#1
|
||||
|
||||
Utangaç beyler, Bu Yazı Sizin İçin :)
Eğer utangaç mizaca sahip bir insansanız karşı cinsten biriyle dışarı çıkarken yüksek ihtimalle kendinizi rahatsız hissedip stres oluyorsunuz.
Biraz sonra okuyacağınız ipuçları bu stresten kurtulmanıza yardım ederken size kız/erkek arkadaşınızla buluştuğunuzda neler yapmanız gerektiğine dair yol gösterecek. Bu ipuçlarının her birini uygulayacak gücü kendinizde bulamazsanız ya da bunları uygulamaya çalışırken çok fazla heyecanlanırsanız, biriyle çıktığınızda rahat hissetmenizi sağlayacak bu ipuçlarını bir psikologla birlikte değerlendirmenizi ve onun vereceği tavsiyelerin ışığı altında uygulamaya geçmenizi tavsiye ederiz. Eğer çekingenliğiniz ve utangaçlığınız önemli boyutlarda bir sorun yaratıyorsa, bir ilişki kurma ve bu ilişkiyi yürütme sürecinde bu konuda uzman birinden destek alırsanız bu hem ilişkiyi daha rahat yürütmenize hem de yeni insanlarla tanışma sürecinizin hızlanmasına yardımcı olacaktır. Ama ben utangaçlığımı kendim hallederim diyenler için ise her şeyden önce iki temel olgu üzerinde durulması gerekiyor: Birincisi biriyle bir ilişkiye girmek - denize girmeden yüzme öğrenemezsiniz !!! : ) - , ikincisi ise risk almak. Biriyle çıkarken duygusal anlamda kendinizi riske atmama gibi bir ihtimal söz konusu bile değildir. Kendinizi telkin edin ve başkalarının size destek vermesine izin verin. Kendinizi sevin ve ihtiyacınız olduğunda yardım istemekten çekinmeyin. Şimdi bu ipuçlarına şöyle bir göz atalım: -Hayatınızın diğer alanlarında yaptığınız gibi onunla çıkacağınız günü iyi planlayın. Öncelikle sizin için doğru olduğuna inandığınız insanlarla çıkın. Unutmayın doğru insana, 20 kişiyle çıktıktan sonra da rastlayabilirsiniz. O yüzden sabırlı olun. -Biriyle çıkmadan önce reddedilme durumunda vereceğiniz tepkileri önceden düşünün. -Karma grupların katıldığı ve sizin de ilginizi çeken yürüyüş, fotoğrafçılık kursu, kendini geliştirme seminerleri ya da dernek organizasyonları gibi birtakım aktiviteleri takip edebilir, biriyle ciddi bir ilişkiye girene kadar bu tarz grup çalışmalarına haftanın belirli günlerinde katılabilirsiniz. -Bu aktivitelere düzenli olarak katılmaya başladığınızda ilginizi çeken insanlara birlikte dışarıda bir şeyler yapmayı teklif edin. Bir kahve ya da yemek molasında ilginizi çeken kişiyle yaptığınız şeylerden bahsedebilir ve hoş bir sohbete başlayabilirsiniz.. Bu sohbet sırasında ona başka bir zaman tekrar görmek istediğinizi söyleyebilirsiniz. (Eğer bir bayansanız ve flört başlangıcında geleneksel yolları tercih ediyorsanız, yani teklifin önce erkekten gelmesini bekliyorsanız, o zaman ona, onunla birlikteyken iyi vakit geçirdiğinizi belli edebilir ve gerisini karşı tarafa bırakabilirsiniz.Unutmayın erkeklerde cesur kızları sever ) -Onunla buluşmadan önce randevunuzun nasıl geçmesini istiyorsanız o hayali gözünüzün önünde canlandırın. Kafanızda oluşacak olan bu pozitif imge randevuya hazırlanırken size cesaret verecek önemli bir etmendir. -Onunla buluştuğunuzda