#161
|
|||
|
|||
Cvp: Hadis-i Şerifler
HADDLERDE SEFAAT VE MUSAMAHA HAKKINDA
1621 - Yahya Ibnu Ebi Rasidin Ibnu Omer'den naklettigine gore, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isitmistir: "Kim sefaat ederek, Allah'in haddlerinden birinin tatbik edilmesine mani olursa Aziz ve Celil olan Allah'a muhalefet etmis olur. Kim bilerek bati1 bir davayi kazanmaya calisirsa ondan vazgecinceye kadar Allah kendisine bugzeder. Kim mu'mine onda olmayan bir kotulugu nisbet ederse, bundan tevbe edinceye kadar cehennemliklerin vucudlarindan cikan irinlerden hasil olan cirkefin icine iskan eder. Kim haksiz bir davaya yardimci olursa, Allaah'in gazabini kazanmis olarak doner." Ebu Davud, Akdiye 14, (3597, 3598). 1622 - Zubeyr Ibnu'l-Avvam (radiyallahu anh)'in anlattignna gore, hirsizi yakalayip sultana goturmekte olan bir adama rastlar. Zubeyr adami salivermesi icin lehinde sefaatte bulunur. Adam:"Hayir, sultana ulastirincaya kadar onu salmam" der. Zubeyr (radiyallahu anh) su aciklamayi yapar: "Sefaat, sultana ulasmadan once caizdir. Sultana ulasti mi, ondan sonra sefaat yapan da, sefaati kabul eden de mel'undur." Muvatta, Hudud 29, (2, 835). 1623 - Saffan Ibnu Umeyye (radiyallahu anh) anlatiyor: "Mescide uyumak uzere ridasini yastik yaparak uzanmisti. Uyurken bir hirsiz gelip ridasini aldi. Ama Saffan (uyanarak) hirsizi yakaladi, dogru Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e goturdu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) derhal elinin kesilmesini emretti. Saffan: "Ey Allah'in Resulu, ben bunu istememistim, ridam ona sadaka olsun!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Onu bana getirmezden once niye yapmadin?" diyerek, teklif reddetti." Ebu Davud, Hudud 14, (4394); Nesai, Sarik 4, (8, 6icon_cool.gif; Muvatta, Hudud 28, (2, 834). 1624 - Hz. Aise anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Elinizden geldikce hadd cezalarini Muslumanlardan defedin. (Muteber) bir ozru varsa hemen saliverin. Zira imamin yanlislikla affetmesi yanlislikla ceza vermesinden daha hayirlidir." Tirmizi, Hudud 2, (1424). Ebu Davud'da yine Hz. Aise'den gelen bir rivayette: "Hz. Peyganber (aleyhisalatu vessalam): "Itibarli kimsalerin hudud disindaki zellelerinden vazgecin" buyurmustur." Ebu Davud, Hudud, 4, (4375). 1625 - Ibnu'l-Museyyeb (rahimehullah) anlatiyor: "Eslem kabilesinden Hezzal denen bir adam, bir baskasini Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a zina isnad ederek sikayet etti. Bu hadise:"Namuslu ve hur kadinlara (zina isnadiyla) iftira atan, sonra (bu babta) dort sahit getirmeyen kimselerin her birine de seksen deynek vurun" (Nur 4) ayetinin nuzulundan once idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adama: "Ey Hezzal, onu ridan ile ortseydin, senin icin daha hayirli idi" dedi." Muvatta, Hudud 3, (2, 821); Ebu Davud, Hudud 6, (4377). 1626 - Hani' Ibnu Niyar (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Allah'in haddlerinden bir hadd olmadikca hic kimse on kirbactan fazla dayaga mahkum edilemez"buyurdu." Buhari, Hudud 42; Muslim, Hudud 40, (1708); Ebu Davud, Hudud 39, (4491); Ibnu Mace, Hudud 32, (2601). 1627 - Hakim Ibnu Hizam (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mescidde kisas infazini, siir okunmasini ve haddlerin tatbik edilmesini yasakladi." Ebu Davud, Hudud 38, (4490). 1628 - Ebu Umame Ibnu Sehl Ibni Huneyf, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Ensari bazi sahabelerinden naklen anlatiyor: "Ensar'dan bir adam hastalandi ve coktu, oyleki bir kemik bir deriye dondu. Bir ara Ashab'dan birine ait bir cariye hastanin yanina girmisti. Adam, ona muncezib oldu ve temasta bulundu. Bu sirada, kavminden kendisine gecmis olsun ziyaretine gelenler oldu. Yaptigi isi onlara haber verdi ve: "Benim icin Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorun, ben yanima giren bir cariyeye temasta bulundum" dedi. Durumu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e anlattilar ve ilaveten: "Hic kimsede hastaligin bu derece siddetlisini de gormedik. Adami sana getirmeye kalksak kemikleri kirilip dagilacaktir, bir kemik bir deriden baska bir sey degil!" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Yuz tane hurma cubugu alin, (bunlari tek bir sopa halinde baglayip) adama bir kere vurun!" diye emretti." Ebu Davud, Hudud 34, (4472); Nesai, Kudat 22, (8, 242); Ibnu Mace, Hudud,18, (2574). 1629 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir hadd curmu isler de, cezasi dunyada verilirse, Allah'in adaleti kuluna ahirette ikinci sefer ceza vermeye musaade etmez. Kim de bir hadd curmu islemis, Allah da onun gunahini ortmus ve affetmis ise, Allàh'in keremi affettigi.seyden dolayi ona donup ceza vermeye musaade etmez." Tirmizi, Iman 11, (2628). 1630 - Yine Hz. Ali (radiyallahu anh) arilatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: " Kalem uc kisiden kaldirilmistir: Uyanincaya kadar uyuyandan, ihtilam oluncaya kadar cocuktan, akli erinceye kadar mecnundan." Ebu Davud, Hudud 16, (4398, 4403); Tirmizi, Hudud 7, (1423); Nesai, Talak 21, (6, 156); Ebu Davud, diger bir rivayette su ziyadeyi kaydetmistir: ". .yas sebebiyle akli fesada ugrayandan. . ." |
#162
|
|||
|
|||
Cvp: Hadis-i Şerifler
1631 - Amr Ibnu Suayb babasi vasitasiyla dedesinden (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir kadin gelerek:
"Bu cocuga karnim yuva, gogsum icecek, kucagim da kundak olmus iken, babasi beni bosadi ve onu da benden koparip almak istiyor!" diye sikayet etti. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Sen evlenmedikce, cocuga ehaksin!" cevabini verdi." Ebu Davud, Talak 35, (2276). 1632 - Ebu Hureyre (radiyall hu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bir oglan cocugunu, baba veya annesini secmede muhayyer birakti. Cocuk annesini secti ve onun eliriden tuttu. Annesi de cocugu alip goturdu." Tirmizi, Ahkam 21, (1357); Ebu Davud, Talak 35, (2277); Nesai, Talak 52, (6, 185, 186); Ibnu Mace, Ahkam 22, (2351). Yukaridaki metin Tirmizi'nin metidir. 1633 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Zeyd Ibnu Harise Mekke'ye gitmisti. (Uhud'da sehid dusen) Hz. Hamza'nin kizina ugradi. Ca'fer (radiyallahu anh): "Kizi yanima ben alacagim, ona ben ehakkim, o benim amcamin kizidir ve ustelik yanimda teyzesi var, teyze anne gibidir" dedi. Hz. Ali (radiyallahu anh) de: "Ona ben ehakkim. O amcamin kizidir. Yanimda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kizi Fatima var. Fatima ona ehaktir" dedi. Zeyd Ibnu Harise (radiyallahu anh) atilarak: "Ona ben ehakkim, o erkek kardesimin kizidir, ben onun icin yola ciktim ve yanina geldim" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), kizi Cafer (radiyallahu anh)'in yanina almasina hukmetti ve: "Muhakkak ki, teyze annedir!" buyurdu." Ebu Davud., Talak 35, (2278-2280);.Buhari, Sulh 6, Megazi 43; Tirmizi, Bir 6. HASEDLE ILGILI BOLUM 1634 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Su iki kisi disinda hic kimseye gibta etmek caiz degildir: Biri, Allah in kendisine verdigi hikmetle hukmeden ve bunu baskasina da ogreten hikmet sahibi kimse. Digeri de Allah'in kendisine verdigi mali hak yolda sarfeden zengin kimse." Buhari, Ilm 15, Zekat 5 Ahkam 3, I'tisam 13; Muslim, Salatu'l-Musa irin 268, (816). 