#1
|
|||
|
|||
Çocuklarda Sık Görülen Parazitler
Ülkemizde özellikle çocukluk çağında parazit enfeksiyonları sıklıkla görülmektedir. Parazitler içersinde en sık olarak görülen barsak parazitlerinden bir kaçını sizlere anlatmak istedim.
Daha önceleri istatistiksel bilgiler çocuklarda barsak parazit görülme sıklığını % 75 olarak veriyordu. Bugün oranların bu denli yüksek olduğunu sanmıyorum ama çok da düşük olmadığını biliyorum. Bir çok çocuğun ailesi durumun farkında olmadığından gerçek oranlar yine de yüksek olabilir. Bu yazımda ülkemizde sık görülen parazit enfeksiyonlarını ele alacağım. Parazit Nedir : Parazit enfeksiyonları protozoon, helmint ve artropod gibi organizmaların neden olduğu enfeksiyonlardır. Halk arasında böcek, solucan gibi isimler verilen organizmalardır. Protozoonlar tek hücreli organizmalardır ve konaklarında bölünerek çoğalırlar. Bulaşma genellikle parazitlerin kendilerinin veya yumurtalarının bulaşmış olduğu su ve besinlerin ağız yoluyla alınması ile gerçekleşir. İçme suyunun temiz olmadığı ve genel hijyen ve sanitasyonun yetersiz olduğu bölgelerde daha sık görülür. Helmintler çok hücredirler ve konakta bölünmezler. Bir parazit konağa girdiği zaman ya ölür veya konağa zarar vermeden veya zarar vererek yaşamaya devam edebilir. Parazitler enfeksiyon oluşturmak ve konakla birlikte yaşamak için adeta istilacı bir tutum içindedirler. Vücudun savunma sistemine karşı kendilerini koruyucu mekanizmalar geliştirirler. Fiziksel varlıklarının devamı ve kendi besin ihtiyaçları için adeta konağın vücudu ile bir yarışa girerler. Bir çok parazit enfeksiyonunda anemi (kansızlık) görülmesinin sebebi de budur. Parazit bedeninde bulunduğu canlının kanı ve aldığı besinlerle yaşamını sürdürür. Parazit enfeksiyonlarının çoğu bir belirti vermeksizin veya hafif belirtilerle seyredebilirken çok ciddi hastalıklara da sebep olabilirler. Yuvarlak Solucanlar ( Askariyazis) En sık görülen parazitlerden biridir. Her iklimde ve her ülkede görülür. Çocuklarda erişkinlere göre daha sık rastlanmakta ve özellikle okul öncesi çocuklarda, ılıman iklimlerde daha yaygın olarak görülmektedir. Bunlar toprak solucanlarına benzerler fakat renkleri kirli beyaz – sarımsı olmaları ile onlardan ayrılırlar. Yuvarlak solucanlar larva içeren döllenmiş olgun yumurtaları ile bulaşır. Enfekte kişinin dışkısı ile dışarı atılan yumurtalar, herhangi bir nedenle ağız yoluyla alınmasından sonra larva midede yumurtadan çıkar, incebağırsak duvarından kana geçerek akciğere ulaşır. Akciğer dokusunda olgunlaşan larva bronşlara ve soluk borusundan gırtlak bölgesine ulaşır ve buradan tekrar yutulur. İncebağırsağa gelen larvalardan olgun erişkin solucanlar oluşur. Erkek solucanlar 15-25 cm uzunluğunda ve 3 mm enindeyken dişileri 25-35 cm ve 4 mm’dir. Dişi solucanların yaşam süresi 1-2 yıldır ve bir dişi solucan günde 200,000 civarında yumurta üretir. Yumurtaları uygun olamayan koşullara bile dayanıklıdır. Yuvarlak solucanlar dışkı ile bulaşan bir enfeksiyondur. İnsan dışkısının gübre olarak kullanılması, tuvalet sonrası temizliğe özen gösterilmemesi, tuvaletlerin açıkta olması gibi hijyen kurallarına uyulmaması veya yetersizliği durumunda bulaşma olasılığı çok yüksektir. Yuvarlak solucanın bulaştığı kişilerin çok azında hastalık gelişir. Bunun nedeni mide asidinde ölerek, etkisiz hale gelebilirler. Hastalık belirtileri genellikle larvaların akciğere göçü sırasında veya erişkin formlarının bağırsakta bulunduğu