![]() |
![]() |
#4
|
|||
|
|||
![]()
B)KAPALI İSTİARE: Benzetme ögelerinden sadece benzeyenin bulunduğu (kendisine benzetilenin bulunmadığı) benzetme sanatına “kapalı istiare” denir.
“Askerlerimiz, kükreyerek düşmana saldırdı”. Yukarıdaki örnekte askerler, aslana benzetilmiştir. Güçlü olan öge yani aslan (benzetilen)söylenmemiş, sadece benzeyen söylenmiş olduğundan bu benzetme bir “kapalı istiare”dir. (Kişileştirme sanatının bulunduğu her dizede kapalı istiare de vardır). Kıyı takmış yaprağını gülünü Mahzun hudutların ötesinde akan sular Boynu bükük adalar, tanıyorsanki bizi. C)YAYGIN İSTİARE: Benzetmenin temel ögelerinden yalnız biriyle, çok sayıda benzerlikleri sıralayarak yapılan istiaredir. Örneğin Yahya Kemal’in “Sessiz Gemi” adlı şiirinde “ruh” söylenmemiş (benzeyen), Benzetilen yani “gemi” söylenmiştir. 3)MECAZ: Bir sözü gerçek anlamının dışında kullanma sanatıdır. Aşkın aldı benden beni Bana seni gerek seni Ben yanarım dün ü günü Bana seni gerek seni Yunus Emre Yukarıdaki dörtlükte “yanmak”, aşağıdaki dörtlükte de “deynek” sözcüğü mecaz sanatına örnektir. Anavarza at oynağı Kana bulanmış gömleği Kıyman a zalimler kıyman Kör karının bir deyneği 4)MECAZ-I MÜRSEL (MÜRSEL MECAZ): Bir sözün benzetme amacı gütmeden gerçek anlamının dışında başka bir sözün ya da kavramın yerine kullanılmasıdır. Kavramlar arasında benzetmenin dışında, gerçek veya mecazlı anlamlar arasında parça-bütün, özel-genel, neden-sonuç.....gibi ilgiler bulunur. Anadolu, hepimize hınç ve şüpheyle bakıyor. Anadoluda yaşayanlar Çankaya, bu gelişmelere sessiz kalamazdı. Cumhurbaşkanlığı makamı O, beyaz perdenin en güzel sanatçısıdır. Sinema Çatma, kurban olayım çehreni ay nazlı hilâl. Türk bayrağı Sobayı yaktınız mı? Odun/kömür O, ülkemizin en güçlü raketlerinden biridir. Tenis oyuncusu Siz, hiç Yaşar Kemal’i okudunuz mu? Eserleri Son günlerde Vivaldi dinliyorum. Eserleri Gökten bereket yağıyor. Yağmur 5)KİNAYE: Bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlamda kullanma sanatıdır. Ey benim sarı tanburam Ben toprak oldum yoluna Sen ne için inilersin Sen aşırı gözetirsin İçim oyuk derdim büyük Şu karşıma göğüs geren Ben onun’çün inilerim Taş bağırlı dağlar mısın? Pir Sultan Yunus Emre Yukarıdaki dörtlüklerde altı çizili sözcükler hem gerçek hem de mecaz anlamlarını düşündürecek şekilde kullanılmıştır. 6)TEVRİYE: İki ya da daha çok anlamı olan bir sözün yakın ve uzak anlamlarını birlikte kastetme sanatıdır. Bana Tahir Efendi kelp demiş İltifatı bu sözde zâhirdir. Mâliki mezhebim benim zirâ İtikadımca kelp tâhirdir. Tahir: 1) Özel isim;2) Temiz Kelp: Köpek 7)TARİZ: Söylenen sözün ya da kavramın gerçek ve mecazlı anlamı dışında büsbütün tersini kastetmektir. Genelliklebir kişiyi ya da durumu iğnelemek, alaya almak için yapılır. Bir yetim görünce döktür dişini Bozmaya çabala halkın işini Günde yüz adamın vur kır dişini Bir yaralı sarmak için yeltenme Huzuri 8)TEŞHİS VE İNTAK (KİŞİLEŞTİRME VE KONUŞTURMA): İnsana özgü niteliklerin başka varlıklara aktarılmasına, onlara kişilik kazandırılmasına “teşhis”; onların konuşturulmasına da “intak” denir. İntak sanatının bulunduğu her yerde teşhis sanatı da vardır. Toros dağlarının üstüne Batı isteyü haktan ayrıldım Ay un eledi bütün gece Boynuz umdum kulaktan ayrıldım. (Hârname, Şeyhi) Masallar ve fabller, teşhis ve intak sanatına an çok rastlanan türlerdir. Kurnaz tilki sesini yumuşatarak, ona Dedi ki: ”Kardeşciğim artık dostuz; Müjde getirdim sana in de öpüşelim; Barış oldu hayvanlar arasında.” 9)TENASÜP (UYGUNLUK): Bir dize, beyit ya da dörtlük içinde anlamca birbiriyle ilgili sözcükleri birarada kullanma sanatıdır. Lâleyi sümbülü, gülü hâr almış. Zevk u şevk ehlini âh u zâr almış. Bu beyitte lâle, sümbül, gül, hâr (diken) arasında ayrıca zevk, şevk ve âh, zâr sözcükleri arasında tenasüp sanatı vardır. 10)LEFF Ü NEŞR: Genellikle bir beyit içinde birinci dizede en az iki şey söyleyip, ikinci dizede bunlarla ilgili benzerlik ve karşılıkları verme sanatıdır. Bâran değil, şafak değil, ebr-i seher değil Gözyaşıdır, ciğer kanıdır, dâd-ı ah’tır. Bu dizelerde bârana (yağmur) karşılık olarak gözyaşı, şafağa (güneşe batarkenki kızıllık) karşılık olarak ciğer kanı, ebr-i seher’e (sabah bulutu) karşılık olarak dud-ı ah (ah’ın dumanı) verilmiştir. Bağ-ı dehrin hem baharın hem hazanın görmüşüz. Bir neşatın da gamın da rüzgarın görmüşüz. 11)TECAHÜL-İ ARİF: Bilinen bir gerçeği bir nükteye dayanarak bilmiyormuş gibi söylemektir. Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım Kurbanın olam var mı benim bunda günahım Nahifi Ey şuh Nedima ile bir seyrin işittik Tenhaca varıp Göksu’ya işret var içinde Nedim Yukarıdaki dizelerde şairler kendi yaşadıkları olayları bilmiyormuş gibi sorarak tecahül-i arif sanatı yapmışlardır. |
|
|