#1
|
|||
|
|||
Tarİhİ Belgesel 2
DEVLETİN ZİRVESİNDE KRİZ...(TARİHİ BELGESEL 1 OKUDUKTAN SONRA OKUYUN)(ÖCALAN YAKALINIR OYLAR ECEVİTE GİDE VE ÜLKE BU HALE GELİR)Ecevit: Sezer MGK'yı arenaya çevirdi19 Şubat 2001Başbakan Bülent Ecevit’in başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, 4.5 saat boyunca MGK’da yaşanılan gelişmeleri değerlendirdi. Ecevit, toplantı sonrasında yaptığı açıklamada da, Sezer'e suçlamalarını sürdürdü.Ecevit'in açıklaması ve sorulara cevapları şöyle:
(19 Şubat 2001) Bakanlar Kurulumuz’da, tarihimizde bir eşi görülmemiş olan bugünkü olayı değerlendirdik. Cumhurbaşkanı Sayın Necdet Sezer, bu yüksek mevkiye geldiğinden beri, 57’inci Hükûmet’in çalışmaları önüne art arda engeller çıkarmıştır. Hükûmetimiz buna karşın Cumhurbaşkanı’na gereken saygıyı göstermiştir. Bugün Cumhurbaşkanı Sayın Sezer, bana gösterdiği saygısızlıkla aslında Hükûmeti hedef almaktadır. Cumhurbaşkanı’nın Hükûmet’ten veya Başbakan olarak benden bazı yakınmaları olabilir. Fakat bunları dile getirmenin yalnız üslûbunu değil, zamanını ve zeminini de dikkatle ve özenle seçmesi beklenirdi. Oysa Cumhurbaşkanı Sayın Sezer’in bugünkü konuşması için belirlediği en uygun zeminin herhalde Millî Güvenlik Kurulu olmaması gerekirdi ve bu konuşmanın herhalde kamu görevlileri önünde yapılmaması uygun olurdu. Cumhurbaşkanı Sayın Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanlığı ile Hükûmet arasında gerilime yol açacağı belli olan davranışının zamanı da herhalde devlet ve ülke açısından isabetli olmamıştır. İki gün sonra Cumhuriyet tarihimizin en büyük borç ödemesi, 8 buçuk milyar dolarlık bir ödeme yapılacaktır. Yarın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ekonomiyle ilgili gensoru görüşmesi yapılacaktır. Bu akşam da, Ankara’da Uluslararası Para Fonu ile çok önemli bir görüşme başlayacaktır. Bu amaçla IMF’nin üst düzey yöneticileri Türkiye’ye gelmişlerdir. İki gün önce de yanı başımızdaki Irak’a yönelik ağır bir askerî harekât olmuştur. Bu gelişmelerle aynı günlerde bir Hükûmet-Cumhurbaşkanlığı sorununun ortaya çıkmasının ekonomide önemli bir sarsıntıya yol açacağı belli idi. Nitekim Cumhurbaşkanı’nın neden olduğu olayın hemen ardından Merkez Bankası’ndan büyük miktarda döviz çekilmiştir. Böyle bir ortamda Cumhurbaşkanı’nın Millî Güvenlik Kurulu’nu bir arenaya dönüştürmüş olması, eşi görülmemiş bir sorumsuzluk örneğidir. Ona rağmen biz Hükûmet olarak bir yeni ekonomik bunalıma yol açılmaması için elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Yılbaşındaki ekonomik depremi kısa sürede aşmada gösterdiğimiz başarıyı bu kez de göstereceğiz. Hükûmetimiz döneminde yolsuzluklara karşı başlattığımız yoğun ve yaygın mücadeleyi de aynı kararlılıkla sürdüreceğiz. Cumhuriyet tarihinde eşi görülmemiş bu sorumsuzluk örneğinin bir daha yaşanmamasını dileriz. Üç koalisyon ortağının oluşturduğu Hükûmetimiz, her konuda olduğu gibi bu konuda da tam bir uyum içinde çalışmaktadır. Aynı uyumun Cumhurbaşkanlığı ile Hükûmet arasında da sağlanması beklenirdi. Bu da, Anayasamıza göre en başta Cumhurbaşkanlığı’na düşen bir görevdi. Ama Sayın Sezer bu görevi yerine getirememiştir. SORULAR – YANITLAR SORU: Efendim, dışarıya taşan haberlere göre Cumhurbaşkanı’nın size; “İstikrar uğruna yolsuzluklara göz yummam” dediği söyleniyor. Acaba böyle bir diyalog yaşandı mı? BAŞBAKAN BÜLENT ECEVİT: Konuşmaları, tartışmaları ayrıntılarıyla hatırlayamıyorum. Çok tatsız şeyler söylendi. Fakat bu ayrıntıların artık önemi kalmadı. SORU: Efendim, toplantıyı terk etmenize de neden olacak bu tartışmanın ana konusu neydi? Sayın Sezer, acaba Hükûmet’in yolsuzluklarla mücadele konusundaki