onu ve ilgilendiği şeyleri merak ettiğinizi ona belli edin. Bahsettiği konu hakkında çok fazla bilginiz olmasa bile ona bu konuyla ilgili soru sorun ve bir sohbet ortamı yaratmaya çalışın. Ortak bir konudan bahsettiğinizde sohbet edecek güzel bir konu bulmuş olursunuz. Unutmayın ki her zaman sohbetler arasında sustuğunuz ve kendi kendinize kaldığınız anlar olur. Bırakın olsun. -Aranızda bir kimya olduğuna inandığınız birini bulduğunuzda onu daha yakından tanımak için bağlantınızı telefon konuşmalarıyla veya e-posta mesajlarıyla sürdürün. (Bu aşamada reddedilmeye de hazırlıklı olun. Bu biriyle flört etmenin en zor kısmıdır) Kolay gelsin beyler İlişkilerin Temel Besini: Romantizm Bir ilişkideki en önemli faktörlerden biri kuşkusuz romantizmdir. Romantizmden yoksun olan ilişkiler er ya da geç kötü sonla biter diyerek çok da abartmış olmayız. Neden mi? Çünkü kim ne derse desin erkek de kadın da romantizm fantazisiyle yaşar. Her ikisi de bir ilişki içinde ayağı yerden kesilsin ister ve eğer hayal ettikleri olmazsa o zaman ilişkilerinde bir eksiklik olduğunu düşünmeye başlarlar. Peki nasıl romantik olunur? Sanıyoruz ki bunun cevabını vermeden önce ilk olarak romantizmin ne olduğunu tam anlamıyla kavramamız gerekiyor. Romantizm nedir ? Romantizmin tanımını bulmak için hemen sözlüklere sarılmayın çünkü bu kelime oralarda pek de hayal ettiğiniz kalıplarda açıklanmıyor. Fakat aşağıda sıralanan iki tanım bize romantizmin ne olduğu konusunda bir ipucu veriyor. -Aşk hikayelerinde anlatılanlara benzeyen macera ya da sıra dışı olaylar dizisi. -Zihnin hayalperestliği, gerçeği yok sayma eğilimi. İlki bizim aradığımız romantizme en yakın bakış açısı olsa gerek. Fakat yine de romantizmin daha geniş ve kapsamlı bir tanıma ihtiyacı var. Bu tanıma da sanıyoruz ki içimize dönüp kendi yaşadığımız ya da çevremizde gördüğümüz ilişkileri gözlemeyerek ve bulduklarımıza ruhsal dünyamızda bir karşılık yaratarak daha doğru bir anlam getirebiliriz. Romantizm = “Karşınızdakine sevildiğini hissettirme yeteneği” İşte bu basit ama aynı zamanda birçoğundan daha kapsamlı olan tanım romantizmin çiftler için önemini anlatmaya yetiyor. Romantizm nasıl sağlanır ? Ona aşkınızı anlatmanız için kapısına bir Limuzin`le gitmeniz (kimse böyle bir şeye hayır demez ya neyse!) ya da ona çok pahalı bir restoranda yemek ısmarlamanız gerekmez. Dudağına küçük bir aşk öpücüğü kondurmak, ona içinizden geldiği gibi sarılmak ya da (eğer yazabiliyorsanız tabi) ona aşk şiirleri yazmak karşınızdaki insanın sevildiğini hissetmesini sağlayacaktır. Ne yaparsanız yapın amaç karşınızdaki insana olan sevginizi göstermektir. Ona en sevdiğiniz insanın o olduğunu anlatmak dünyanın en romantik davranışıdır. Bu akşam bunu deneyin ve karşınızdakinin üzerinde yarattığı etkiyi görün. Her yerde her zaman romantizm Herkes romantizmle örülmüş bir ilişki hayal eder. Çok basit şeylerle bile karşınızdakine onu ne kadar sevdiğinizi anlatabilirsiniz. -Birlikte araba yıkayın. -Birlikte bir aşk filmi izleyin. -Eve