüştürebilir, enerjinin kalan kısmı ise ısıya dönüşür. Bu, üretimdeki bir kayıptır. İdeal olan %100'lük bir verimdir. Ateşböcekleri ise, mühendislerin ulaşmaya çalıştıkları fakat başaramadıkları %100 verimle ışık üretimi işlemini küçücük bedenlerinde gerçekleştirirler. Ateşböceğinin karın bölgesinde bir ışık organı vardır. Bu ışık organında birbirine çok yakın bölümlerde, ışık vermede rol alan iki temel kimyasal madde üretilir. Lusiferin ve lusiferaz olarak adlandırılan bu iki maddenin birbiriyle karışması ışıldamanın olabilmesi için yeterli değildir. Bu maddelere oksijen ilave edilmesi gerekir. Bu nedenle ateşböceklerinde, solunum sistemi ışık verme organında geniş bir yer kaplar. Son derece kompleks bir seri işlem sonucunda, ateşböcekleri tam 3 saat boyunca ışık verebilirler. Sonsuz ilim sahibi Yüce Allah, her canlıda birbirinden muhteşem sistemler var etmiştir. Canlıların sahip oldukları bu özellikler inananlar içinse birer ayettir. Örümceklerin Tavanda Yürüyebilmelerinin Sırrı Biyomekanik uzmanlarının küçük bir sıçrayan örümceğin (Evarcha arcuata) ayağını taramalı elektron mikroskobunda incelemeleri, ayakların altında, diğer örümceklerde olduğu gibi uzun tüylerin (setae) dizili olduğunu ortaya koydu. Bu tüylerin her biri, daha da ince olan ve üçgen şeklinde tüycüklere ayrılıyordu (setules). Ne tür bir yapışma kuvvetinin devrede olduğunu görmek için, örümceğin ayağı ve küçücük bir tel arasındaki yapışma kuvvetini ölçtüler. Hesaplar, toplamda yaklaşık 600.000 tüycüğün temasıyla tavanda asılı duran bir örümceğin, kendi ağırlığının 173 mislini taşıyabilecek bir yapışma kuvvetiyle tutunduğunu gösterdi. Bu sonuçları yorumlayan bilim adamları, örümceğin yüzeye Van der Waals kuvvetiyle (birbirine milimetrenin binde biri kadar yakın olan moleküller arasında ortaya çıkan elektrostatik çekim kuvveti) yapıştığı sonucuna vardı. Van der Waals kuvveti sadece cisimler arasındaki mesafeyle ilgilidir ve çevresel faktörlerden etkilenmez. Bu sayede örümceğin duvara yapışma yöntemi, ıslakken yapışabilen not kağıtları ve havanın bulunmadığı uzayda yüzeylere yapışabilecek uzay üniformaları gibi sıradışı malzemelerin üretiminde taklit edilebilecek. Bilim adamlarının örümcek ayağını inceleyip çalışmalarında ondan faydalanmaları, örümceğin ayağında akıllı bir tasarım bulunduğunun açık bir göstergesidir. Bu durumda örümceğin tavanda yürüme yeteneğinin özel bir yaratılışın ürünü olduğu ortaya çıkar. Hiç şüphesiz, örümceği yaratan ve ona böyle bir özellik bahşeden alemlerin Rabbi olan Yüce Allah’tır. Allah bir Kuran ayetinde şöyle bildirmektedir: Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de dört (ayağı) üzerinde yürümektedir. Allah, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. (Nur Suresi, 45) Kış Uykusundaki Ayıların Kemikleri Nasıl Korunur Siyah ayılar üzerinde yapılan çalışmalar, aylar süren kış uykularında onları kemik dejenerasyonuna karşı koruyan bir sistemin varlığını ortaya çıkardı. Ayrıca, ayıların kemiklerinde yaşlanmaya bağlı zayıflama ve incelme ortaya çıkmadığı da öğrenildi. Bunun sebebi ise, ayıların bedeninde bulunan ve kemiğin ana maddesini oluşturan kalsiyumun son derece verimli bir dönüşüm döngüsüne tabi olması ve bu sayede kemikleri korumasıdır. Bununla birlikte ayılar, kış uykuları boyunca diğer canlılara nazaran oldukça az kas kaybına uğrarlar. Beş aylık kış uykularının sonucunda kas güçlerinin sadece %22’sini ve proteinlerinin sadece %10 ila 15’ini kaybederler. Buna karşılık, aynı süreci yatağında geçirecek bir insan, kas gücünün yaklaşık %85’ini ve proteinlerinin %90’ını kaybeder. Ayılardaki bu mükemmel sistemler cevaplanması gereken şu önemli soruyu da beraberinde getiriyor: Ayının kas ve kemik hücreleri nasıl oluyor da böyle kompleks düzenlemeler ortaya koyabiliyor? Elbette hücrelerde görülen bu şuur, hücreleri oluşturan moleküllere ait değildir. Oksijen, karbon, nitrojen gibi atomlar ayıların ihtiyacını anlayamaz ve böyle düzenlemeleri planlayamazlar. Dünyadaki sayısız canlı türünü olduğu gibi, ayıları da var eden; onlara aylar süren kış uykularında bakım sağlayacak metabolizmalar veren alemlerin Rabbi Yüce Allah’tır. Bir Kuran ayetinde şu şekilde bildirilmektedir: O, yarattığını bilmez mi? O, Latif'tir; Habir'dir. (Mülk Suresi, 14) |