#1
|
|||
|
|||
Cehennem'de ki en ehven (hafif) azâb..
Kardeşler bilir misiniz Cehennem'de ki en hafif azâbı?
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ''Kıyâmet günü Cehennem'liklerin azâb yönünden en ehveni kendisine ateşten iki na'lin giydirilir ve o na'linlerin harâretinden beyni kaynar.'' Varın ötesini hesâb edin.. Tevbeye ibâdet ve itâate sarılmalı.. Korkmalı.. Aslında hadîs gâyet açık fazla söze gerek yok.. Fakat çok gâfiliz.. Klasik bir söz olarak gelir artık bize parmağını mumda ne kadar tutabilirsin? Halbuki parmağını mumda tutmak ne ki? Bu Cehennem'le kıyâs dâhi edilemez.. Derler ki: Dünyâ ateşi yetmiş defâ rahmet suyu ile yıkanmıştır.. Kardeşler Cehennem ateşi dünyâ ateşi ile kıyâs edilemez.. İmam-ı Gazâlî Hazretleri der ki: Cehennem halkı bu dünyâ ateşi gibi bir ateş bulsa rahatlanmak için oraya hücûm ederlerdi. Cehennem'e uğramayacağına dâir hiçbir garantin yok.. Allah Teâlâ ne buyuruyor bak: ''Sizden hiçbiriniz müstesnâ olmamak üzere ille oraya (Cehennem'e) uğrayacaktır. Bu Rabbinin üzerine kat'i olarak aldığı kazâ ettiği bir şeydir. Sonra takvâya erenleri kurtaracağız. Zâlimleri ise orada diz üstü düşmüş bir hâlde bırakacağız.'' (Meryem 69-70) Son olarak İmam-ı Gazâlî Hazretlerinin nasîhâti ile bitiriyorum.. Kendi nefsime ve sizlere gelsin ve kalbe işlesin inşâAllah.. Ey zavallı insan! O gündeki zor durumları düşün ve bilmiş ol ki; bütün şiddetiyle Allahû Teâlâ Cehennem'i yarattı. Onun adamlarını da yarattı onlar artmaz ve eksilmezler. Bu değişmeyen ezelî bir mukadderattır. Nitekim Allahû Teâlâ: ''Sen onları bulacağı vakit ile emr(-i ilâhînin) yerini bulacağı hasret günü ile korkut. Onlar gaflet içindedirler. Onlar hâlâ îmân etmiyorlar.'' (Meryem 40) buyurmuştur. Bu âyet-i celîle ile kıyâmet gününe işâret edilmiştir. Durum bu iken nasıl güler oynar ve eğlenirsin? Hakkında ezelde sebkat eden mukadderâtı bilmediğin hâlde nasıl olur da dünyanın âdî zevkleri ile oyalanırsın? ... __________________ Cehennem'in vâdileri ve kollarını düşünelim.. Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ''Cehennem'de yetmiş bin vâdi her vâdide yetmiş bin kol her kolda yetmiş bin yılan ve yetmiş bin akrep vardır. Gerek kâfir gerek münâfık bunların hepsine uğramadan Cehennem'in dibini bulamaz.'' Hazret-i Ali'nin rivâyetinde Resûl-i Ekrem yine şöyle buyurmuştur: ''Hüzün kuyusundan veyâ vâdisinden Allah'a sığınınız. O Cehennem'de bir deredir. Cehennem bile günde yetmiş def'a onun harâretinden Allah'a sığınır. Allahû Teâlâ onu riyakâr okuyucular için hazırlamıştır.'' İşte bu Cehennem ve Cehennem'in şûbe ve vâdileridir. O da dünya vâdileri ve dünya şehvetleri nisbetindedir. Cehennem'in kapıları da kulun birbirinden daha büyük günahlar işlediği yedi âzaları sayısıncadır. En üst kapı Cehennem sonra leza sonra hutame sonra saîr sonra cehîm en alt kapı da hâviyedir. Var da hâviyenin derinliğini düşün! Dünya şehvetlerinin sonu olmadığı gibi hâviyenin de derinliğinin sonu yoktur. Cehennem'in bir hâviyesinin derinliği ancak onun altındaki hâviye kadar iner. Ebû Hureyre (r.a.) diyor ki: Bir gün Resûl-i Ekrem ile bir arada bulunuyorduk. Ağır birşeyin yüksekten düşüp çıkardığı gümbürtü gibi birşey duyduk. Bunun ne olduğunu Resûl-i Ekrem'den sorduk. Şöyle buyurdu: ''Bu yetmiş yıl önce Cehennem'e atılan bir taş idi ancak şimdi dibine indi.'' Evet dünyâya bağlılığımız dünyâ zevklerine ve şehvetimize düşkünlüğümüz ne kadar ise Cehennem'in o kadar derînine ineceğiz.. O yüzden şu 60-70 yıllık kısacık bir hayatı ebedî olan Cehennem'i düşünüp ibâdet ve tâat ile geçirmeli.. Bu dünyâda bin sene yaşasan dâhi sonsuzluk yanında bir hiçtir.. O hâlde hangi aklı başında insan bu âdî dünyanın zevk ve süslerini terkedipte önündeki tehlikeyi atlatmak için çabalamaz..? Allah bizlere îmân ile ölmeyi şehâdeti nasîb etsin.. O günlerin dehşetinde bizlere yardım etsin ve merhâmetinden mahrûm kalanlardan eylemesin inşâAllah.. |