1635 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Iki kisiye karsi hased caizdir: Birincisi o kimsedir ki, Allah kendisine Kur'an-i Kerim'i nasib etmistir, o da onu, gece ve gunduz boyu ikame eder. Ikincisi de o kimsedir ki, Allah Teala ona mal vermistir de o da gece ve gunduz (hak yolda) infak eder." Buhari, Fedailu'l-Kur'an 20, Tevliid 45; Muslim, Musafrin 266 (815); Tirmizi, Bir 24, (1937). 1636 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resululah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hasedden kacinin. Cunku o, atesin odunu -ravi dedi ki: Veya kuru otu- yiyip tukettigi gibi, butun hayirlari yer tuketir." Ebu Davud, Edeb 52, (4903). 1637 - Hz. Zubeyr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Size umem-i kadime hastaligi sirayet etti: Bu, hased ve bugzdur. Bu kaziyicidir. Bilesiniz; kaziyici derken saci kazir demiyorum. O dini kaziyicidir. Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin ederim, sizler iman etmedikce cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikce de iman etmis olmazsiniz. Birbirinizi sevmeye yardimci olacak seyi haber vereyim mi: Aranizda selami yayginlastirin." Tirmizi, Sifatu'1-Kiyame 57, (2512). HIRS BOLUMU 1638 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ademoglu ihtiyarladikca onda iki sey genclesir: Mala karsi hirs ve hayata karsi hirs". (Buhari, Rikak 5; Muslim, Zekat 115, (1047); Tirmizi, Zuhd 28. (2340), : Ibnu Mace, Zuhd 27, (4234). 1639 - Ka'b Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resululullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir suruye salinan iki ac kurdun suruye verdigi zarar, kisinin ma1 ve seref hirsiyla dine verdigi zarardan daha fazla degildir." Tirmizi, Zuhd, 43, (2377). Manasi sudur: Kisinin mal ve seref icin gosterdigi hirs veya bu iki seye olan sevgisi dine fesad ve zarar getirir, tipki ac iki kurdun hicbir engelleme olmadan suruye salindigi zaman hasil edecekleri zarar gibi... 1640 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ademoglu icin iki vadi dolusu mal olsaydi, mutlaka bir ucuncuyu isterdi. Ademoglunun ic boslugunu ancak toprak doldurur. Allah tevbe edenleri affeder." Buhari, Rikak 10; Muslim, Rikak 116, (1048); Tirmizi, Zuhd 27, (2338). |
#163
|
|||
|
|||
Cvp: Hadis-i Şerifler
HAYA BOLUMU
1641 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Allah'tan hakkiiyla haya edin!" buyurdular. Biz: "Ey Allah'in Resulu, elhamdulillah, biz Allah'tan haya ediyoruz" dedik. Aricak O, su aciklamayi yapti.: "Soylemek istedigim bu (sizin anladiginiz haya) degil. Allah'tan hakkiyla haya etmek, basi ve onun tasidiklarini, batni ve onun ihtiva ettiklerini muhafaza etmen, olumu ve toprakta curumeyi hatirlamandir. Kim ahireti dilerse dunya hayatinin zinetini terketmeli, ahireti bu hayata tercih etmelidir. Kim bu soylenenleri yerine getirirse, Allah'tan hakkiyla haya etmis olur. " Tirmizi, Kiyamet 25, (2460). 1642 - Ebu Saidi'l-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cadirdaki bakire kizdan daha cok haya sahibi idi. Hoslanmadigi bir sey gormusse biz bunu yuzunden hemen anlar'dik." Buhari, Edeb 77, Menakib 23; Muslim, Fedailu'n-Nebi 67, (2.320). 1643 - Zeyd Ibnu Talha Ibnu Rukane (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her bir dinin kendine has bir ahlaki vardir. Islam'in ahlaki hayadir." Muvatta, Husnu'1-Hulk 9, (2, 905); Ibnu Mace, Zuhd 17, (4181, 4182). 1644 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Edebsizlik ve cirkin soz girdigi seyi cirkinlestirir. Haya ise girdign seyi guzellestirir." Tirmizi, Bir 47, (1975);Ibnu Mace, Zuhd 17, (4185). HULK (HUY) BOLUMU 1645 - Hz. Muaz Ibnu Cebel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Ey Muaz, insanlara karsi iyi ahlakli ol!" dedi." Muvatta, Husnu'l-Hulk 1. 1646 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mu'minler arasinda imanca en kamil olani, ahlakca en guzel olanidir. En hayirliniz da ailesine hayirli olandir." Tirmizi, Rad11, (1162); Ebu Davud, Sunnet 16, (4682). 1647 - Hz. Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyamet gunu, mu'minin mizaninda guzel ahlaktan daha agir basan bir sey yoktur. Allah Teala hazretleri, cirkin dusuk soz ve davranis) sahiplerine bugzeder." Tirmizi, Birr 62, (2003, 2004); Ebu Davud, Edeb 8, (4799); Tirmizi'nin bir rivayetinde soyle denniistir: "Guzel ahlak sahibi, ahlaki sayesinde, namaz ve oruc sahibinin dereceisine ulasir." 1648 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana en sevgili olaniniz, kiyamet gunu de bana mevkice en yakin bulunacak olaniniz, ahlakca en guzel olanlarinizdir. Bana en menfur olaniniz, kiyamet gunu de mevkice benden en uzak bulunacak olaniniz, gevezeler, bosbogazlar ve yuksekten atanlardir." (Cemaatte bulunan bazilari): "Ey Allah'in Resulu! Yuksekten atanlar kimlerdir`?" diye sordular. "Onlar mutekebbir (buyukluk taslayan) kimselerdir!" cevabini verdi." Tirmizi, Birr '77, (2019). 1649 - Nevvas Ibnu Sem'an (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a iyilik (birr) ve gunah hakkinda sordum. Bana su cevabi verdi: "Iyilik (birr), guzel ahlaktir. Gunah da icini rahatsiz eden ve baskasinin muttali olmasindan korktugun seydir." Muslim, Birr 15, (2553); Tirmizi, Zuhd 52, (2390). KORKU BOLUMU 1650 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim korkarsa aksam karanliginda yol alir. Kim aksam karanliginda yol alirsa hedefine varir. Haberiniz olsun Allah in mali pahalidir, haberiniz olsun Allah'in mali cennettir." Tirmizi, Kiyamet 19, (2452). |
#164
|
|||
|
|||
Cvp: Hadis-i Şerifler
1651 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olmek uzere olan bir gencin yanina girmisti. Hemen sordu:
