#11
|
|||
|
|||
![]() L lâ-akall:en azından; daha aşağı olmaz lâfz (lafız):söz lâhik :yetişen; ulaşan; eklenen; sonradan tayin edilen; yenisi lâübâlî:ilişiksiz; kayıtsız; saygısız; senli benli lâ-yete gayyer:sabit; değişmez; bozulmaz layiha :dilekçe; yazılı dilek; istek; tasarı lede-l-hâce:hacet ![]() ledelicap :icap ettiğinde levâzım :gerekli şeyler; malzeme; malzemeler livâ' :bayrak; mülkî idarede kazâ ile vilâyet arasında bir derece; sancak lokavt: İşveren tarafından kendi teşebbüsüyle veya bir işveren kuruluşun kararına uyarak işçilerin topluca işten uzaklaştırılmasıdır lükata:buluntu; sokakta bulunup alınan sahibi belli olmayan şey |
#12
|
|||
|
|||
![]() M maada: …başka maddi mal: Taşınır ve taşınmaz mallar gibi fiziksel varlığı olan ![]() ma'dûd:sayılı; madde-i sabıka :yukardaki hükümler; geçen hükümler; daha önce anılan maddeler madrûb :dövülmüş; darbolunmuş; vurulmuş mafevk: üst mağsûb :gasbedilmiş; zorla alınmış mahal yer mahalli idareler: Köy ![]() mahcuz :haczedilen; hacizli; üzerine haciz konulmuş mahcur: Vesayet altına alınmış kişi; kısıtlı mahdut :sınırlanmış; tahdit edilmiş mahfuz :saklı; gizli mahiyet :nitelik; bir şeyin aslı ![]() ![]() mahkumunbih: hüküm konusu mahlûl :hallolunmuş; çözülmüş; mirasçısı bulunmayan ve hükümete kalan mahrum: yoksun; dilediğini ![]() mahsulât:mahsuller; ürünler mahsup :hesap edilmiş; hesaba dahil edilmiş mahsus :özgü; özel; müstakil; özel olarak makable şâmil:geçmişe dokunan; geçmişe etkili olan; geçmişteki olayları da etkileyen makable teşmil:bir hükmün etkisinin geriye yürütülmesi makrûn :yakınlaştırılmış; yaklaştırılmış; yakın; ulaşmış maksûr :kasrolunmuş; kısıtlanmış; kısıtlı maktu :götürü; belirli; miktarda; değeri biçilmiş; pazarlıksız makule:çeşit; tür; soy mal birliği: Eşlerin ![]() mal Ortaklığı: Eşlerin ![]() malik: Mülkiyet hakkı sahibi; bir şeye sahip olan kişi. mamelek:malvarlığı mansub :atanmış; nasbolunmuş marifetiyle:yoluyla;aracılığıy la maruz :arzolunmuş; bir şeyin karşısında etki altında bulunan masarif:masraflar; giderler maslahat:emir; buyruk; madde; husus; dirlik düzenlik; iş masrûf :sarfedilmiş; harcanmış masarifi muhakeme: muhakeme masrafları matbu: Basılı; basılmış matlab :talep olunan; istenen şey matlubat:alacaklar; istenen şey matrah: Bir verginin miktarını belirtmek için esas alınan değer. matuf :yöneltilmiş; yönelik mazarrat:zarar; zararlar; zarar verici; zarar verme mazbata :tutanak mazbut vakıf:yönetimi devlet tarafından ele alınmış vakıf mazhar :erişen; bir şeyden yararlanma; ulaşma mazireti sahiha: gerçek engel mazmûn:ödenmesi gereken şey maznun :zanlı; sanık meail: sorunlar me'cur :kiraya verilen şey; kiralanan mebaliğ:meblağlar; tutarlar; ganimetler; paralar mebânî :binalar; yapılar mebde :evvel;başlangıç; prensip; ilk unsur mebi :satılan şey meblâğara tutarı; akçe mebnî :buna dayanan; ....den dolayı; ......den ötürü; bu sebeple; bu yüzden; üzerinde kurulu mecâri :su yolları; akıntı yerleri; su yatakları; mecralar meccanî.parasız; bedava mecmuu:tümü; tamamı; hepsi mecra :bir işin gidiş ![]() meçhul:bilinmeyen; tanınmayan meçzum: anlaşılan medar :dayanak; yardım; elverişli medarı tatbik: uygulanabilir medlûl :delillendirilmiş; delil getirilmiş şey; bir kelimeden veya işaretten anlaşılan mefhumu muhalif:karşıt kavram mefruğunbih :devir konusu şey mefruğunleh :kendisine bir şey ya da hak devrolunan kimse mefruşat: Döşeme; ev eşyası. Mefsuh: feshedilmiş mehil :süre; önel melhuz:muhtemel; gerekebilecek; umulur; beklenir memalik: ülke memnu :menedilmiş; yasaklanmış; yasak memur: kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yapmak üzere atanmış olan