yemek söyleyin ve scrabble oynayın. -Hayal ettiğiniz beş şeyi bir kağıda yazın ve kağıtları birbirinize verin. -Yürüyüş yaparken bir ağaçtan sevgiliniz için küçük bir çiçek kopartın. -Ona özel bir yemek yapın. -Onu sık sık öpün. -Onu neden sevdiğinizi anlatın. -Birlikte duş yapın. -Bir gece hiç uyumayın ve güneşin doğuşunu birlikte izleyin. -Sizin için önemli anları bir deftere kaydedin. -Bir fotoğraf makinesi alın ve birbirinizin fotoğraflarını çekin. -Her ay sevgilinize çiçek yollayın. -Ona aşk notları yazın ve evin çeşitli yerlerine saklayın. -Evinizin bir odasını birlikte boyayın. -Bir gece hiç plan yapmadan kafanıza göre takılın. -Ona küçük bir kedi ya da köpek yavrusu hediye edin. -Birbirinize komik hikayeler anlatın. -Tüm günü yatakta geçirin. -Birbirinizin saçını tarayın. -Aşkınızın “özel” olduğunu sürekli kendinize hatırlatın. Unutmayın aşk kural tanımaz! Aşk acını dindir, yola devam et! Yaşandı, bitti ve geçmişte kaldı. Her ayrılıktan sonra insan kendini bir şekilde boşlukta hisseder. Üzüntü, hayal kırıklığı ve sinir bozukluğu üst üste gelir. Telaşlanmayın; herkesin aşk acısını dindirecek bir ilacı vardır. Kafanızı boşaltın ve dikkatinizi başka şeylere verin. Kendinizi meşgul edecek uğraşlar bulun. Fransız şair Honoré de Balzac a göre İnsan iki kere aşık olur; birincisi hayatın kendisinde, ikincisi anılarda . Anılardaki aşk acısı sayısız şarkılarla, şiirlerle ve filmlerle anlatılmıştır. Her şey aniden iç karartıcı ve keyifsiz bir görünüm alır. Bu acı pek çok insanda depresyon, iştahsızlık ve uykusuzluk gibi sağlık sorunlarına bile yol açabilir. Oysa bunu o kadar dert etmemek gerekir. Terk edilenlerin ayrılıktan hemen sonra kendilerini karanlık bir vadinin içinde bulmaları çok normaldir. Ağlayıp, sızlar ve ilişkinin artık geçmişte kaldığını bir türlü kabullenmek istemezler. Yalnızlığı kabul etmek gerekiyor Aşk acısı çeken, çoğu zaman kaçırdığı aşkını tekrar elde etmek için her şeyi yapar. Hatta onun yeni bir ilişkiye başlamış olması bile umrunda değildir. Eski sevgiliyi ya da eski eşi mektup, telefon veya e - mail bombardımanına tutar, hatta onu takip ettiği bile olur. Hiçbir umut olmamasına rağmen, bitmiş ilişkinin bir şekilde tekrar başlayacağına ve devam edeceğine inanır. Kişi artık yalnız olduğu gerçeğini kabullenmediği sürece, kendini toparlaması da güç olur. Terk edilen kişinin yeni bir hayata başlayabilmesi için, geçmiş ilişkisinin gerçekten sona erdiğini kabul etmesi gerekir. Terk edilenler yas tutsun Psikologlar, terk edilenlerin önce yas tutmalarını öneriyor. Kendinizi bir hafta sonu eve kapatıp şöyle bir anılara dalın ve iyice ağlayıp rahatladıktan sonra oturup eski sevgilinize veya eşinize karşı hissettiklerinizi bir kağıda dökün. Ne yazacağım diye düşünmeden yazın. Ona bugüne kadar söylemek isteyip söyleyemediğiniz her şeyi anlatın. Tüm iyi niyetinizi ve nefretinizi aynı mektupta onun önüne serin. Bunu yaparken çok düşünmeyin. Aklınıza nasıl geliyorsa o şekilde devam edin. Ancak onu hatırlatan ne varsa, artık