kararlılığını mı yeterli bulmadı? BAŞBAKAN BÜLENT ECEVİT: Yeterli bulmadığı izlenimini vermeye çalışıyordu. Yoksa kendisi de çok iyi bilir ki bu Hükûmet her türlü yolsuzluğa karşı başından beri en yoğun mücadeleyi veren hükûmettir. Onun için Sayın Cumhurbaşkanı’nın o imaları özellikle kabul edilemeyecek imalardır. SORU: Efendim, Cumhurbaşkanı ile Hükûmet arasında çıkan bu kriz önümüzdeki günlerde nasıl aşılacak? BAŞBAKAN BÜLENT ECEVİT: Biz de onun çaresini araştırıyoruz. SORU: Efendim, bu olayın Millî Güvenlik Kurulu’nda yaşanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? BAŞBAKAN BÜLENT ECEVİT: Onu çok yadırgadığımı, garipsediğimi özellikle belirttim. SORU: Efendim, hukuk sorunu olduğu ortada. Sabah 10.15’te olay meydana geliyor, ilk açıklamanızda üslûp üzerinde durmuştunuz. Üç saat içinde Merkez Bankası’ndan 3.2 milyar dolar çıktı. İlk açıklamanızda hükûmetin görevi başında bulunduğunu da belirtseydiniz bu kaynak krizi yaşanır mıydı? BAŞBAKAN BÜLENT ECEVİT: Tartışma yalnızca üsluptan değil, zemin ve zamandan da kaynaklandı. Zaten onu çok kısa zamanda belirttik. Kaynak sorununun ortaya çıkmaması için elimizden gelen gayreti ilk açıklamamda da, bugünkünde de belirtmiş bulunuyoruz. Üzücü olan böyle bir olayın olmasına bile bile, göz göre göre vesile verilmiş olmasıdır. SORU: Sayın Başbakan, Sayın Sezer’i aday gösterdiğinize pişman mısınız? BAŞBAKAN BÜLENT ECEVİT: Artık bu ayrıntılara girmeyelim. SORU: Sayın Başbakan, krizi aşmak için ilk adımı siz atacak mısınız? BAŞBAKAN BÜLENT ECEVİT: Krizi aşmak için elimizden gelen çabayı ivedilikle yerine getireceğiz. Bugün zaten Bakanlar Kurulu toplantısında yaptığımız görüşmelerin başta gelen konusu da bu idi. SORU: Sayın Başbakan, bu gelişmelerden sonra Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini sınırlandırmayı düşünüyor musunuz? BAŞBAKAN BÜLENT ECEVİT: O konuda bu olaydan ayrı olarak zaten bir yasama çalışması yapılıyordu. SORU: Efendim, bugünkü toplantıda Sayın Cumhurbaşkanı istifanızı istedi mi? BAŞBAKAN BÜLENT ECEVİT: Hayır, herhalde öyle bir hakkı olmadığını takdir eder. SORU: Efendim, Sayın Cumhurbaşkanı ile sizin aranızda dönem dönem gerek kanun hükmünde kararnamelerin imzası gerekse üslup açısından böyle krizler yaşanıyor. Bunun temel nedeni nedir? BAŞBAKAN BÜLENT ECEVİT: Onu bilsem ben de rahat edeceğim. SORU: Efendim, Sayın Cumhurbaşkanı’na bu kopukluğun neden kaynaklandığını sormadınız mı? BAŞBAKAN BÜLENT ECEVİT: Eğer uygun bir zemin ve zamanda kendisiyle bu konuları görüşme fırsatını bulsaydık, elbette bunu da sorardık. Teşekkür ederim 21 Şubat 2001 krizi yani anayasa kitapçığı krizi ile aynı olan krizdir. ister anayasa kitapçığı deyin ister ecevit krizi deyin ister 2001 krizi. hepsi aynı şey üst üste gelen iki adet krizdir. ilki ekonomik krizdir ki bunda ecevit in pek parmağı olduğu söylenemez; doğru yol, anap, refah ve bu partilerin milletvekilleriyle tanıdık bürokratların yedikleri paralar, içi boşaltılmışi bankalar, gibi sebeplerden çıkmıştır. tabii dsp-mhp hükümeti yolsuzluklarını da es geçmemek gerekir! Başbakan Bülent Ecevit, dünkü Bakanlar Kurulu toplantısının ardından NTV Ankara Temsilcisi Murat Akgün’e, krizle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Başbakan, önce bundan sonra ne olacağı sorusunu yanıtladı: ORTAMIN YATIŞMASINI BEKLİYORUZ “Onu aramızda tartışıyoruz. Ama hükümetin uyum içinde olması büyük bir avantaj. Cumhurbaşkanı’nın istifaya zorlanması mümkün değil, bu ancak kendi takdiri olabilir. Bazı seçenekleri görüşüyoruz. Ama daha bir sonuca varmış değiliz. Daha o kadar zaman geçmedi. Ortamın biraz yatışması gerekir düşünmek için” “SİYASAL DEPREMLERE ALIŞIĞIZ” Önemli