kişilerdir. men :yasak etme; bırakmama; durdurma; esirgeme; vermeme; önleme men etmek:engellemek; yasaklamak menafil: yararlar men'i muaraza davası:bir mal üzerinde;başka bir kimse tarafından ileri sürülen hak veya yapıların el atmanın önlenmesi isteğiyle açılan dava menâfi :menfaatler; yararlar; çıkarlar menba' :kaynaklar; çıkış yeri menfaati amme:kamu yararı menkul :taşınır; taşınır mal menkuz: bozulan menşe: kaynak; kök; başlangıç mera :bir veya birkaç köy veya beldeye ayrı ayrı veya ortak olarak ![]() merbut:bağlı merhun:rehnedilen mal mer'i :yürürlükte; geçerli meriyet:yürürlük mersule: Gönderilen mesağ :izin; ruhsat; cevaz mesaha:ölçme; ölçümleme mesail: meseleler mesâkin:meskenler; oturulacak yerler meskûn :içinde insan oturan; oturulan; yerleşilmiş mesmu :dinlenen; dinlenebilir; karar için incelenebilir mesned :isnad edilen şey; dayanılan şey; dayanak; rütbe mesul :sorumlu meşfu :şuf'a (önalım) hakkının ilişkin olduğu mal meşhudat: şahitlik meşrut :şart koşulmuş; şartlı; şarta bağlı meşruta tevliyet davası: vakfeden kişinin mütevelliği kime şart kıldığı yolundaki uyuşmazlıkla ilgili dava mevdaddı mahsusa: özel hükümler mevaşi :koyun ![]() ![]() ![]() mevhûm:varsayılan; var olarak kabul edilen; kuruntuya dayanan mevkuf :vakfedilen şey mevrid :varacak yer mevsukiyet: sağlamlık mezkûr:zikredilen; sözü edilen; anılan mezrûât:ekilip biçilmiş tohumlar; ekinler mezun :izinli; yetkili; bir okulu (kursu) bitiren kişi mezuniyet:izin; yetki; bir okulu (kursu) bitirip diploma alma mikâp :bir şeyin küp olarak değeri (örneğin; metremikâp: metreküp) milk :kudret; tasarruf; mülk minval: şekil miras Şirketi: Mirasın açılmasından ![]() ![]() ![]() misillû :benzer; örnek gibi muaccel:ivedi; peşin; vadesi (eceli) gelmiş; ödenmesi gereken hale gelmiş. muacceliyet:borcun vadesinin gelmiş olması muaddel: değişik muaddün-li-l-istiglâl:kiraya verilmek üzere yapılmış şey; kiralık eşya muadil :denk; eşit muafiyet:affedilmiş olma; bağışıklık; yükümlülük dışında tutulmuş muâhede: antlaşma; karşılıklı ant içme muahhar :sonraya bırakılmış; tehir edilmiş; sonraki muallak :havada boşta duran; sürüncemede kalmış muamelat:muameleler; işlemler muaraza :çekişme; sataşma; birbirine karşı gelme; bir hak talebi; kavga muavin :yardımcı muayyen:belirli; belli; saptanmış muayyen mâ-adâ:başka; dışında mubayaa :satın alma mucibince:gereğince; uyarınca mucip :gerektiren; gerektirici; icapcı; öneri sahibi mucip sebepler:gerektirici sebepler; gerekçe mugayir :aykırı; zıt; ters muhakeme:yargılama muhammen:tahmin edilen muharrer :yazılı; yazılmış muhassas:tahsis olunmuş; tayin edilmiş; özgü muhatara :riziko; zarara uğrama tehlikesi; tehlike; zarar ve ziyan muhayyerlik:bir sözleşme ile ![]() muhdesat :sonradan yapılmış; sonradan meydana gelmiş şeyler; yeni şeyler muhik :haklı; geçerli; uygun; gerekli muhkem kaziye:kesin hüküm muhtar:özerk; bağımsız; köyde devlet işlerini gören köyün başı muhtelif:çeşitli; değişik; farklı mukabil:karşılık; karşı mukabeleihilmisil: karşılıklılık esası mukaddem: önce; önce gelen; daha öncede bulunan mukadderat:kader; yazgı; ölçülebilen ![]() mukarrer :kararlaştırılmış mukarrerat:kararlar; kararlaştırılan şeyler mukataa: arazinin belli bir ücret karşılığında kiraya verilmesi; bağ ![]() ![]() mukavele:sözleşme; akit; bağıt mukayyet :kayıtlı; sınırlı; kaydolunmuş; deftere geçirilmiş mukriz :ikraz eden; borç veren; ödünç veren muktazi.gerekli munkati :kesilmiş; ara verilmiş munkazi: bitmek munsifane: insaflı ölçüde muntafî: sönme; ortadan kalkma muntazır:bekleyen; gözetleyen murabaha: kanunun belirlediğinden fazla faiz alınması; tefecilik murakabe: denetleme; kontrol; gözetme muris: kazandıran; veren; miras bırakan ![]() ![]() murtabit:bağlantılı musaddak:tasdikli; onaylı musakkaf :üstü tavanla örtülmüş; tavanı ![]() musakkafat.gelir getiren kapalı (damlı) binalar mutad :alışılmış; âdet olunmuş; normal mutalebe.talepte bulunma; istemde bulunma mutasarrıf:tasarruf eden; sancakların en büyük mülki amiri mutavassıt:aracı; aracılık eden; vasıta olan mutazammın:içine alan ![]() mutazarrır :zarar gören kimse muteber :geçerli; itibarlı; hatırı sayılır; güvenilir; sağlam muteberiyet:geçerlik; geçerlilik muttali :öğrenme; haberdar olma; bilgilenme muvâcehe:yüzleştirme; yüz yüze gelme muvafakat :uygun görme; onama; razı olma; rızası olma muvafık :uygun; yerinde muvakkat:geçici; süreksiz muvâzaa :danışıklı işlem muvâzene:denge muzâf :izafe edilmiş; bağlı; bağlanmış; katılmış; yönelik mübâdele:bir şeyin başka bir şeyle değiştirilmesi; değiştirme; değiş-tokuş; değişim mübayaa :satın alma mübâyenet:birbirine zıt olan şeyler ![]() ![]() ![]() mübâyin :zıt; aykırı; ters mübeyyin:gösterir mücâvir :komşu olan; yanında bulunan mücbir :zorlayıcı; zorlayan mücerred :soyut; genel mücmel :kısa ve öz olarak anlatılmış; açıklanmadıkça ne anlama geldiği anlaşılamayan ibare müctemian:topluca; toplu olarak müdafi :savunucu; savunan müdahalenin men'i: Taşınır veya taşınmaz bir mala karşı yapılan maddi elatma veya sataşmanın ![]() müddea:davacının dava ettiği şey; dava konusu müddeaaleyh:davalı; hakkında dava açılan kişi müddeabih :dava konusu müddei .:davacı; iddia eden kişi müddei aleyh:davalı; hakkında dava açılan kişi müddei umumi:savcı müebbet :sonsuz; süresiz müeccel :vadeli; vadeye bağlanmış; zamanı henüz gelmemiş müeddî :tediye eden; eda eden; doğuran müesses:kurulmuş; kurulu; tesis edilmiş müessir :tesir eden; etkili; tesirli müeyyid :teyid eden; doğrulayan; kuvvetlendiren müeyyide:yaptırım; destek; hukuk kurallarının uygulanmasını sağlamak ve zorlamak için yasalara konulan hükümler; bir kuralın emir ve yasaklarına uyulmadığı zaman karşılaşılacak olan tepkidir. müflis :iflas eden kişi; mahkemelerce iflasına karar verilen kimsedir mühür: Bazı kişi ve kurumların ![]() mükellef:yükümlü; ödevli; görevli mükellefiyet:yükümlülük; bir kimseye veya bir şeye yükletilen yüküm; görev müktesip :iktisap eden; kazanan; edinen mülâhaza :düşünce; görüş mülâhazât :düşünceler mülhak evkaf(vakıf):vakıf yöneticileri(mütevelliler) tarafından yönetilen ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından denetlenen vakıflar mülki :ülke ile ilgili; ülke yönetimine ilişkin mülkiyet hakkı:Kişiye ![]() ![]() mültezem: gerekli görülen; kayırılan mülzem :bağlı mümâselet:benzeme; benzeyiş; andırma mümasil :örnek; misâl; benzeyen; andıran mümellek-ün-leh: kendisine bir şey temlik olunan kimse mümellik :temlik eden; mülk olarak veren kişi mümessil :temsil eden; temsilci mümeyyiz :sezgin; temyiz eden; iyiyi kötüden ayırma yeteneğine (temyiz gücüne) sahip kimse. mümtâz .:üstün; ayrıcalıklı; imtiyazlı mümteni :çekinen; imtina eden; olamaz; mün'akit olmak: bir sözleşmenin kurulması; akdin oluşması; üzerinde anlaşma yapılmak münâzaa :uyuşmazlık; çekişme; anlaşmazlık münaziünfih:niza konusu; uyuşmazlık konusu olan şey; dava konusu münbais: doğan; ileri gelen müncer: sonuçlanan; şu veya bu sonuca varan mündemic: içinde bulunan; (içinde)yatan münderecat:içerik; kapsam; içindekiler münferiden: tek tek; ayrı ayrı; tek başına münfesih: infisah etmiş; bozulmuş; dağılmış münhasır: ..ye özgü; ..ye ayrılmış; ..ye mahsus; sınırlanmış; ayrılmış münkasem: bölünmüş münkati: kesilen; kesilmiş; kesik; aralıklı münkir: inkar eden münselip: