#1
|
|||
|
|||
Kısırdöngü
Başlangıçta sorun yalnızca fiziksel olsa da, cinsel sorunların hemen hepsinde kişinin başarısızlık korkusu sorunu ağırlaştırır.
Yeni doğum yapmış, vajinasındaki yara izleri yeni kapanan bir anne doğumdan sonra canını çok yakan ve ona doğumla ilgili bütün güçlükleri adeta yeniden yaşatan bir cinsel birleşme denemesi yaşamışsa, daha sonra cinsel ilişki düşüncesi bile kasılıp kalmasına yeterli olabilir. Çok çalıştığı ya da çok fazla alkol aldığı için birbiri ardına iki kez sertleşme sorunu yaşayan orta yaşlı birerkek bir sonraki cinsel birleşme denemesine bir sınav gibi yaklaşacaktır. “Bu kez de başaramazsam, ne yaparım bilmem”. Başarma baskısı mantıksızca artar, başarısızlık korkusu egemen olur, kişi cinsel birleşme sırasında gevşeyemez ve elbette korktuğu yine başına gelir. Kadın da çok gerildiği ve erkekte sertleşme olmadığı için cinsel ilişkiyi bir eziyet gibi yaşar. Böylece ikisi de ciddi bir sorunları olduğuna inanırlar ve kısırdöngü iyice yerleşir. Neler olup bittiğinin farkında olunsa bile, böylesine bir kısırdöngünün kırılması şaşırtıcı ölçüde güç olabilir. Kişinin özgüvenini yitirmesi ve yetersizlik duygusuyla kilitlenmesi son derece kolaydır ve her cinsel “başarısızlıkta” bu pekişecektir. Anlayışlı bir eş yardımcı olabilir, ama genellikle eş de bu arada kendi yetersizlik duygularıyla uğraşmaktadır: “Neden artık benimle sevişmek istemiyor? Artık çekici değil miyim? Başkasıyla ilişkisi mi var?” Dolayısıyla seks terapisinde özellikle eşlerin bu negatif duygularını ifade etmelerine olanak vermek, kendilerini sürekli geriye çeken bu kısırdöngüden çıkmalarını ve başarma baskısı olmaksızın birbirlerinin fiziksel yakınlığından hoşlanmayı öğrenmelerini sağlamak amaçlanır. Terapistler genellikle, bu kitabın ilerdeki bölümlerinde (s. 36-39) anlatılan “Beş duyuya odaklanma” egzersizlerinden yararlanarak, çiftlerin yavaş yavaş gevşemelerine ve bir zamanlar yaşadıkları hazzı ve güveni yeniden kazanmalarına yardım etmeye çalışır. |