Genel Paylaşım Forumu     forum  

Go Back   Genel Paylaşım Forumu > > >
Kayıt ol Yardım Topluluk Takvim Bugünki Mesajlar Arama

Cevapla
 
Seçenekler Stil
  #1  
Alt 4 December 2008, 21:14
ceyLin
Guest
 
Mesajlar: n/a
Post Cvp: Şeker Hastaları İçin Genel Bilgiler

Çok yemek yeme zaafımı kırabilmek için, bana yardımcı olabilecek yaklaşımlar nelerdir ?
Bu stratejileri sıralayacak olursak:
- Bir yemek günlüğü tutun, her gün ne*ler yediğinizi yazın. Böylece yemek kayıt defterinizi ya da günlüğünüzü haftalık ola*rak gözden geçirerek potansiyel problemleri ve başarıya ulaşmanızı engelleyen sorunları ortaya koyun.
- Herhangi bir şey ye*meden evvel, kendini*ze gerçekten aç olup olmadığınızı sorun.
- Sağlıksız bir şeyi ca*nınız çektiğinde dik*katinizi dağıtmaya bakın. Bir arkadaşınızı ça*ğırın, yürüyüş yapın ya da bir yerlere gidin.
- Yemek yeme işini sadece mutfak ya da yemek masası ile sınırlandırın. Oturma odası ya da yatak odanızda veya yürürken ya da et*rafta dolaşırken yemek yemeyin.
- Yemek yediğinizde yemek yeme üzerine odaklanın. Televizyon seyretmeyin, kitap okumayın ya da telefonla ko*nuşmayın.
- Çevrenizde yüksek kalorili gıdalar sakla*mayın. Eğer bunlar evin dışında ise, yemeniz de mümkün olmayacaktır.
- Yiyecekleri, dolaplarda ya da buzdola*bında olduğu gibi göremeyeceğiniz yerlerde saklayın.
Mademki şeker hastalığının asıl nede*ni, vücuda alınan besinleri enerjiye dö*nüştüren insülinin vücut tarafından üre*tilememesi, o halde insülinin görevi ne*dir ?
Insülin 51 adet amino asitten olu*şan bir pro*teindir.
İnsülin, şe*kerin bir enerji kaynağı olarak vücut tarafın*dan kullanılmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda yine vücudun yağ ve proteinleri yakmasını önlemek için karaciğer ve kaslarda şekeri depolama işlemini de gerçekleştirir.
Dolayısıyla insanın sağlıklı bir yaşam sür*dürmesi için olmazsa olmaz hayati bir hor*mondur.
Normal olarak insülin, ye*nen bir yemeğin ardından kan dolaşımına katılır. Gö*revi, nişastalı ve şekerli besinlerden sağlanan gli*kozun beyin ve sinir hüc*relerine ulaşmasını ger*çekleştirmektir. Çünkü hem beyin, hem de sinir hücreleri, yakıt olarak glikozdan başka bir madde kullanmaz.
İnsülin, glikozun kas hücrelerine girerek yanması için gereken bir tür anahtardır.
Kanda insülin olmadığı takdirde, glikoz hücre içine giremez ve kanda başıboş bir hal*de gezmeye başlar.
Kandaki şeker seviyesi aşırı yükseldiğinde, fazla glikoz böbrek eşiğini geçerek idrara ka*rışır. Fazla glikoz, vücuttan atılırken berabe*rinde suyu da sürükler, bu nedenle vücutta*ki diğer hücrelerden su çekilir ve bu durum müthiş bir susama hissine ve su kaybına ne*den olur.
Mademki fazla kilolu olmak, diyabet için (özellikle erişkin tip) en büyük risk faktörü, o halde neden kilo alıyoruz ?
Kalori hesabına dayalı, dolayısıyla kısıtla*yıcı olan geleneksel rejim anlayışı, eğer kalı*tımsal faktörler etken değilse, sadece çok ye*mek yediğiniz için şişmanladığınıza inandı*racaktır.
Oysa siz bunun doğru olmadığını biliyor*sunuz.
Çünkü zayıflamak uğruna yedikleri ye*mek miktarlarını azaltmayı deneyen*lerin çoğu, fazla ki*lolarını kalıcı olarak atmayı başarama*dıkları gibi, birçokları birkaç ay sonra kendi*lerini başlangıçtan daha kilolu bulmuşlardır.
Vücuttaki yağ depolarının sorumlusu, fazla enerji içeren yiyecekler değil, tüketilen yiyeceklerin yapısı yani besinsel özellikleridir.
“Neden kilo alıyoruz” un açıklaması, kan şekerinin önemi ve bunun sonucu vü*cutta yağ depolanmasının kolaylaşması üze*rinde yapılandırılmıştır.
Glikozun organizmanın yakıtı olduğunu hepimiz biliyoruz.
Çalışmaları için glikoza ihtiyaç duyan bü*tün organlar (beyin, kalp, böbrekler, kaslar …) için geçici glikoz deposu kandır.
Bu depoda teorik olarak 1 litre kanda, 1 gram glikoz bulunmaktadır. Bu oranın üstü*ne çıkıldığında hemen düzenleyici bir meka*nizma devreye girer. Bu mekanizma, insülin salgılayan ve çok önemli bir organ olan pankreasın kontrolü altındadır.
İnsülin hormonunun ana özelliği, ihtiyaç duyan organların glikoz girişini sağlayarak, kan şekeri oranını düşürmesidir. İkinci fonk*siyonu ise vücutta yağ depolanmasını kolay*laştırmaktır.
Normal olarak kan şekerini düşürmek amacıyla pankreasın ürettiği insülin miktarı, direkt olarak kan şekeri oranının yüksekliği ile orantılıdır. Örneğin kan şekerini yüksel*ten bir meyve yediğimizde, çok önemli bir oran söz konusu olmadığından, pankreas kan şekerini düşürmek için çok az insülin salgılar. Ama tersi bir durum söz konusu ol*duğunda, örneğin kan şekerini çok fazla yükseltecek bir şekerleme yediğimizde, kan
şekeri seviyesini tekrar normale getirmek için pankreas, yüksek dozda insülin salgılamak durumunda kalır.
Hangi durum söz konusu olursa olsun, insülin tarafından kanda tutulan glikoz, ya karaciğerde “glikojen” şeklinde depolanır ya da beyin, böbrek veya alyuvarlar gibi ona ih*tiyacı olan organlar tarafından kullanılır.
Glikoz enerji olarak kullanılmadığı zaman yağa dönüşür.
Eğer bir kişide kilo alma ya da aşırı şişmanlık has*talığı söz konusuysa ne*deni, pankreasın çalışma bozukluğudur. Bu durumlarda kişide yüksek insülin (hiperinsülinemi) sorunu mevcuttur.
Vücutta anormal yağ depolanmasına, yüksek insülin miktarının yol açtığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 4 December 2008, 21:15
ceyLin
Guest
 
