#1
|
|||
|
|||
Finlandiya
Finlandiya
DEVLETİN ADI: Finlandiya Cumhuriyeti BAŞŞEHRİ: Helsinki YÜZÖLÇÜMÜ: 338.145 km2 NÜFUSU: 5.001.000 RESMİ DİLİ: Fince, İsveççe DİNİ: % 88 Protestan, % 12 diğer dinler PARA BİRİMİ: Fin Markkası Bir kuzey Avrupa ülkesi. Doğudan Rusya Federasyonu, kuzeyden Norveç, kuzeybatıdan İsveç, Botni Körfezi, güney ve güneybatıdan Baltık Denizi (Botni ve Finlandiya Körfezi) tarafından çevrelenmiştir. Aynı zamanda Aland Adaları da bu ülkeye dahildir. 60° ve 70° kuzey enlemleri ile 20 ve 32° doğu boylamları arasında yer alır. Tarihi Asıl Finliler, Volga ve Ural nehirleri arasındaki bölgeden M.Ö. 3000 yıllarında göç ederek buraya yerleşmişlerdir. Daha sonra ikinci bin yılda, Orta Avrupa’dan gelen kavimler yerleşmişlerse de, miladi yılın başlangıcında ortadan kaybolmuşlardır. Çok geçmeden Estonya Finlileri ülkenin güneyine yerleştiler. Bu sırada ülkeye Fino-Ugriyen asıllı kavimler gelip yavaş yavaş ülkenin güneyini işgal etmeye başladılar. Bunlar, ülke Vikingler tarafından istila edilinceye kadar rahat bir kürk ticareti yaptılar. Henüz tam anlamıyla siyasi varlığını ispatlamayan Finlandiya, 1150 yılında İsveçliler tarafından işgal edildi. Böylece Hıristiyanlık ülkeye girmiş oldu. On üçüncü yüzyılda Finlandiya, İsveç’e bağlı bir dükalık haline geldi. İşte bu tarihten itibaren ülkede bağımsızlık fikri gelişmeye ve kendi başına bir hareket serbestliği kazanmaya başladı. On dördüncü yüzyılda Finlandiya ve İsveç arasında hukuk yönünden birleşme tamamlandı. Çok sayıda Almanın ülkeye geldiği sırada, bir İsveç asiller heyeti memleketin bütün kadrolarını elde etmişlerdir. Onlara göre, İsveç kültürü ve dili Finlandiya’da bir tesir bırakmalı idi. Gustave Vasa’nın 1555’te Helsinki’yi kurarak bütün kilise varlıklarına el koymasıyla birlikte ülkede reform hareketleri görüldü. Rusya ile zaten var olan mücadele yeniden canlandı. Finlandiya halkı Rusya ile yapılan savaşlarda çok yıprandı. On sekizinci yüzyılda ardarda gelen kayıplarından sonra 1809’da Birinci Alexandre tarafından Hamina Antlaşmasıyla ülke bütünüyle istila edildi. Rus hakimiyeti ilk önce halka bazı hürriyetler tanıdı. Kültürel ve politik faaliyetlere izin verdi. Fakat 19. yüzyıldan itibaren gelişen yeni bir Rus akımı (Panislavizm) sonucunda bütün bu serbestlikler sona erdi. Finlandiya, bağımsızlığını ancak Sovyet ihtilali sırasında elde edebildi. Beyaz Ordunun başında bulunan General Mannerheim, bilhassa Almanlar’dan gördüğü yardımlarla Ruslarla bir sene mücadele etti ve onları yendi. Kısa bir krallık denemesinden sonra 1919’da Cumhuriyet ilan edildi ve bağımsız Finlandiya devleti kuruldu. 1920’de de Turku Antlaşması ile Rusya tarafından tanındı. Ülkede komünist ayaklanmaların yer aldığı bir dönemden sonra, Lapua çiftçi hareketi muhafazakarların zaferini sağladı. Bu hareketi sayesinde ülkede bir ekonomik ve sosyal kalkınma görüldü. Çiftçilerin % 90’ı kendi topraklarına yeniden sahip olabildiler. Buna rağmen bu ilerlemeler 30 Kasım 1939’da başlayan Rus istilasıyla durduruldu. Büyük teknoloji ve insan gücü üstünlüklerine rağmen, bölgeyi ve bölge şartlarını iyi tanımayan Ruslar, kesif bir mukavemetle de karşılaşınca, ağır kayıplar verdiler. Ancak 12 Mart 1940’ta imzalanan barış antlaşması siyasi zayıflıklarından dolayı Finlandiya’nın aleyhinde sonuçlandı. Anlaşmaya göre doğu