#1
|
|||
|
|||
Ayurveda Ne Demektir, Amacı Nedir?
Ayurveda Ne Demektir, Amacı Nedir?
Şu an yeni bir tıp dalı olarak bilinen Ayurveda, 2000 ile 5000 yıl öncesine dayanıyor, ve Hindistanda halen uygulanmaktadır. Hindistan bu bilimin anavatanıdır. Birçok Batılı Geleneksel Çin Tıbbını (GÇT) ve ona ait bitkisel ilaçlarla, akupunktur’u duymuştur. GÇT Çin için neyse, Ayurveda da Hindistan için odur . Bu gün bile her iki Ülkenin birçok hastane, ve kliniğinde,geleneksel tıp, batı (günümüz-allopathic) tıbbıyla birlikte uygulanmaktadır. Hindistanda, bir tıp bilimi olarak Ayurveda, anatomi, pataloji,kendi tanı sistemleri ve tedavi stratejileri ile, kapsamlı bir eğitim gerektirir. Hindistanda bir Ayurveda uzmanı olabilmek için,beşbuçuk yıllık bir eğitim programının (Ayurveda, tıbbı ve cerrahisi, lisansı) başarıyla tamamlanması gereklidir. Ayurveda Dünya Sağlık Örgütünce( WHO), etkili ve geleneksel bir tıp bilimi olarak kabul edilmiştir. Ayurveda’nın, üstün ve şık yönü; çok az bir çaba ve çalışmayla, kendi sağlığımızı ve yaşamımızı daha iyi yapacak, bazı basit ve pratik hususları öğrenebilmemizdir. Ayurveda’dan kendi bünyemizi ve kendi sağlığımızı tanımayı öğrenebiliriz. Bu da bize,uygun olan yaşam tarzını ve beslenme biçimini anlamamızı ve dolayısıyla, hangi bitki ve reçetelerin bize beden ve ruh sağlığı yönünden yarar getireceğini bilmemize yardım eder. 1990 yılı Ocak ayında, dünyada birçok ülkenin bir referans merkezi olarak kabul ettiği Amerikan Konseyi`nce, legal, tavsiye edilecek bir tıp dalı olarak kabul edilmiştir. Kelime anlamı olarak (Ayur) yaşam ve (Veda) bilgi, yani yaşam bilgisi demektir. Amaçları hayatı uzatmak, mükemmel sağlığı yaratmak ve hastalıkları, bozuklukları vücuttan uzaklaştırmaktır. Ayurveda`nın esas önemli noktalarından biri de insanı, beden ve zihinle bir bütün olarak görmesidir. Ve onun tüm unsurlarını bir arada uyumlu ve dengede tutmaya çalışmasıdır. Nasıl oluyor da zihin ve beden birbiriyle ilgili oluyor? Geçtiğimiz yıllarda fizikte kabul edilen Quantum teorisine göre, moleküller ve atomdan öte, bir de maddenin quantum düzeyi vardır. Bir quanta, bilinen en küçük atomdan 10-100 milyon kez daha küçüktür. Bu düzeyde enerji ve madde birbirine dönüşebilir bir halde durmaktadırlar. Bu quantalar gözle görülmeyecek titreşimlerden oluşurlar ve adeta bir fizik oluşum için şekillenmeyi beklerler. İnsanda da aynı olay geçerlidir. Önce görülmeyen titreşimler quantum dalgalanmalarına, o da enerji uyarılarına ve o da maddeciklere, düşünceye, DNA`ya, ağrıya, dokulara, hücreye, herşeye dönüşür. İşte Ayurveda bu düzeyden, zihin ve beden düzeyinden sağlığa bakar. Bu sistemin en önemli noktalarından biri de, sağlığı korumanın, tedavi etmekten daha önemli olduğudur. Yapılan patolojik araştırmalar göstermiştir ki, örneğin 40 yaşında bir erkekte oluşan kalp enfarktüsü, koroner damarda tıkanma gibi semptomlarla kendini belli edip, doktora gidince ortaya çıkmaktadır. Oysa daha 20 yaşında bu kişinin damarlarında ileride kalp enfarktüsüne dönüşebilecek ve damar tıkanmasına yol açacak yağ taslakları patolojik olarak saptanmıştır. İşte bu düzeyde olaya müdahale edilirse, herşey çok daha basit ve kolay olur. Hastalıkların fizyopatolojisinden