![]() |
![]() |
|
#1
|
|||
|
|||
![]()
Leyla Süleyman
Makedonya Türk Edebiyatı 1950 yılından sonra aylık Sevinç ve Tomurcuk çocuk dergilerinin, Türkçe kitapların da yayımlanmaya başlaması, şiir çalışmalarının hız kazanmasına zemin hazırlamıştır. Ancak araya giren 1953 göçü, Makedonya Türk şiirinin bu hızlı gelişimini sekteye uğratmıştır. Göçün hız kestiği 60�lı yılların ortalarında, Sesler Aylık Toplum-Sanat Dergisi�nin de yayın hayatına girmesiyle, slogancılıktan uzaklaşma, gerçek şiiri arama çabaları daha da güçlenmiştir. Önce, söyleyeceklerini somut bir tarzda iletmek için düşünce ve duygularını gereksiz sözcüklerden arındırarak kurduğu kusursuz dizelerde ortaya koyduğu ince lirizm tonlarıyla dikkatleri çeken , yazdıklarıyla okuru düşünmeye iten Avni Engüllü ile birlikte Mustafa Yaşar, Yusuf Edip, Sabahattin Sezair, Fahri Ali, Suat Engüllü, İrfan Bellür; daha sonraları da Esat Bayram, Sabit Yusuf gibi şairlerin yer aldığı, Makedonya şiirine güç veren, yeni bir yazar kuşağı ortaya çıkmıştır. Makedonya Türk şiirinin yaşatılması misyonuna son katılanlar arasında, Melâhat Engüllü, Biba İsmail, Oktay Ahmed, Rıfat Emin, Tülay İbrahim, Leylâ Süleyman, Meral Kain, Arzu Abdullah gibi değerli genç şairleri de anmak gerekir. Tito Yugoslavyası�nın resmî siyasetî, 1951 yılına kadar Kosova�da Türk varlığını tanımıyordu. Bu nedenle Kosova Türkleri, ilk başta Makedonya Türklerine tanınan olanaklardan yararlanamadılar. Bu nedenle birçok alanda olduğu gibi, edebiyatta da ortaya çıkan alt yapı eksikliğini, 1969 yılına kadar Makedonya Türklerinin sahip oldukları olanaklardan yararlanarak giderdiler. |
#2
|
|||
|
|||
![]()
Lütfi Kireçci
Şair ve ressam olan Lütfi Kireçci, 1955 yılında Kahramanmaraş�ta doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini memleketinde yaptı. 1977 yılında Ankara Ticaret Turizm Yüksek Öğretmen Okulu�na kaydoldu. O günün Türkiye�sinin ülkücü mağdurları arasına girdi. Çok sevdiği okulunu bitiremedi. 12 Eylül döneminde uzun yıllar zindanlarda süründürülenlerden biri oldu. Zulüm zindanlarını Yusufiye'ye çevirmesini bildi. Şiir ve resme ilgisi daha ilkokul sıralarında başladı. İlkokulda resim dersinden bütünlemeye kalınca o yaz annesi ve babası tarafından bir gün bile sokağa çıkmasına müsaade edilmeyerek bütün yaz tatili boyunca resim çalıştırılınca geleceğin ressamının gizli bir kabiliyeti ortaya çıktı. Bütün öğrenimi boyunca en iyi dersi resim oldu. Yağlı ve sulu boya tablolarının yanında yüzlerce desen, grafik ve portre çalışması var. Şiir ve resim çalışmaları ilk olarak Bizim Dergâh Dergisinde yayınlandı. Birçok kitap kapaklarını ve kitap desenleri yaptı. � ...Ve Taş Duvarları Aştık� isimli antoloji kitabı gibi birçok yerde şiirleri yayınlandı. Bazı şiirleri Arif Nazım, Hasan Sağındık ve Osman Öztunç tarafından bestelenerek kasete okundu. �Zulüm Adam Öldürmez� isimli ilk şiir kitabı, Yusufiye'den hapishanden çıktıktan sonra da �Güneş İndirme Vaktidir� isimli ikinci şiir kitabı yayınlandı. |
#3
|
|||
|
|||
![]()
Magcan Cumabayulı ( 1893)- (1938)