"Kendini nasil buluyorsun?" "Ey Allah'in Resulu, Allah'tan umidim var, ancak gunahlarimdan korkuyorum" diye cevap verdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da su aciklamayi yapti: "Bu durumda olan bir kulun kalbinde (umit ve korku)birlesti mi Allah o kulun umid ettigi seyi mutlak verir ve korktugu seyden de onu emin kilar." Tirmizi, Cenaiz 11, (983); Ibnu Mace, Zuhd 31, (4261). 1652 - Hz. Aise (radiyallahu anh ) diyor ki: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i ciddi bir sekilde, kucuk dili gorunecek derecede guldugunu gormedim. O, sadece tebessum ederdi." Buhari, Tefsir, Ahkaf 2, Edeb 68; Muslim, Istiska 16, (899); Ebu Davud, Edeb 113, (5098, 5099); Trimizi, Tefsir, Ahkaf, (3254). Buhari'in bir rivayetinde su ziyade mevcuttur: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir bulut gorecek olsa bu yuzunden bilinirdi. Ben (bir seferinde): "Ey Allah'in Resulu, halk bir bulut gorecek olsa, yagmur getirebilir umidiyle sevinir, halbuki sen bir bulut gordugunde uzuldugunu yuzunden okuyorum, sebebi nedir?" diye sordum. Bana su cevabi verdi: "Ey Aise! Bunda bir azab bulunmadigi hususunda bana kim te'minat verebilir? Nitekim gecmiste bir kavm ruzgarla azaba ugratilmistir. O kavim azabigordukleri vakit: "Bu gorduyumuz, bize yagmur getirecek bir buluttur" demislerdi." 1653 - Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ben sizin gormediginizi gorur, isitmediginizi isitirim. Nitekim sema uguldadi, uguldamak da ona hak oldu. Semada dort parmak sigacak kadar bos bir yer yoktur, her tarafta Allah'a secde icin alnini koymus bir melek vardir. Allah'a yemin olsun, benim bildigimi siz bilse idiniz az guler, cok aglardiniz, yataklarda kadinlarla telezzuz etmezdiniz, yollara, collere dokulur, (belanizi defetmesi icin) Allah'a yalvar yakar olurdunuz." Ebu Zerr (radiyallahu anh) ilave etti:"Keske sokulen bir agac olsaydim." Tirmizi, Zuhd 9, (2313); Ibnu Mace, Zuhd 19, (4190). 1654 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mu'min, Allah indindeki ukubeti bilseydi, cennetten umidini keserdi. Eger kafir Allah'in rahmetini bilse idi, cennetten umidini kesmezdi. " Rezin ilavesidir. Hadis'i Muslim tahric etmistir: Tevbe 23, (2755); Keza, Tirmizi de tahric etmistir: Da'avat 108, (3536). 1655 - Ebu Burde Amir Ibnu Ebi Misa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bana, Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma): "Biliyor musun babam babana ne demis?" diye sordu. Ben: "Bilmiyorum" dedim. Bunun uzerine: "Babam, senin babana: "Ey Ebu Musa! Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la olan Islamimiz, onunla olan hicretimiz, onunla olan butun amellerimiz bizim icin sabit ve devamli olsa, ondan sonra isledigimiz amellerin de herbirinden basa bas kurtulsak bu seni memnun eder mi?" dedi. Baban, babama su cevabi verdi: "Vallahi hayir! Biz ondan sonra cihad yaptik, namaz kildik, oruc tuttuk, cok hayirlar isledik. Bizim elimizde cok insan Musluman oldu. Biz butun bunlarin ecrini umid ediyoruz." Babam tekrar dedi ki: "Fakat ben, Omer'in ruhu yed-i kudretinde olan Zat-i Zulcelal'e kasem olsun, bunlarin bize sabit kalmasini, O'ndan sonra yaptiklarimizdan da basa bas kurtulmayi isterim." Ben atilip: "Senin baban, vallahi benim babamdan daha hayirliymis" dedim." Buhari, Menakibu'l-Ensar 45. ALEMIN YARATILISI BOLUMU 1656 - Imran Ibnu Husayn (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Mescidde, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in huzuruna girmistim. (O sirada) Beni Temim kabilesinden bir grup insan geldi. Onlara: "Ey Beni Temim, size mujde olsun!" diyerek soze baslamisti. Onlar hemen: "Bize mujde verdin. Oyle ise (beytu'l-malden) iki kere bagis yap!" diye talepde bulundular. Onlarin bu cevabi karsisinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yuzunden rengi atti. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in huzuruna (Hayber'in fethi sirasinda) Yemen halkindan bir grup (Es'ari) girmisti. Onlara: "Ey Yemenliler! Beni Temim'in kabul etmedigi mujdeyi siz bari kabul edin!" dedi. Onlar: "Kabul ettik ey Allah'in Resulu!" dediler ve arkadan ilave ettiler: "Biz dinimizi ogrenmeye ve bu (yaratilis) isinin basi ne idi, onu senden sormaya geldik!" dediler. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam), mahlukatin ve Ars'in baslangicini anlatmaya basladi: "Bidayette Allah vardi, O'ndan once baska bir sey yoktu. O'nun Ars'i suyun uzerinde bulunuyordu. Sonra gokleri ve yeri yaratti. Sonra zikr (denen kader defterinde ebede kadar cereyan edecek) her seyi yazdi." Buhari, Megazi, 67, 74, Bed'u'l-Halk 1, Tevhid 22; Tirmizi, Menakib, 3946. 1657 - Ebu Rezin el-Ukeyli (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, mahlukatini yaratmazdan once Rabbimiz nerede idi?" Bana su cevabi verdi: "el-Ama'da idi. Ne altinda hava, ne de ustunde hava vardi. Arsini su uzerinde yaratti."Ahmed Ibnu Hanbel dedi ki: "Yezid sunu soyledi: el-Ama, yani "Allah'la birlikte baska bir sey yoktu" demektir." Tirmizi, Tefsir, Hud (3108). 1658 - Tarik Ibnu Sihab (radiyallahu anh) anlatiyor: "Omer Ibnu'l-Hattab dedi ki: "(Birgun) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) aramizdan dogrularak mahlukatin ilk yaratilisindan baslayarak (gecmis olan gelecek olan butun safalari) cennet ehlinin cennete, cehennem ehlinin cehennemegirmesine kadar anlatti. Bunu bir kismi ogrendi, bir kismi unuttu." Buhari, Bed'ul-Halk 1. 1659 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh.) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri akli yarattigi zaman ona: "Gel!" dedi, o da geldi. Sonra "Geri don!" diye emretti. O da geri dondu. Bunun uzerine akla sunu soyledi: "Ben, kendime senden daha sevgili olan baska bir sey yaratmadim. Seni, nezdimde mahlukatin en sevgilisi olana bindirecegim." Rezin ilavesi. 1660 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Allah'in meleklerinden olan Ars'in tasiyicilarindan bir melek hakkinda rivayette bulunmam icin bana izin verildi" dedi ve ilave etti: "Onun kulak yumusagi. ile ensesi arasindaki uzaklik yedi yuz senelik mesafedir" Ebu Davud, Sunnet 19, (4727). |
#165
|
|||
|
|||
Cvp: Hadis-i Şerifler
1661 - Hz.Abbas Ibnu Abdilmuttalib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Batha nam mevkide, aralarinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in da bulundugu bir grup insanla oturuyordum. Derken bir bulut gecti. Herkes ona bakti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Bunun ismi nedir bileniniz var mi?" diye sordu. "Evet bu buluttur!" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Buna muzn de denir" dedi. Oradakiler: "Evet muzn de denir" dediler. Bunun uzerine Resulullah(aleyhissalatu vesselam) : "Anan da denir" buyurdu. Ashab da: "Evet anan da denir" dediler. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Biliyor musunuz, sema ile arz arasindaki uzaklik ne kadardir?" diye sordu. "Hayir, vallahi bilmiyoruz!" diye cevapladilar. "Oyleyse bilin, ikisi arasindaki uzaklik ya yetmis bir, ya yetmis iki veya yetmis uc senedir. Onun ustundeki sema(nin uzakligi da) boyledir." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yedi semayi sayarak her biri arasinda bu sekilde uzaklik bulundugunu soyledi. Sonra ilave etti: "Yedinci semanin otesinde bir deniz var. Bunun ust sathi ile dibi arasinda iki sema arasindaki mesafe kadar mesafe var. Bunun da gerisinde sekiz adet yabani keci (suretinde melek) var. Bunlarin sinnaklariile dizleri arasinda iki sema arasindaki mesafe gibi uzaklik var, sonra bunlarin sirtlarinin gerisiride Ars var, Ars'in da alt kismi ile ust kismi arasinda iki sema arasindaki uzaklik kadar mesafe var. Allah, butun bunlarin fevkindedir." Tirmizi, Tefsir, Hakka, (3317); Ebu Davud, Sunnet 19, (4723); Ibnu Mave, Mukaddime 13, (193). Bir rivayette su aciklama yer alir: "Bu hadisi Camiu'1-Usul sahibi, Kutub-i Sitte'ye dahil kitaplardan hicbirine nisbet etmemistir." Katade ve Abdullah'dan yapilan bir rivayet soyle: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ashalbiyla birlikte otururken bir kisim bulutlar gecmisti: "Bunun ne oldugunu biliyor musunuz? Bu, el-anan (denen buluttur), bu arzimizin sakasidir.Allah Teala bunu kendisine hic ibadet etmeyen bir kavme gondererek (su ihtiyaclarini gorur)" dedi. Bir muddet sonra devamla: "Bu sema nedir biliyor musunuz? Durulmus bir dalga, korunmus bir tavandir. Bunun ustunde diger bir sema vardir" dedi ve boylece ust uste yedi semanin oldugunu soyledi. Sonra konusmasina devamla: "Ikisi arasinda ne (kadar uzaklik) var biliyor musuziuz?" diye sorduktan sonra "Bes yuz yil!" dedi. Sonra tekrar: "Bunun gerisinde ne oldugunu biliyor musunuz? Bunun gerisinde su var. Suyun gerisinde Ars var. Allah, Ars'in fevkindedir. Ademoglunun ef'alinden hicbiri O'na gizli kalmaz" buyurdu. Sonra tekrar: "Bu arz nedir, biliyor musunuz? Bunun altinda bir diger arz var, ikisi arasinda bes yuz yil var. Boylece yedi arzin varligini birer birer saydi" hadisi zikretti." 1662 - Abdullah Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh)'dan yapilan rivayette, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)soyle buyurmustur: "Allah yedi semayi yaratti. Her birinin kalinligi bes yuz yil yurume mesafesidir. " Derim ki: "Tirmizi'nin Cami'inde yer alan Katade hadisi, bazi takdim ve te'hirler, ziyade ve noksanlarla Hasan Basri an Ebi Hureyre tarikinden merfu olarak gelmistir. Allahu a'lem. 1663 - Cubeyr Ibnu Mut'im (radiyallahu anh) anlatiyor. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir bedevi gelerek: "Ey Allah'in Resulu, (kurakliktan) insanlar mesakkate dustuler. Aile efradi zayiata ugradi. Hayvanlarimiz da helak oldular. Bizim icin Allah'a dua et, su gondersin. Zira biz Allah'a karsi senin sefaatini, sana karsi da Allah'in sefaatini taleb ediyoruz!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adama su mukabelede bulundu: "Yazik sana, soyledigin seyin idrakinde misin ? Subhanallah!" Resulullah (aleyhissalatu vesselam) subhanallahlari o kadar tekrar etti ki bunun tesiri Ashab'in yuzunden okunmaya basladi. Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sozune soyle devam etti: "Yazik sana, mahlukatindan hic kimseye karsi Allah sefaatci kilinmaz. Allah'in sani boyle bir sey yapmaktan cok yucedir. Bak hele! Sen Allah'in (azametinin) ne oldugunu biliyor musun? O'nun Ars'i, semavatinin' soyle uzerindedir.-Parmaklariyla isaret ederek- tipki uzerinde bir kubbe gibi. Ars Zat-i Zulcelal sebebiyle inleyip ses cikarir, tipki suvarisi sebebiyle atin ses cikarmasi gibi. " Ebu Davud, Sunnet 19, (4726). 1664 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun elimden tuttu ve su aciklamayi yapti: "Allah topragi cumartesi gunu yaratti. Ondaki daglari pazar gunu yaratti; agaclari pazartesi gunu yaratti. Mekruhlari sali gunu yaratti. Nuru carsamba gunu yaratti ve onda hayvanlari persembe gunu yaydi. Hz.Adem (aleyhisselam)'i cuma gunu ikindi vaktinden sonra, ikindi ile gece arasindaki gunduz vaktinin en son saatinde en son mahluk olarak yaratti." Muslim, Sifatu'1-Kiyame 27, (2789). 1665 - Hz. Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Gunes batarken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte mescidde idim. Bana: "Ey Ebu Zerr, biliyor musun bu Gunes nereye gidiyor?" diye sordu. Ben: "Allah ve Resulu daha iyi bilirler!" dedim. "Ars'in altina secde yapmaya gider, bu maksadla izin ister, kendisine izin verilir. Secde edip kabul edilmeyecegi, izin isteyip, izin verilmeyecegi zamanin (kiyametin) gelmesi yakindir. O vakit kendisine: "Geldigin yere don!" denir. Boylece battigi yerden dogar. Bu durumu Cenab-i Hakk'in su sozu haber vermektedir. (Mealen): "Gunes, duracagi zamana dogru yuruyup gitmektedir. Bu aziz ve alim olan Allah'in takdiridir"(Yasin 3icon_cool.gif. Buhari, Tefsir Ya-sin 1, Bed'u'1-Halk 4, Tevhid 22, 23; Muslim, Iman 250, (159); Tirmizi, Tefsir, Ya-sin, (4225). 1666 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki.: "Gunes ve Ay kiyamet gunu sarilirlar." Buhari, Bed'ul-Halk 4. 1667 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Yahudiler, gok gurultusunun ne oldugunu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den sordular: "Bulutlara muvekkel olan melektir. Beraberinde atesten kamcilar var. Bununla bulutlari Allah'in diledigi yere sevkeder"diye cevap verdi. Onlar tekrar sordular: "Ya su isitilen ses, o nedir?" "Bu, bulutlarin istenen yere gitmeleri icin onlara yapilan bir sevkdir" dedi. Yahudiler: "Dogru soyledin. Simdi de Israil'in Yakub (aleyhisselam)kendisine haram kildigi sey nedir onu soyle?" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) : "Hz. Yakub (irku'n-nesa denen) uyluk mafsalindan baslayip dize, topuga kadar inen. bir agridan muzdarib idi. Deve eti ve sutu disinda kendine uygun gelen (ne yiyecek, ne icecek) munasip bir sey yoktu. Bu sebeple o da bunlari haram etti" dedi. Yahudiler: "Dogru soyledin" dediler." Tirmizi, Tefsir Ra,d, (3116). 1668 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cehennem, Rabbine sikayet ederek dedi ki: "Ey Rabbim, bir kismim diger kismimi yiyor. " Bunun uzerine ona iki nefes, izin verdi: Bir nefes, kista, bir nefes de yazda. Iste bu (yaz nefesi), en siddetli sekilde hissettiginiz hararettir. Oburu de (kista) en siddetli buldugunuz soguktur." Buhari, Bed'ul-Halk 10; Muslim, Mesacid 185, (617); Tirmizi, Sifatu Cehennem 9, (2595); Ibnu Mace, Zuhd 38, (4319); Muvatta, Yukutu's-Salat 27, (1,15). 1669 - Katade (rahimehullah) anlatiyor: "Bu yildizlar uc maksatla yaratildi: 1- Allah onlari semaya zinet (ve sus) kildi. 2- Seytanlara atilacak tas kildi. 3- Geceleri istikamet tayin etmede isaretler kildi. Kim yildizlar hakkinda bunlar disinda bir te'vil ileri surerse (kendi ilave ettigi) hissesinde hataya duser, nasibini kaybeder, manasiz bir yukun altina girer ve hakkinda bilgisi olmayan, peygamberler ve meleklerin bile bilmekte aciz kaldiklari bir seye burnunu sokmus olur. Allah'a yeminle soyluyorum: Allah hic kimsenin ne hayatini, ne rizkini, ne de olumunu herhangi bir yildizla irtibatli kilmamistir. (Aksini iddia edenler) Allah hakkinda yalan soyleyerek iftira ediyorlar..." Rezin ilavesidir. Ancak, (hakkinda bilgisi olmayan) ibaresine kadar olan kismi, Buhari, Bed'ul-Halk'da (3. bab) senetsiz olarak kaydetmistir. 1670 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim, sunu soyledi: "Allah Teala hazret1eri, Adem'i, yeryuzunun butun (cuzler)inden almis oldugu bir avuc topraktan yaratti. Adem'in ogullari da arzin kisimlarina gore vucuda geldi. Bir kismi beyazdir, bir kismi kizildir, bir kismi siyahdir. Bunlar arasinda orta (renkliler) de var. Ayrica bir kismi uysaldir, bir kismi hasindir, bir kismi habis (kotu kalbli), bir kismi iyi kalblidir." Ebu Davud, Sunnet 17, Tirmizi, Tefsir, Bakara, (2948). |
