#1
|
||||
|
||||
Gölge
1Saydam olmayan bir cisim tarafından ışığın engellenmesiyle ışıklı yerde oluşan karanlık.
"Söğütlerin gölgesi koyu mavi, çapraşık / Bir suyun kenarından uzanıyor derine." - 2Güneş ışınlarından korunulacak yer. "Sakın kesme gölgesinde yorgun çiftçi dinlensin" - 3Ne olduğu anlaşılamayan karaltı, °siluet. "Sonra bir gölge belirmişti kuş uçmaz yoldan." - 4Resimde bir şekli belirginleştirmek için, onun ışık almaması gereken yerle- rine vurulan az çok koyu renk. 5Birinin yanından hiç ayrılmayan kimse. Sanki müdürün gölgesi, hiç peşin- den ayrılmıyor. 6Koruma, kayırma, °himaye. Ablasının gölgesinde yaşıyor. 7Bir duygu ya da olayın yansıması. |