Karelya’nın tamamı ve Laponya’nın bir kısmı Ruslara bırakıldı. Böylece Finlandiya’nın toplam nüfusunun % 12’si, zirai ve endüstriyel kaynaklarının da % 11’i, SSCB sınırları dahilinde kalmış oldu. Anlaşmaya rağmen devam eden siyasi baskı, Finleri Almanların karşısında yeralmaya zorlarken, Almanya 22 Haziran günü Rusya’ya savaş açarak Laponya’yı işgal etti. Rusya’ya ait uçakların Finlandiya’yı bombalaması, Finlandiya’nın da İkinci Dünya Savaşına girmesini kaçınılmaz hale getirdi. Cumhurbaşkanı Mannerheim tarafından idare edilen Fin orduları, 1939 savaşında kaybettikleri yerleri geri aldılar. Ancak 1944’te Ruslar tekrar bölgeye girerek Finlandiya sınırına kadar ilerlediler. Yapılan anlaşmalarla her iki devlet de bugünkü sınırı kabul ettiler. Savaşlar Finlandiya’ya 100.000 Finli’nin ölümüne, 50.000’inin sakat kalmasına, büyük toprak parçaları ve bu vesileyle mühim iktisadi kaynak kaybına, bundan ayrı olarak da 445 milyon dolarlık maddi zarara mal oldu. İkinci Dünya Savaşında büyük başarılar elde eden Mannerheim, 1944’te Cumhurbaşkanlığını Juho Kutsi Paosikivi’ye bıraktı. Paosikivi, SSCB ve diğer komşuları ile münasebetlerini ilerleterek kültürel ve ekonomik bakımdan uygun bir ortam meydana gelmesini sağladı. 1955’te Birleşmiş Milletler’e kabul edilen Finlandiya’da bir sene sonra yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini Çiftçi Partisi lideri Urho Kekkonen kazandı. Paosikivi’nin yolunu izleyen Kekkonen hükumeti Finlandiya’yı güçlü bir antikomünist ülke haline getirdi. Ancak halk üzerine yapılan komünist propogandalar, barış taraftarlığı gibi akımlar beş-altı sene içerisinde menfi bir sonuç meydana getirdi. 1966’da yapılan seçimleri kazanan Sosyal Demokrat Partisi, içerisinde komünistlerin de bulunduğu bazı partilerle koalisyon kurdu. Yirminci yüzyılın ikinci yarısı boyunca ülke hep sosyalist partiler ağırlıkta koalisyonlar tarafından yönetildi ise de, 1987 senesi Finlandiya’da siyasal hayatın bir dönüm noktası oldu. Bu tarihe kadar hep muhalefette kalmış olan Muhafazakar KOK Partisi hükumete katılacak oy aldı. Kırsal tabanlı Merkez Parti iktidar dışı kaldı. 1991’de yapılan seçimleri ise Merkez Parti kazandı. Parlamentoda en büyük grubu meydana getiren SosyalDemokrat Parti muhalefete geçti. Finlandiya tarihinin en genç başbakanı olan 36 yaşındaki Esko Aho’nun kurduğu hükümette Merkez Partisinin yanısıra Muhafazakarlar, İsveç Halk Partisi ve Finlandiya Hıristiyan Birliğinin üyeleri de yer aldı. Fiziki Yapı Finlandiya, granit özelliği taşıyan, dalgalı, geniş buzulların buzultaş sıraları meydana getirdiği dördüncü zamanda meydana geldiği zannolunan oldukça kuvvetli yontulmuş ovalardan meydana gelmiştir. Salpausselka, ülkenin güney ve güneybatısında kum ve çakılla karışık bir yapıda olan bir çift su bölümü çizgisi meydana getirir. Rakım ortalama 120 m olup, kuzey uca kadar alçak yayla halinde uzanır. Bu uçta İskandinav zincirine dahil olan dağlar bulunur. Bu dağlar “Holtiatuntiri”de ülkenin en yüksek noktasına ulaşır (1324 m). Çok sayıdaki göller (yaklaşık 60.000), ülkenin hemen hemen onda birini kaplar. Göllerin toplam yüzölçümü yaklaşık olarak 33.522 km2dir. Özellikle güneyde birbiriyle bağlantılı, gemi ulaşımına elverişli bir göller sistemi meydana gelmiştir. Salmaa ve Paijanne ülkenin en büyük gölleridir. Irmaklar düzgün akışlı