#166
|
|||
|
|||
Cvp: Hadis-i Şerifler
1671 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala, Hz. Adem (aleyhisselam)'i yarattigi ve ruh ufledigi zaman, Adem hapsirdi ve elhamdulillah diyerek, izni ile Teala'ya hamdetti. Rabbi de ona:
"Ey Adem, yerhamukallah (Allah sana rahmet etsin), (mukarreb) meleklerden su oturan gruba git ve "Esselamu aleykum" de!" dedi. (Hz. Adem oyle yapti. Hitab ettigi melekler): "Ve aleyke's-selamu ve rahmetullahi ve berekatuhu!" diye karsilik verdiler. Sonra Adem (aleyhisselam) Rabbine dondu. Rabbi ona: "Bu cumle senin ve evladlarinin aralarindaki selamlasmadir" dedi. Allah Teala hazretleri, elleri kapali oldugu halde Adem'e: "Diledigini sec!" dedi. Hz. Adem: "Rabbimin sag elini sectim! Rabbimin iki eli de sagdir, mubarektir" dedi. Sonra Allahu Teala hazretleri sag elini acti. Icinde Hz. Adem ve onun zurriyeti(nin emsalleri) vardi. Hz. Adem (aleyhisselam): "Ey Rabbim, bunlar nedir?" dedi. Rabb Teala: "Bunlar senin zurriyetindir" dedi. Her insanin iki gozunun arasinda omru yaziliydi. Aralarinda biri hepsinden daha parlak, daha nurlu idi. Hz. Adem: "Ey Rabbim ! Bu kimdir?" dedi. Rabb Telala hazretleri: "Bu senin oglun Davud'dur. Ben ona kirk yillik omur takdir ettim" dedi. Adem aleyhisselam: "Ey Rabbim onun omrunu uzat!" talebinde bulundu. Rabb Teala: "Bu ona takdir edilmis olandir!" deyince, Adem: "Ey Rabbim, ben ona kendi omrumden altmis senesini verdim"diye israr etti. Bunun uzerine Rabb Teala: "Sen ve bu (talebin berabersiniz)." buyurdu. Sonra Adem cennete yerlestirildi. Allah'in diledigi kadar orada kaldi. Sonra cennetten (arza) indirildi. Adem burada kendi ecelini yil be-yil sayip hesapliyordu. Derken olum melegi geldi. Hz. Adem (aleyhisselam) ona: "Acele ettin, erken geldin. Bana bin yil omur takdir edilmisti!" dedi. Melek: "Iyi ama sen oglun Davud a altmis senesini verdin" dedi. Ne var ki O bunu inkar etti, zurriyeti de inkar etti; o unuttu, zurriyeti de unuttu. " Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ilave etti: "O gunderi itibaren yazma ve sahidlik emredildi." Tirmizi, Tefsir, Muavvizateyn (3365). Bu hadis A'raf suresinin tefsirinde gecti. Orada son cumle yoktur. 1672 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Melekler nurdan yaratildilar, cinler dumanli bir alevden yaratildilar. Adem de size vasfi yapilandan yaratildi. " Muslim, Zuhd 60, (2996). 1673 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hayir, Allah'a kasem olsun Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Isa'nin kizil cehreli oldugunu soylemedi. Ancak sunu soyledi: "Ben bir keresinde uyumustum. Ruyamda Beytullah'i tavafediyordum. O sirada duz sacli, kumral benizli, basindan su akar vaziyette iki kisiye dayanip ortalarinda gitmekte olan birisini gordum. "Bu kim?" dedim. "Meryem'in oglu!" dediler. Bunun uzerine daha yakindan gormek icin ilerledim. Kizil, iri, kivircik sacli, sag gozu kor, gozu uzum gibi pertlek bir adam daha vardi. "Bu kim?" dedim. "Bu, Deccal !" dediler. Insanlardan en cok ona benzeyeni Ibnu Katan'di." Zuhri der ki: "Ibnu Katan, cahiliye devrinde vefat eden Huzaali bir kimseydi." Buhari, Tabi 33, 11, Enbiya, 42, Libas 68, Fiten 26, Muslim, Imam 275,(169); Muvatta, Sifatu'n-Nebi 2, (2, 920). 1674 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bana gecmis peygamberler (aleyhimusselam) arzedildiler. Hz. Musa zayifca bir erkekti. Sanki Senue kabilesinden (uzun boylu) birine benziyordu. Hz. Isa (aleyhisselam)'yi da gordum, gorduklerim icinde ona en cok benzeyen Urve Ibnu Mes'ud idi. Hz. Ibrahim (aleyhisselam)'i de gordum, gorduklerim arasinda ona en cok benzeyen, arkadasinizdi -yani kendisini kastediyor- Hz. Cebrail (aleyhisselam)'i de gordum. Gorduklerimden ona en ziyade benzeyen Dihye Ibnu Halife idi." Muslim, Imam 271, (167); Menakib 27, (3651). 1675 - Semure Ibnu Cundub (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Sam, Araplarin babasidir.Yafes, Rumlarin babasidir. Ham Habesilerin babasidir." Tirmizi, Tefsir, Saffat, (3229), Menakib, (3927). 1676 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Zekeriyya (aleyhisselam) marangoz idi." Muslim, Fedail 169, (2379). HILAFET VE EMIRLIGIN AHKAMI IMAMLAR KUREYS'TENDIR 1677 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Insanlar hayirda da serde de Kureys'e tabidir." Muslim, Imaret 3, (1819). 1678 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Insanlar bu iste Kureys'e tabidirler. Muslumanlari Musluman olanlarina, kafirleri kafir olanlarina tabidirler. Insanlar madenler gibidir. Cahiliyede hayirli olanlar fikhi ogrenirlerse Islam'da da hayirlidirlar. Bu ise en cok nefret edenleri insanlarin en hayirlisi bulacaksin. Onlar (rizalari hilafina) icine dusmedikce buna talib olmazlar." Buhari, Menakib 1; Muslim, Imaret 2, (1818). 1679 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bu is (emirlik) insanlardan iki kisi baki kaldikca Kureys'te olmaya devam edecektir." Buhari, Menakib 2, Ahkam 2, Enbiya 1; Muslim, Imaret 4, (1820). 1680 - Sefine (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Hilafet, ummetim arasinda otuz yil surecektir. Bundan sonra saltanat gelecektir." Said Ibnu Cumhan dedi ki: "Sonra ilave etti: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in hilafetine Hz. Omer'in hilafetini, Hz.Osman'in hilafetine Hz. Ali'nin hilafetini (radiyallahu anhum ecmain) ekle (parmaklarinla say) bak!" dedi. Bunlari (sayinca hakikaten) otuz yil bulduk." Sefine'ye: "Emeviler, hilafetin kendilerinde (devam ettigini) zannederler"denmisti, su cevabi verdi: "Beni'z-Zerka yalan soyluyor. Onlar krallardir, hem de en kotu krallar." Ebu Davud, Sunnet 9 (4648, 4647); Tirmizi,Fiten 48, (2227). |
#167
|
|||
|
|||
Cvp: Hadis-i Şerifler
