#1
|
||||
|
||||
Murat SÂKİ
Nupelda...
Seviyorum Nupelda altını çiz... Silkdiğim kovalamacalardan kıvamını bulmamış bakışlar sekdırdim Omuzlarımda...Firavuncukların koşuştukları rakamlarda başıboş kovanlardan yeller uğuldattım ''ar'' ını takbil eyleyen... ve Aglattılar şarkımızı fırat oldu... nupeldam öldürme... şimdi elınde kırbaç sırtımda şaplattıgın.. dicle ki nice denizleri cıkarırdı cebinden aya karşı uzanışında utanırdı şehnaz örüşlerini serip kıyısında can yakmaya..Rüzgarın hemhelerini şu titremelerle ağız dolusu gülerdi..Mecnun gel edince lakin saclarını ihanetler caldı böğrünü bir ikindi uykusunda göz yumduğu denizlerde kargalar olup aşırdılar incisini...En cirkinlere bile elletir oldular ona her bir yerlerini... Etini gögsünde yayan bir yetmedir dağ gibi yetimliği..''Rüstem e minder düşman e beter idi...'' Oysa esirin.. Yinede uçu verecek toz sanma ıslığında... Balık avuçlarında mutandan sözler cağlatanda O... Nupelda nokda ile başlamaz cümle ile... Kağıttan ucakların bombardımanında.. Sahicikden yara alınmazdı bildiğim...'' baldır an'' derdi gecmişim... bitişdirdim... Öfkesine yer oynatan akışına emva'acının dağda'gasına... Keşmekeşliğine katan perizade...Kime ayrışırsın... Karan(lık) fillerde hortumladığın kundaklık gülüşlerimin dil yarığında yakınlığımı uzaklaşdıran taşlar döşedeğin yolları halat yapdım boynuma... kırk satır hıncım..kırk satır kinim.. sürüklen parcalan.. Yarasalar rağmına Suyun Suya aydınlığa... Gözlerimin Şehadetine... Seviyorum Nupelda Üstünü çiz... eyvallah... Murat SÂKİ |
#2
|
||||
|
||||
Cvp: Murat SÂKİ
Önce yalnızlıklarımızı vurdular ve kalabalıklaştırdılar yalnız yanlarımızı.Siren seslerinin sessizliğini içimize gömdüler daha sonra.Zulüme kafa tutan tüm italik düşüncelerimiz silikleşti yeryüzü sahifesinde.Bir sabah namazı çıkışı vuruldu en dik duran kelimemiz.
"Yükselsene Metin" emri gelmişti çünkü öte tarafta.Ve o kainatın en yüce noktasına yükseldi esaretlere boğulmuş cesaretlere uzak kalarak.Ama biz silik haritalarda dikkat çekmeyen küçük cümleler olarak kaldık kitaplarda.İniltiye dönen ağıtlarımızı haykırışa çevirememenin ezikliği vardı hala üzerimizde.Önce elimiz ayağımız sonra yüreğimiz bağlandı farkettirilmeden.Oysa biz hep "bağlansa elim ayağım bağlanmazki yüreğim" derdik.Demekki dilden çıkana değil yürekten çıkana kelam diyordu arşın yazıcıları.İşte böyle eritildik ve işte böyle eridik biz... Coğrafya bilmeyen pranga aşinası ayaklarımızı kestiler daha sonra.Çocukların sevinçleri hüzne çevirildi en acı rüzgarlar Kudüs sokaklarını yalarken.Mescid-i Aksa derdi bir yanımız ama boş bırakırdık Süleymaniye'yi.Süleymaniye Mescid-i Aksa'nın akrabası olmamışmıydıki.Aynı kanın sürüldüğü aynı taşlarla kurulmadımı ikisi.Süleymaniye'den varılamazmıydı Mescid-i Aksa'ya.Bunu hiç sormadık sorulara yabancı olmayan dimağımıza.İşte biz hep böyle uzaklaştık benliğimizi şenlendiren muştulardan.Ve biz mum gibi durduk şamdanlarda.Etrafımıza siyah perdeler çektik.Eridikçe etrafımızı kararttık.Oysa biz bu değildik.Cehennem kadar yakmalı güneş kadar ısıtmalıydık etrafımızı.Neydi hata.Neydi yanlış.Sormaya cesaret edemiyordum bu yazımı bitirdiğimde.Mazur görün utancımı yine kalemim kaşınıyor... Murat SÂKİ |
#3
|
||||
|
||||
Cvp: Murat SÂKİ
Yağmura güneş giydirip