kaybetme ![]() müntakil:intikal eden; geçen müntehî: nihayet bulan; sona eren; son; en son; bir şeyi tamamlayan mürâdif: eş anlam; aynı anlam mürafaa:murafaa) sözlü duruşma; genellikle Yargıtay'da veya İdare Mahkeme’lerinde yapılan duruşmaya verilen ad müraselât:gönderilen şeyler; mektuplar; yazışmalar mürettep: tertip edilmiş; düzenlenmiş mürtebit: bağlantılı; ilişkili; ilgili mürtefi: kaldırma kaldırılmış mürtehin:rehin alacaklısı; ipotek hakkına sahip mürur hakkı:geçit hakkı müruru zaman:zaman aşımı; bir davanın açılması veya hükmün yerine getirilmesi için kanunen belirli zamanın geçmesi müsaade: izin; yardım; uygun olma; serbestlik müsadere:zoralım; bir kimsenin taşınır veya taşınmaz bir malının ![]() müsamaha:hoş görme; göz yumma; tolerans tanıma müsâvât :eşitlik müsavi :eşit; eş düzeyde; aynı seviyede müseccel:tescilli; yazılmış; kayıtlı; damgalanmış müstacel: ivedi; tez; hemen yapılması gerekli müstacelen:ivedi olarak; acele olarak müstaceliyet:ivedilik; acil olma hali müstagallât-ı mevkufe:hayır kurumlarına gerekli geliri sağlamak üzere vakfedilmiş mallar müstehak :hak eden müstehik :istihkak sahibi; hak kazanmış; haketmiş; layık müstelzim:gerektirici; doğurucu; sonuç doğurucu müsteniden:dayanarak; bir şeye dayanarak; delil göstererek müstesna :ayrık; istisna olan; kural dışı müşârtaklar arasında beraberce kullanıldığı halde paylara ayrılmamış şey; ortak mal müşâbehet:benzeyiş; benzeme müşâbih :benzeyiş; benzeme müşârün-ileyh:adı geçen; anılan; ilim ve resmi mevkii yüksek olan kimse müşkilât :zorluk; güçlük müştemilât:eklenti müşterâ :iştira edilmiş; satın alınmış müşterek mülkiyet: Birden çok kişinin ![]() ![]() ![]() mütâlaa :görüş; irdeleme; düşünce müteaddit:birden fazla; çeşitli müteahhidünbih:taahüt edilen ![]() müteahhit :taahhüt eden; yüklenici; belli bir inşaatı (eseri) yapmayı üstlenen müteallik :ilişkin; bir şeye dair; ilgili müteamel :alışılagelmiş mütebaki :geriye kalan; artan mütedâir :dair olan; ilişkin; değin mütedavil:elden ele geçen; dönen; dolaşan; tedavül eden müteferri :eklenti; eklenmiş; ekli; ilişkin; aynı kökten müteferriât:teferruat; ayrıntı müteferrik :dağınık; çeşitli; ayrı ayrı; türlü mütegayyib:kaybolmuş; yitmiş mütehammil:tahammüllü; dayanıklı mütehassıl :doğan; hasıl olan; meydana gelen mütehavvil :değişken; kararsız mütekabiliyet: karşılıklılık mütekabiliyet Esası: Bir devletin ![]() ![]() mütemâyil :eğilimli; taraflı görünen mütemerrid:temerrüde düşen (kimse); yapması gereken bir şeyi yapmamakta direnen mütemmim cüz:tamamlayıcı parça; mahalli örf ve adete göre ![]() ![]() ![]() mütenakıs: çelişik mütenasip :uygun; denk müterâfik :beraber bulunan; karışık; birlikte müterettib :sıralanmış; ait olan; .....üstüne düşen; gereken; meydana gelen; dolayı; meydana gelen mütesarlülfesat: çabuk bozulan müteselsil :zincirleme; dayanışmalı; ardı ardına müteselsil Sorumluluk: Birden çok kimsenin ![]() ![]() mütevakkıf :bağlı müteveffâ :vefat etmiş; miras bırakan mütevakkıf :bağlı müteveffâ :vefat etmiş; miras bırakan mütevelli :bir vakfın yönetiminin kendisine verildiği kişi; vakıf yönetim kurulu mütevellit :doğan; ileri gelen müttefik-un-aleyh: üzerine ittifak edilmiş; anlaşma sağlanmış müttehaz :verilen; ittihaz olunan; kabul edilen; yürürlükte bulunan müttehit: birleşik müvekkil: Kendisini vekil ile temsil ettiren kişi; vekil eden. Müvezzi: dağıtıcı müzaheret:yardım; koruma müzayede :artırma; açık artırma |
#13
|
|||
|
|||