1681 - Hz. Cabir Ibnu Semure (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Bu din, hepsi Kureys'ten gelecek olan on iki halifeye kadar aziz ve guclu olacaktir. " Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a soruldu: "Sonra ne olacak?" "Sonra herc (fitne ve kargasa) gelecek!" diye cevap verdi." Buhari, Ahkam 51; Muslim, Imaret 5-9 (1821); Tirmizi, Fiten 46, (2224). Bu uc kitap, hadisin "Kureys'ten" kelimesine kadar kismini: "Ebu Davud da Medhi 1, (4279), 4280) tamamini tahric etmistir. IMAMLIGI VE EMIRLIGI SAHIH OLANLAR 1682 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iki halifeye birden biat edildi mi, onlardan ikincisini olduruverin." Muslim, Imaret 61, (1852). 1683 - Arface Ibnu Sureyh (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Siz bir kisinin etrafinda birlik halinde iken, bir baskasi gelip, kuvvetinizi kirmak veya cemaatinizi bolmek isterse, onu olduruverin. " Muslim, Imaret 60, ( 1852). 1684 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Beni Israil'i peygamberler (aleyhimusselam) idare ediyorlardi. Bir peygamber olunce onun yerine ikinci bir peygamber geciyordu. Ancak, benden sonra peygamber yok. Ama ardimdan halifeler gelecek ve cok olacaklar. " Orada bulunanlar: "(Onlar hakkinda) bize ne emredersiniz?" diye sordular. "Onceki biatiniza sadakat gosterin. Onlara haklarini veriin. . Onlar uzerindeki haklarinizi (eda etmedikleri taktirde, kendilerinden degil) Allah'tan isteyin.Zira Allah teala, idareleri altindakilerin hukukunu onlardan soracaktir" buyurdu." Buhari, Enbiya 50;Muslim, Imaret 44, (1842). 1685 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Ibnu Ummi Mektum'u, iki defa kendi yerine Medine'de halef birakti." Ebu Davud, Harac 3, (2931). 1686 - Ebu Bekre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan isitmis oldugum bir kelimenin Cemel Vak'asi sirasinda Allah'in izni ile faydasini gorduim. Soyle ki bir ara, neredeyse ashab-i Cemel'e katilarak onlarin yaninda yer alip savasmaya karar vermistim. Hemen, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, "Iranlilarin basina Kisrac'nin kizi kralice oldu" diye haber geldigi zaman (soylemis oldugu sozu hatirladim ve onlara katilmaktan vazgectim. O zaman Efendimiz "Islerini kadina tevdi eden bir kavm felah bulmayacaktir" demis idi". Buhari, Fiten 17, Megazi 82; Tirmizi, Fiten 75, (2263); Nesai, Kudat 8 (8, 227). Tirmizi'de su ziyade gelmistir: "Hz. Aise Basra'ya geldigi zaman bunu hatirladim. Bu soz sayesinde Allah beni muhafaza etti". IMAM VE EMIRIN VAZIFELERI 1687 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hepiniz cobansiniz ve hepiniz surunuzden mes'ulsunuz. Imam cobandir ve surusunden mes'uldur. Erkek ailesinin cobanidir ve surusunden mes'uldur. Kadin, kocasinin evinde cobandir, o da surusunden mes'uldur. Hizmetci, efendisinin malindan sorumludur ve surusunden mes'uldur." Ibnu Omer der ki: "Bunlari Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan isitmistim. Zannediyorum ki soyle de demisti:"Kisi babasinin malinda cobandir, o da surusunden mes'uldur." Buhari, Ahkam 1, Cum'a 11, Istikraz 20, Itk 17,19, Vesaya 9, Nikah 81, 90; Muslim, Imaret 20, (1829); Tirmizi, Cihad 27,1705; Ebu Davud, Imaret 1, (2928). 1688 - Ibnu Meryem el-Ezdi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Muaviye (radiyallahu anh)'nin yanina girmistim. Bana: "Ey Ebu fulan, seni hangi ruzgar atti?" diyerek (ziyaretimden memnuniyeti izhar etti). Ben de: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan isitmis oldugum su hadisi, (size hatirlatmayi dusundum)" dedim: "Allah kime Muslumanlarin islerinden birseyler tevdi eder, o da onlarin ihtiyaclarina, isteklerine, darliklarina perde olur (giderirse), kiyamet gununde Allah da onun ihtiyac, istek ve darliklarina perde olur (giderir)." Ravi der ki: "Bunun uzerine Hz. Muaviye (radiyallahu anh) insanlarin ihtiyaclariyla ilgilenmek uzere bir adam tayin etti." Tirmizi, Ahkam 6, (1332,1333); Ebu Davud, Harac 13, (2948). 1689 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Adil olanlar, kiyamet gunu, Allah'in yaninda, nurdan minberler uzerine Rahman'in sag cihetinde olmak uzere yerlerini alirlar. -Allah'in her iki eli de sagdir Onlar hukumlerinde, aileleri ile velayeti altinda bulunanlar hakkinda hep adaleti gozetenlerdir." Muslim, Imaret 18, (1827); Nesai, Adab 1, (8, 221). 1690 - Hasan el-Basri, Ma'kil Ibnu Yesar (radiyallahu anh)'dan naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, demisti ki: "Allah bir kimseyi baskalari uzerine coban yapmis, o da idaresi altindakilere hile yapmis olarak olmus ise, Allah ona cennetini kesinlikle haram eder." Buhari, Ahkam 8, Muslim, Iman 227, (142); Imaret 21, (142). Muslim'in Hasan Basri'den kaydettigi diger bir rivayet soyledir: "Aiz Ibnu Amr (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Ashab-i Guzin'inden biri idi. Ubeydillah Ibnu Ziyad'in yanina girdi ve hemen ona: "Ey ogulcugum, ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: "Cobanlarin en kotusu hutame denen merhametsiz deve surucusudur, sakin onlardan olma"dedigini isittim" dedi. Ubeydullah: "Otur, sen muhakkak ki Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabinin kepegindensin" deyince: "Onlarin kepegi var miydi? Kepek onlardan sonra ve onlarin disindakiler arasinda zuhur etti" diye cevap verdi." |
#168
|
|||
|
|||
Cvp: Hadis-i Şerifler
1691 - Adiyy Ibnu Amire el-Kindi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Bir ise me'mur tayin ettigimiz kimse, bizden bir igne veya ondan daha kucuk bir seyi gizlemis olsa, bu bir hiyanettir (gulul), kiyamet gunu onu getirecektir. " Bunun uzerine, Ensar'dan bir zat kalkarak: "Ey Allah'in Resulu! Vazifeyi benden geri al!" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Sana ne oldu?" diye sordu: "Senin (az once sunu sunu) soyledigini isittim ya!" deyince Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Ben onu su anda tekrar ediyorum: "Kimi memur tayin edersek az veya cok ne varsa bize getirsin. Ondan kendisine ne verilirse alir, ne yasaklanirsa onu terkeder." Muslim, Imaret 30, (1833). 1692 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyamet gunu, insanlarin Allah'a en sevgi1i ve mekan olarak en yakin olani, adil imamdir. Kiyamet gunu, insanlarin Allah'a en menfuru O'ndan mekan olarak en uzak olani da zalim sultandir." Tirmizi, Ahkam 4, (1329). EMIR OLMANIN KOTULUGUGU 1693 - Mikdam Ibnu Ma'dikerib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) omuzuma vurdu ve: "Ey Kudeym (Mikdamcik)! Emir, katip, arif olmadan olursen kurtulusa erdin demektir!" dedi." Ebu Davud, Harac 5, (2933). 1694 - Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu! dedim, beni memur ta'yin etmez misin?" Bu sozum uzerine, elini omuzuma vurdu ve sonra da: "Ey Ebu Zerr, sen zayifsin, memurluk ise bir emanettir. (Hakkini veremedigin taktirde) kiyamet gunu rusvaylik ve pismanliktir. Ancak kim onu hakederek alir ve onun sebebiyle uzerine dusen vazifeleri eksiksiz eda ederse o haric" buyurdu." Muslim" Imaret 17, (1826); Ebu Davud, Vesaya 4, (2868); Nesai, Vesaya 10, (6, 255). Ebu Davud'un diger bir rivayetinde soyle gelmistir: "Ey Ebu Zerr, ben seni zayif goruyorum. Ben kendim icin istedigimi senin icin de isterim. Sakin iki kisi uzerine amir olma, yetim malina da velilik yapma." Yine Ebu Davud'un bir diger rivayeti (Harac 5, (2934) soyle: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Ariflik haktir, halka ariflik gereklidir, ancak arifler atestedir. " 1695 - Abdurrahman Ibnu Semure (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ey Abdurrahman! Emirlik isteme. Eger senin talebin uzerine sana emirlik verilirse, istedigin seyin sorumlulugu sana yuklenir. Eger sen talibi olmadan sana emirlik verilirse, o iste yardim gorursun. Bir is icin yemin eder, sonra da aksini yapmakta hayir gorursen, daha hayirli gordugun ne ise onu yap, ettigin yemin icin de kefarette bulun." Buhari, Ahkam 5, 6, Eyman 1; Muslim, Imaret 19, (1652); Ebu Davud, Harac 2, (2929); Tirmizi, Nuzur 5, (1529); Nesai, Adabu'l-Kudat 5, (8, 225). 