olanın krizin bir ekonomik krize dönüşmemesi olduğunu belirten Başbakan Ecevit, şöyle devam etti: “Siyasal kriz sayılabilecek sallantı ve depremlere alışığız. Türkiye’de sık sık olur. Büyük döviz çıkışları oldu. Tam bir krizden çıkmıştık her şey yolunda gidiyordu. IMF geldi derken bu başımıza geldi. Umuyoruz hükümet adına yaptığımız açıklamalarla, yani hükümet krizine yol açmayacağına dair açıklamalarla durum yatışır...” “SEZER TAHRİK EDİCİ KONUŞTU” MGK Toplantısı’ndaki atmosfere ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Ecevit, Sezer’in tahrik edici konuştuğunu, bir başbakan olarak değil bir insan olarak maruz kalmadığı sertlikle çirkin şeyler konuşulduğunu savundu. TOPLANTI ÖNCESİNDE TARTIŞMA YOK Ecevit “Sayın Sezer bir metinden okudu. Yani hazırlıklı gelmişti” dedi. Ecevit, Sezer ile arasında toplantı öncesinde tartışma geçtiği haberlerini de doğrulamadı Zirvedeki kriz İtalyan basınında Türkiye’de MGK toplantısında yaşanan kriz dış basının sayfalarına da yansıdı. İtalya’nın en önemli günlük gazetesi Corriere della Sera’da “Türkiye’de Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında sataşma” ifadesine yer verildi. Haberde, yolsuzluklarla mücadelede izlenecek strateji konusundaki ihtilafın, ülkeyi kurumlar arası krize sürüklediği vurgulanıyor. Hükümetin istifa etmeyeceğini açıklamış olduğuna da dikkat çekiliyor. Gazate spotta şu ifadelere yer verdi: “Sezer, ‘Yasaları bilmiyorsun’ dedi. Hükümet başkanı Ecevit de çekti gitti. Çöküş yaşayan borsadaki değer kaybı yüzde 14,6”. Corriere della Sera gazetesi ise, “Ne oldu da kriz doğdu?” sorusuna yanıt arıyor. Sezer’in kimseye güvenmediğini belirten gazeteye göre, ihtilafın temel sebebi yolsuzlukları soruşturmak üzere cumhurbaşkanlığı tarafından da bir komisyon oluşturulmasından kaynaklanıyor. Gazete içeride asıl tartışmanın Cumhurbaşkanı ile Hüsamettin Özkan arasında yaşandığı ileri sürülüyor. Corriere della Sera’nın anlatımına göre, MGK oturumunun başlangıcında Sezer söz alarak şunları söyledi: “Sayın Başbakan, Anayasa’ya saygı esası çerçevesinde bir soruşturma komisyonu oluşturulmasından neden rahatsız olduğunuzu sorabilir miyim? Sizin kanuna aykırı davranacağınızı sanmıyorum?” Gazetenin ifadelerine göre, bir anda yüzü kıpkırmızı olan Ecevit, sadece “Sözünüz bitti mi?” diye sordu. Buna karşılık Cumhurbaşkanı, “Hayır. Zira soruşturma dosyasında bazı bakanların da adı var” dedi. Gazete bu aşamada Hüsamettin Özkan’ın devreye girererek Sezer’e, “Sizin bu şekildre konuşmaya hakkınız yok. Zira siz, Başbakan’ın ve onun hükümet ortaklarının arzusu üzerine seçilmiş bir insansınız” dediğini belirtiyor. Cumhurbaşkanı Sezer ise şu karşılığı veriyor: “Beni Meclis seçti ve kimsenin Anayasa’yı ihlal etmesine izin vermem” Bu söz üzerine Hüsamettin Özkan’ın Cumhurbaşkanı’nı Anayasa’yı ihlal etmekle suçlayarak şu karşılığı verdiği ileri sürülüyor: “Siz Anayasa’yı ihlal etmiş birisiniz. Yasalar kira zammının bu yıl yüzde 10’u aşmamasını öngörüyordu. Ama siz bunun yüzde 25 olmasını istediniz” GAZETENİN YORUMU Corriere della Sera yaşanan krizi şöyle yorumladı: “Özür dilenmemesi durumunda, kurumlar arası bir yıkım riski oldukça yüksek. Ankara, Ermeni soykırımının Senato’da Ermeni soykırımının yeniden gündeme gelme olasılığı nedeniyle ABD’ye son derece kızgın olduğu için daha önce görülmedik bir diplomatik atağa geçmiş durumda: Bağdat’a Büyükelçisi’ni geri gönderdi, Suriye ve İran’la ilişkileri güçlendirdi. Generallerse seyretmekle meşgul, ne düşündüklerini belli etmiyorlar ama etkilemeye de hazırlar. Bekleyelim görelim”. (NOT BU YAZILAR KARIŞIK ALINTI BENİM YORUMLARIM DIR)
__________________
SALAĞIN TEKİ |