16 October 2008, 16:47
|
Junior Member
|
|
Kayıt Tarihi: 1 September 2008
Mesajlar: 0
Konular:
|
|
Hal Edebİyati
Kaynağını geleneklerden, halkın kültüründen alan bir edebiyattır. Halk Edebiyatı, İslamiyet öncesi sözlü edebiyatın uzantısıdır. Halkın yarattığı sözlü eserlerden oluşur. Dil, biçim, konular, duyarlıklar bakımından halk kültürüne sıkı sıkıya bağlıdır.
HALK EDEBİYATI’NIN GENEL ÖZELLİKLERİ
- <LI class=style49>Dil ve anlatımda süslü söyleyişe yöneliş yoktur. Genellikle yalın anlatım kullanılır. <LI class=style49>Söylendikleri, yaşatıldıkları devir ve çevrenin yaygın Türkçesi kullanılmıştır. <LI class=style49>Halkın içinden doğan eserler, konu, tema ve duyarlık bakımından halkın hayatına sıkı sıkıya bağlıdır. <LI class=style49>Şairler, genellikle okumamış kişilerdir. <LI class=style49>Aşk, doğa, ayrılık, özlem, ölüm, din, tasavvuf konularının yanı sıra toplum hayatını ilgilendiren sorunlara da sık sık eğilen şairler, bunlarla ilgili eleştiriler getirirler. Daha çok somut konular işlenir. Biçimden çok konuya ağırlık verilmiştir. <LI class=style49>Âşık edebiyatı şiir ağırlıklı bir edebiyattır. <LI class=style49>Âşık veya saz şairi denilen sanatçılar tarafından daima müzik eşliğinde söylenir. Şair şiirlerini saz eşliğinde, belli bir ezgi ile söyler. <LI class=style49>Âşıklar, bu edebiyatın mensur kısmını oluşturan halk hikâyelerinin oluşumu, gelişimi ve aktarılmasında da önemli rol oynarlar. <LI class=style49>Şiirde nazım birimi dörtlüktür. Yaygın olarak hece ölçüsü kullanılmıştır. Hecenin en çok 7’li, 8’li ve 11’li kalıpları kullanılmıştır. Fakat şehirde yaşamış, medrese eğitimi almış bazı ozanlar aruzu da kullanmışlardır. <LI class=style49>Şiirler işledikleri konuya göre güzelleme, koçaklama, ağıt ve taşlama, ilahi… gibi adlar almışlardır. <LI class=style49>Koşma, türkü, mani, destan, semâî… gibi değişik nazım şekilleri kullanılmıştır. <LI class=style49> Âşık edebiyatı doğaçlamaya (irtical) dayanır. Âşıklar, eserlerini bir ön hazırlık olmaksızın, doğrudan sözlü olarak meydana getirirler. Bu yüzden şiirlerde derin bir anlam, kusursuz bir biçim görülmez. <LI class=style49>Dinî-tasavvufî edebiyatın etkisinde kalmıştır. <LI class=style49>Halk deyimlerine ve güzel halk söyleyişlerine yer verilir. <LI class=style49>Azda olsa benzetmelerden faydalanılmıştır. (Boy serviye, yüz aya, kaş kaleme, diş inciye, yanak güle) <LI class=style49>Şiirlerin başlığı yoktur, Nazım şekilleri ile adlandırılır. <LI class=style49>Genellikle yarım kafiye kullanılır. Daha çok redifle ahenk sağlanır. Kafiyenin yanı sıra “ayak” da söz konusudur. <LI class=style49>Konu, şekil ve dil bakımından dış tesirlerden uzaktır. <LI class=style49>Nesir alanında da eserler verilmiştir. Nesir halk edebiyatında nazma göre çok çok önemsiz kalmıştır. Çünkü duygu ve düşüncelerin kalıcılığı şiirle daha kolay sağlanmaktadır. <LI class=style49>Nesir örnekleri arasında halk masalları, halk hikâyeleri, efsaneler, atasözleri, deyimler, halk tiyatrosu, bilmeceler, fıkralar sayılabilir. <LI class=style49>Bunlardan en yaygınları -tür olarak- masallar, hikâyeler ve efsanelerdir. <LI class=style49>Atasözü, bilmece ve deyimler zaten -halkın ürünü olmakla beraber- her alanda herkes tarafından kullanılmaktadır. <LI class=style49>Halk edebiyatı gözleme dayalıdır. Benzetmeler somut kavramlardan yararlanılarak yapılır. Söyledikleri her şey gerçek yaşamdan alınmadır.
- Özellikle 18. yüzyıldan itibaren halk şairleri, divan şairlerinden etkilenerek aruzun belirli kalıplarıyla şiirler yazmayı denemişlerdir. Hatta divan şiirinin mazmunlarını da kullanmışlardır. Bu durumun ortaya çıkmasında halk şairlerinin, aydınlar ve divan şairlerince hor görülmelerinin, değersiz ve güçsüz sayılmalarının etkisi de vardır.
|