#1
|
|||
|
|||
Ahmet Kaya'nın Kısa Yaşam Öyküsü.2
Olgunluk çağında ülkesinin içinde bulunduğu olumsuzluklara, mevcut gidişata ve sistemin hoşnut olmadığı her yanına şarkılarla müdahale etmeye çalışan bir 'muhaliftir' o ve şarkıları her yerdedir artık.
Giderek başı, sıklıkla derde girer, birçok yerde konser verememenin yanı sıra albümleri 'sakıncalı' bulunup kısmen de olsa toplatılır. Bu sürecin şarkılarına yansıması kaçınılmazdır. Yeni albümün adı 'Başım Belada'dır o yüzden. Ahmed Arif, Attila İlhan ve Yusuf Hayaloğlu'nun şiirleri ve şarkı sözleri Ahmet Kaya mOlgunluk çağında ülkesinin içinde bulunduğu olumsuzluklara, mevcut gidişata ve sistemin hoşnut olmadığı her yanına şarkılarla müdahale etmeye çalışan bir 'muhaliftir' o ve şarkıları her yerdedir artık. 13. Albüm olan "Tedirgin", sesinin rengini ve olgunluğunu günün teknik imkanlarıyla buluşturduğu bir çalışmadır. Yeni ve müziğine daha profesyonel bir destek sunacağına inandığı bir firmaya transfer olur bu albümle. 90'lı yıllar, beklenen ve özlenen özgürlükleri sunmak yerine, Türkiye üzerindeki gri havanın devam ettiği yıllardır. Ve ülkenin önünü açması gereken sanat yine hep tehdit altında, aydınlar yine 'tedirgin' dirler. Ahmet Kaya, hayata şarkılarıyla ve muhalif duruşuyla müdahale etmeye devam etmektedir. Ve 14. albüm "Şarkılarım Dağlara" hazırlanır. Kendi söz ve müziklerinin ağırlıkta olduğu bu albümde, ilk defa Gülten Kaya'da bir şarkı sözü yazmış ve yol arkadaşını yine yalnız bırakmamıştır. Ahmet Kaya dinleyicisini yeni ve güçlü bir isimle daha tanıştırır; Orhan Kotan. Uzun yıllar bir Kuzey Avrupa ülkesinde sürgün yaşayan bu Kürt şairi ile buluşması tesadüfi değildir Ahmet Kaya'nın.. Ve şarkılarını dağlara söylemesi de..90'lı yılların ikinci yarısına doğru ülkenin bir tarafı ciddi bir savaşın bütün sonuçlarını ve acılarını yaşarken ve dağlarda genç insanlar ölürken, Ahmet Kaya bu gerçeği de şarkılarına taşımış ve toplumcu yanını bir kez daha koymuştur dinleyicisinin önüne. Albüm çok büyük satış rakamlarına ulaşır. Umutla beklenen ve özellikle Ahmet Kaya'nın ifade ediş biçimiyle 'Tam bağımsız ve Gerçekten Demokratik bir Ülke" özlemi her geçen yıl biraz daha ertelenmekte, hem savaşın sonuçları hem 'kayıplar' gibi bir gerçekle karşı karşıya olmak onun duygularını bir kez daha ayaklandırmaktadır. 15. albümün adı bile Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu sembolize etmektedir; "Beni Bul".. Ahmet Kaya gerçeğini artık herkes kabul etmektedir. Çıktığı her televizyon programı reyting yapmakta, onunla yapılan röportajlar yazılı basında satış artırmakta, Ahmet Kaya dergi kapaklarındaki haklı yerini almaktadır artık. Eşi Gülten'le birlikte kendi isimlerinin baş harflerini taşıyan bir prodüksiyon şirketi kurup (GAK PRODUCTION), iyi ve nitelikli müzik yapan herkese kapılarını sonuna kadar açmışlardır. Şimdi bütün birikimlerini paylaşma zamanıdır onlara göre. Ahmet Kaya, üretkenliğini başka bir alanda daha deneyip, bir ulusal TV kanalında "Ahmet Abi'nin Vapuru" isimli bir program yapmaya başlamış, yine 'vazgeçilmezi' Yusuf Hayaloğlu ve eşi Gülten'le yoğun ve yorucu bir performans için kollarını sıvamıştır. 