#1
|
|||
|
|||
SÖylev
SÖYLEV
Tek kişinin izleyici önünde olanları bilgilendirmek daha çok da coşturmak amacıyla yaptığı uzun konuşmalara denir. Söylev verene söylevci denir. Burada asıl amaç konferanstaki gibi bilgi vermek, izleyenleri duygulandırıp coşturmaktır. Konferansla söylevi bir birinden ayıran en önemli özellik sesin olanaklarıdır. Sesin olanaklarının kötü kullanılması iyi bir söylevi konferans havasına sokabilir. Bunun için sesin olanaklarının iyi kullanılması gerekmektedir. Söylev (nutuk / hitabet): “Bir topluluğa düşünceler, duygular aşılamak amacıyla söylenen, uzunca, coşkulu ve güzel söz, nutuk, hitabe.” “Bir topluluğa, bir konu üzerinde görüş ve inançlarını aşılamak amacıyla yapılan konuşma; bilimsel konular üzerindeki konuşmalara göre kişisel biçem ve coşku taşır. Konularına göre siyasal, dinsel söylev, hukuk söylevi, tören söylevi… olarak çeşitli adlar alır.” Söylev (nutuk / hitabet): Yenidünya düzenine uymayan nitelikleri dolayısıyla, bu türler, neredeyse yalnızca siyasilerin tercih ettikleri mitinglere dönüşmüştür. Diğer belirlemeler: 1- Özel durumlara yönelik olarak yapılıyor, belli bir hazırlık gerektiriyor. 2- Bireysel sunum. 3- Dinleyiciye değil dinleyicilere sesleniliyor. 4- Dinleyiciler etkin değil. Ancak dinleyicilerin, dolaylı da olsa, konuşmayı etkilemesi ve konuşmaya yön vermesi söz konusudur. 5- Konuşmalar genele açık. 6- Konuşmalar, popüler ve/veya yarı bilimsel konularda olabiliyor. 7- Konuşmalar daha sonra yazınsal bir metne dönüştürülebiliyor. 8- İşitsel ve görsel medya organlarında yapılabiliyor. 9- Konuşma tek oturumda yapılıyor. 10- Sürekli hale gelmiyor. 11- Adlandırma iletiye ve ortama göre yapılıyor. 12- Konuşmacılarda açık veya zihinde bir konuşma metni var. 13- Konuşmacılar için önceden belirlenen belli süreler var. 14- Konuşmalar bir başkan tarafından yönetiliyor ve başkan konuşmacıların dışında birisi olarak belirleniyor. Bunların dışında iyi bir söylevci yapacağı konuşmanın yer ve zamanını iyi ayarlamalı, içten ve doğal olmalı, abartılı el - kol eylemlerinde bulunmamalı, yazılı metne sık sık bakmamalıdır. Mustafa Kemal Atatürk çok iyi bir söylevcidir. Bunu da Nutuk adlı ölümsüz eseriyle kanıtlamıştır. Burada, Cumhuriyeti emanet ettiği gençliğe şöyle seslenmektedir: “ Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedbahtların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilir. Cebren ve hile ile aziz vatının bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten dahi elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve delalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte; bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” |