Kazak Edebiyatı Magcan Cumabayev (1893-1938), Kazak bozkırlarında ortaya çıkan millî uyanışa, millîleşme çabalarına ve kurtuluş mücadelesine kuvvet veren aydın, yazar ve şâirler arasında Magcan Cumabayev (1893-1938), Sultan Mahmut Toraygır (1893-1920), Jüsipbek Aymavıt (1889-1931) ve Şahkerim Kudayberdi gibi kişilerin de Kazaklar nezdinde önemli bir yeri vardır. Yukarıda saydığımız Kazak aydınlarının arasında bulunan Magcan Cumabayev, önemli bir sîmadır. Cumabayev, İstanbul�da yeni usûle göre eğitim veren bir Çala medresesinde okudu ve bu yerde Arapça, Farsça ve Çağatay Türkçesini öğrendi. İlk şiir denemelerini burada yaptı. Daha sonra Kazan�a gitti ve burada da başka bir medreseye devam etti. Şolpan adındaki ilk şiir kitabı Kazan�da basıldı. Mir Jakup Dulatulı ile tanıştıktan sonra Kazak kültürünün yaygınlaşması için çalışmalara başladı. Rusça da öğrendi. Diğer milliyetçi Kazak aydınları ile beraber Alaş hareketine katıldı. Büyük bir Türk milliyetçisi olan Cumabayev, Kazakların ve bütün Türkistan�ın millî şâiridir. Şiirlerinde Türk topluluklarının o dönemdeki dağınıklığından, yabancı işgali altında yaşamak zorunda kalışlarından ve bundan dolayı duyulan ezikliklerden bahseder. Kün men Tün (Gece ile Gündüz), Alıstagı Bagrıma (Uzaktaki Kardeşime), Türkistan, Oral, Aksak Temir Sözü (Aksak Timur Sözü), Künşıgıs (Doğu), Ot (Ateş) gibi şiirleri bulunmaktadır. Alısta avır azap çekken bavrım, Kuvargan beyçeşektey kepken bavrım, Kamagan kalın cavdın artasında, Köp kılıp közdin casın tökken bavrım �Uzakta çok azap çeken kardeşim, Solmuş lâle gibi olmuş kardeşim, Kalabalık düşman kuşatması altında Göl gibi gözyaşı döken kardeşim!� (Magcan Cumabayev, Türkler, cilt:19.) Kazak Edebiyatının Belli Başlı Temsilcileri Bünyamin ÖZGÜMÜŞ Yağmur Sayı : 16 Temmuz - Ağustos - Eylül 2002 xxxxxxxxxxxx Magcan Cumabyulı Alısdaki bavuruma (Türkçesi Uzaktaki Kardeşime ) Çanakkale Savaşı sırasında yazmıstır. Türkistan adlı şiirleri ileTürk Dünyasının kalbine taht kurmuş Turan fikrini savunduğu için 1938 yılında Stalin tarafında idam edilen Büyük Kazak Edeiyatçısıdır. UZAKTAKİ KARDEŞİME Uzakta ağır azap çeken kardeşim! Kurumuş lale gibi çöken kardeşim! Etrafını sarmış düşman ortasında Göl kılıp göz yaşını döken kardeşim! Önünü ağır kaygı örtmüş kardeşim! Ömrünce yaddan cefa görmüş kardeşim! Hor bakan,yüreği taş,kötü düşman Diri diri derini soymuş kardeşim!... Ey pirim!Değil miydi Altın ALTAY Anamız bizim?Bizlerse birer tay, Bağrında,yürümedik mi serazat? Yüzümüz değil miydi ışık saçan ay? Alaca altın aşık atışmadık mı? Tepişip bir döşekte yatışmadık mı? Anamız olan ALTAY'ın ak sütünden Beraber emip beraber tatışmadık mı? Akmadı mı bizim için dupduru bulak, Şarıldayıp şarıl şarıl dağdan inerek? Hazırdı uçan kuş,kopan yel gibi Dilesek bir bir atlar,tıpkı burak! ALTAY'ın altın günü nazlanarak Gelende,sen pars gibi bir er olarak, Akdeniz,Karadeniz ötelerine, Kardeşim,gittin beni bırakarak!... Ben kaldım yavru balaban,kanat açamam, Uçam diye davramsam bir türlü uçamam, Yön bulduran,yol gösteren can kalmadı; Yavuz düşman koyar mı şimdi beni vurmadan? Kurşunlar genç yüreğime saplandı, Günahsız taze kanım su gibi aktı; Kansız kalıp,kuruyup bayıldım, Karanlık mahbese sıkıca kapattı. Görmüyorum artık gece gezdiğimiz kırı,ovayı, Gündüz güneşi,gece gümüş nurlu ayı; Nazlı nazlı ipek kundaklara sarmalayıp Bizi büyüten altın ANAM ALTAY'ı Ey pirim!Ayrıldık mı ulu bütünden? Dağılmayıp yılmayan yağan oklardan Türk'ün pars gibi yüreği varken Gerçekten korkak kul mu olduk sinip düşmandan? Kudretli olmak isteyen Türk'ün canı Gerçekten bitap düşüp kalmadı mı hali? Yürekteki ateş söndü mü,kurudu mu DAMARINDA KAYNAYAN ATALAR KANI? Kardeşim!Sen o yanda,ben bu yanda, Kaygıdan kan yutuyoruz,bizim adımıza Layık mı kul olup durmak,gel gidelim ALTAY'A ATADAN MİRAS ALTIN TAHTA. |
![]() |
|
|