'Gak Production'da, Kent Ozanları isimli çağdaş halk müziği yapan bir grup ve on yıldır asistanlığını yapan Çetin Oraner'in albümlerine de yapımcı olarak imza atan Ahmet Kaya, bu arada kendi sürecini de devam ettirmekte ve hep amaçladığı bir şeyi gerçekleştirmek istemektedir. Yıllar öncesinin teknik imkanlarıyla az kanallı stüdyolarında kaydettiği şarkılara yeniden düzenlemeler yaptırmak ve giderek oturan ses rengiyle o şarkıları yeniden okumak istemektedir. "Yıldızlar ve Yakamoz" isimli 16. albüm fikri de böyle olgunlaşır. Yaptığı her albümde, haftalarca-aylarca müzik listelerinin en üst sırasına yerleşen ve başarı grafiğini her defasında, her yeni ürünüyle yükselten Ahmet Kaya, her yıl düzenlenen ve neredeyse gelenekselleşen ödül törenlerinde birinciliği kendi dalında hiç kimseye bırakmadan onlarca ödül almaya devam eder. Bu başarıyı "Dosta Düşmana Karşı" adlı 17. albümü izler. Artık alıştığı başarılardan birinin daha keyfini yaşarken, Magazin Gazetecileri Derneği'nin düzenlediği 'Yılın Müzik Yıldızı' ödül töreninde de yerini alır. Bütün müzikal süreci boyunca, onu rahatsız eden ve çağa ve çok sevdiği ülkesine yakıştıramadığı her şeye müziğiyle cevap veren Ahmet Kaya, tam da o sıralar yeni bir albüm çalışması için kolları sıvamış, repertuarını oluşturmuş ve yanı başımızda yok sayılan bir kültürün ve bir dilin acısını, alıştığımız biçimde şarkılarına taşıma çabası içine girmiştir. Yeni albümünde, hiç bilmediği halde bu dile bir selam göndermek ve bu kardeş halkın yüreğine seslenmek istemiştir. Ödülünü alırken yaptığı teşekkür konuşmasında yeni çalışmasından ve bunun gerçekleşeceğine dair inancından söz etmek istemiştir. Masum bir türkü söylemek isteğinin, hazin bir öykünün başlangıcını oluşturduğu o ödül gecesi, Ahmet Kaya sürecinde bir milata dönüşecektir. Akıl almaz bir linç girişimi ile hukuki savunmasını yapmış ve turnesini gerçekleştirmek üzere Avrupa'ya gitmiştir. Bu, onun çok sevdiği ülkesine bir daha ve asla dönemeyeceği bir yolculuktur. Kayıtlarını ve okumalarını bitirdiği son albümü "Hoşçakalın Gözüm" tam bir veda albümüdür ve onun sevgili yol arkadaşı Gülten Kaya'ya emanettir artık..Paris'te yaşadığı fiili sürgün süreci ve köklerinden koparılmış olmanın acısıyla, 16 Kasım 2000 yılında, arkasında inanılmaz bir duruş, dosdoğru bir imaj, hayran olunacak bir onur ve hayatlarımızın üzerine serpilmiş güller gibi duran yüzlerce şarkı bırakarak gitmiştir.. Bütün acısını içine gizleyerek, birkaç ay içersinde bu son albümün mıx, editing-mastering çalışmasını tamamlayan Gülten Kaya, büyük bir kararlılıkla Ahmet Kaya'yı hayata taşımaya. yola devam etmeye karar vermiştir. Bu çalışmanın arkasından, 20 sanatçı ile, belki dünyada bile ilk kez denenen bir saygı albümü yapmaya karar vermiş ve ön hazırlığı 1 yıl süren bu çalışmayı DİNLE SEVGİLİ ÜLKEM