#1
|
|||
|
|||
SeN...
Bir dilin bütün sözcüklerini kullansam seni tarif edemeyeceğimi biliyorum.
Ulaşılmaz oldun hep, dokunmak hissetmek ve dolu dolu yaşamak isterken seni, kocaman bir yalnızlıktı payıma düşen. Payıma düşen her şeyi erteledim ama erteleyemediğim bir şey vardı sana benziyordu. Su olsan; dokunduğumda bozulurdun. Bozulmayan bir "şey"din. Gidilecek bir yer olsan sonun olurdu, sonu olmayan bir "şey"din. Uykuda görülecek bir rüya olsan uyanırdım, beni rüyamdan uyandırmayacak bir "şey"din. Düşün ki bir dağdan aşağı iniyoruz ve dünyada iki kişilik türkü kalmış onu söylüyoruz. Öyle bir "şey"sin sen. Seni düşündükçe yoruluyorum desem, dünyanın en büyük yalanı olur. Yalanım yok. Bugünden yarına ne kalır bilmem ama sen kalırsın tıpkı yatağı değişmeyen ırmak gibi. Bana hep kendimi hatırlatan bir "şey"sin sen. Uzaksın, yakınsın, özlenensin ama bugün değil yarın gibi bir "şey"sin sen. Gecenin en karanlık yerinde, küçücük bir ışık bile olsan yine de istiyorum seni. Bugün her ölümle biraz ölürken, seni düşündükçe hayata dönüyorum yeniden. Gelincikler gibi bir mevsim değil, dört iklim, köşe bucak... Kim ne derse desin dönmeye niyetim yok. Bir kentin ortasında tek başına kalsam da çığlık çığlığa bağırarak söylerim seni sevdiğimi. Bir tek benim sevgimle yaşasa da bu sevda seviyorum seni. Sensiz dallarımı yitirmiş bir ağaç gibi yapayalnız olurum. Kalabalığın ortasında bile fırtınalı bir denizin en sakin limanı gibi bir "şey"sin sen o limandaki tek yolucu da ben. |