Genel Paylaşım Forumu     forum  

Go Back   Genel Paylaşım Forumu > >
Kayıt ol Yardım Topluluk Takvim Bugünki Mesajlar Arama

Cevapla
 
Seçenekler Stil
  #1  
Alt 27 November 2008, 16:38
ceyLin
Guest
 
Mesajlar: n/a
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Cahit Sıtkı Tarancı ( 1910)- (1956)

(1910-1956)
Diyarbakır'da doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdi. Mülkiye Mektebi'nde okudu. Paris'e gitti. ikinci Dünya Savaşı çıkınca geri döndü. Çevirmenlik yaptı. Ağır bir hastalığa yakalandı. Viyana'ya *****ürüldü. Orada öldü. Ankara'ya getirilip toprağa verildi. Otuz Beş Yaş şiiriyle ün yaptı. Hayat, aşk ve ölüm, şiirlerinin başlıca temalarını oluşturmaktadır.

ESERLERİ
Şiir:
Ömrümde Sükut (1933), Otuz Beş Yaş (1946), Düşten Güzel (1952), Sonrası (1957).

Düzyazı:
Ziya'ya Mektuplar (1957 - Z.O. Saba'ya yazdığı mektuplar). Şairin gazetelerde kalmış 22 öyküsünü Selahattin Öner'i toplamıştır: C.S. Tarancı'nın Hikâyeciliği ve Hikâyeleri (1976).

XXXXXXXXXXXXX

Şiirlerinden örnekler;

DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lâzım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.



AŞK
Açınca baharın dişi gülleri,
Bir başka rüzgâr eser bahçelerde.
Dinle çılgınca öten bülbülleri;
Sorma niçin düştüğünü bu derde.

De ki: – Aşktır şâdeden gönülleri;
Perişan, berbat eden gönülleri.
Aşk söyletir en yanık türküleri,
Ay buluta girdiği gecelerde.


BİR ÖLÜNÜN ARDINDAN

Kabrime çiçek getirenlere gülerim;
Gafil kişilermiş şu insanlar vesselâm;
Bilmezler ki bu kabirle yoktur alâkam;
Ben o çiçeklerdeyim, ben bu çiçeklerim.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 27 November 2008, 16:38
ceyLin
Guest
 
Mesajlar: n/a
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Can Yücel ( 1926)- (12.08.1999)
1926 yılında İstanbul’da doğdu.Hasan-Ali Yücel’in oğlu. Ankara üniversitesi Dil ve Tarih -Coğrafya Fakültesi’nde Latince-Yunanca okudu, öğrenimine İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nde devam etti.12 Ağustos 1999 tarihinde öldü.

ESERLERİ
Nazım, nesir çevirileriyle de tanınan Can Yücel, şiir alanında ilk kitabı Yazma (1950). Sevgi Duvarı (1973), -Bir Siyasinin Şiirleri (1974), Ölüm ve Oğlum (1976), Şiir Alayı (1981, ilk dört şiir kitabının toplu basımı), Rengahenk (1982), Gökyokuş (1984) kitaplarında topladı. Bütün şiirleri (Gökyokuş dışında) 1985’te
yayımlandı: Beşibiyerde. Öteki şiir kitapları: Canfeda (1986), Çok Bi Çocuk (1988), Kısa devre (1990), Kuzgunun Yavrusu (1990), Gece Vardiyası (1991), Güle Güle- Seslerin Sessizliği (1993), Gezintiler (1994), Maaile (1995), Seke Seke (1997). Yazıları; Düzünden (1994), Ve Can’dan Yazılar (1995) adıyla yayınlandı.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 27 November 2008, 16:38
ceyLin
Guest
 
Mesajlar: n/a
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Cavit Saracoğlu
9 Haziran 1935’te Üsküp’te doğdu.

Üsküp’te, “İrfan”, “Vuk Karaciç” ve “Tefeyyüz” okullarında okudu. 1957-1963 yılları arasında Müderris Abdül Fettah Rauf’tan ders ve feyz aldı. Osmanlıca’yı çok iyi bilmektedir.

