#1
|
|||
|
|||
Türkiye'ye iki Obama şoku
Barack Obama, 21 Ocak’ta başkanlık koltuğuna oturacak.
Yeni kabinesi hakkında ilk isimler dolaşmaya başladı. Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı ve Ulusal Güvenlik Danışmanı’nın kimler olacağı önemli. Obama kabinesini kurmadan, icraatlarına başlamadan, dış politikası hakkında değerlendirmeler havada kalacak. Ancak Türkiye’nin her şekilde, iki konuda şoka hazır olması gerek. Birincisi, Irak’ta parçalanmaya gidebilecek gelişmeler. Obama, seçilmek için çekilme sözü verdi. Ekonomiyi toparlayabilmesi için de ivedilikle çekilmesi gerekiyor. “Sünni-Şii savaşını durdurmak bizim görevimiz değil” diyor, Obama. Yardımcısı Joe Biden de, 2007’de duayen gazeteci Leslie Gelb ile birlikte Irak’ın 3’e bölünmesi gerektiği raporunu yazmıştı. Bush yönetiminin aksine, petrol bölgelerini kontrol etme gibi bir politikası da yok, yeni yönetimin. Dolayısıyla, Irak’ta kaos ortamını artıracak ve hatta “Şii, Sünni, Kürt” temelli bölünmeye varacak gelişmelere Türkiye hazırlıklı olmalı. ABD’nin çekilmesi ile oluşacak otorite boşluğunda, aktif ve etkin rol üstlenebilmeli... Şok yaşamamak için en kötü senaryoya bile uygun politikalar üzerinde şimdiden çalışılmalı. ABD, Vietnam’dan çekilirken de arkasına bakmamıştı. Obama yönetiminden Türkiye’ye çarpması muhtemel ikinci şok “soykırımı” olacak. Demokratlar, diasporanın teşviki ile soykırımını tanıyan bir tasarıyı Meclis’e getirmiş, Bush mektup yazarak durdurmuştu. Obama, bu tasarıyı destekleyen isimlerden birisiydi. Yardımcısı, Joe Biden de Ermeniler’e açık destek verenlerden. Demokratlar son seçimle Senato, Temsilciler Meclisi ve Beyaz Saray’ın hakimi. Türkiye, önümüzdeki günlerde böyle bir karar tasarısının şoku ile karşılaşabilir. Daha önce soykırımını tanıyan 40 küsur ülke karşısında ne yapabildik? Amerika’ya ne yapabiliriz? Bir asır önce yaşanan bu trajik olayı, “blöf” malzemesi olmaktan çıkarmalıyız. Türkiye, Demokratların gardını düşürecek yeni açılımlara hazırlanmalı. İlla geçecekse, tasarının Fransa’daki gibi, Türkiye’yi hedef almaması sağlanmalı. ABD, İsviçre değil. Ambargo ise, ancak Türkiye’yi vurur! Obama’nın açıkladığı dış politika, bu iki hususun dışında Türkiye’ye yarar. Suriye ve İran ile ön şartsız müzakere etmek. Büyük Ortadoğu’da demokrasinin zamana yayılarak dağılmasını sağlamak. Tek yanlı değil, meşru ve meşveretli politika izlemek... Obama, “Türkiye ile stratejik ilişkilerin onarılmasını” isteyecek kadar, olumlu düşünüyor. Sonuçta, ABD-Türkiye ilişkileri Obama döneminde daha iyi olma potansiyeline sahip. Tabii, soykırımı ve Irak ile ilgili “yol kazalarına” önceden hazır olursak. AB hatasından döndü Avrupa Birliği Komisyonu, Türkiye İlerleme Raporu’nu yayınladı. Genelkurmay tarafından uygulanan “haksız ve keyfi” akreditasyon, geçtiğimiz yıl olduğu gibi eleştiriliyor. Başörtüsü konusundaki insan hakları ihlali ise, bu yıl da görmezlikten gelinmiş. Her iki konu da medyaya sızan taslakta yer almıyordu. “Başörtüsü ve akreditasyon neden AB raporunda yok?” başlıklı 30 Ekim tarihli yazımda, bu konuyu eleştirmiştim. Özgürlükçü bazı gazeteciler de tepkilerini dile getirdiler. Ve AB, akreditasyon konusundaki hatasından döndü. |