Mesajlar: n/a
Post Cvp: Şeker Hastaları İçin Genel Bilgiler

Peki fazla kiloyu, şeker hastalığı açısın*dan bu derece önemli kılan nedir ?
Yağ, vücut hücrelerimizin insülin hormo*nuna karşı olan cevaplarını değiştirir. Bu hücrelerin insülinin etkilerine karşı daha di*rençli olmalarını sağlar ki, bu durum da insülinin kanımızdan hücrelere soktuğu (gli*koz ) miktarını azaltır.
Sonuçta kan dolaşımınızda daha fazla şe*ker kalarak, kan şekeri düzeyini arttırır.
Kilo verdikçe, hücrelerimizin insüline kar*şı cevaplarında artış olur ve dolayısıyla insülin etkisini daha iyi gösterebilir.
Kilo kaybının derecesi de illa fazla olması gerekmez.
5-10 kiloluk ya da kilonuzun % 5-10′u oranında bir kilo kaybı, bir taraftan kan şekerinizi, diğer taraftan da kan koleste*rolünüzü ve de kan basıncınızı düşürebi*lir.
Tokluk kan şekeri yüksekliği, kalp hastalıkları riskini de artırıyor
Diyabet hastalarının kanında çok miktar*da bulunan glikozun yani şekerin damar sertliğine neden olmasıyla, kalbe gelen kan miktarı azalıyor. Bunun sonucu olarak hisse*dilen göğüs ağrısı, kalp krizine veya ani kar-diyak ölümlere neden oluyor. Uzmanlar, özellikle öğünlerden iki saat sonra ortaya çı*kan tokluk kan şekeri yüksekliğinin, bu riski arttırabileceğine dikkat çekiyorlar.
Şeker hastalığı olmayan kişilerde yemek*ten sonra pankreasta üretilen insülin hormo*nu, hızlı bir şekilde salgılanıyor. Ancak tip 2 şeker hastalarında, bu hızlı erken dönem in*sülin salgılanması kayboluyor.
Açlık kan şekeri normal olan kişilerde, öğünler*den 2 saat sonra ölçülen kan şekeri yüksek olabi*liyor ve gizli şeker bulu*nabiliyor. Sadece açlık kan şekeri kontrolü ve tanısının, tip 2 diyabette yetersiz olduğunu açıklayan uzmanlar, 100 hastadan 31′inin açlık kan şekerinin nor*mal olmasına rağmen tokluk kan şekerine bakıldığında şeker hastası tanısı aldıkları*nı vurguluyorlar.
Diyabetiklerin ilaç tedavisini ve diyeti kendi başına bırakması sakıncalı
İlaç ve insülin alan, hatta diyet yapan di*yabetiklerin, bunları kesinlikle aksatmaması gerekiyor. Çünkü bu ilaçların etki süreleri, 8-12 saat arasında değişiyor ve hasta bu ilaç*ları almayı kendi başına bırakırsa, kalp ve tansiyon hastalıkları riskini daha da artırmış oluyor.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Forum Seç


Saat: 17:42


Telif Hakları vBulletin® v3.8.4 Copyright ©2000 - 2025, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.