Genç yaşlarında şiir yazmaya başladı. 1958 yılında “Birlik” gazetesine gönderdiği “Küçük Kuş” şiirinin birkaç dörtlüğünün, bir süre sonra Makedonya Türk yazarlarından birinin imzasıyla yayımlanması üzerine, gazeteye bir daha şiir göndermemeye karar verdiğini anlatmaktadır.

1988 yılında Türkiyeye göç etti. Bir hayli şiir yazmış olmasına rağmen, şiirleri hâlen kitaplaştırılamadı. (S. Engüllü)


x

Cavit SARACOĞLU'nun ''Ağlayan Vardar'' şiiri

Maziyi ruhuma bir önsöz gibi
Derinden anlatıp çağlayan Vardar
Ümitsiz neşesiz bir öksüz gibi
Baygın baygın akıp ağlayan Vardar.

Anlat şu derdini niye gizlersin Şu hasret nedendir kimi izlersin
Hedefin garp değil şarkı gözlersin
Koşarsın doğuya taşkınca Vardar.

Geçmişi anlatan ey koca Vardar Coşardın gelirdi rıhtım sana dar
Ağzını kapattı şimdi bu gaddar
Benimle bir yürek dağlayan Vardar.

Haklısın inleyiş devridir inle Osmanlı marşını rüzgârdan dinle
İlk giren askere yanık sesinle
Hoş geldin diyerek kol açan Vardar.

Şanlı tarihimin eserisin sen Beş asrı yaşatan bir serisin sen
Şimdi güya bir serserisin sen
Yürüyüp akarsın şaşkınca Vardar.

Bir zaman bizlerdik hâkim burada Anlı şanlı idik suda karada
Kosova Fatihi Sultan Murad’a
Rehberlik ederek yol açan Vardar.

İmanlı neferler temiz suyunla Abdest alıp kılmış eğik boyunla
Şimdi ise şu küffar cümbüş oyunla
İçini kirletip pisletir Vardar.

Gökler mi gürlüyor toplar mı patlar Rüzgâr gibi koşan o yağız atlar
Kılıç mı çarpışır şimşek mi nedir
Herhalde tekbirden düşman çatırdar.

Yaş dökmeden seni geçemiyorum Zehir mi suyun ki içemiyorum
Bakınca bir türlü seçemiyorum
Karşımda pek garip yabancı Vardar.

Sanma hayal bu ses bu avazeler Mutlaka o canlı devri tazeler
Baksana rüzgârın şu esmesine
Yatan şehitleri hep yelpazeler.

Şu coşan hissimin tercümânı ol Köpürüp taş Rumeli ummânı ol
Dertlerimin bari sen dermânı ol
Çoğaltma kalbimde usancı Vardar.

Esen yel o vakti yeniletiyor Hasrettir ki onu hep inletiyor
Beş asrın o gaza narelerini
Kuş ve ırmaklarından dinletiyor.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 27 November 2008, 16:39
ceyLin
Guest
 
Mesajlar: n/a
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Cem Sultan ( 21.10.1458)- (30.10.1494)
459 yılında doğdu. Osmanlı şehzadesi. II. Mehmet’in (Fatih Sultan) oğlu olan Cem Sultan, on yaşına kadar sarayda sıkı bir disiplin altında eğitildi. 1469’da Kastamonu Sancak Beyliği’ne gönderildi. 1473’te, Doğu seferine çıkan babasına vekillik etmek üzere İstanbul’a geldi. II. Mehmed’in Anadolu’da Uzun Hasan’a yenik düştüğü dedikodusuna kanarak padişahlığını ilan etme düşüncesine kapıldı. Otlukbeli zaferini kazanarak İstanbul’a dönen II. Mehmed, oğlunun aklını çelenleri cezanlandırdı. Cem’i de, 1474’te ölen büyük oğlu Musafa’nın yerine Karaman-Konya valiliğine atadı. II. Mehmed’in ölümünü gizleyerek Bayezid’e ve Cem’e haberler uçuran Cem yanlısı Sadrazam Karamani Mehmed Paşa, onun hiç değilse bir hafta önce İstanbul’a gelebileceğini hesaplamıştı. Ancak, Bayezid, hızlı bir yürüyüşle İstanbul’a gelerek tahta oturdu.

