#1
|
|||
|
|||
Çocukların Duygusal Eğitimi ve Sosyal Hayatımızdaki Etkileri
Hayatta başarılı olmak, ailede mutlu olmak ve hayat zorluklarıyla başa çıkmanın şartı duyguların eğitimidir. Çocuğun duygusal zekasının gelişimi ve duygusal becerilerinin gelişiminin büyük kısmı aile içinde gerçekleşirken; okul ve arkadaş ilişkileri bu gelişimin devamında önemli rol oynarlar. Bu sebeple küçük yaşlardan itibaren duygular hakkında konuşmak aile içinde duygusal bir ortam hazırlamak önemlidir. Çocuk küçük yaştan itibaren aile içinde yetişirken anne ve babasını model alır. Eğer anne babanın konuşması daha çok duygu içerikli değilse ve konuşmasında duygulara daha az yer veriyorsa, çocuk duygularını ifade etmekte zorluk çeker. Sosyal iletişimin gelişmesi kişilerin kendilerini duygusal olarak ifade etmesine bağlıdır. Aile içi huzursuzluğun en önemli nedenlerinden biri eşler arasında duygusal paylaşımın az olmasıdır. Kişinin evlilikteki duygusal paylaşımı da yine çocuklukta aldığı eğitime bağlıdır. Duygusal eğitim için anne babaların önem verecekleri hususlar şunlar olmalıdır:
Olumlu duyguların ifade edilmesi Gördüğü bir güzellik: mesela güneşin batışı, bir çiçeğin açışı karşısındaki hayranlık, mutluluk duygularını kendi içinde saklamamalı bunu kelimelerle ifade etmelidir. Yine anne baba çocuğun beden imgesi ve kendine güveninin oluşması için aşırıya varmadan fiziksel güzelliği hakkındaki olumlu duygularını ifade edebilmelidir. Böylece duygu yoğunluğuyla ilgili kavramlar yerleşir, alışkanlık kazanılır ve çocuğun kelime hazinesi gelişir. Takdir hislerini ifade etmek Anne baba birisinde güzel bir davranış gördüğünde bu konudaki olumlu duygularını ifade etmeli duygularını içinde saklamamalıdır. Sevgi hislerini ifade etmek Sevgi duyguların en güzelidir. Anne baba birbirine çocuklarına anne babalarına duydukları sevgi hissi gibi Allah sevgisi, peygamber sevgisi büyük zatlara karşı duydukları sevgi, arkadaşlarına karşılıksız duydukları sevgiyi de ifade edebilmelidir. Bu duygusal paylaşım çocuğun duygu dünyasında karşılığını bulur. Olumlu duyguların ifadesinde en önemli yeri yapılan bir davranışı takdir etmek tutar. Her insan takdir edilmek ister. Yapılan davranışların normal sıradan görülmesi aile içi iletişimi heyecansız monoton hale getirir. Ev hanımı evde ev düzeni, yemeklerin çeşidi, gibi değişiklikler eşi ve çocuklar tarafından fark edildiğinde ve takdir edildiğinde belki de bütün yorgunluğunu unutur. Erkek de aynı şekilde yaptığı işlerin sıradan görülmemesi ve yaptıklarının fark edilmesi karşısında mutlu olur ve takdir edilmek ister. Bu tek taraflı değil karşılıklı olduğunda duygusal ortam zenginleşir. Benzer şekilde çocuğun yapamadığını değil yaptıklarını da görmek önemlidir. “Kardeşinle ilgilenmen, onu oynatman ne kadar güzel sen çok ilgili bir ağabeysin” demek çocuğa olumlu duyguları ifade etmesi için bir örnek teşkil eder. Önemli olan günlük hayatı mekaniklikten ve monotonluktan çıkarıp duygusal hale getirmektir. Yapılan araştırmalar anne ve babaların kız çocuklarıyla duyguları hakkında daha çok konuştuklarını göstermektedir. 