1696 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Yanimda amcamin evlatlarindan iki kisi daha oldugu halde Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in huzuruna girdim. Yanimdakilerden biri: "Ey Allah'in Resulu! Allah'in sana tevdi ettign islerden bazilari uzerine bizi emir tayin et" dedi. Digeri de ayni talepde bulundu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in onlara cevabi su oldu: "Biz, -Allah'a kasem olsun- bu ise, onu taleb eden veya ona hirs gosteren hic kimseyi tayin etmeyiz!" Buhari, Ahkam 7,12, Icare 8, Istitabe 2; Muslim, Imaret 7, (1733); Ebu Davud, Harac 2, (2930); Nesai, Adabu'1-Kudat 4, (8, 224). IMAM VE EMIRE ITAATIN VACIB OLUSU 1697 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dinleyin ve itaat edin! Hatta, ustunuze, basi kuru uzum danesi gibi siyah Habesli bir kole bile tayin edilmis olsa, aranizdaKitabullah'i tatbik ettikce. . . (itaatten ayrilmayin)." Buhari, Ahkam 4, Ezan 54, 56. 1698 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bana itaat etmisse mutlaka Allah'a itaat etmistir. Kim de banas isyan etmis ise, mutlaka Allah'a isyan etmistir. Kim emire itaat ederse mutlaka bana itaat etmis olur. Kim de emire isyan ederse mutlaka bana isyan etmis olur. Buhari, Ahkam 1, Cihad 109; Muslim, Imaret 33, (1853); Nesai, Bey'at 27, (7,154). 1699 - Hz. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Musluman kisiye, hosuna giden veya gitmeyen her hususta itaat etmesi gerekir. Ancak, masiyet (Allah'a isyan) emredilmisse o haric, eger masiyet emredilmisse, dinlemek de yok, itaat de yok." Buhari, Ahkam 4, Cihad 108; Muslim, Imaret 38, (1839); Tirmizi, Cihad 29, (1708); Ebu Davud, Cihad 86, (2626); Nesai, Bey'at 34, (7,160). 1700 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Size emirlerinizin en hayirlilari kimlerdir, en serirleri kimlerdir haber vereyim mi? Onlarin en hayirlilari sizlerin sevgisine mazhar olanlar, sizleri sevenlerdir; lehlerinde hayirla dua edersiniz, onlar da size hayir dua ederler. Umeranizin serirleri de sizin bugzettiklerinizdir, onlar da size bugzederler, siz onlara lanet edersiniz, onlar da size lanet ederler" Tirmzi, Fiten 77, (2265). |
#169
|
|||
|
|||
Cvp: Hadis-i Şerifler
1701 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kim itaatten disari cikar ve cemaatten ayrilir ve bu halde olurse, cahiliye olumu ile Olur." Buhari, Ahkam 4; Muslim, Imaret 53, (1848); Nesai, Tahrim 28, (7,123); Ibnu Mace, Fiten 7, (3948). Ebu Hureyre'nin bir rivayetinde soyle gelmistir: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim itaatten cikar, cematten ayrilir (ve bu halde olurse) cahiliye olumu ile olmus olur. Kim de korukorune cekilmis (ummiyye) bir bayrak altinda savasir, asabiyet (irkcilik) icin gadablanir veya asabiyete cagirir veya asabiyete yardim eder, bu esnada da oldurulurse bu olum de cahiliye olumudur. Kim ummetimin uzerine gelip iyi olana da, kotu olana da ayirim yapmadan vurur, mu'min olanlarina hurmet tanimaz, ahid sahibine verdigi sozu de yerine getirmezse o benden degildir, ben de ondan degilim. " Muslim, Imaret 53, (1848); Nesai, Tahrim 28, (7,123); Ibnu Mace, Fiten 7, (3948). 1702 - Ebu Bekre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim Allah'in yeryuzundeki sultanini alcaltirsa, Allah da onu alcaltir. " Tirmizi, Fiten 47, (2225). IMAMLARIN VE EMIRLERIN YARDIMClLARI 1703 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah bir emir icin hayir diledi mi ona dogru sozlu bir vezir nasib eder. Bu, ona unutunca hatirlatir, hatirladigi zaman da yardim eder. Allah emire hayir dilemezse, kotu bir vezir musallat eder. Bu vezir, ona unuttugunu hatirlatmaz, hatirlayinca da yardimci olmaz." Ebu Davud 'Harac 4, (2932); Nesai, Bey'at 33, (7,159). 1704 - Ebu Said ve Ebu Hureyre (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah bir peygamber gonderdigi veya onun yerine bir halife getirdigi zaman mutlaka onun iki tane de yakini olmustur: Biri ma'rufu emretmis ve ona tesvik etmis, digeri de serri emretmis ve serre tesvik etmistir. Ma'sum (yani kotulukten korunmus) olan, Allah'inkorudugu kimsedir." Buhari, Ahkam 42; Nesai, Bey'at 32, (7,158). 1705 - Ka'b Ibnu Ucre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana sunu soyledi: "Ey Ka'b Ibnu Ucre, seni, benden sonra gelecek umeraya karsi Allah'a sigindiririm. Kim onlarin kapilarina gider ve onlari, yalanlarinda tasdik eder, zulumlerinde onlara yardimci olursa, o benden degildir, ben de ondan degilim; ahirette havz-i kevserin basinda yanima da gelemez. Kim onlarin kapisina gitmez, yalanlarinda onlari tasdik etmez, zulumlerinde yardimci olmazsa o bendendir, ben de ondanim; o kimse, havzin basinda yanima gelecektir. Ey Ka'b Ibnu Ucre! Namaz burhandir. Oruc saglam bir kalkandir. Sadaka hatalari sondurur, tipki suyun atesi sondurdugu gibi. Ey Ka'b Ibnu Ucre ! Haramla biten bir ete mutlaka ates gerekir. " Tirmizi, Salat 433. (614); Nesai, Bey'at 35, 36, (7,160). 1706 - Cubeyr Ibnu Nufeyr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kesir Ibnu Murre, Amr Ibnu 'l-Esved ve el-Mikdam (radiyallahu anhum) dediler ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Emir, halka karsi suizanna duserse halki ifsad eder." Ebu Davud, Edeb 44, (4989). HULEFA-I RASIDIN VE ONLARIN SECIMLERI 1707 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Ali (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i rahmeti Rahman'a kavusturan hastaligi sirasinda yanindan disari cikti. (Disarida bekleyen) halk: "Ey Ebu'1-Hasan, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ne durumda?" diye sodular. "Allah'a hamdolsun iyilesti!" dedi. Hz. Abbas (radiyallahu anh) elinden tuttu. Ve: "Uc gun sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olecek, sen bir baskasina) me'mur olacaksin. Ben, vallahi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bu hastaligindan (kurtulamayip) vefat edecegini goruyorum. Zira ben, Abdulmuttalibogullarinin olum sirasinda aldign sekli biliyorum. Gel Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gidip bu "is" (hilafet) kimde kalacak onu soralim. Bizde kalacaksa (simdiden) bilmis oluruz. Bizden baskasina kalacaksa kendisiyle konusuruz, bizi (ona) tavsiye eder" dedi. Ali (radiyallahu anh): "Eger, biz onu sorsak bunun uzerine (hilafeti) bize yasaklasa, halk ondan sonra onu asla bize vermez. Vallahi ben boyle bir sey soramam!"dedi." Buhari, Istizan 29, Megazi 83. 