Bunun üzerine Cem, Konya’da topladığı kuvvetle 28 Mayıs 1481’de Bursa’da sultanlığını ilan etti. Ağabeyine elçi göndererek ülkenin paylaşılmasını önerdi. Ama Bayezid, harekete geçerek 20 Haziran günü Cem’in ordusunu yendi. Yenik, yaralı ve bitkin Cem, Memluklar’a sığındı. 25 Ağustos’ta Kahire’de törenle karşılandı. Buradan ağabeyiyle uzlaşma yolları aradı. Bayezid, hükümdarlık emelinden vazgeçerse, bir milyon akçe göndereceğini bildirdiyse de buna yanaşmadı ve hacca gitti. Dönüşünde şansını bir daha denedi. Ankara’ya kadar ilerledi ama Bayezid’in harekete geçtiğini öğrenince geri çekildi. Sultan Bayezid’in Kudüs’e oturması önerisini de kabul etmeyerek kendisine bağımsız bir bölge verilmesinde diretti. Karamanoğulları Beyi Kasım’a kanarak Rumeli’ne geçmek düşüncesini benimsedi. Bunun için, 18 Temmuz 1482’de Anamur açıklarında şövalyelerin bir gemisine binerek Rodos’a hareket etti. Şövalyelerin başı Pierre d’Aubusson kendisini bir hükümdar gibi karşıladı ama, artık o, Hıristiyan dünyasının çok değerli tutsağıydı. d’Aubusson, bu değerli tutsağı sürekli Rodos’ta tutamayacağından 2 Eylül 1482’de Fransa’ya gönderdi. Keşifler, Rönesans ve Reform çalkantılarıyla yeni bir çağa girmekte olan Avrupa’nın kucağına düşen Fatih’in oğlu, müslüman ve muzaffer Osmanlı’ya karşı gerçekten değerli bir kozdu. Cem bu pahalı varlığının yanı sıra, romantik kişiliği, kültürü ve serüvenleriyle de Batı’nın ilgisini çekmeye başladı.Avrupa’daki veba salgını ve her an kaçırılma korkusu yüzünden, şövalyeler onu kent kent gezdirmek zorunda kaldı. Batı edebiyatında Zizimi adıyla çeşitli eserlere konu olan Cem’in Osmanlı divan edebiyatında da önemli yeri vardır.1495’de öldü.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 27 November 2008, 16:39
ceyLin
Guest
 
Mesajlar: n/a
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Cemal Süreya ( 1931)
Asıl adı Cemalettin Seber.1931 yılında Erzincan’da doğdu.Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi (1954), Maliye Bakanlığında müfettiş muavini ve müfettiş olarak çalıştı. 1965’te istifa ettiyse de 1972’de Ankara’da gene aynı işe döndü, bir ara İstanbul’da Darphane Müdürlüğü yaptı (1975-1976), emekli oldu.İlk şiiri Mülkiye dergisinde (Ankara, 8 Ocak 1953) çıkan Cemal Süreya buluşları ve söyleyiş biçimiyle İkinci Yeni şiirinin karanlığını giderdi; gelenekten yenilik yarattı; zarif, parıltılı şiirler yazdı. Kendi adıyla, ya da Osman Mazlum imzasıyla, şiir üzerine yazıları, eleştirileri de aranan yazılar oldu.Aylık Papirüs dergisini üç kez çıkardı: 1- Dört sayı (1960-1961), 2- Gene 1. sayıdan başlayarak 47 sayı (1966-1970) ve 3- Tekrar 1. sayıdan başlayarak (1980 Bahar) 2 sayı. Nisan 1977’de Ankara’da çıkmaya başlamış aylık edebiyat dergisi Türkiye Yazıları’nın yönetmeniydi, ama 3. sayıda dergiyle ilişkisini kesti. - 9.Ocak.1990

