|  |   | 
| 
			 
			#1  
			
			
			
			
			
		 | ||||
| 
 | ||||
|  Farabi Kimdir-Felsefesi-Sözleri-Eserleri 
			
			Fars asıllı olduğu tahmin edilen İslam felsefecisidir (Maveraünnehir). Asıl adı "Muhammed bin Tahran bin Uzlug" olan ve Batı kaynaklarında "Alpharabius" adıyla anılan Farabi (Türkistan'ın Farab Otrar kentinde doğduğu için Farabi Farablı diye anılır) ilköğrenimini Farab'da  medrese öğrenimini Rey ve Bağdat'ta gördükten sonra  Harran'da felsefe araştırmaları yaptığı yıllarda tanıştığı Yuhanna bin Haylan'la birlikte Aristoteles'in yapıtlarını okuyarak gezimciler okulunun ilkelerini öğrendi. Halep'te Hemedani hükümdarı Seyfüddevle'nin konuğu oldu. Arap ülkelerinde yaşamış  Türk kimliğini ve Türk törelerini ölünceye kadar bırakmamış olan Farabi'yi anlatan kitaplar  İslam aleminde Ebul Hasan el-Beyhaki  İbn-el-Kıfti  İbn Ebu Useybiye  İbn el-Hallikan adlı yazarlar tarafından Farabi'nin ölümünden birkaç yüzyıl sonra gerçekleştirildi. Ama bu yapıtlar  birer araştırma olmaktan çok  Farabi'yle ilgili söylenceleri derliyor  bir felsefeciyle değil  bir ermişi açıklıyordu. Aristotales'in ortaya attığı madde ve suret kavramını hiçbir değişiklik yapmadan benimseyen  eşyanın oluşumunda  yani yaradılışta madde ve sureti iki temel ilke olarak gören Farabi'nin fiziği de  metafiziğe bağlıdır. Buna göre  evrenin ve eşyanın özünü oluşturan dört öğe (toprak  hava  ateş  su) ilk madde olan el-aklül-faalden çıkmıştır Söz konusu dört öğe  birbirleriyle belli ölçülerde kaynaşır  ayrışır ve içinde bulunduğumuz evreni (el-alem) oluştururlar. Farabi  ilimleri sınıflandırdı. Ona gelinceye kadar ilimler trivium (üçüzlü) ve quadrivium (dördüzlü) diye iki kısımda toplanıyordu. Nahiv  mantık  beyan üçüzlü ilimlere; matematik  geometri  musiki ve astronomi ise dördüzlü ilimler kısmına dahildi. Farabi ilimleri; fizik  matematik  metafizik ilimler diye üçe ayırdı. Onun bu metodu  Avrupalı bilginler tarafından kabul edildi. Hava titreşimlerinden ibaret olan ses olayının ilk mantıklı izahını Farabi yaptı. O  titreşimlerin dalga uzunluğuna göre azalıp çoğaldığını deneyler yaparak tespit etti.Bu keşfiyle musiki aletlerinin yapımında gerekli olan kaideleri buldu. Aynı zamanda tıp alanında çalışmalar yapan Farabi  bu konuda çeşitli ilaçlarla ilgili bir eser yazdı. Farabi insanı tanımlarken "alem büyük insandır; insan küçük alemdir." Diyerek bu iki kavramı birleştirmiştir. İnsan ahlakının temeli  ona göre bilgidir; akıl iyiyi kötüden ancak bilgiyle ayırır. İnsan için en yüksek en yüksek erdem olan bilgi  insan beyninin çalışması sonucu elde edilemez; çünkü tanrısaldır  doğuştandır (Vehbi). Bilimin ise üç kaynağı vardır: Duyu; akıl; nazar. Bilimler ikiye ayrılırlar: Kuramsal (nazari) bilimler; uygulamalı (ameli) bilimler. Ahlak  siyaset  müzik  matematik uygulamalı bilimlere girer. Toplumlarda öz bakımından ikiye ayrılırlar: Erdemli toplumlar ve erdemsiz toplumlar. Bu toplumları yöneltecek en kusursuz devletse  bütün insanlığı kapsayan dünya devletidir. Ek Bilgiler 870-950 yılları arasında yaşamış olan İslam düşünürüdür. Sistemi Aristoteles mantığına dayanan akılcı bir metafizikten oluşan  Aristoteles'in sistemini Plotinos'un görüşleri yardımıyla  İslam inancı ile uzlaştırmaya çalışan Farabi  Tanrı'nın var oluşunu kanıtlarken  Aristoteles'in akılyürütme çizgisini takip etmiştir. Ona göre  bu dünyadaki nesneler hareket etmekte  değişmektedirler. Dünyadaki nesneler hareketlerini bir ilk Hareket Ettiriciden almak durumundadırlar. Bu ilk Hareket Ettirici ise Tanrı'dır. Farabi  varlık anlayışında  mümkün ya da olumsal varlıklar adını verdiği nesneler ile Tanrı arasındaki farklılık ve ayrılığı  mümkün varlıkların Tanrı'dan  ilk varlıktan sudur ettiklerini söyleyerek açıklamaya ve temellendirmeye çalışır. Farabi'ye göre  ilk varlık  Tanrı  varlık taşkını yoluyla evrendeki bütün varlık düzenini 'doğal bir zorunlulukla' meydana getirir. Evren Tanrı'nın değerine hiçbir şey katmaz. Yetkin bir varlık olan Tanrı'nın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Tanrı'yla evren arasındaki ilişkiyi  evrenin Tanrı'dan sudur  türüm yoluyla ve zorunlulukla çıktığını söyleyerek açıklayan Farabi'ye göre  evren aynı zamanda Tanrı'nın sonsuz cömertliğinin bir sonucudur. Tanrı  Farabi'nin sisteminde her şeydir. | 
| 
			 