gözünüzün önünden kaldırın. Resimler, kitaplar, kıyafetler, kaset ve CD gibi ufak tefek her şeyi paketleyin. Gidip samimi bir arkadaşınıza ağlayıp içinizi dökün, ama abartmayın. En iyi arkadaşınız bile her gün sızlanmalarınıza katlanmak zorunda değil. İşte en önemli kural: Eski sevgiliniz ya da eşinizle buluşmaya, konuşmaya, hatta mesajlaşmaya bile hiç yeltenmeyin. Ondan ve onu hatırlatan her şeyden ne kadar uzak durursanız, ayrılık acısını o kadar kolay atlatabilirsiniz. Hayatın keyfini çıkarın Tarif edilemez bir acı içinizi kemirmeye devam ediyorsa, artık kendinizle birebir ilgilenmenin zamanı geldi demektir. Eski sevgiliniz ya da eşiniz ile birlikteyken yapmayı çok istediğiniz, ancak onun yüzünden yapamadığınız ne varsa yapın. Ayrıntılara çok girmeden iyi düşünüp biraz geçmişe gittiğinizde, ne kadar çok şey varmış yapamadığım diye şaşıracaksınız. Diyelim ki sinemaya pek gidemiyordunuz, şimdi istediğiniz zaman istediğiniz filme gitmekten kendinizi alıkoymayın. Belki çikolatalı keki ya da ıspanağı pek sevmiyordu, en sevdiğiniz yemekleri ve tatlıları hemen sırayla yapmaya başlayın. Kısacası, sizi eğlendiren ne varsa yapın. Dans etmeye gidin, arkadaşlarınızla buluşun, evde değişiklikler yapın, hatta saçınızın rengini bile değiştirin. Vücudunuzu rahatlatın. Koşuya çıkın, yüzmeye gidin, hamam sefası yapın, bir spor salonuna yazılın, uzun yürüyüşlere çıkın, daha sağlıklı beslenmeye özen gösterin. Bu yöntemlerle güç bulmanız ve yaşama sarılmanız daha kolay olacaktır. Tatil günlerinde yalnız kalmayın Hafta sonları ve tatil günleri özellikle yeni terk edilmiş olanlar için fazlasıyla kritik dönemlerdir. Bu yüzden sakın can sıkıntısına fırsat vermeyin. Akşamları arkadaşlarınızla buluşun, tiyatroya gidin, bir derneğe üye olup bunlarla oyalanın. Böylece geçmişte kalanların, kafanızı karıştırmasına izin vermemiş olursunuz. Yeni aktivitelere katılıp özgüveninizi tekrar kazanın. Kalabalığın içine karışın ve onun bir parçası olun. Eğer güneşin güzelliğini fark edebiliyorsanız ve az da olsa yüzünüz gülüyorsa, işin en zor kısmını atlattınız demektir. Aşkta kaybetmiş olmanın ötesinde, bunu tamamen hazmetmek zaman alır. Ancak er ya da geç, taze aşk tomurcuklarının yeniden filizlenmeye başladığını siz de göreceksiniz. Taş gibi ilişkiler için Evet evet yanlış görmediniz... Taş ve ilişki. Şimdi “ne alakası var canım!” diyenleriniz olabilir. İlişkinizin sağlıklı sürmesini sadece taşlara bağlayamazsınız bu kesin. Ama işin bir de enerji tarafı var ki; Ülkemizin yegane Hint astroloğu olan Şebnur Kuran Balcı, aynı zamanda bir taş enerji uzmanı olarak bunu şöyle anlatıyor: "Ben, bir taş terapistiyim. Öncelikle gelen kişinin bedensel enerji alanını kontrol ediyorum. Yani çakralarının durumuna bakarak gerekirse o kişiye taşlar öneriyorum. Ayrıca kişiyi saran ruhsal enerji alanına bakıyorum. Kısaca kişinin aurasına bakarak, oradaki renklere göre taş öneriyorum. Sevgililer Günü yaklaşırken de sizlere sevgi ve aşk enerjilerini yayan taşların neler olduğunu açıklamak