Gölgeleri ıslatmak gibiydi Sizi sevişim Üşümek kadar yalpalayıcı Ve düşmek gibi sarsıcı Ama tutunamadım size Ve tutamadım Siz(sizliğ)i -Ve mâ volve nefsi- Şimdi Usta marangozlardan çıkmış Sakatatlarla seslenir buzulum ---->frengi+frengi+frengi Bana bir daha bakın Hayır öyle değil Körlüğünüzle bakın Öyle bir bakın ki Sökülsün içimdeki put Sonra sıkın avcunuzu Yumruk yumruk devrilsin Alnımdaki yahudi akrebi Ve soksun kendi döşünü Ziyandayım ya; Zerdüşt Artık ısınmam ateşlerde Hayır hayır kabarma Haklı değilsin (ki Hakk’ın yok haklı olmaya) Burda kulak var Ama bende ağız yok -güle güle Nietzsche- Senide terkediyorum Artık dönüşü yoktur Dönmelerimin bile Çaresizim Ve çare-sizliğinizim Çünkü öğrendim sırrı Mağaradan çıkan ses Sadece mağarada yankılanır Artık demir suya değdiya; Sende git meyus sevgili Derimdeki tel örgüleri sökmeden Git sende kanlı kerpetenlerce Ben yine her zamanki gibi Yaralarımı ağzıma kitleyip Suskunluğumun difterisinde Ağlarım yangın yangın Hayır sen sevinme! Sana ağlamayacağım Gözümdeki yıldırım çiziği Senin izlerin değil Eğer ağlıyorsam yırtılırcasına Ve göğe çarpıyorsam şimşekleri Bu kendi kâfir gözyaşlarıma Cehennem ateşi doğrayışımdır Evet Milattan önce Ne demiştim sana ben: “Volvera Solfa ” Haklıydımevet Ne yazıkki haklıydım Son kez uğradı pencereme Ellerinin değdiği rüzgâr Son kez çaldı kapımı Vizesini âhından alan Azrail Haydi git yanımdan şimdi! Sizde gidin apar topar! Yanımda durmayın! “Vulnerat omnesvolvera's necat” Sizede bulaşmasın salgınım Ve sen dostum Bir sen kaldın elimde hayattan Ama senide terkediyorum Çünkü her vazgeçiş Kendi vuslatını doğururmuş Artık kalkış vakti gelmiştir İskelede bir kol olmasada Melekler sallıyor kanatlarını Ve bu bana yetiyor İnadına! Evet inadına bırakmıyor bizi O! Tüm sevdiklerim Ve tüm canlılar Başka bahara kaldı Koklamak çiçekleri Murat SÂKİ |
#4
|
||||
|
||||
Cvp: Murat SÂKİ
-Kabza-mda körüklü bir intikam
Irmaklar misali akıyor kalbim Gecenin siyahında bir beyazlık Karartıyor şafağın gri rahmini Ve döl değmemiş kuytu sokaklar Kaldırım yeşiline soyunuyor inatla ''Tut''(sak)..lığı yeni değil göğsümün Müfessir kavgaların sağanağında Çok can çekti inancım ve aşkım Sırt çevirdim sorgusuz yağmurlara Kan sularında yıkadım saçlarımı Ve kalbine yürüdüğüm bu şehirden Asırlar yudumladım her nefeste Bulutların avcuna hınç aşıladım diye Kar taneleriyle yıkadım esmerliğimi İhanetten nasibini alınca sahra kuşu Süvari bakışlı mor kartallara tutundum Öksüz serçelerin dudağındaki mırıltı Ve şehrin kalbini kesen ateşten makas Beni sonsuz bir savaşa sürüklüyordu Zindanları avuçlamak zor değildi Ve zor değildi küfretmek geceye Bir gök kadar gürlemeliydi sesim Ve şimşekler çakmalıydı gözlerimde Azrail siyahlığına bürünen gölgem Güneşe kibrit çakmalıydı korkusuzca Ve kara şahinlerin kılcal damarlarına Ölümsüzlük duası üflemeliydi dilim Türküsü çalınmış çocuklar ağlamadan Kaçmalıydım bu şehirden apar topar Ardımda cellat yanığı düşler bırakıp Gökkuşağından çaldığım yedi intiharı Devrik kızların kalplerine kusmalıydım Ve matemine soyunduğum med akşamlarını Şeytanların paslı dudaklarına değdirip Sabahın kara gözlerine mühürlemeliydim Ama yenildim bende her asi savaşçı gibi Kendi duvarımı kendi yumruğumla kırıp Düşen her taşı ciğerimle öpmek istedim Fakat yorgun gövdeme mahşer çiseledi Ve bozdum aşktan yana tüm yeminleri Vurgun yedim hançer saplı caddelerden Kırmızı akşamların esaretine düşünce Kendi kızıl kanımın bile düşmanı olup Boşalttım bütün damarlarımı umarsızca Kınası çizilmiş bir karanfil türküsü bu El değmemiş denizlerin yassı matemi Tanı beni ey korkusuz korkuların şâhı Hoyrat yamaçların dul çocuğuyum ben Mısramsı bedenimden dökülen harfler Karıncaların kıyamet tutkusuna meftun Ve sizin cehennem sanıp kaçtığınız yerde Ben sevdalarımı üşütürüm korkusuzca |
Benzer Konular |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Erkekler kahveye gitmekten neden hoşlanır | Yorgun Yürek | Erkeklere Özel | 0 | 22 June 2009 00:06 |
★Bir Sebebi Var★ | eLanuR | Aşk - Sevgi | 0 | 5 December 2008 15:59 |
Dişlere Gelen Ani Darbeler Sonucu Oluşan Zararlar | ceyLin | Sağlık | 0 | 4 December 2008 17:04 |
Cmodes Komutları.. | ceyLin | ConferenceRoom | 0 | 11 November 2008 11:43 |