bu üç faktör sorumludur: - Doşha`lar (Vata, Pitta, Kapha) - Shrota`lar (vücudun kanalları, patikaları) - Agni (sindirim ateşi) “Doşha”lar artmış, azalmış veya nitelikleri değişmiş olabilir. “Shrota”lar genişlemiş, daralmış, düğümsü bir yapı oluşturmuş veya akıntıları ters yöne doğru dönmüş olabilir. “Agni”nin zayıflamasıysa en büyük problemdir. Bu, “ama” (hastalık oluşturabilecek toksin - serbest radikal benzeri bir madde) oluşumuna yol açar. Ayurveda insanları pratik olarak üç ana tipe ayırır. Bu tiplere(veya dosha lara), “Vata”, “Pitta”, ve “Kapha” denir. Bunlar, sırayla, “Hava-Boşluk”,” Ateş-Su” ve” Su -Toprak” tır. Dosha vücuttaki temel psikolojik, biyolojik, kimyasal özellikler grubudur. “Vata”, “Pitta” ve “Kapha” vücudumuzdaki pozitif güç, yaşam enerjisidir ve değişebilirler. Artabilirler veya, nadirende olsa, bünyemizde olması gereken seviyenin altına inebilirler(azalabilirler). Bu bozulmuş dosha, vücutta veya ruhta, bir dengesizlik oluşturarak, hastalıkların ortaya çıkmasına uygun ortama olanak sağlar. Değişmiş olan dosha’yı tekrar dengeye oturtmanın yolu sağlıklı beslenme, yaşam biçimi ve bitkisel desteklerden geçer. Vücudumuzda artmış olan dosha’yı azaltmak veya pasifize etmek için, bitkisel takviyeler kullanılır. Vücudunuzda çok fazla “Pitta” varsa, bu kendini, sıcaklık, kırmızılık ve acılı isilik şeklinde belli eder. O zaman, siz serinlik veren bitki yada bitki karışımlarını kullanırsınız. Böylece Pitta azalacak veya pasifize olacaktır. Dışarıdan gelen herşey ve ruhsal durumumuz, fizyolojimizi etkileyerek dosha’larımızın dengesini yada dengesizliğini yaratır. Ayurveda da beslenme bir iaçtır. Hastalıklar, beslenme ve bitkilerden yapılan beslenme takviyesi ilaçlarla sağlanır. Ayurveda ya göre insansan yapısı, zihin ve beden le bir bütündür. Zihnin bedeni, bedenin, zihni ( ruhsal durum ), karşılıklı etkilemesi sözkonusudur. Çok hastalıklı bir bedende, berrak bir ruh bulunması çok zordur. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur, Ata sözümüz, bu gerçeğin çok iyi bir ifadesidir. Yine bu nedenle, Ayurvedik bitkisel ilaçlar( veya bitkisel takviyeler), bu gerçek gözönüne alınarak hazırlanmıştır, ve binlerce yıllık deneylerden geçmiştir. Mükemmel bir sağlık için kişinin kendi beden tipini, yani doşha tipini bilmesi çok önemlidir. Nedeni de bir beden tipi için iyi olabilecek bir yiyecek bazılarımız için bir olay olabilir. İşte bu yüzden bazılarımız yazı sever, bazılarımız kışı; kimimize dondurma zevkli gelir, kimimize ise dokunur. Bazen canımız çorba ister, bazen de tost. Nasıl oluyor bu olay? Bir bardak sütte, kim içerse içsin, 120 cal. vardır. Ama bazılarımız onu içerse yağ depolar, bazılarımızda enerjiye dönüşür. Bazıları ise kemikte Ca++ depolar, bazısı idrarla dışarı atar, bazıları ise böbrek taşına dönüştürür, üstelik aynı kalsiyumu. Doşha tipimizi bilmek, kendimizi anlamak, aynı maddelere neden farklı cevaplar verildiğini kavramak için bu nedenle önemlidir. Ayrıca modern tıpta hastalık oluştuktan sonra çoğu zaman belirtiler ortaya çıkmaktadır. (Tıkanan damar örneğindeki gibi). Ve o zaman kişi sağlığına dikkat etmektedir. Oysa kendi tipimize göre uygun beslenme ve davranışlarda bulunmak, temelden