isterim." Zümrüt: Bu taş en önemli sevgi taşlarından biridir. Aşk, arkadaşlık ve evlilik bağlarını güçlendirici bir etkisi vardır. Bu taşı takan kişinin sevme duygusu güçlenir. Aynı zamanda doğurganlık simgesidir. Kadında ve erkekte üretkenliği de artırır. romantizm duyguları yükselir. Elmas: Eski çağlardan günümüze, taşların en değerlisi olarak bilinen elmasın kadınla erkek arasındaki aşkı güçlendirdiğine inanıldığından nişan yüzüklerinde de tercih edilir. Saf sevgi ve neşe getirdiği söylenen elmas, cesareti ve aşkı sembolize eder. Akuamarin: Bu taş kendine güveni güçlendirir, hayatımızı düzene sokma olanağı verir. Birliktelikleri ve ilişkileri, onlara süreç, dayanıklılık ve derinlik vermek suretiyle pozitif bir şekilde etkiler. Özellikle sorunlu ilişkiler yaşayan çiftlerin ilişki alanlarını düzeltmeleri konusunda etkilidir. İlişkilerde güven, denge ve ahenk sembolüdür. Pembe Kuvarts: Bu taş taşıyanına, kararlılık ve kendini karşısındaki kişi ya da kişilere kabul ettirme kabiliyeti verir. Stres giderici olup, ilişkilerde hata duygularını, korkuyu ve öfkeyi azaltır. Taşıyanın kendinde ve çevresindekilerde insanlara karşı duyarlılığını artırarak, insanları huzur verici bir ortam yaratmak için teşvik eder. Yeşim Taşı: Aşk ve denge taşıdır. Sinirleri gevşetir. Pasif insanlara enerji verir. Taşıyanına sevgi, huzur ve içtenlik duygusu aşılayarak, ilişkinin şeffaf ve güvenli bir temele dayanmasını sağlar. Sadakati artırıcı özelliğinden dolayı çiftler arasında rağbet gören bir taştır. Yakut: Eski Hindistan kültüründe bu taş, taşların efendisi ve insanın içindeki aşk ateşi olarak kabul edilmiştir. Hayatımıza tutku, hareketlilik ve ihtiras kazandırır. İlişkinizdeki monotonluğa bir son vermek isterseniz, yakut taşının enerjisinden faydalanabilirsiniz. Opal: Opal, gerçek bir neşe taşı olduğundan, depresif duyguları ve korkuları uzaklaştırır. Erotik ve cinsel ilişkileri arttırır. Ve problemli aşklarda mucizeler sağlar. Karşı cinsi anlama Erkekler kızlarla, kızlar erkeklerle nasıl güvenilir ve sağlam ilişkiler kurabilirler. Caroline Vimont kitabında İnanın, erkekler gerçekten o kadar hissiz değil, kadınlar da sadece evlenmeyi düşünmüyorlar. diyerek farklı bir bakış açısı yaratıyor. Gelişime yönelik attığımız her adım ikili ilişkilerimize yeni uzaklıklar getiriyor. Bunun olmasını hiç beklememiştik. Enformasyon özünde karşı cinsin ne kadar da farklı olduğunu kanıtlıyor bize, algılarımızı sonuna kadar açık ve iki farklı cinsin bir arada yaşaması her geçen gün biraz daha imkansız görünüyor gözümüze. Bilim bile iki cinsin birbirine ihtiyacı kalmaması için uğraşıyor sanki. Ekonomik özgürlüğümüzü kazanıp, tek başımıza ayakta kalabilmek için savaşıyoruz işyerimizde. Peki hepimiz yola romantizm için çıkmamış mıydık? Kadınlar yüzyılımızın en fazla gelişen ve değişime uğrayan direnmeyen, güçlü ve uyumlu erkekler arıyorlar. Erkekler kadınların onlardan ne beklediğini henüz anlamış değiller; bunu fark etmelerinin bir yolu olmalı. Yapmamız gereken biyolojik ve