#1
|
|||
|
|||
Tunus
Tunus
DEVLETİN ADI: Tunus Cumhuriyeti BAŞŞEHRİ: Tunus NÜFUSU: 8.413.000 YÜZÖLÇÜMÜ: 154.530 km2 RESMİ DİLİ: Arapça DİNİ: İslam PARA BİRİMİ: Tunus Dinarı Kuzey Afrika’da yer alan bir kıyı ülkesi. Batıda Cezayir, güneydoğuda Libya, doğuda ve kuzeyde Akdeniz ile çevrilidir. Tunus, Akdeniz bölgesinin orta kesiminde, karşısında bulunduğuİtalya Yarımadası ve Sicilya Adası ile birlikte, Doğu ve Batı Akdenizi birleştiren ve ayıran bir boğaz meydana getirir Sardunya Adasından 200 km, Sicilya Adasından 140 km uzaklıkta bulunan Tunus, Avrupa ve Afrika kıtaları arasında bağlantıyı kolaylaştırır. Güneyden kuzeye genişliği 756 km, batıdan doğuya ise 351 km dir. Kıyılarının uzunluğu 1200 km’dir. Tarihi Tunus, gerek Akdeniz ve Kuzey Afrika hakimiyeti ve gerekse Avrupa’nın Afrika ile olan münasebetleri bakımından büyük bir stratejik öneme sahiptir. Tunus’un coğrafi konumu göçebe Berberilerden sonra, daha çok deniz yoluyla gelen çeşitli etnik toplulukların ülkeye yerleşmesinde en büyük faktör olmuştur. M.Ö. 1000 yılından itibaren Fenikeliler, Tunus’ta ticaret merkezleri kurmaya başladılar. M.Ö. 5. yüzyıl sonlarında Fenikeliler Tunus’a gelip yerleştiler ve burada Kartaca Cumhuriyetini kurdular. Tunus, daha sonra batıdan gelen Vandalların, 6. yüzyılda da Bizanslıların hakimiyeti altına geçti. Müslümanların Tunus’a (Afrikiyye) gelişi (647-1228): MüslümanArapların 647 yılında başlayan yayılmaları Ukbe bin Nafi’nin 670’te Kayruvan (Kariouane) şehrini kurmasıyla neticelendi. Tunus (Afrikiyye), hazret-i Muaviye zamanında 667 (H.45) yılında alındı. Bizanslılar bazı önemli şehirleri ellerinde tuttular. Berberi ayaklanmaları neticesinde Müslümanlar geçici olarak Afrikiyye’den uzaklaştılarsa da, Hasan bin en-Numan zamanında Berberiler, Afrikiyye’yi Müslüman Araplara bıraktılar (698). Bundan sonra Kayruvan Müslüman Afrikiyye’nin başşehri olarak kaldı. Bütün Afrikiyye Müslüman oldu ve İslamiyyet her tarafa buradan yayılmaya başladı. İkinci Abbasi halifesi Cafer Mensur zamanında,Abbasi hakimiyeti yaygınlaştı. Emevi ve Abbasi halifelerine bağımlı olan Afrikiyye’yi önce Ağlebiler, sonra Kayruvan’da bir Şii halifeliği kuran (910) Fatımiler yönetti. Kayruvan ve Mahdiya şehirleri Fatımilerin merkezi oldu. Fatımiler 972’de başşehri Kahire’ye taşıdıkları zaman Afrikiyye Berberi sülalesi Zirilerin iktidarı altına girdi. Ziriler zamanında Tunus, Sicilya’daki Normanların istilasına uğradı. Zirilerin son hükümdarı Hasan bin Ali, Fas’taki Muvahhidin Devletinden yardım istedi. Muvahhidin Devletinin kurucusu Abdülmümin, Normanları Tunus’tan kovarak (1159-1160), Afrikiyye’yi Tunus’ta oturan bir vali tarafından yönetilen bir eyalet haline getirdi. Bundan sonra Afrikiyye, Tunus adını aldı. On altıncı yüzyılda İspanya ve Osmanlı Devletinin, Akdeniz hakimiyeti için yaptıkları savaşlar sonunda Hafriler yıkıldı. 1534 yılında Barbaros Hayreddin Paşa, Tunus’u ele geçirdi. AncakHafsi Hanedanından Hasan, İspanya Kralı Beşinci Şarlken’den yardım istedi ve Beşinci Şarlken başşehir Tunus’u işgal etti ve Barbaros Hayreddin PaşaCezayir’e çekilmek zorunda kaldı. İspanya Kralı Hafsi Hanedanından Hasan’ı tekrar, kendisine vergi vermek şartıyla Tunus’un başına getirdi. Başşehir Tunus 1574 yılına kadar tekrar Hafsi Hanedanlığının elinde kaldı. Bu arada Barbaros Hayreddin Paşa ve Turgut Reis 1556’da Gafsa’yı, 1558’de Kayrevan’ı ele geçirdiler. Tunus’un