bir korunma ve hastalık semptomları oluşmadan kolay bir tedavi olanağı sağlamaktadır. Oysa tüm semptomlar oluştuktan sonra tedavi olanakları çok kısıtlı kalabilir. Bir diğer nokta da, bir beden tipi her hastalığa yatkın değildir. Bazı hastalıklar ise kolay oluşmaktadır. Bir üçüncü nokta da, tedavide beden tipini bilmenin önemli oluşudur. Çoğumuz biliriz ki aspirin herkesin ağrısını kesmez veya midesi ağrıyan her kişiye antiasit verilirse bir gruba iyi gelirken, diğerine pek yararı olmaz. İşte kişi kendi beden tipini bilirse ve hangi doşha`sı arttığında ne gibi hastalıklara zemin hazırladığını bilirse, doşha`sını dinleyerek, artmış doşha`yı pasifize ederek, daha ilgili hastalıklar ortaya çıkmadan sağlığını koruyabilir veya bir hastalık ortaya çıkmadan onu daha köklü bir şekilde onarabilir. Yiyecek-içecekler:Ayurveda`da yiyecek ve içecekler ve onların tadı çok önemlidir. Çünkü vücudumuzun dışarıyla alış-verişi en çok yiyecek ve içeceklerle olur. Vücudumuza dışarıdan en çok giren maddeler besinler olduğuna göre, onların etkisi tartışılmaz. Peki bu durum nasıl olmaktadır? Her insanın atomlarının %98`i bir yıl içinde değişiyor. Yani şu an bu yazıları okuyan siz, geçen seneki size göre %98`i tamamen farklı bir sizsiniz. Şu an bile atomlarınızın bir bölümü değişmekte. Bir kişinin atomlarının çoğu değiştiğine göre, sağlığını korumakta veya bozmakta besinler çok önemli. Hatta bu etki bazen ilaçlardan bile daha fazla görülebilir. GÜNLÜK RUTİN Düzenli yatak ve uyku. Saat 11.00`de yatmak ideal. Uykunuz yoksa, uyuyamayacağız diye endişelenmeden gözleri kapayıp dinlenmek. Sabah: Erken kalkmak, bir bardak ılık su içmek. Mesane ve bağırsak boşaltımı. Diş fırçalamak, dili temizlemek. Başa, vücuda, ayak tabanlarına yağ masajı. Duş, banyo. Transandantal meditasyon. Mevsime uygun rahat giyim, hafif kahvaltı, iş veya aktivite. Öğlen: Öğlen yemeği esas öğün. Bu beden tipine ve mevsime göre olmalı, yemekten sonra hafif oturarak dinlenme. İş, aktivite. Gece: Akşam yemeği tercihen hafif olmalı 10/15 dakika yürüyüş, mutluluk veren faaliyetler, erken yatmak. Bazı püf noktaları:Günde bir iki kez temiz havayı derince ciğerlerinize çekmek, yemek araları en az üç saat olmalı. Aç değilse yememelidir. Akşam yemeği geç yenmelidir. Her gün tercihen aynı saatlerde yemek yenmeli. Yemek güzel ortamda ve oturarak yenmelidir. Tedaviler basamak basamak ama mutlaka doğal yolla yapılmalıdır. Gıda destekleyicileri kullanılıyor. Bunlar sanki bir bilgisayar disketi gibi belirli hedef sisteme etkiyip bir dizi zincirleme reaksiyonlara yol açıyorlar, doşhaları dengeliyorlar. Allopetik ilaçlarla beraber istenirse kullanılabiliyorlar. Yapılan fare deneyleri ve laboratuar araştırmaları çok olumlu (1050 araştırma) özellikle hamile kusmaları, hamilelik, astım, romatoid artrit, gut, çocuklar için tonik, böbrek taşlarından korunma, kanser, aids, empotans, düşükler, uyku bozuklukları, kısırlık, hazımsızlık, kabızlık, hipertansiyon, baş ağrısı, migren, yorgunluk, şeker hastalığının hafif formlarında başarılı sonuçlar alınıyor. Artık batıda doğallığa dönülüyor. Transandantal meditasyon, zihin-beden bütünlüğünü sağlıyor ve streslerden arıtıyor. Derin dinlenmeyi sağlıyor. |