#1
|
|||
|
|||
Hava kirliliği etkileri ve Sonuçları
Çevre sorunları; hava, su, toprak ve gürültü kirliliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Yer yüzündeki bütün canlılar hava, su ve toprağı kullanarak hayatlarını sürdürürler. Bu ortamı kirleten en büyük neden ise, insan faaliyetleridir.
Nüfusun az olduğu dönemlerde, çevre sorunu diye bir şey söz konusu olmamış, insanlar tarafından kirletilen çevre, doğa tarafından zararsız hale getirilmiştir. Bugün de aynı özellikte olan doğa, aşırı kirlenme karşısında çaresiz kalmıştır. Doğadaki bu aşırı kirlenmeyle birlikte, çevre bilimci ve ekolojik denge kavramı da ön plana çıkmıştır. Latince kökenli olan “Ekoloji” sözcüğü ilk kez alman Ernest HAECKEI tarafından kullanılmış, canlılarla çevre arasındaki ilişkiler anlamındadır. Teknik alanda hızlı değişme ve gelişme anlamına gelen “Sanayi Devrimi” nüfusun artmasına neden olmuş, artan nüfusun kentlerde toplanması ise problemlerin çözümünü zorlaştırmıştır. Sanayi devriminin doğa üzerindeki baskısı, doğayı yıkıcı yaralayıcı olmuştur. Bu dönemde hiçbir engel tanımadan, gelecekteki zararlı sonuçların düşünülmeden doğadan n koparıla bilirse her şey almak, tüketmek felsefesi ülkelere hakim olmuş, su, toprak ve hava kirlenmesi, başta petrol olmak üzere enerji kaynaklarının tüketilmesiyle ortaya çıkmıştır. Çevre sorunları ve çözümleri, ilk kez sanayi ve teknoloji alanında ileri gitmiş ülkeler ele alınmıştır. A.B.D. de çevre ile ilgili kuruluş sayısı 1973 yılında 5.000 den fazla olduğu görülmüştür. Genel olarak, çevre kirliliği dört madde etrafında toplanmıştır.Bunlar; 1-Hava kirliliği 2-Su Kirliliği 3-Toprak Kirliliği 4-Gürültü(ses) kirliliği olarak sınıflandırılmıştır 1972 yılı haziran ayında “Stockholm” da “Dünya çevre sorunları konferansı” düzenlenerek ilk kez uluslar arası çözüm yolları araştırılmıştır. Birleşmiş Milletler in düzelmiş olduğu bu konferansa 100 den fazla ülke katılmıştır. Bir çok tavsiye ve önlemler alınması kabul edilerek ülkelerin bu doğrultuda hareket etmeleri istemiştir. Çevre kirliliğinin bir parçası olan hava kirliliği, atmosfere karışan küçük katı parçacıklar ile sıvı gaz kirleticilerin insan ve diğer canlılara zarar vere bilecek boyutlara ulaşmasıdır. İnsan faaliyetleri sonucu oluşan sanayileşme, kentleşme ile hava kirliliği artmış, şehirlerin problemleri haline gelmiştir. Hava kirliliği havanın bileşenlerindeki değişme ile başlar. Bu kirleticiler, kükürtdioksit, karbon monoksit, amonyak, fibrokarbonlar ile aldehitler gibi maddelerdir. Bir kısmı fotokimyasal reaksiyona girerek zararlı bileşikleri oluştururlar. Hava kirliliği ısınma, saniyeleşme, ulaşım gibi insan faaliyetleri sonucu meydana geldiği gibi doğal olaylar sonucu volkanik gazlar, çiçek tozları gibi nedenlerle de oluşa bilmektedir. Doğanın kirlenmesi, ulasal sınırlarda bitmemekte diğer ülkeleri de etkiliye bilmektedir. Örneğin, S.S.C.B. de uzun zaman önce meydana gelmiş olan “Çernobil Nükleer Kazası” sonucu oluşan kirli hava, Doğu Avrupa ülkelerinde ve ülkemizde oldukça sorun olmuştur. Bir ülkenin sınırları dışında meydana gelen kirli hava başka bir ülkenin suyunu, toprağını, havasını ve bitkilerini kirlete bilmekte, ekonomisini boza bilmekte boza bilmekte ve insanlarını korku içinde yaşata bilmektedir. Dolayısıyla hava kirliliği, hem ulusal hem de uluslar arası boyutta bütün dünyayı ilgilendiren bir olaydır. 1952-1954 yılları arasında Londra da meydana gelen hava kirliliği ve sis, insanlarda solunum zorluğuna yol açmış,yine binlerce kişinin hastanelere koşmalarını neden olmuş, 5-6 günde 4.000 kişinin ölümüyle sonuçlanmıştır. Benzeri olaylar Belçika ve A.B.D. delilerin Pensilvanya bölgesinde de yaşanmıştır. |