doğu ve güney sahilleri Türklerin eline geçti. CerbeAdası deniz üssü olarak kullanıldı. Barbaros Hayreddin Paşa, İspanya’daki Endülüslü Müslümanlardan 100.000 kadarını kurtararak Kuzey Arfika’ya getirdi. Nihayet 1574’te Uluç Ali Reis ile Sinan Paşa, Tunus şehrini (Halkul-Vad Kalesini), ele geçirmek suretiyle bütün Tunus, Osmanlı İmparatorluğunun bir eyaleti haline geldi. Osmanlı Devleti zamanında Tunus, önceleri Yeniçerilerin desteklediği bir Dayı vasıtasıyla, daha sonra da bir Bey vasıtasıyla yönetilmeye başlandı. İlk beylik sülalesi Birinci Murad Bey tarafından kurulan Muradi sülalesidir (1612-1631). 1710’dan sonra Beyler, irsi yoldan tahta çıktılar. Bu arada Fransa, İngiltere, İspanya ve İtalya Tunus’ta ekonomik faaliyetlerde bulunmaya başladılar. Fransa 1830’da Cezayir’i işgal ettikten sonra, Tunus ile daha fazla ilgilenmeye başladı. Bu sıralarda Osmanlı İmparatorluğu kendi başındaki birçok meseleler yüzünden Tunus’a daha fazla yardım edemedi. 1876-1877 Osmanlı-Rus Savaşı da bunu önledi. Tunus’ta Fransa, İngiltere ve İtalya’nın gözü ve çıkarları vardı. 1878’de Kıbrıs’ı elde eden İngiltere, Fransa’nın Tunus’taki özel imtiyazlarını tanıdı. Fransa, bazı Tunuslu aşiretlerin (Krumirlerin) Cezayir topraklarına yaptıkları akınları ve bazı toprak taleplerini bahane ederek 1881 yılında Tunus’a asker çıkardı. 12 Mayıs 1881’de yapılan Bardo Antlaşmasıyla; Tunus Beyi, dış hükümranlığı, siyasi ve ordu işlerini bir Fransız Genel Valisine bırakıyordu. Tunus’un Muher ve güney kesiminde başlayan ayaklanmalar güçlükle bastırıldı. Vali Paul Cambon, yeni bey Ali bin Hüseyin’e (1882-1902) Marsa Sözleşmesini kabul ettirince (1883), Fransız himayesi resmen kurulmuş oldu. Bütün bu olanları Osmanlı İmparatorluğu protesto ederek kabul etmediğini bildirdi. Resmi padişah fermanlarında Tunus Osmanlı eyaleti olarak zikredilmeye devam etti. Fransız himaye rejimi Tunus’un bağımsızlığını kazanmasına kadar devam etti (1956). Tunus’taki Fransız idaresi 78 yıl sürdü. 1930’larda Habib Burgiba önderliğinde Tunuslular bağımsızlık mücadelesine başladılar. İkinci Dünya Harbi esnasında Tunus bir savaş alanı oldu. Harpten sonra Burgiba yeni Destur Partisini kurarak bağımsızlık mücadelesine devam etti. Nihayet 1956 yılında Tunus bağımsızlığını kazandı. Bağımsızlığını kazandıktan sonra Tunus Cumhuriyetini ilan eden Burgiba, ilk Tunus Cumhurbaşkanı oldu. Birçok reformlar yaparak laik eğilimli bir rejim kurdu. Burgiba, 1965’te İsrail’e karşı yumuşak ve ılımlı davranılması gerektiğini savundu. Fakat bu düşünceleri şiddetle tenkit edildi. 1979’da Mısır’ın Arap Birliğinden çıkarılmasından sonra, Tunus eski bakanlarından Chadli Kılibi’nin de genel sekreter olmasıyla, Tunus, Arap Birliğinin karargahı oldu. Ocak 1980’de Libya’da eğitim görmüş komandoların Gafsa şehrini ele geçirmeleri, Tunus’un Fransa ve ABD’den destek istemesine sebep oldu. Olayların yatışmasından sonra başbakanlığa getirilen eski Milli Eğitim Bakanı Muhammed Mzali, siyasi hayatı kısmen olsun liberalleştirdi. Siyasi mahkumların çoğu serbest bırakıldı ve siyasi partiler kanuni olarak tanınmaya başlandı. Bağımsızlıktan beri tek başına iktidarda olan Sosyalist Destur Partisinden başka, Komünist Partisi dahil üç siyasi partiye daha izin verildi. Ölünceye kadar Devlet Başkanı seçilen Burgiba, 1987 senesinde sağlık durumu gerekçe gösterilerek devlet başkanlığı görevinden alınarak yerine General Zeynelabidin bin Ali geçti. Bu yönetim değişikliği ülkede belirli bir liberalleşme ve ekonomide köklü yeniliklerin yapılmasına sebep oldu. General Zeynelabidin radikal Müslümanlara karşı büyük tedbirler aldı. Bunların desteklediği Nakda Partisinin birçok üyesini hapsettirdi. Bu tutumunu hala sürdürmektedir (1994). 