![]() N nafaka yükümü: bir kimsenin kanunun öngördüğü yoksulluğa düşmüş olan yakınlarına yardım etmekle yükümlü olmasıdır. nâfıa: bayındırlık işleri nağahani: ansızın nahiye:bucak; bölge; kenar; kısım; çevre nail olmak:erişmek; kavuşmak naiplik:vekâlet nâkız :bozma; kaldırma; nâm-ı müstear:takma ad; eğreti ad nasb atama; tayin etme; dikme; saplama nâsıb :nasbeden; diken; tayin eden; atayan nâşî :neşet eden; ileri gelen; ötürü; dolayı; sebebiyle nâtık :bildiren; bildirici; gösterici; söyleyen; konuşan; idrak eden; düşünen nazara almak göz önüne almak navlun mukavelesi: deniz yoluyla eşya taşımak üzere yapılan sözleşmedir. nazarı dikkat: göz önüne almak nebât:bitki nef'î :çıkar ile ilgili; faydacı nema:büyüme; gelişme; kazanç; kâr; getiri; faiz neseben: soyla ilgili; soy bakımından neşet etmek:doğmak; ileri gelmek; kaynaklanmak nevi :çeşit; tür nez' :sökme; kaldırma; yoketme nezaret:denetim; gözetim; bakanlık nezetmek: kaldırmak; ayırmak; ilişiği koparmak nısf :yarım; yarı; yarısı nidâ :çağırma; bağırma; ünlem nisap:derece; istenilen had; asıl; esas; yeter sayı; bir kurulun toplanabilmesi veya karar alabilmesi için gerekli sayıda üyenin bir araya gelmiş olması niyâbet:vekillik; niza :ihtilaf; çekişme; uyuşmazlık nizâm-nâme:tüzük nizasız ve fasılasız:uyuşmazlık konusu olmadan ve hiç ara vermeden; ihtilâfsız ve arasız nokta-i nazar :görüş; bakış açısı nukud :nakitler; paralar nükûl :vazgeçme; cayma; kaçınma nümune:örnek |
#14
|
|||
|
|||
![]() O Olveche: o şekilde orta malları: Yollar ![]() ![]() ortak Yerler: Kat mülkiyetine tabi anagayrimenkulün ![]() otlak bkz. yaylak ![]() ölüme bağlı tasarruf: Gerçek kişilerin ![]() ölünceye Kadar bakma akdi: Taraflardan birinin ![]() ![]() özel haklar: şahıslar ile şahıslar arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarından ![]() özel hukuk: Kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk dalı. |
#15
|
|||
|
|||
![]() P pafta: Kadastrosu yapılan yerlerin ada ve parsellerinin ![]() parsel: İmar düzeni bakımından belli ölçüler gözönüne alınarak sınırlandırılmış arazi parçalarından her biri. paydaş: Bir bütünün belli bir kısmından (paydan) yararlanan; hissedar. pedavra:köknar ve lâdin ağaçlarından elde edilen ![]() |
#16
|
|||
|
|||
![]() R râbıta :bağlantı; bağ; düzen; tertip râci :rücu eden; geri dönen; ilgisi olan rahin:rehin veren; rehneden rakabe:devri ve devir alınması olanaklı bulunan şeyin kendisi; örneğin tarla ![]() rapt :bağlama; bağlanma; iliştirme; bağlaç rayiç :sürüm değeri; geçerli olan rayiç Değer: Bir iktisadi kıymetin ![]() ref etmek:kaldırmak; örneğin itirazın ref'i (kaldırılması) refik: arkadaş rehin: Bir borcun yerine getirilmemesi halinde ![]() Reisievvel: birinci reis resen :kendiliğinden; herhangi bir isteğe gerek olmadan; otomatikman resim: Devlet daire ve kurumlarında görülen hizmet ve yapılan giderlerin karşılığı olarak ![]() resmi gazete: Başbakanlık tarafından çıkarılan ve kanunların ![]() ![]() resmi Senet: Resmi bir makam ve görevlinin ![]() resülmâl :anamal; sermaye reşit :ergin; rüşt yaşını doldurmuş; onsekiz yaşını dolduran veya onsekiz yaşını doldurmamasına rağmen evlenen veya yasal olarak erginliğine mahkemece karar verilen kişi rücu :dönme; geri dönme; cayma; sözünden dönme; sözünü geri alma; bir ödemede bulunan kimsenin ![]() ![]() rüçhan: öncelik; üstünlük; imtiyaz rüsum :resimler; devlet dairelerinde ve diğer kamu kuruluşlarında görülen hizmet ve harcamaların karşılığı olarak alınan vergiler rûz-nâme:gündem; yevmiye defteri; takvim rü'yet :davanın bakılmakta olması. |
#17
|
|||
|
|||
