#1
|
|||
|
|||
Yanlış cinsel inanışlar
Her konudaki değer yargılarımızı içinde yaşadığımız çağ ve toplum önemli ölçüde belirler. Cinsellik konusundaki değer yargıları da döneme ve toplumlara göre pek çok değişiklik gösterir. Çocukluktan itibaren, içinde yaşadığımız aileden, arkadaşlarımızdan, eğitim kurumlarından, görsel ve yazılı medyadan, okuduğumuz kitaplardan, seyrettiğimiz filmlerden, dinlediğimiz şarkı sözlerinden, hatta reklamlardan çeşitli mesajlar alırız. Bu mesajların, o konuda edindiğimiz bilgilerin ve kendi yaşam deneyimlerimizin etkisiyle, kendi değer yargılarımızı oluştururuz. Kimimiz tamamen toplumun yaygın değer yargılarını benimseriz, kimimiz oldukça farklı değer yargıları geliştiririz. Birçok konuda bilgi ve kişisel deneyimimiz geliştikçe, değer yargılarımız da farklılaşır.
Bireylerin de toplumların da gelişimi, ilerlemesi benzer bir yol izler. Cinsellik konusunda kapalı toplumlarda, bu değişim daha yavaştır. Aile içinde ve eğitim kurumlarında bireylere, doğru cinsel bilgiler verilmez, cinsellik yasaklanır, kişisel deneyim olanakları çok kısıtlıdır. Bu koşullarda, cinsellikle ilgili yanlış inanışların ve bunlara bağlı olarak oluşan değer yargılarının, bireyler tarafından fazla düşünmeden kabullenilmesi de, toplumsal olarak sürdürülmesi de çok kolaydır. Bireylerin aldıkları mesajları, kendi bilgi ve deneyimleri ile karşılaştırma olanakları yoktur. Çoğu kişinin cinsellikle ilgili bilgileri eksik veya yanlıştır, üstelik kimse bildiğinin doğru olduğuna çok da emin değildir. Toplum içinde bu konular konuşulmaz, tartışılmaz, yanlışların düzeltilebileceği uygun danışma alanları yoktur. Bireylerin kendi cinsel deneyimleri hem kısıtlıdır, hem de cinsellik özeldir ve bunları başkalarının deneyimleri ile karşılaştırma olanağı yoktur. Böylece yanlış cinsel inanışlar çok yavaş değişirler. Ayrıca, cinsel bilgisizlik ve yanlış inanışlar, eğitim düzeyinden bağımsız olarak, toplumun her kesimi için geçerlidir. Ana-babalar, kendi davranışlarıyla, çocuklarının sorularına karşı takındıkları tutumla, koydukları kurallarla, çocuklarına doğrudan veya dolaylı mesajlar verirler. Cinsellikle ilgili pek çok şeyi, yanlış inanışları da, sözlerin satır aralarından, dolaylı olarak öğreniriz. Herkes; öğretmenler, doktorlar, medya çalışanları, yazarlar, sanatçılar, profesyonel ürünlerinde verdikleri mesajlarla, farkında olmadan toplumda yanlış inanışların sürmesine yardım edebilir. Roman ve film öykülerinde, şarkı sözlerinde, haberlerde, reklam metinlerinde, okul kitaplarında, çizgi filmlerde, pornografik ürünlerde birçok yanlış inanışın izlerini görmek mümkündür. Cinsellikle ilgili yanlış inanışlar, birçok insanın cinsel yaşamdan alabileceği keyfi azaltır. Bireylerin kendi cinsellikleriyle ilgili yersiz kaygılar geliştirmesine, güvensiz ve çekingen olmasına neden olabilir. Yersiz yetersizlik düşüncesi, cinsel etkinliklere girme isteğini azaltır, ilişkileri sınırlar. Ana-baba ve profesyonellerin, kendilerine danışanları yanlış yönlendirmesine neden olabilir. Birçok cinsel sorunun ve cinsel işlev bozukluğunun oluşumunda,cinsel bilgisizlik kadar, yanlış cinsel inanışların da rolü vardır. Bundan sonraki yazılarımda bazen bu yanlış inanışları tek tek ele alıp tartışacağım. Elbette yanlış inanışlar, sadece bilgilenme ile ve kısa zamanda değişmezler. Bunlar üzerinde düşünmeye ve doğru bilgi edinmeye başladığımızda, önce tartışmasız kesinlikleri sarsılır, kafamızda soru işaretleri oluşur, ancak zaman içinde ve yavaş yavaş değişebilirler. |