#1
|
|||
|
|||
Kimse mükemmel değildir!
Hemen hepimiz, çok iyi bir işe ve eşe sahip, maddi durumu iyi ve mutlu bir hayat süren insanlarla karşılaştığımızda onları imrenerek belki de iç geçirerek izleriz.
Bu insanların her şeye sahip olduğunu ve hiçbir dertlerinin olmadığını sanırız. Acaba gerçekten öyle mi? Eski Beyaz Saray Danışman Yardımcısı Vinsent Foster da bu insanlardan biriydi. Ancak, Beyaz Saray’dan önceki yaşamında hayatının neredeyse tüm karesi başarı ve takdirlerle dolu, ünlü bir hukuk firmasının ortağı, güzel bir aileye sahip, çok zengin ve sosyal çevresi tarafından sevilen Foster’ın hayatı, intiharla son buldu. Doktorlar intiharın nedenini araştırdığında, Foster’ın aşırı mükemmeliyetçi kişiliğiyle karşılaştılar. Peki, insanı intihara kadar götürebilecek mükemmeliyetçilik nedir? Hayatınıza ‘ya hep ya hiç’ düşüncesi hakimse, olumsuz detayları çok küçük olsalar dahi abartıyorsanız, ‘herkes benim dört dörtlük olduğumu düşünmeli’ gibi bir kaygınız varsa, ‘asla, daima, herkes, hiç kimse, kesinlikle’ kelimelerini sıkça kullanıyorsanız, ‘mükemmeliyetçisiniz’ demektir. Fakat burada mükemmel olma isteği ile mükemmeliyetçiliği karıştırmamak gerekiyor. Hayatın bazı dönemlerinde kapasitemizin elverdiği ölçüde kendimizden çok yüksek performans beklediğimizde bunun adı mükemmeliyetçilik değil, mücadele etme ve azimli olmaktır. Her şeyi her zaman en iyi yapmak, herkes tarafından beğenilip takdir edilmek kimse için mümkün değildir. Mükemmelliyetçi düşünce yapımız bizi buna zorlar, gerçekleşmediğini gördüğümüzde kendimizi ek*** ve işe yaramaz hissederiz. Bu da özdeğer ve özgüvenimizi kaybetmemize neden olur. İnce eleyip sık dokuma özelliğimizden dolayı ayrıntılara o kadar takılırız ki bu bizim üretkenliğimizi engeller, işleri sürekli ertelemememize ya da yetiştiremememize yol açar. Peki mükemmelliyetçiliğin üstesinden gelmek için neler yapılmalı? Olaylara ‘ne yapmam gerekiyor’ yerine, ‘benim elimden ne gelir, nereye kadar yapabilir, nereye kadar yapamam’ fikriyle yaklaşın. Gerçekleşme ihtimali çok düşük, sıradışı beklentilere girmeyin. Kapasite, ilgi ve yeteneklerinize paralel olan gerçekçi hedefler belirleyin. Yaptığınız işlerde elde edemedikleriniz kadar elde ettiklerinizi de görmeye çalışın. Hataları ‘kabul edilmez yanlışlar’ olarak algılamaktansa ‘parayla satın alınamayacak deneyimler’ olarak algılayın. Hayatınızda sadece zevk almak için, istediğiniz zaman yapabileceğiniz, sizi rahatlatan hobileriniz olsun. P***olojik Danışman FATMA YAŞAR |