![]() S sâdır olmak:çıkmak sahih :sıhhatli; gerçek; düzgün; doğru; legal; hukuka uygun sâkıt :susan; herhangi bir görüş bildirmeyen; düşen; düşücü; hükümsüz salâhiyet:yetki; bir davaya bakabilme sâlif-üz-zikr:zikri geçen; bildirilen salih :elverişli; uygun saniyen :ikinci olarak sarahat :açıklık; netlik; sarihlik; aydınlık sarfiyat :harcamalar; giderler sari :bulaşan; bulaşıcı satış vaadi : Bir kimsenin ![]() satış Vaadi : Bir kimsenin ![]() savcılık: Devlet adına kamu davasını açan makamdır. sây :emek; çalışma sebketmek:vâki olmak; yapılmak; olmak; ileri geçmek sehim: pay; hisse selb :zorla alma; kaldırma; giderme selef: önce gelen kimse semen:satış parası; satış sözleşmesinde ![]() semere:bir maldan elde edilen ürünler; Tabii Semere:Bir şeyin kendisinden oluşan ürün; Medeni Semere:tabii olmayan semere ![]() senedât:senetler sened-i hâkanî:tapu senedi senevî :senelik; yıllık serdetmek:ileri sürmek; öne sürmek; ortaya çıkmak; belirtmek seyrân-gâh:gezme yeri; dolaşma yeri sigorta primi : Sigorta ettirenin sigortacıya ödemekle yükümlü olduğu ücrettir. sin: yaşanılan süre sirayet :bulaşma; yayılma; geçme sirkat :hırsızlık; çalma; çalınma siyanet:koruma siyasi haklar: Herhangi bir biçimde devletin yönetimine ve siyasi kuruluşlarına katılmaya yönelik haklardır sosyal devlet: fertlerin sosyal durumlarıyla ilgilenen ![]() ![]() sosyal ilişkiler: Şahısların birbirleriyle veya toplumla olan ilişkileridir. sosyal kurallar: sosyal ilişkileri düzenleyen din ![]() ![]() sosyal ve ekonomik haklar: Kişinin sosyal ve ekonomik faaliyetleriyle ilgili bulunan hak ve hürrriyetlerdir. sözleşme: İki veya daha çok kişinin ![]() ![]() ![]() sözleşme: İki veya daha çok kişinin ![]() ![]() ![]() sözleşmeden Dönme: Taraflardan birinin ![]() Sudur: verilen ; çıkan suiniyet:kötüniyet sukut :düşme; düşüş sureti mahsusa: özel olarak; özellikle; belli amaçla sureti mümtaze: öncelikli suveri müsaddakananmış örnek sübût :sabit olma; gerçekleşme; ispatlama; ispatlanma; kanıtlama sükna turma yeri; oturulacak yer; konut sükna hakkı:bir evde veya evin bir bölümünde oturma hakkı veren kişiye bağlı bir irtifak hakkı; oturma hakkı ![]() sülüsân :üçte iki |
#18
|
|||
|
|||
![]() $ şagil :meşgul eden; meşgul olmayı gerektiren; işgal eden; bir mülkte oturan şahâdet:tanıklık şahbender: konsolos şahsi haklar: Ayni hakların aksine ![]() şahsiyet hakları: şahısların maddi ![]() şahsı âhar (âher): başkası; üçüncü kişi şamil :içine alan; kapsayan; çevreleyen şâmil olmak:kapsamak; içine almak şârih :şerhçi; şerh eden; bir konuyu ayrıntılarıyla açıklayan şayi ay; hisse şâyi hissertak (müşterek) mülkiyette ![]() şayian rtaklaşa şefi :şufa (önalım) hakkı bulunan kişi; önalımcı şerait:şartlar; koşullar şerh :kişisel hakların ![]() ![]() şerirtak; iştirakçi şerh: Şahsi hakları ![]() şibh (şibih):benzer; benzeme; benzeyiş şifahî beyan:sözlü açıklama şufa :önalım; öncelikli alım şufa hakkı:önalım hakkı; mükellefin ![]() ![]() ![]() Şuhut: şahitler şümul :kapsam; içine alma; kapsama şüyu aydaşlık; hissedarlık |
#19
|
|||
|
|||
![]() T taaddüd: birden çok taahhütname: Kişinin kendi ad ve hesabına ![]() ![]() ![]() taalluk:ilişiği olma; asılma; ilgi taayyün:tayin olunma; belli olma; belirme tabiyet: kişi veya şeyleri devlete bağlayan siyasi ve hukuki bağ; vatandaşlık. yurttaşlık; bağımsızlık tacir :ticaretle uğraşan; bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimsedir. tadât :sayma; sayılma; sayım tadil :değiştirme; değişiklik tağyir:başkalaştırma; değiştirme; bozma tahakkuk gerçekleştirme; gerçekleşme tahaddüs: ortaya çıkmak tahassul:hasıl olma; sonuç olarak ortaya çıkma tahavvül :değişme; dönme tahdîdât :sınırlamalar; kısıntılar tahfif :hafifletme; azaltma tahkikat: soruşturma tahlif: yemin tahliye taahhütnamesi: Kiracının ![]() tahliye: Boşaltma; salıverme; serbest bırakma. tahrir: yazım tahsin: beğenme tahsis: Emrine