21 Mart 1994’te yapılan parlamento ve devlet başkanlığı seçimlerinde Zeynelabidin bin Ali ve partisi oyların % 99’unu alarak devlet başkanlığına yeniden seçildi. 1982 yılında Lübnan’dan çıkarılan Filistin Kurtuluş Teşkilatı mensupları ve Lideri YaserArafat Karargahını Tunus’a taşıdı. Böylece Tunus, Filistin Kurtuluş Teşkilatının Karargahı oldu. Fiziki Yapı Tunus, fiziki yapısı itibariyle üç bölgeye ayrılır. Kuzey bölgesi, Sahil bölgesi veGüney bölgesi. Kuzey bölgesi, Atlas Dağlarının Akdeniz kıyısı boyunca uzanımı olan iki dağ şeridinin bulunduğu bölgedir. Bunların arasında Mecarda Vadisi bulunmaktadır. Bölge nadiren 1000 m’yi aşan yüksekliklere sahip olmasına rağmen dağlık olarak nitelendirilebilir. Ülkenin en yüksek noktaları olan Eş-Şenebi (1544 m), ve Zaguon (1295 m) dağları bu bölgede yer alır. Sahil bölgesi, ülkenin Tunus şehri güneyindeki kıyı bölgesini içine alan Suse, Sifakis ve Kayrevan şehirlerinin bulunduğu bölgedir. Bu bölge kuzey bölgeden Dorsal Dağı ile ayrılır. Bölge yumuşak tepeleri, geniş ovaları ve plajları ile meşhurdur. Güney bölgesi 34’üncü enlem dairesinden güneye geçince Gabes Körfezinin çerçevelediği geniş Cafara ve Nefta ovalarından ve Büyük Sahraya ulaşan düzlük arazilerden meydana gelir. Buraya step ve çöl bölgesi de denilmektedir. Rakım 200 m’nin altındadır. Yaklaşık 1200 km uzunluğundaki Tunus kıyıları genelde düzdür. Gabes Körfezinde gelgit olayı oldukça önemlidir. Deniz yükselmesi iki metreyi bulur. Akdeniz’de en yüksek gelgit olayı burada olur. Ülkenin önemli nehirleri Mecorda ve Miliare’dir. İklim Tunus’ta bariz bir şekilde Akdeniz iklimi hüküm sürer. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve bölgeye göre az veya çok yağışlıdır. Yağmurlar sonbahar ortasında başlar ve ilkbaharın ortasına kadar devam eder. Güneye inildikçe yağmurlar azalır ve iklim düzensizleşir. Kışın sıcaklık 0°C altına düşmez. Yazın 40°C’ye kadar çıkar. Sıcaklık denizin etkisine bağlı olarak değişir ve kıyılar iç kesimlere göre daha serindir. Kuzeyde yıllık yağış ortalaması 610 mm civarındadır. Tunus ve Bizerte çevresindeyse 500 mm dolaylarındadır. Yağışlar düzensiz olup, seneden seneye farklılık gösterir. Tabii Kaynakları Tunus’un % 43’ü bozkır ve çöl, % 6’sı ormanlarla kaplıdır. Çok yağmur alan yerlerde ormanlar yer alır. Vadiler çok münbit olup, her çeşit mahsul yetişir. Kuzeyde 900.000 hektarlık meşe ve çam ormanları bulunur. Güneyde sıcağa dayanıklı cinsten bitkiler yer alır. Tunus’ta yabani hayvanlar olarak ençok yabandomuzu ve dağkeçisi bulunur. Tunus’un önemli yeraltı zenginlikleri fosfat, demir, petrol, kurşun ve çinkodur. Ülkedeki fosfat yatakları, Afrika’nın en büyük rezerv noktalarındadır. Petrol rezervleri bakımından kıta ülkeleri arasında beşinci sırayı, doğal gaz kaynakları bakımından ise dördüncü sırayı alır. Nüfus ve Sosyal Hayat Tunus nüfusu, ülkenin yerlileri olan Berberilerle Arapların karışımından ortaya çıkmıştır. Ayrıca safkan Berberilerle, Araplar da sayıca önemlidir. Ülkede çok eskiden İspanya’dan göç eden Yahudi azınlığı