zamanlarda ortaya çıkar. Akciğer safhasında; mevsimsel bulaşma olan bölgelerde mevsimsel zatürre şeklinde görülebilir. Öksürük, kanlı balgam, kanda ezinofil (bir tür lokosit) hücrelerin artışı en belirgin bulgulardır. Erişkin dönemlerinde ise bağırsakta veya safra yollarında yerleşerek konağın beslenmesini bozarak hastalanmasına sebep olabilirler. Karın ağrısı, gerginliği gibi şikayetler görülür. Yuvarlak solucan bulunan çocuklarda dışkıda azot ve yağ atılımı azalır, çok yoğun enfekte çocuklarda solucanlar bir kitle oluşturarak bağırsak tıkanmasına sebep olabilir. Ani ve şiddetli karın ağrısı, safralı kusma gibi bulgular ortaya çıkar. Vücutta çok fazla solucanın varlığı safra yollarını tıkayarak karında sancılanma, bulantı, kusma ve ateşe neden olur. Sarılık nadir görülür. Tanı solucanın veya yumurtasının dışkıda veya kusmukta görülmesi ile konur. Tedavisi genellikle 8-10 gündür. KIL KURDU (oksyuriasis) Kıl kurdu enfeksiyonları dünyanın her yerinde yaygındır. Doğal konağı insandır. Her yaşta görülmekle birlikte 5-14 yaş arasında en sıktır. Kalabalık yaşam koşullarında, kurumlarda yaşayanlarda yaygındır. Oldukça zararsızdır. İplik şeklinde hareketli bir bağırsak parazitidir. Erkekleri 2-6 mm, dişileri 8-12 mm uzunluğundadır. Enfekte kişilerde dişi erişkin kıl kurtları gece uykudan 2-3 saat sonra anüsten dışarı çıkarak makat civarına binlerce yumurta bırakır ve kısa süre içinde ölürler. Yumurta 6 saat içinde bulaşıcı özelliğini kazanır. İç çamaşırlarına bulaşan, yatağa dökülen ve ya da oluşturduğu kaşıntı hissi ile o bölge parmakla kaşındığında, tuvalet sonrası makat temizliği esnasında kişinin eline, tırnaklarının arasına geçerler. Bu nedenle tekrar tekrar bulaşma ve çocuktan çocuğa bulaşma riski fazladır. Oda sıcaklığında 2-3 hafta canlı kalabilir. Çamaşırlarda, yatak ve çarşaflarda da yumurta bulunduğunda bulaşma ortamı oluşturur. Kıl kurdu bulaşmış çarşafların silkelenmesi ile havaya saçılan yumurtaların ağız bölgesine ulaşarak bulaşması da mümkündür. Kıl Kurdu ağız yoluyla bulaşır. Yutulan yumurtalar midede larva şekline ulaşır ve kör bağırsağa göç ederek erişkin forma gelir. Makat bölgesinde yumurtaların larva şekline gelmesi ve anal yoldan tekrar bağırsağa girmesiyle de tekrarlayabilir. Kıl kurdu genellikle belirtisizdir. En sık görülen belirti geceleri görülen makat bölgesindeki kaşıntılarıdır. Vücudun bazı bölgelerinde cerahatli enfeksiyonlar gelişebilir. Uykusuzluk, gece korkuları, diş gıcırdatma, gece işemeleri olabilir. Kıl kurdunun çok fazla yoğun olması halinde çocuğun psikolojik durumunu veya parazite karşı oluşan alerjik bir reaksiyonda oluşabilir. Ağır enfeksiyonlar bağırsakta tahribat yaratarak sindirim sisteminde bozukluklara neden olabilir. Kesin tanı yumurtaları veya parazitin kendisinin görülmesi ile konur. Yumurtalar sabahları çocuğun makat bölgesine seloteyp yapıştırılarak kolaylıkla saptanır. Tekrarlayan vakalarda çocuğun yanı sıra tüm aile bireyleri de incelenmelidir. Tekrarlamaları önlemek oldukça güçtür. El yıkama alışkanlığın yerleştirilmesi, tırnakların kısa kesilmesi ve fırçalanması bulaşmayı ve tekrarlama riskini azaltır. Tedavinin temeli tüm aile bireylerini ayni anda tedavi etmek, genel hijyen kurallarına azami dikkat etmek gerekir. Tuvalet temizliğine, ellerin yıkanarak tırnak aralarının tırnak ya da eski bir diş fırçası ile fırçalanarak iyice temizlenmesi gerekir. Kıl kurdu bulunan çocukların sabah uyandığında makatı sabunlu su ile yıkanmalı. İç