			#2  
			
			
			
			
			
		 | |||
| 
 | |||
|  Cevap: Farabi Kimdir-Felsefesi-Sözleri-Eserleri 
			
			Tanrı seven  sevilen ve sevgidir. O bilen  bilinen ve bilgidir. Tanrı her şey olduğuna ve hiçbir şeye ihtiyaç duymadığına göre  Farabi bu noktada  mümkün varlıkların var oluşları için  Tanrı'nın yalnızca kendisini konu alan bilme faaliyetine başvurur. Buna göre  yaratıklar  Tanrı'ya en yakın 'akıllar' halinde Tanrı'dan çıkıp varlığa gelirler. Onun sudur  türüm anlayışına göre  Tanrı'nın kendi tözünü bilmesinden birinci akıl doğar; bu aklın Tanrı'yı bilmesinden ise  ikinci akıl türer. Böylelikle  ortaya sırasıyla 10 akıl çıkar; onuncu akıl  etkin akıldır (aklı faal). Birinci aklın varlığı  Tanrı dolayısıyla zorunlu  ama kendi özünde mümkündür; ilk akıl  kendini bu niteliğiyle bildiği için  onun maddesinden birinci gök katı  formundan da (suretinden de) o gök katının ruhu sudur eder. Böylelikle on akıldan her birinin karşılığı olarak bir gök katı türer. Madde de Tanrı'dan sudur etmiştir. Belirsizlik demek olan madde  Tanrı'ya en uzak olan varlıktır. Etkin Akıl insan ruhunun da nedenidir. İnsan anlayışında  Farabi insanın ruh ve bedenden meydana geldiğini söyler. Bedenin yetkinliği ruhtan  ruhun yetkinliği ise akıldan kaynaklanmaktadır. Ruhun başlıca görevleri eylem  anlama ve algılamadır. Ona göre  bitkisel  hayvani ve insani olmak üzere  üç tür ruh vardır. Bitkisel ruhun görevi  bireyin yetişme ve gelişmesi ile soyun sürdürülmesi  hayvansal ruhu görevi iyinin alınıp kötüden uzak durulması  insani ruhun görevi ise güzelin ve yararlının seçilmesidir. Farabi ahlak anlayışında  insanın akıl yoluyla iyi ve kötüyü ayırt edebileceğini savunur. İnsan için amaç mutluluk  en büyük erdem de bilgeliktir. Farabi'ye göre  en yüksek iyi olan mutluluk  etkin akıl ile birleşmek yoluyla gerçekleşir. Zira  insan kendisini anlamak için evreni anlamak  evreni anlamak için de evrenin amacını kavramak durumundadır. Evrenin esas ve en yüksek amacını anlamak  insan için gerçek mutluluktur. İnsanın kendisini ve evrenin amacını anlamaya kalkışması ise  bilim ve felsefe yapmakla ilgili bir şeydir. İnsan aklının en yüksek düzeyde yetkinleşmesi  insan aklını Etkin Akıl'a yaklaştırır. | 
|  | 
| 
 | 
 |