mevcuttur. Bağımsızlıktan sonra giderek azalan Fransızlar 60.000 civarındadır. Tunus’ta Türk asıllı aileler mevcut olup, Türk soylu olmak burada iftihar vesilesidir. Tunus halkı ırkçı değildir. Halkın % 98’i Müslüman olup, geri kalanını Hristiyan ve Yahudiler teşkil edir. Müslüman halkın hemen hemen hepsi sünnidir. Çoğunluğu Maliki mezhebindedir. Tunus’ta Arapça konuşulur. Fransız işgali çok sürdüğü için Fransızca bilenlerin sayısı da çoktur. Gazete ve dergilerin yarısı, Radyo ve TV’nin birer kanalları Fransızca yayın yapar. Nüfusun yaklaşık % 70’i kuzeyde yaşar. Nüfus dağılışı çok düzensizdir ve tarım kaynaklarına bağlıdır. Nüfus yoğunluğunun km2 başına 70 kişiden çok olduğu Mecerda ovaları ve Tunus bölgesi ve kıyılar en kalabalık kesimlerdir. Buna mukabil 2 kilometre kareye 10 kişiden az düşen bozkırlarda, özellikle yarı göçebeler yaşar. Tunus’un en önemli şehri başşehir Tunus olup, nüfusu 1,5 milyona yaklaşmıştır. Diğer önemli şehirler Sefakis, Suse, Kayrevan ve Bizerte’dir. Eğitimde Fransız sistemine bağlı kalınmıştır. İlkokullardan itibaren öğretimin Arapça yapılması sağlanmışsa da üniversitede öğretim Fransızca olarak yürütülmektedir. Tunus Üniversitesine bağlı 9 fakülte, 3 enstitü ve 4 yüksek okulla yüksek tahsil yapılmaktadır. Tunus halkının % 62’si okuma-yazma bilmektedir. Siyasi Hayat Tunus 17 vilayete ayrılmıştır. Kanuni sistemi İslam kanunları veFransız medeni kanunu esas alınarak, Türk ve ABD örneği bir anayasa ile yürütülür. Seçimler her beş yılda bir yapılmakta olup, oy verme yaşı 21’dir. Temsilciler Meclisi(Millet Meclisi) 141 üyeden meydana gelmiştir. Cumhurbaşkanı beş senede bir halk tarafından seçilir. Anayasaya göre cumhurbaşkanı olan kişi arka arkaya birden çok dönem için seçilebilir. Tunus Birleşmiş Milletlere, Arap Birliğine ve Afrika Birliği Teşkilatına üyedir. Ekonomi Tunus ekonomisi genel olarak tarıma dayanmakta olup, toplam nüfusun % 50 ila 60’ı bu sektörde çalışmaktadır. Buğday, arpa, zeytin, narenciye, meyve, sebze ve hurma başlıca tarım ürünleridir. Koyun, keçi, sığır ve kümes hayvanları yetiştirilen başlıca hayvanlardır. Son yıllarda balıkcılık önemli bir gelir kaynağı halini almıştır. Turizm madencilik, yiyecek, konserve, tekstil, hafif sanayi malları ve sun’i gübre ana sanayi kollarıdır. Ülkede tarım ürünlerine dayalı sanayi kollarının geliştirilmesine çalışılmaktadır. Yerli hammaddelerden fosfatın bütün işlenme safhalarının Tunus’ta gerçekleştirilmesi için büyük çaba harcanmaktadır. Tunus madenlerini işleyecek kadar yeterli sayıda tesise sahip değildir. Gerek istihdam ve gerekse ihracat imkanlarının artması için imalat sanayiine büyük önem verilmektedir. Tunus’un ithal ettiği belli başlı mallar, sanayi malları, tarım aletleri, tüketim, yiyecek, giyecek ve enerji malzemeleridir. Fosfat, petrol, zeytinyağı, narenciye, demir cevheri, balık ve tekstil ana ihraç mallarıdır. Tunus en çok Fransa, İtalya, Birleşik Almanya ve ABD ile ticaret yapar. Kuveyt, Suudi Arabistan, ABD, Kanada ve BirleşikAlmanya yardım aldığı başlıca ülkeler arasındadır. Tunus’ta karayollarının uzunluğu 17.220 km, demiryolları ise 2189 km’dir. Ülkede dört ana liman olan Tunus, Bizerte, Sousse ve Sefakis’a ilave olarak çok sayıda ikinci derecede liman vardır. Tunus yakınındaki El-Auina Havaalanı büyük, milletlerarası bir havaalanıdır. İç havayolları Tunus’un belli başlı şehir merkezlerini birbirine bağlar. |