duygusal farklılıklarımızı anlamaya çalışıp bunu karşı cinsle olan iletişimimize yansıtmak. İnanın, erkekler gerçekten o kadar hissiz değil, kadınlar da sadece evlenmeyi düşünmüyorlar. Kadınlar nereden, erkekler nereden demiştiniz? Unutmayalım, artık hepimiz aynı gezegendeyiz ve karşı cinsin farklılıklarıyla başa çıkmaktan başka çaremiz de yok. İnanıyoruz ki bu kitap, birçok kadın ve erkeğin birbirleriyle ilgili gerçeklerle yüzleşip bunlarla barışmasını sağlayarak "Dünya da" daha güzel ilişkiler kurulmasına yardımcı olacaktır. Sevdiğinizi söyleyemiyorsanız... Sevdiğinize seni seviyorum demenin binbir yolu vardır. İşte bunlardan bazıları... Aşk sözcüklerini söylemek her zaman çok kolay olmayabiliyor. Kimimiz de hissettiğimiz şeyleri çoğu zaman söyleyemiyoruz bile. O halde bize kulak verin. İşte size duygularınızı kelimelere dökmenin on etkili pratiği! Kelimeler ağır geliyorsa Sevgilinize karşı hissettiklerinizi dile getirmenin, beraberinde neler getireceğini hiç düşünmeyin. Seni seviyorum cümlesinin, size bir kurşun kadar ağır gelmesinin nedeni, belki de bu iki kelimenin sonsuz anlamlar içerdiğini düşünmenizden kaynaklanıyor. Bırakın bilsin Sevdiğinizi söylemeye zorlandığınızı bırakın bilsin. Aksi takdirde, aşktan ve sevgiden bahsetmemeniz nedeniyle onu yeterince sevmediğinizi düşünebilir. Neden olduğunu bilmediğiniz gerçek duygularınızı ifade etmekte güçlük çektiğinizi ona anlatın. Bazen bu; seni seviyorum demek kadar etkilidir. Alıştırma yapın Sevginizi çevrenizde de dışarı vurmakta zorlanıyorsanız, seni seviyorum cümlesinin etkisini, ilk olarak arkadaşlarınızda deneyin. Onların vereceği pozitif tepkiler, sevgilinize de duygularınızı ifade etmeniz için cesaretlendirecektir sizi. Aşkı okuyun Eğer, Seni seviyorum cümlesini, nasıl ve hangi şartlarda söyleyeceğinizi bilmiyorsanız, aşk filmlerine başvurun. Bazen konuları çok saçma gelse de aşk konu kitaplar okuyarak, gerçek hislerinizi ifade etmek adına cesaret alabilirsiniz. Duydularınızı anlatın Duygularınızı ifade ettikten sonra ilişkinizin hassas bir döneme gireceğini düşünebilirsiniz. Ama kendinize bir de şu soruyu sorun; ona bu kadar aşıkken ve sevildiğinizden bu kadar eminken neden gerçek duygularınızı birbirinizden saklayasınız? Belki de, ilk adımı o da sizden bekliyor... Günlük tutun Söylemek isteyip de söyleyemediğiniz duygularınızı, gördüğünüz bir filmin, dinlediğiniz bir şarkının siz de uyandırdığı hisleri düşünerek bir deftere not edin. Asla çok geç değil İlişkiniz ne kadar uzun süreli olursa olsun, onu sevdiğinizi söylemek için asla çok geç değil. Aksine, ne kadar uzun süre sonra söylerseniz duygularınızdan o kadar eminsiniz demektir. Ayrıca, karşı taraf içinde, uzun bir bekleyişten sonra beklediği sözcükleri duymak daha değerli olacaktır. Yeni yıl aşk getirecek! Yeni bir yıla girerken herkesin aklında yeni başlangıçlar yapma fikri vardır. Bu taptaze zaman diliminde eskimiş düşüncelerden, işlerden ve herşeyden önemlisi bizi sıkan insanlardan kurtulmak isteriz. Yeni yılın ilk