#1
|
|||
|
|||
Seyduna ile Şahrud
Yitik bir öyküdür, tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan, iki yürekte durmadan kanayan
Seyduna ile Şahrud Yüreklerinin akarken bıraktığı izi birbirlerinin gözlerinde aradılar, yoktu iki iklim farkıydılar... Ne zaman gözgöze gelseler yangın çıkmayacak denli uzaktılar Yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı üçüncü bir kente düşmüş suretleri. Şahrud gökyüzü geliniydi, yüzüne bulut inse donardı masal gözleri Bir solukluk rüzgarda bile kanardı usul usul gelincik bedeni Seyduna yeryüzü cehennemi ölüm çağırır, uçurumlarda sınardı sevdasını ...Mağma Yüreği... Yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı.. Onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi... İki iklim ayrıldılar "Ya Şahrud" dedi Seyduna "Gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm, ardına bakma, gözyaşımla vurulursun, su gibi git" Şahrud'un yüzüne keder mayın gibi durdu ve zaman gözlerinin su yeşiline kuruldu Hüzün bir Buda heykeli gibi çırılçıplak yüzlerine oturdu.. Rivayet odur ki: Şahrud vardığı denizlerde hala Seyduna türküleriyle uyanmakta... |