ESERLERİ

İlk kitabını (Üvercinka) 1958’de, ikinci kitabını (Göçebe) 1965’te, üçüncü kitabını (Beni Öp Sonra Doğur Beni) 1979’da yayımlandı. Bunları Güz Bittiği (1988) ve Sıcak Nal (1988) adlı şiir kitapları izledi. İlk üç kitabındaki şiirleri yeni ilâvelerle 1984’te yeniden yayımladı: Sevda Sözleri (Toplu Şiirler, Uçurumla Açan adlı yeni bölümle). Şapkam Dolu Çiçekle (1976),
Günübirlik (1982) bir takım denemeleri toplayan eserleridir. Üvercinka ile Yeditepe Şiir Armağanı’nı, Göçebe ile Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü’nü, son iki
kitabıyla da Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazandı.

Ölümünden sonra eşine yazdığı mektuplar On Üç Günün Mektupları (1990), denemeleri 99 Yüz (İzdüşümler-Söz Senaryoları, 1990), Folklor Şiire Düşman (1992), Uzat Saçlarını Frigya (1992), dergi ve gazete yazıları Paçal (1992), ‘Oluşum’ da Cemal Süreya (1992), Papirüs’ten Başyazılar (1992), çocuklar için yazdığı yazıları ise Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi (1993) adlarıyla yayımlandı ve adına bir şiir ödülü konuldu.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 27 November 2008, 16:40
ceyLin
Guest
 
Mesajlar: n/a
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Cenap Şahabettin ( 1870)- (1934)
1870 yılında Manastır'da doğdu. Askerî okullarda okudu. Askerî Tıbbiyeyi bitirdi. Paris'te ihtisasını tamamladı. Çeşitli yerlerde hekimlik yaptı. Emekli olduktan sonra Darülfünûn'da Türk Edebiyatı Tarihi derslerini okuttu. Fransız sembolizmi etkisinde kaldı. Servet-i Fünûn dergisinde yazdı.1934 yılında öldü.

ESERLERİ
İlk şiirleri Tamat adıyla basıldı. Şiirleri, ölümünden sonra "Cenab Şahabettin'in Bütün Şiirleri" adıyla yayımlandı
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 27 November 2008, 16:40
ceyLin
Guest
 
Mesajlar: n/a
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Cengiz Bektaş ( 1934)
1934 yılında Denizli'de doğdu. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi İç Mimarlık ve Mimarlık bölümlerinde okudu. Almanya'da mimarlık ve şehircilik kurslarına katıldı. Halen İstanbul'da yüksek mimar ve mühendis olarak çalışmaktadır.

ESERLERİ
Şairin; Kişi, Akdeniz, Mor, Dört Kişiydiler Bir de Ben, Yeryüzünün Yüreği, Yerdeli Gökdeli, Zeytinli Fırın Sokağı, Güz Ey, Fide, Onu birden, Dışların İçi adlı kitapları vardır
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 27 November 2008, 16:42
ceyLin
Guest
 
Mesajlar: n/a
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Dadaloğlu
Dadaloğlunun doğum ve ölüm tarihleri hakkında kesin bir bilgi olmamakla beraber eldeki kaynaklardan 1785-1868 olarak belirlenmiştir.Yani Dadaloğlu’nun 18.yy’ın son çeyreğinde doğup 19.yy’ın ortalarında öldüğü bilinmektedir. Güney illerinde dolaşan Türkmen topluluklarının Avşar boyundandır.Yaşamı hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımız Dadaloğlu’nun şiirleri yazılı kaynaklar aracılığıyla değil sözlü gelenek sayesinde bugüne ulaşmıştır.