çamaşırları değiştirilmeli, yeni külot giydirilerek, kirliler sıcak suda yıkanıp, kaynatılarak kızgın ütü ile ütülenmelidir. Bir haftalık tedavi sırasında bu uygulama yeniden bulaşma riskini azaltacaktır Çengelli Kurtlar (ankilostomiyazis): Ilıman ve sıcak bölgelerde yoğun görülmektedir. Türkiye’de Karadeniz bölgesinde yaygındır. Çengelli kurt larvaları bulunan çamurlu toprakta çıplak ayak dolaşanlarda deriye bulaşarak enfeksiyona neden olur. Bulunduğu suların içilmesi ile de bulaşır. Larvalar kana karışarak akciğere taşınır. Akciğerde olgunlaşan larvalar bronş ve gırtlağa geçerek tekrar yutulur. Ve ince bağırsağın üst kısmına yerleşirler, 2-4 haftalık bir gelişme evresinden sonra incebağırsağa yapışarak kan emmeye başlarlar. 6-9 haftada cinsel olgunluğa ulaşırlar ve dışkı yolu ile yumurtalar atılmaya başlar. Erişkin çengelli kurdun yaşama süresi 1-3 yıldır. Günde 9000-30000 yumurta yapar. Bulaşıcılığı yüksek olduğu bölgelerde özellikle çocuklar risk altındadır. Başta çengelli kurtların sayısı ve çocuğun beslenme biçimi olmak üzere bir çok faktör hastalığın ağırlık derecesini etkiler. Enfeksiyon genellikle belirtisizdir. Ancak konaktaki göç dönemlerinde hastalık belirtileri ortaya çıkar. Larva deri yoluyla bulaşmışsa, ilk bulaştığı yerde deride içi su dolu kabarcık oluşur ve kaşıntıya sebep olur. Genel bir ödemde oluşturabilir. Larvanın kan-akciğer göçünde zatüre belirtileri görülebilir. Balgamda larva bulunabilir. Az sayıda çengelli kurtla oluşan hastalıkta belirtiler çok belirgin değildir. Karın ağrısı, iştahsızlık, hazımsızlık, dolgunluk ve ishal gibi şikayetler olabilir. Bağırsakta çok miktarda kurt olması halinde önemli miktarda kan kaybı oluşur. Enfeksiyonun ağırlığına, süresine ve çocuğun demir beslenmesi durumuna gçre değişik derecede kansızlık, kanda albümin düşüklüğü ve ödem gelişir. Çocuklarda 1 ml dışkıda yumurta sayısı 2000 ya da daha fazla ise belirgin kansızlık gelişir. Tanı dışkıda kan ve yumurtaların görülmesi ile konur. Çengelli kurt hastalığında demir eksikliği anemisi tanıya yardımcı önemli bir bulgudur. Kamçı Kurdu (Trikuriyazis) Kamçı kurdu en sık ılıman iklim bölgelerinde görülür. Görülme sıklığı yüksektir. Çocuklarda daha sık görülür. Kamçı kurdu 3-5 cm uzunluğunda, kırbaç şeklindedir. Enfeksiyon olgun yumurtaların ellere, yiyeceklere veya içeceklere bulaşması ile olur. Yumurtaları sineklerle de taşınabilir. Enfekte kişilerin dışkısı ile dışarı atılan yumurtalar uygun koşullarda toprakta 2-4 haftada olgunlaşır. Ağız yoluyla alınan yumurtalardan larvalar çıkarak incebağırsak duvarına yapışır ve erişkin şeklini alır ve kan emmeye başlar. Enfekte kişilerin büyük bölümü belirtisizdir. Çok sayıda kamçı kurdu varlığında özellikle karnın sağ alt bölgesinde odaklanan karın ağrısı, apandisit, karın gerginliği gibi belirtiler oluşabilir. Kansızlık, kanlı ishal, yalancı dışkılama hissi, seyrek olarak makat fıtığına neden olabilir. Dışkıda yumurtalarının görülmesi ile tanı konur. Not: Yukarıda yazılanlar parazitlerin bazılarıdır. Bunlardan başka çeşitli parazitler de bulunmaktadır. Son derece zararlı canlılar olan parazitlerden korunmanın temeli yenilen içilen maddelerin temiz ve sağlıklı olması, çiğ olarak tüketilen yiyeceklere çok dikkat etmek ve genel hijyen – sanitasyon kurallarına uymak gerekir. Aile içersinde enfekte bireyin bulunması durumunda tüm aile ve ev bireyleri özenle tedavi edilmeli, tedavi kurallarına harfiyen uyulmalıdır. Dr.Ruhi Çakır |