değildir. Birçok yerde çağlayanlarla kesilmiştir. En büyük çağlayanı Imatra Çağlayanıdır. Genellikle nakliyata müsait değildirler. Çok girintili çıkıntılı olan kıyılar, sayısız küçük odacıklarla çevrelenmiştir. İklimi Finlandiya yüksek enlemlerde olması dolayısıyla sert bir iklime sahiptir. Bununla beraber bazen güneydoğu rüzgarlarının yumuşatıcı etkilerine maruz kalır. Mevsimler pek az görülür. Yaz çok kısa ılık ve nemlidir. Kış uzun ve sert geçer. Sıcaklık ortalamaları Helsinki’de kışın -8°C, yazın ise 16,9°C civarında olur. Kar çoğu zaman yerden kalkmaz (hemen hemen bir yılın üçte biri). Bazen ise Botni ve Finlandiya Körfezinin buzlarla kaplandığı görülmektedir. Tabii Kaynaklar Ormanlar ülkenin yaklaşık üçte ikisini kaplamaktadır. Kozalaklılar ve kayın ağaçları kuzeyde ve merkezde, iğne yapraklılar ise (çam, akağaç, karaağaç) Finlandiya Körfezinin yakınında görülmektedir. İnari Gölünün kuzeyinde tundra bölgesi başlar. Madenleri bakımından genel bir zenginlik göze çarpmaz. Ülkede en çok bulunan maden bakırdır. Ayrıca sülfür, demir, nikel ve çinko da mevcut olan belli başlı madenlerdir. Nüfus ve Sosyal Hayat Yaklaşık 5.001.000 olan nüfusunun % 90’dan fazlasını Finliler teşkil eder. Bundan başka kuzeyde Laponlar, güney ve batı kesimlerinde ise İsveçliler yaşamaktadır. Finlilerin karakteristik özellikleri, uzun boylu, sarı saçlı, mavi veya gri gözlü olmalarıdır. Her etnik grup kendi lisanlarını konuşur. Ülkenin resmi dili ise Fincedir. Nüfus yoğunluğu güneyde çok fazladır. Kuzeyde ise gittikçe azalır. Nüfusun % 20’si başşehri olan Helsinki civarındadır. Çoğunluk şehirlerde yaşar. Nüfusun % 91,6 sı Hıristiyanlığın Protestan mezhebine, kalanı değişik mezheplere bağlıdırlar. Geri kalan dini azınlığın büyük kısmını Yunan Ortodokslar meydana getirir. Çok az bir miktar da Yahudi vardır. Eğitim ve öğretimin parasız olduğu Finlandiya’da 20 üniversite mevcuttur. 7-15 yaş arası eğitim ve öğretimin mecburi olduğu ülkede okuma yazma bilenlerin oranı yaklaşık % 100’dür. Çalışan nüfusun %25’i ziraat ve ormancılıkla uğraşır. Kuzeyde yaşayan Laponlar an’anevi olan ren geyiği çobanlığı ve avcılığı ile geçinirler. Yıllık nüfus artışı % 0,3’tür. Kilometrekareye 14,7 kişi düşer. Siyasi Hayat İdare şekli cumhuriyetdir. 1919 senesinde kabul edilen bir anayasası ve 300 üyeden teşekkül eden bir Millet Meclisi vardır. Meclis üyeleri 4 sene için halk tarafından, Cumhurbaşkanı ise 6 sene için Meclis tarafından seçilir. İdari bakımdan ülke 12 bölgeye ayrılmıştır. Seçmen yaşı 21’dir. Ekonomi 1920’lerden itibaren uygulanan müsbet kararlar ekonomiyi istikrarlı bir gelişmeye sokmasına rağmen, 1930’ların başındaki kriz bu gelişmeye mani oldu. Bu ekonomik buhran atlatılmadan geçilen 1939 Kış Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı sırasında önemli iktisadi kaynakların kaybedilmesi, gelişmeyi daha da yavaşlattı. İkinci Dünya Savaşından sonra ekonomisi tekrar iyi yola giren Finlandiya, bugün devlet iştirakinin % 25 oranında olduğu bir karma ekonomi sistemini benimsemiştir. Tarım: Küçük aile çiftliklerinin, tarımın temelini teşkil ettiği Finlandiya, uzun bir zamandan beri zirai bakımdan kendisini besleyen bir devlettir. Ayrıca bölgede et, süt ve süt ürünleri, yumurta gibi mahsullerin büyük bir ihracatçısı durumundadır. Buğday ve çavdar, ülkenin üretim sezonunun 