Kalktı göç eyledi Avşar illeri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Arap atlar yakın eder ırağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir

Belimizde kılıcımız
Kirmani Taşı deler mızrağımın temreni
Hakkımızda devlet etmiş fermanı
Ferman padişahın dağlar bizimdir

Dadaloğlu yarın kavga kurulur
Öter tüfek davlumbazlar vurulur
Nice Koçyiğitler yere serilir
Ölen ölür kalan sağlar bizimdir

*
Avşar içinde ben güzel gördüm
Kozar arasından çeker göçünü
Kınalamış ayağını başını
Sırma ile örmüş sümbül saçını

Her sabah her sabah kendini över
Altın saç bağları topuğu döver
Sâde kaşı ile gözleri değer
Acem ülkesinin tâc-ı tahtını

Dadaloğlu al yanağın gülünden
Misk kokuyor saçlarının telinden
İnce belli nazlı yarin dilinden
Birkaç sene bekleyelim Hacın’ı
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 27 November 2008, 16:43
ceyLin
Guest
 
Mesajlar: n/a
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Davut Sulari ( 1926)- (27.12.1984)
Davut Sulari 17 yaşında mana aleminde bade içen güçlü bir aşık. 45 yılı aşkın bir zaman aşıklık geleneğini sazıyla sözüyle başarıyla yürütmüş, adını yurt içinde ve yurt dışında duyurmuş bir aşık. Erzincan' ın Çayırlı ilçesinde 1926 yılında doğdu. Büyükannesinin çocuğu olmadığı için babası Veli çocuğunu nenesine vermiştir. Nüfus kaydı Rindi Hanım'ın üzerine yapılmıştır. Dedesi Kaltık Mehmet Ağa tasavvuf şairiydi. Dedesi genç Davut'a saz çalma şiir söyleme ve türkü yakma zevkini aşıladı.

Aşıklık geleniğinin halk şiirinin her türünde başarılı örnekler vermiştir. Davut Sulari nin yaktığı türküler bugün dahi usta halk türküsü sanatçıları tarafından TV de ve kasetlerde okunmaktadır. Ankara ve İstanbul radyolarında 4 yıl bölge sanatçısı olarak çalıştı. Davut Sulari 1955 yılından itibaren Konya'ya gelir özel şiirli türkülü programlar sunardı.

Aşıklar bayramının Konya'da yapılmasında emeği geçmiştir. Usta aşık türkü atışma güzelleme dallarında büyük bir yetenek sahibiydi. Doğu Anadolu da asırlardan beri dilden dile anlatılan efsaneleri menkibeleri şiirleştirir sazıyla etkili bir makam ve deyişle dost meclislerinde sunardı. Bütün ömrünü aşıklık geleniğne sadık kalarak sürdürdü. Sulari yi sazından sazını Sulari den hiçbir zaman ayrı düşünmek mümkün değildi. 27 Aralık 1984 tarihinde Davut Sulari bir aşıklar meclisinde Erzurum'da yanık yanık türkü yakarken bu dünyadan göçtü.

Siyah Perçemlerin

Siyah Perçemini Yar Yar Dökmüş Yüzüne,
Salınarak Gelen Hümaya Bakın.
Kimden Söz İşitmiş Yar Yar Düşmüş Hüzüne,
Kader Yakışmayan Simaya Bakin.
Yar Yar Yar Eylemem Men.

Yaktın Yandırdın Beni,
Zalım Aldattın Beni.
Ne Dedim De Darıldın,
Bir Pula Sattın Beni.

A Göksün Üstüne Yar Yar Bir Bağ Dikilmiş,
Bin bir Çeşit Çiçeklerden Ekilmiş.
Dün Uğradım Bir Ücraya Çekilmiş,
Bulut Mu Gaplamış şu Aya Bakın.
Yar Yar Yar Eylemem Men.

Elin Sitemini Yar Yar Ağlarken Gördüm,
Gül Dibinde Kâh gül Sararken Gördüm,
Bir Seher Akşamı Çağlarken Gördüm,
Davut Sulari'deki Sevdaya Bakin.