gününe uyandığımızda geride bırakmak istediğimiz birçok şeyden kurtulduğumuza inanmaktır tek arzumuz. Yılbaşından önce yaptığımız ‘Yeni yılda yapılacaklar’ listesindeki her bir noktayı uygulamak için sabırsızlanır fakat günler akıp gitmeye başladığında, hayatımız geçmiş yıllardaki gibi bir rutine oturduğunda o listede yazdığımız birçok şeyi yapmayı unuttuğumuzu farkederiz. Bu yıl da aynı hataya düşmemek için farklı bir yöntem denemeye ne dersiniz? Hedef belirleyin Yeni yılda yapmak istediğiniz şeyleri uygulamaya koymak için öncelikle kendinize hedefler belirlemeniz gerekiyor. Yeni hedeflerinizi belirlemeden önce daha önce kafanıza koyduğunuz şeyleri neden yapmadığınızı ya da yapamadığınızı düşünerek gerçekleşmemiş olan hayallerinizden kaynaklanan negatif düşüncelerden kurtulmalısınız. Ve neden bu hedeflerinizi gerçekleştiremediğinizi düşünerek önünüze çıkan engellerin ne olduğu konusunda kafa yormalısınız. Şimdi sıra yeni yıldan ne beklediğinize karar vermeye geldi. 2007 yılında hayatınızda nelerin değişmesini istiyorsunuz? Bir kalem kağıt alın ve gerçekten olmasını istediğiniz şeyleri hemen yazmaya başlayın. İstediğiniz daha iyi bir iş mi? Yeni bir sevgili mi? Yoksa artık yalnızlıktan ve düzensizlikten çok sıkıldınız ve evlenmek mi istiyorsunuz? Tüm bu soruların cevaplarını kalbinizde arayın ve önce istediğiniz hayatın hayalini kafanızda tasarlayın. Daha sonra sıra bu hayalleri hayata geçirmeye gelecek. Risk alın Bazen yapmayı çok istediğimiz bazı şeyleri görmezden geliriz. Bunun nedeni bu istekleri gerçekleştirememe korkusudur. Siz yeni yıl listenize gerçekleştirebileceğinizden emin olmadığınız şeyleri de ekleyin. Her zaman olmasa bile risk almak çoğu zaman insanın hayatına farklı renkler getiren bir olgudur. ‘Yeni yıl istekleri’ listesini yaparken kendinize çok yüklenmemeye özen gösterin. Belki yeni yılda hedef olarak gösterdiğiniz bir isteğinizi daha küçük parçalara bölebilir ve o isteğin bazı parçalarını yerine getirebilirsiniz. Örneğin listenizin en üst sırasında ‘Doğru insanı bul’ cümlesi size göz kırpıyor. 2007 yılında hayatınızın aşkıyla karşılaşmak ve şimdiye kadar yaşamadığınız büyük bir aşk yaşamak istiyorsunuz. Bu isteğinizin gerçekleşmesi için önce sokağa çıkıp birkaç bekar insanla tanışmalısınız öyle değil mi? O zaman sadece kafanızda canlandırdığınız hayalleri istek listesine yazacağınıza o hedefleri gerçekleştirmek için hayata karışmalı ve hayali gerçeğe dönüştürmek için bazı hareketlerde bulunmalısınız. Planlarınızdan yakınlarınıza bahsedin Listenizi bu noktaları göz önünde bulundurarak oluşturduktan sonra üzerinde son düzeltmeleri yapın. Yeni yılda gerçekten çok fazla yapmak istediğiniz birşeyleri oraya yazmayı unutmuş olabilirsiniz. Daha sonra bu planlarınızı ailenizle ve/veya en yakın arkadaşlarınızla paylaşın. Onların desteğini aldığınızda hedefleriniz üzerinde daha çok yoğunlaştığınızı görecek ve kendinize daha çok güveneceksiniz. 2009'da yeni hedeflerinize ulaşmanız ve yeni aşklara yelken açmanız dileğiyle... |