verme; özgüleme. tahşiye: çıkıntı yapmak takas: Vadesi gelmiş ![]() taksim: Ortak mülkiyette bulunan bir malın ![]() takyit: kısıtlama ta'lık :geciktirme; askıda bırakılma tahmil:yükleme tahrip :harabetme; yıkma; kırma; bozma tahrir :yazma; yazım tahriren:yazılı olarak taht :alt; aşağı tahtani:binanın alt kısmı tahtani fevkani.: altlı üstlü tahvil :değiştirme; değiştirilme; borç senedi tahvilat:tahviller takaddüm: önce gelme; önde gelme takarrür etmek: kararlaşmak; kararlaştırmak; istikrar kazanan kararlar takrîr :önerge; anlatma; anlatış; tapuda malını sattığını veya ipotek ettiğini söyleme takrir etmek:sağlamlaştırmak takyit :sınırlama; kayıtlama; şarta bağlama; kısıtlama talâk: islâm hukukunda boşanma talîmâtnâme:yönetmelik tapuyu misil :tarafsız bilirkişinin belirteceği tapu; bedel; değer baha tarik :yol; yöntem târik :terkeden; bırakan tariki âmm: herkesin geçebilmesi için bırakılan yol; kamunun yararlandığı yol; tasarruf: Bir şeyden yararlanabilme ve o şey üzerinde fiili veya hukuki işlem yapabilme gücü. tashih:düzeltme; resmi bir kütüğün ![]() tasrih etmek: açıklamak; belirtmek tasvib :doğru bulma; uygun görme; onaylama tatbika medar imza:uygulamaya elverişli imza tathir :temizleme tavassut:aracılık; ara bulma; aracı olma tavazzuh: aydınlanma tavzîh :açıklama tavzif: görevlendirme tazammun etmek:öngörmek; sonucu doğurmak; içine almak; kapsamak tazminat: Maddi veya manevi zarara karşılık ödenen bedel; zarar ödencesi;hukuka aykırı olarak başkalarına verilen zararların ödetilmesi biçiminde müeyyidedir. teadül :beraberlik; denklik; birbirine denk gelme teahhur(teehhür):gecikme; temerrüt teâmül :örf ve adet; öteden beri olagelen ![]() teati: karşılıklı gönderme tebaa :uyruk; bir devletin hükmü altında bulunan kimseler tebâdür:akla gelme; hatırlanma tebârüz ettirme:belirtme; ortaya koyma tebdil :değişme; değiştirilme tebeddül:değişiklik tebellüğ :bir tebliği alma; tebliğ edilen bir yazıyı imza ile teslim alma tebellür :netleşme; net olarak ortaya çıkma; aydınlanma tebeyyün etmek: saptanmak ; ortaya çıkmak; aydınlanmak tebligat: Bir hukuki işlemin yetkili makamca ![]() ![]() tecdit :yenileme; tazeleme ![]() ![]() tecezzî: bölünme; doğranma tecvîz :ceza verme; caiz görme tedabir:tedbirler önlemler tedarik :sağlama; temin etme tedavül :sürüm; elden ele gezme; dolaşma; kullanılma tebdil : değiştirmek tebeddül : değişiklikler tebeyyün rtaya çıkmak tediye :ödeme; bir borcun ödenmesi tedricen:azar azar; yavaş yavaş; aşamalı olarak tedvîn :hukuku birleştirmek amacıyla ![]() teehhür:gecikme; sonraya kalma teemmül:düşünüp taşınma; etraflıca düşünme teessüs :kuruluş; kurulma; yapılma; yapılanma tefehhüm:anlamak; akıl erdirmek teferruat :ayrıntı; bölgesel töreye (örfe) veya malikin açık isteğine göre ![]() ![]() teferruğ :satın alanın aldığı mülkün ferağ işlemini yaptırması ![]() teffiz :bkz. tefvîz tefhim:verilmiş olan kararın veya hükmün ![]() tefrişat:döşeme araçları; bir yeri döşemek için kullanılan eşya tefvîz :ihale; sipariş etme; havale etme; dağıtım; ısmarlama; bir taşınmazı belli bedel karşılığında üçüncü kişinin üzerinde bırakma tehâlüf:yargıcın iki tarafa da yemin vermesi; birbirine zıt olma tehir erteleme; ara verme tek taraflı irade beyanı: Hukuki bir ilişkide taraflardan birinin ![]() tekabül etmek:karşılamak; karşılık olmak tekaüd :emeklilik tekâyüd:birbirine hile yapma tekeffül :birine kefil olma; kefalet verme; garanti etme tekemmül:tamamlanma; olgunlaşma tekevvün etme: yaratılma; meydana gelme telâfi: zararı karşılama; giderme; eksikliği giderme telâhuk: birbirine katılma; yarışma; hakların yarışması telhîs: hülasa