Yeter
Şu havayı gönül payedarından
Yarana elveda edelim yeter
Yedi nar sunanlar yandı narından
Cehennemde çıkıp gidelim yeter
..........................................
Ben dervişem hoşça kervan düzmüşem,
Gönlüm bahar yeli gibi sezmişem
Dalgıcım aşk deryasında yüzmüşem
Naz etme ey bülbül sedalım yeter

Davut Sulari'yim mana-yı natık,
Biz araf ehline uymuşuz artık
İlm-i cavidandan mücevher sattık
Gönül kervanını güdelim yeter


Kipriğin Gaşına Değdiği Zaman

Kipriğin Gaşına Da Değdiği Zaman,
Bekleme Sevdiğim De Vur Beni Beni.
Sevdanın Şafağı Da Söktüğü Zaman,
Diyardan Diyara Da Sür Beni Beni.

Saçların Rüzgarı Da Tel Tel Biçende,
Dudağın Dilinden De Şerbet İçende.
Gönlümde Duygular Ateş Saçan Da,
Alevden Gömleğe Sar Beni Beni.

Çek Katarı

Çek Katarı Ben Gelirim Peşine
Ali Meydanına Varalım Hele
Merhametin Yok Mu Gözüm Yaşına
Pire Bağlı Olup Duralım Hele

Ey Müminler Gerçek Erler Merhaba
Ey Rehberler Gerçek Pirler Merhaba
Hazır Dostlar Hazır Yerler Merhaba
Sakiler Sazları Kuralım Hele

Davut Suları'yım Gördüm Didarı
Muhabbeti Baldır Kendisi Arı
Hazreti Ali'nin Sır Zülfikarı
İnkarın Boynuna Vuralım Hele
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 27 November 2008, 16:43
ceyLin
Guest
 
Mesajlar: n/a
Post Cvp: Önemli ŞairLerimiz

Ece Ayhan ( 1931)
1931 yılında Muğla’nın Datça ilçesinde doğdu.İstanbul’da Atatürk Erkek Lisesi’ni, Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni (1959) bitirdi. Kaymakamlık, yayınevlerinde redaktörlük yaptı.İlk şiiri Türk Dili dergisinde çıkmıştı (Şubat 1954). Yeni motifler, karanlık çağrışım atkılarıyla ördüğü şiirleri; onu, şiirimizde 1956/57 yıllarında başlayan İkinci Yeni Akımının en çok sözü edilen şairlerden biri oldu.

ESERLERİ
Şiir kitapları:Kınar Hanımın Denizleri (1959), Bakışsız Bir Kedi Kara (1965), Ortodoksluklar (1968), Devlet ve Tabiat (1973), Yort Savul (1977- Şiir kitaplarının toplu basımı), Zambaklı Padişah (1981), Çok Eski Adıyladır (1982), Çanakkaleli Melahata İki El Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi (kimi yazı ve konuşmalarıyla birlikte, 1991), Son Şiirler (1993), Bütün Yort Savullar (1994- Şiir kitaplarının toplu basımı)Defterler (1981; Yeni Defterler (genişletilmiş basım, 1984) ve Başıbozuk Günceler (ilk iki kitabın genişletilmiş basımı, 1993), Aynalı Denemeler (1995) günce-anılarını topladığı kitaplarıdır. Yalnız Kardeşçe ‘de (1984) şiir üzerine söyleşilerini, Kolsuz Bir Hattat’ta (1987) ve Şiirin Bir Altın Çağı’nda (1993) konuşmalarını ve yazılarını derledi. 1993’te yayımlanan Sivil Şiirler’de yazı, söyleşi, hikaye ve şiirleri yer alıyor. Daha sonra üç kitap daha yayımlandı. Dipyazılar (denemeler, 1996), Morötesi Requiem (anlatı, 1997), Sivil Denemeler (deneme, 1998).
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Forum Seç


Saat: 15:31


Telif Hakları vBulletin® v3.8.4 Copyright ©2000 - 2025, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.