8-9 yaşlarına kadar kız ve erkek çocukları arasında duygusal gelişimde farklılık görülmezken aile ve çevrenin etkisiyle ilerdeki yıllarda farklılıklar görülmektedir. Anne ve babaların kızları kadar oğullarıyla da duygusal konularda konuşmaları erkek çocukların da duygusal gelişiminin daha iyi olmasını sağlayacaktır. Bunu önlemenin yolu empati, yani kişinin karşısındaki kişinin yerine kendini koyabilmesidir. Anne baba masal ve hikayelerdeki veya yaşanan olaylardaki kişilerin duyguları hakkında konuşabilirler, kendi çocukluk olaylarında veya günlük olaylarda yaşadığı duygulardan çocuğun yaşına uygun şekilde bahsedebilirler. Duygu eğitimi karşımızdaki kişinin yüz ifadesi ve beden diline dikkat etmekle de gelişir. Anaokulunda da verilen bu tür eğitimi anne babalar da kendi çocuklarına daha geniş olarak verebilirler. Masal ve hikayelerdeki çizgi filmlerdeki kahramanların yüz ifadesi ve beden dili hakkında konuşabilirler. Empati , yüz ifadeleri ve beden dilinde ortaya çıkan duyguları tanımak önem vermek, arkadaşlık ve sosyal ilişkiler içinde de gelişir. Bundan dolayı anne babanın küçük yaştan itibaren çocuğun aile içi iletişim ve arkadaşlık iletişiminde karşılaştığı sorunlara duyarlı olması farklı duygu ve düşüncelere açık olmasını empati kurmasını sağlaması önemlidir. Anne ve baba ve eğitimcilerin en büyük sıkıntılarından biri çocukların dürtülerinin etkisiyle sonunu düşünmeden hareket etmeleridir. Bu durum zaman zaman yetişkinlerde de görülebilir. Olumsuz duygular da ifade edilmelidir Olumlu duyguların ifadesi kadar olumsuz duyguların ifadesi de duygu gelişiminde önemli biri yer tutar. Burada davranış kontrolü çok önemlidir. Duygusal kişilerin duygu kontrolünde zaman zaman sıkıntı çektiği görülmektedir. Duygusal gelişimde olumsuz duyguların ifadesinde aşırı kontrolsüz davranışlar da aşırı kontrollü davranışlar da kişinin ruh ve beden sağlığına zararlıdır. Kişi olumsuz duygularını içine attığında bir zaman sonra insanlara karşı güvensizlik, düşmanlık, içe kapanıklık gibi sorunlar ortaya çıkar. Olumsuz duyguların kontrolsüz bir şekilde dışa vurumu ise iletişim çatışmaları, kavgacılık saldırganlık gibi sonuçlar doğurur. Daniel Goleman, Duygusal Zeka adlı kitabında olumsuz duyguların kontrolsüz davranışlara yol açmaması için çocuklara sunulabilecek “trafik ışığı” modelinden bahsetmektedir. Bu model hem anne ve babalar hem de çocuk ve gençler için yararlı olabilir. Kırmızı ışık 1. Dur, sakinleş ve hareket etmeden önce düşün . Sarı ışık 2. Sorununu ve ne hissettiğini söyle 3. Bir sürü çözüm düşün. 4. Seçimin ilerideki sonuçlarını düşün Yeşil ışık 5. Devam et ve en iyi planı dene Bu model sunulurken çocuğun yaşadığı olaylar üzerinde pratik yapılır. Mesela çocuk ayaklarını yere vurarak ya da odasına kapanmadan, arkadaşlarına küsmeden veya bağırıp çağırmadan önce düşünseydi ne şekilde davranabilirdi?. Bu olumsuz davranışın sonuçları ne olabilir? Sorularının hatırlanmasına yardımcı olunur ve benzeri durumlarla karşılaştığında kendi kendini kontrol etmesini öğrenmesi sağlanır. Bu ilerde kız erkek arkadaşlığı, okula devamsızlık, ders çalışmama ve zararlı alışkanlıklar gibi çoğu duygusal kökenli ergenlik çağı problemleri ile başa çıkmasına da hazırlık olur. |