etme; özetleme; özet telif: yazma; uzlaştırma telif hakları : fikir ürünü eserler üzerinde yaratıcısının sahip bulunduğu haktır. telvis etmek: kirletmek temadi: sürüp gitme; süregelme; devamedegelme; sürme; uzama temellük:mülk edinme; kendine mal etme; sahip olma; sahiplenme; devralma temerrüd:direnme; borcun ifasında gecikme ![]() temettü: kâr; kazanç payı; yarar teminat: Belli bir hukuksal durumu (genellikle borcun ödenmesini) sağlamak için verilen garanti. teminat akçesi: bir sözleşmenin kurulması için taraflardan birinin diğerine vermek yükümlülüğünde bulunduğu para temlik: devir temlik: Bir malın veya hakkın ![]() temyiz Kudreti: İyiyi kötüden ayırma ve makul biçimde davranışta bulunma yeteneği. tenâküz: çelişki tenbih: uyarma; uyarı tenezzül: inme; alçalma; düşme; kendine aykırı gelen bir işi veya durumu kabul etme tenkis: indirme; azaltma; eksiltme tenmiye: nemalandırma; artırma; işletme tensip: uygun görme tenvîrât: aydınlatma; ışıklandırma tenzil: indirtme; azaltma terâküm: birikme; biriktirme tercihe şayan: üstün tutulan; yeğlenen; tercih edilen tereke (terike): miras bırakanın mirasçılarına geçen kalıtı; kalıt; mirasçılara kalan malvarlığı terekküp etmek: oluşmak teressübât :tortulanmalar; dibe çökmeler; durulmalar terettüp etmek: düşmek; doğmak; ait olmak; sırası gelmek; gerektirmek terhin :rehin olarak verme; emanet bırakma terkin :silme; çizme; resmi kütük veya defterde yazılı bulunan bir konunun (şerhin) çizilmesi termim: tamir etme; onarma; düzeltme; iyileştirme tersîmât: resmetmeler; resmini yapmalar; çizmeler tertip :sıra; düzen; düzenleme tesâhub: sahip çıkma; koruma tescil: Resmi kütük veya defterlere bir konunun (hakkın) yazılması ![]() tesellüm :teslim alma tesmiye :ad koyma; isimlendirme; belirleme tesviye :sonuca bağlama; çözümleme; gereğini yapma; seviye; düzdüzeltme teşevvüş: karışıklık; kargaşalık teşmil :kapsamına alma; yayma tevakkuf: bağlı olma; durma tevarüs :bir kimseden miras kalma; mirasa konma; kalıtım yoluyla birinden diğerine geçme tevdi etmek: vermek; bırakmak; sunmak teveccüh :yönelme; yakınlık duyma; sevgi tevellüt: doğum; doğma tevessül etmek: başvurmak; kalkışmak; girişmek tevfik :uydurma; uygunlaştırma tevfikan: uyarınca; (ona) göre tevhid :birleştirme tevkil: Vekil olarak tayin edilmiş kimsenin ![]() tevlit etmek: doğurmak tevliyet :vakfın işlerini yönetmek tevliyet davası: mütevellilik davası; vakfın işlerine bakma göreviyle ilgili dava tevsî' :genişleme tevsîk :belgelendirme tevzi :dağıtma tezâyüd: artış; çoğalma tezkere-i sâmiyye: sadrazamlık makamından yazılan tezkere tezyinat :süslemeler toplu iş sözleşmesi: işçi sendikaları ile işveren veya işveren sendikaları arasında yapılan ve iş şartlarını ![]() trampa: Bir malın başka bir malla veya bir hakkın başka bir hakla değiştirilmesini konu alan sözleşme. tüzel Kişi: Kendisini oluşturan gerçek kişilerin üzerinde ve onlardan bağımsız bir varlığı ve belirli bir amacı bulunan. tüzük : Bir kanunun uygulamasını göstermek veya kanunun emrettiği işleri belirtmek üzere ![]() |
#20
|
|||
|
|||
![]() U uhde :görev; birinin yapmakla yükümlü olduğu iş; bir işin yapılacağına söz verme uhdesinde: üzerinde; sorumluluğunda ulak :haberci; haber götürücü umran: bayındır umranî: bayındırlıkla ilgili; imarlı hale getirme umur :işler urup :arşının sekizde biri uyrukluk : Şahısları veya şeyleri devlete bağlayan hukuki ve siyasi bağdır. uygulama imar plânı : onaylı halihazır haritalar üzerinde ![]() ![]() ![]() ![]() uzatılmış mal ortaklığı: Evlilik birliğinin ![]() ![]() ![]() üçüncü şahıs: Bir sözleşmenin ![]() üst hakkı: Taşınmaz malikinin ![]() ![]() |
![]() |
|
|