200 günün üzerinde olduğu güneybatı kesiminin ana ürünleridir. Bunları yine büyük miktarlarda yetişen yulaf, arpa, patates ve çavdar takib eder. Üretim sezonunun 150 günün altına düştüğü kuzey bölgelerindeki tarım arazisi ise, geniş otlaklardan meydana gelir. Bu otlaklarda özellikle süt üretimi için iki milyon civarında küçük ve yine iki milyon civarında da büyükbaş hayvan beslenmektedir. Ülkenin her yerinde görülen ve toplam yüzölçüm içerisinde önemli bir yer kaplayan göllerde de geniş ölçüde balıkçılık yapılır. Ormanlar da Finlandiya’nın tabii kaynakları arasında büyük öneme sahiptirler. Bunların % 46 sını çam, % 36’sını ladin, % 16’sını huş, geri kalan % 2’sini de diğer çeşit ağaçlar teşkil eder. Devlet, kuzeydeki ormanların tamamına, diğer bölgelerde de bir kısmına sahiptir. Ormanların % 60’ının özel sektöre, % 40’ının devlete ait olmasına rağmen, özel sektör ürettiklerinin % 16’sını devlete bırakmak mecburiyetindedir. Toplam yüzölçümünün % 65’ini ormanların teşkil ettiği Finlandiya’da senede yaklaşık 40 milyon metreküp kereste işlenmektedir. Endüstri: Finlandiya endüstrisi, ülke ihtiyacını karşılayacak şekilde çalışmaktadır. Ahşap işleri, kağıt, kağıt hamuru imali Fin endüstrisi içerisinde en büyük yer tutar. Aynı zamanda ihracatta da % 27,5 gibi büyük bir paya sahib olan sanayi dalıdır. Metal ve mühendislik endüstrileri çok yaygın olmamakla birlikte, Finlandiya’nın en hızlı gelişen sanayi koludur. Bunlar da sanayi üretimine % 22 nisbetinde katılırlar. Finlandiya ülkede metal endüstrisi için kaynak bulunmadığından hammadde ihtiyacını Rusya Federasyonundan karşılamaktadır. Hidroelektrik enerjisi ülkenin ana enerji kaynağıdır. Kömür, petrol ve tabii gaz bulunmaması sebebiyle bu alandaki ihtiyaç ithalat yolu ile temin edilmektedir. 1970’lerden beri sürdürülen çalışmalar ise Atom enerjisinden geniş ölçüde faydalanmayı hedef almaktadır. Ticaret: Finlandiya, diğer küçük Avrupa devletleri gibi ithalata büyük ölçüde ihtiyaç duyar. Ülke ithalatının en önemli bölümünü hammadde, akaryakıt ve kömür teşkil eder. İhracatta ise kağıt sanayi ürünleri ilk sırayı almaktadır. Makina, gemi gibi ağır sanayi ürünleri de ihraç edilen malzeme arasına girmeye başlamıştır. EFTA (Avrupa Serbest Ticaret Organizasyonu) ve AET üyesi olan Finlandiya, sosyalist temayüllü bir devlet olması sebebiyle, 1991 öncesi doğu bloku iktisadi teşkilatı olan Comecon üyeleri ile de alışverişte bulunmaktadır. Ulaşım: Karayolu taşımacılığı ülke içi ulaşımda ilk sırayı alır. Bunu sıra ile deniz, demiryolu ve havayolu nakliyatı takib eder. 1960’larda karayolu ulaşımına verilen ağırlık üzerine, Finlandiya günümüzde bu bakımdan oldukça gelişmiş bir ülkedir. Dış ticaret ve yolcu bağlantılarının % 90’ı deniz yoluyla sağlanır. Kış boyunca çalışan buzkıranlar, güneybatıdaki önemli limanları daima açık tutarlar. Ülke içindeki göl, nehir ve kanallarda da taşımacılık yapılmakla birlikte, bunun ulaşım içerisinde önemli bir yeri yoktur. Finlandiya demiryollarındaki ray arası açıklığı Rusya Federasyonu demiryollarıyla aynı, fakat Türkiye’de de kullanılan standart dünya ölçüsünden farklıdır. Bu yüzden Rusya dışındaki komşularıyla demiryolu bağlantısı yoktur. 1924’ten beri milletlerarası havayollarının önemli bir bağlantı yeri olan Finlandiya’da düzenli iç hat seferleri devamlı çalışmaktadır. |