adıyla sunmuştur Ahmet Kaya sevenlerine. Albüm çok büyük ilgi görmüş ve yıllardır sesi kısılmaya çılışılan Ahmet Kaya,yollarda,meydanlarda,alanlarda yeniden şarkı söylemeye başlamıştır. Yokluğunun her yıl dönümünde Ahmet Kaya'yı yine onun şarkılarıyla selamlamak isteyen Gülten Kaya, bu defa arşivde kalmış ve henüz hiç gün ışığına çıkarılmamış Ahmet Kaya şarkılarının teknik olarak hazırlayıp, BİRAZ DA SEN AĞLA ismiyle sunmuştur. Bu album kapağında Ahmet Kaya'nın, Taksim Meydanında, aynı isimli albümünün kapağına bakarken görülmesi, onun varlığının ve yaşadığının bir simgesi olarak tasarlanmıştır. olarak yola devam eden Gülten Kaya, bu çalışmanın arkasından BAŞIM BELADA ismiyle yayınlanan Ahmet Kaya ile ilgili kitabı Türkçe ve Kürtçe olarak yeniden yayımlayıp, olarak, Ahmet Kaya geleceğe taşıma mücadelesini devam ettirmektedir. Profesyonel süreci boyunca onun müziğinde çeşitli isimler bulunmuşsa da Ahmet Kaya, kendisini hep toplumcu-gerçekçi sanat kategorisinde görmüştür. Dünyada 'protest müzik' olarak tanımlanan bu türün ülkemizdeki önemli temsilcilerinden olan Ahmet Kaya'nın en belirgin ve ayırdedici tarafı, müziğinde geleneksel motiflerle ulusal kültür değerlerinden yola çıkması ve müzikalite açısından evrensele yaklaşmasıdır. Ahmet Kaya, toplumsal süreçten hiç kopmadan müziğini yapmış, hep Türkiye'nin siyasal ve toplumsal gidişatına paralel bir seyir izlemiştir. Türkiye'de her söylediği söz ve şarkısı olay olan Ahmet Kaya hakkında birçok dava açıldı ve kendi deyimiyle Emniyet Müdürlükleri ve Devlet Güvenlik Mahkemeleri onun ikinci adresi oldu. Bu baskılara rağmen, ulusal kimliğinin kabul görmesi uğruna son yolculuğuna çıkan Ahmet Kaya hakkında, yurtdışında verdiği konserlerde, genel içeriği 'vatana ihanet' olan suçlamalarla çeşitli davalar açıldı. Bu davalardan biri Kaya' nın 3 yıl 9 ay hapis cezası almasıyla sonuçlandı. Bu dava, bir üst Mahkeme olan Yargıtay tarafından sonuçlandırılmadan aramızdan ayrılan Ahmet Kaya'ya, diğer davalardan ise, duruşmalara katılmadığı ve ifade vermediği gerekçesiyle gıyabi tutuklama kararları verildi. MGD ödül gecesinde yaptığı konuşmadan dolayı açılan dava beraatle sonuçlandı. Adını tarihin koyacağı bu sürgün yıllarında, ülkesinden tecrit edilmenin acısını ve vatan hasretini sadece kendi koynuna gizleyerek yaşamanın ve kocaman bir haksızlığın sonucunda, 'Memleket Hasreti'yle ayrıldı aramızdan. Ahmet Kaya gerek yaşamıyla ve şarkılarıyla ve gerekse de muhalif duruşuyla Türkiye'nin yakın tarihine önemli bir not düşerek ölümsüzleşti. "Masum bir türkü ve hazin bir öyküydü" koca bir hayattan onun payına düşen... Şimdilerde ise 'Yıldızlar ve Çicekler" ülkesinde.. O, Paris Komünarlarıyla ve dünyanın en önemli muhalifleri ve aydınlarıyla birlikte Pere- Lachaise mezarlıgında yatarken, bize duruşu ve sesi kaldı. 28.10.1957 / ............
__________________
ßen Ya$arIm Ya$anmI$ duyguLarImLa OrtaSında böLünmü$ UykuLarımLa Sen beni Dü$unme tOparLanIrım güLe güLe Git Sen SaygıLarımLa |