Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi
 

Go Back   Seversintabi.com Türkiye'nin En Büyük Forumu Bence Seversin Tabi > Genel Kültür > İslam Dünyası
Yardım Topluluk Takvim Bugünki Mesajlar Arama

gaziantep escort gaziantep escort
youtube beğeni hilesi
 

 

LinkBack Seçenekler Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
  #1  
Alt 16 October 2008, 17:47
Junior Member
 
Kayıt Tarihi: 1 September 2008
Mesajlar: 0
Konular:
Aldığı Beğeni: 0 xx
Beğendiği Mesajlar: 0 xx
Thumbs up ESMA-İ HÜSNA: Mümît

Mümît
Allah (c.c.), Mümît'tir. Yani hayatı verdiği gibi alan ve ölümü takdir edendir. Cenâb-ı Hak, dilediği anda hayatı geri alır, her canlıyı ölüme mahkûm eder, her nefsi ölüme tâbî tutar.
Ebû Hüreyre'nin (r.a.) Peygamber Efendimizden (a.s.m.) rivâyet ettiği Mümît ismi Kur'ân'da fiil sîgasıyla gelmiştir. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: "Muhakkak Biz diriltir ve öldürürüz. Her şeyin vârisi de Biziz!"
Kaderin takdiriyle, kudretin büyük bir tasarrufu olan ölümün, cesedin bozulup dağılmasına rağmen, rûhun yokluğu anlamına gelmediğini, rûhun bâkî kaldığını beyan eden Bedîüzzaman, ölümün, hayat vazifesinden bir terhis, bir paydos, bir mekân değiştirme, bir cisim yıkılması ve çözülmesi, bâkî hayata bir dâvet, bir başlangıç ve hayat-ı bâkiyenin bir mukaddimesi olduğunu ve bir nîmet hükmünde bulunduğunu kaydeder.
Bediüzzaman Saîd Nursî, bu görüşünü en basit hayat tabakasında bulunan bitkilerin hayat ve ölümlerinden örnek vererek delillendirir.
Bedîüzzaman'a göre, bitkilerin ölümü, hayattan daha muntazam bir san'at eseridir. Zîra tohumların ve çekirdeklerin ölümü, görünüşte dağılmak ve çürümekten ibâret olduğu halde, gerçekte yeni bir filizin hayatını netice vermektedir. Çekirdeğin ölümü, filizin hayatının başlangıcıdır. Veya meyvelerin insan midesinde ölümleri, meyvelerin insânî hayata çıkmalarına bir basamaktır. Bu durumda tohumların ve meyvelerin ölümlerinin, hayatlarından daha muntazam ve mahlûk olduğunu söylemek mümkündür. En aşağı bir hayat tabakasında bulunan bitkilerin ölümleri böylesine mahlûk, böylesine hikmetli ve böylesine intizamlı olursa, hayat tabakasının en ulvîsinde yer alan insan hayatının, elbette yer altına girdikten sonra berzâhta bir bâkî hayat sümbülü vereceği şüphe götürmez.
Bedîüzzaman'a göre, ölümle insan, aslî vatanına sevk olunmakta, ebedî saadet tarafına yönelmektedir. Ölüm, ebedî bir ayrılış değil, yüzde doksan dokuz dostların bulunduğu berzah âlemine kavuşmaktan ibârettir.
Bediüzzaman'a göre, mevcûdât Allah'ın irâdesiyle her an sonsuza doğru akmakta, kâinat Allah'ın emriyle hiç durmaksızın seyretmekte, mahlûkat Allah'ın izni ile zaman nehrinde mütemâdiyen sevk olunmaktadır. Her şey gayb âleminden gönderilmekte, şehâdet âleminde zâhirî vücut giydirilmekte, sonra yine gayb âlemine muntazaman yağdırılmakta ve indirilmektedir. Allah'ın emriyle her varlık mütemâdiyen istikbâlden gelip hâle uğra*****, mâziye dökülmektedir. Cenâb-ı Hak mevcûdâta kudretiyle hayat verip tavzif etmekte, sonra hikmetiyle terhis etmekte, ölümle âlem-i gayba göndermekte, böylece her şeyi kudret dâiresinden, ilim dâiresine almaktadır. En cüz'î bir hayat sahibinin ölümü dahî Cenâb-ı Hakkın kanunuyla, izniyle, emriyle, kuvvetiyle ve ilmiyle olmaktadır.
Gülerek ve sevinçle hayata gözlerini açan canlıların, ansızın ölüme mahkûm edilerek soldurulmalarının, "Rahmetim her şeyi kuşatmıştır" âyetinde tüm kâinatı ihâta ettiği beyan edilen rahmetle nasıl izah edilebileceğini inceleyen Bediüzzaman Saîd Nursî, Fâtır-ı Hakîmin nöbeti biten her bir tâifeye ekseriyet itibariyle dünyadan bir usandırmak vererek istirahata bir meyil uyandırdığını ve başka bir âleme göçmeye bir şevk ihsân ettiğini beyan eder. Bediüzzaman'a göre, bu dünyadan göçen ruh ve hayat sahibi varlıklara, buradaki vazifelerine ve itaatlerine karşılık rûhânî bir mükâfât hazırlamak Cenâb-ı Hakkın rahmetinden uzak değildir. Îman ehli insanlar için zaten kabir, karanlıklı bir kuyu ağzı değil, tam tersine, dünya zindanında, Cennetin ve nûrâniyetli âlemlerin kapısıdır. Dünya zindanından Cennetler bahçesine çıkmak ise bin can ile arzu edilir bir seyahat ve bir saadettir.
Bedîüzzaman'a göre, küçük âlem denilen insan, ölümden ve harabiyetten kurtulmadığı gibi, büyük insan denilen kâinat da ölümden yakasını kurtaramaz. Kâinatın bir ağacı nasıl ölümden ve dağılmaktan kurtulamıyor ise, hilkat ağacından olan kâinat silsilesinin de harabiyetten kurtuluşu mümkün değildir.
İnsan nev'i bir nefistir, dirilmek üzere ölecektir. Yer küresi de bir nefistir, bâkî bir sûrete girmek için o da ölecektir. Dünya da bir nefistir, âhiret sûretine dönmek için dünya da ölecektir. Cenâb-ı Hak, ölümün peşinden bir ebedî saadeti ve bir uhrevî bekâ yurdunu açacağını bütün semâvî fermanlarıyla vaat ve ahdetmiştir. Cenâb-ı Hakkın Mümît ve Muhyî isimleri, Allah'ın bahar kadar kudretine kolay gelen ebedî saadet yurdunu, mükerrem ve müşerref insanlar için açacağını, haşri yapacağını ve kıyâmeti getireceğini bize bildirmektedir. Ebedî saadete mukaddeme ve ilk adım olduğu için ölüm, gerçek bir nîmettir.
Alıntı ile Cevapla
 




Saat: 12:09


Telif Hakları vBulletin® v3.8.9 Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
gaziantep escort bayan gaziantep escort
antalya haber sex hikayeleri aresbet giriş vegasslotguncel.com herabetguncel.com ikili opsiyon bahis vegasslotyeniadresi.com vegasslotadresi.com vegasslotcanli.com getirbett.com getirbetgir.com
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort kızılay escort çankaya escort kızılay escort ankara eskort

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0 PL2