1708 - Cubeyr Ibnu Mut'im (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kadin, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek bir hususta kendi siyle konustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (kendisine) tekrar gelmesini emretti. Bunun uzerine kadin: "Ya seni bulamazsam!" dedi. Kadin ( bu sozuyle) sanki olumu kasdetmisti, Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Eger beni bulamazsan, Ebu Bekir'e ugra!" diye cevap verdi." Buhari Ahkam 57, Fedailu Ashabi'n-Nebi 5, I'tisam 24; Muslim, Fedailu's-Sahabe 10, (2386); Tirmizi, Menakib, (3677). 1709 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat ettigi zaman, babam Ebu Bekir (radiyallahu anh), Mescid-i Nebi'den bir mil kadar uzaklikta olan) Sunh nam mevkide idi-ki Aliye (denen Medine'nin yuksek kismini ki burasi Hazrec'e mensup Beni'l-Harise'nin menzillerinin bulundugu mevki)yi kasdetmektedir-Hz. Omer (radiyallahu anh) kalkip : "Vallahi Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat etmedi. Allah mutlaka onu geri gonderecektir, o da (munafik) kimselerin ellerini ve ayaklarini kesecek. . ." diyordu. Derken Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) geldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yuzunu acti ve optu. "Annem babam sana feda olsun. Sagliginda hostun, olumunde de hossun! Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, Allah sana ebediyyen iki olum tattirmayacak!" dedi. Sonra disari cikip: "(Hz. Omer'i kasdeterek): "Ey (Peygamber olmedi diye) yemin eden kisi, agir ol!" dedi. Hz. Ebu Bekir konusmaya baslayinca Hz. Omer (radiyallahu anhuma) oturdu. Hz. Ebu Bekir Allah'a hamd u sena ettikten sonra: "Haberiniz olsun! Kim Muhammed'e tapiyor idiyse bilsin ki artik Muhammed olmustur. Kim de Allah'a tapiyor idiyse o da bilsin ki Allah hayydir, olumsuzdur!" dedi ve su ayeti okudu:"Ey Muhammed, suphesiz sen de oleceksin, onlar da olecekler" (Zumer 30). Su ayeti de okudu: "Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan once de peygamberler gecmisti. Olur veya oldurulurse geriye mi doneceksiniz? Geriye donen, Allah'a hicbir zarar vermez. Allah, Surkederlerin mukafatini verecektir" (Al-i Imran 144). Bu aciklama uzerine halk boguk boguk aglamaya" basladi. Ensar (radiyallahu anhum), Beni Saide yurdunda, Sa'd Ibnu Ubade'nin etrafinda toplandi. (Muhacir de oraya geldi. Ensariler): "Bizden bir emir, sizden de bir emir!" dediler. Hz. Ebu Bekir, Hz. Omer, Hz. Ebu Ubeyde (radiyallahu anhum) de oraya geldiler. Hz. Omer konusmaya basladi ise de Hz. Ebu Bekir onu susturdu.Hz. Omer (bilahere) soyle diyordu: "Vallahi, ben konusmayi su sebeple arzu etmistim: (Zihnimde) hosuma giden sozler hazirlamis, Ebu Bekir bunlara ulasamaz (onun hatirindan bunlar gecmeyebilir) diye endise etmistim. Ama, yemin olsun, Ebu Bekir oyle bir konustu ki, vallahi icimde hazirlamis oldugum guzel sozlerin hepsine isabet etti, (benim aklima gelmeyen daha da guzelini) belig sekilde ifade etti. Onun sozleri arasinda su da vardi: "(Ey Ensar) biz (Kureysli)ler emirleriz, sizler de vezirlersiniz!" Bu soz uzerine Hubab Ibnu'1-Munzir ayaga kalkti ve : "Hayir vallahi bunu yapmayiz. Bizden bir emir, sizden de bir emir olacak!" dedi. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh): ' "Hayir! Olmaz bu. Bizler emirleriz, sizler de vezirlersiniz" dedi. Rezin sunu ilave etti: "Hz. Ebu Bekir devamla sunu soyledi: "Bu "is" (hilafet), su Kureys cemaati icin mesru taninacaktir. Onlar, yer itibariyla Araplarin ortasindadir, serefce de (eskiden beri) en gozdeleridir. Oyleyse, Omer'e veya Ebu Ubeyde'ye biat edin!" Hz. Omer atilarak: "Bilakis, biz sana biat ediyoruz. Sen bizim efendimizsin, en hayirlimizsin, ustelik Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a da en sevgili olanimizsin!" dedi ve Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in elinden tutup ona biat etti. Hz. Omer (radiyallahu anh)'i muteakip halk da ona biat etti. Bunun uzerine biri: "Sa'd Ibnu Ubade'yi katlettiniz!" diye bagirdi. Hz. Omer (radiyallahu anh) ofkeyle: "Allah onu katletsin!" dedi. Hz. Aise (radiyallahu anha) devamla der ki: "Bu her iki konusmada gecen sozleri de Allah faideli kildi. Nitekim Hz. Omer'in konusmasi halki korkuttu. Aralarinda nifak vardi, onun konusmasiyla Cenab-i Hakk nifaki bertaraf etti. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) de halkin nazarini Allah'a cevirip, uzerinde olduklari hakki (Islam'i) ogretti. Oradan su ayeti okuyarak ayrildilar. (Mealen): "Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan once de peygamberler gecmisti. Olur veya oldurulurse geriye mi doneceksiniz? Geriye donen, Allah'a hicbir zarar vermez.. Allah sukredenlerin mukafaatini Verecektir" (A1-i Imran 144). Buhari, Fedailu'l-Ashab 5, Cenaiz 3, Megazi 83; Nesai, Cenaiz 11, (4,11). (Ibnu Deybe diyor ki "Derim ki: "Rezin sunu ilave etti" sozu, et-Tecrid'de ve Tecrid'in aslinda mevcuttur. Bu ziyade aynisiyla Sahih-i Buhari'de mevcuttur. Allahu a'lem." Es-Sunuh (veya es-Sunh) avali'l-Medine'de bir yer adidir. Orada Beni'l-Haris Ibnu'l-Hazrec'in evleri vardir. "Allah sana iki olumu tattirmasin" sozu, yani dunyada.. tattirmasin demektir. Hz. Ebu Bekir, bu sozu Hz. Omer (radiyallahu anhuma)'in su sozunu red maksadiyla soylemistir: "Allah, peygamberini geri gonderecek, O da (munafik) kimselerin ellerini ve ayaklarini kesecek." Sakife: Evin sofa (ustu kapali onu acik) kismi. Toroslarda evin bu kismina yazliktabir edilir. Nesic: Aglayan kisinin hickirigini icine tikarak sessiz aglamasi. 1710 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor; "Ben, Muhacirler'den bir cogundan Kur'an ogreniyordum. Abdurrahman Ibnu Avf, onlardan biri idi. (Ben Mina'da onun menzilinde iken, o da, Hz. Omer'in son defa yapmis oldugu haccda onun yaninda idi. Abdurrahman yanima donuste "Bugun Hz. Omer'in yanina gelen bir adami keske sen de gorseydin. Dedi ki: "Ey mu'minlerin emiri, bir adam gorsen ki sana: "Keske Omer olmus olsa da falancaya (Bezzar'in rivayetinde Talha Ibnu Ubeydillah'a) biat etsem. Vallahi Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in biati cabucak oldu bitti" dese ne dersin?" dedi. Hz. Omer bu soze (daha once hic gormedigim kadar) ofkelendi ve: "Insaallah bu aksam halka hitab edip, (ahd ve musaverede olmaksizin) idareyi gasbetmek isteyen bu heriflere karsi onlari uyaracagim" dedi. Abdurrahman ilaveten dedi ki: "(Bunun uzerine) Hz. Omer'e: "Ey mu'minlerin emiri, dedim, boyle bir sey yapma. Zira hacc mevsiminde insanlarin cuhela ve serseri takimi biraraya gelir. Konusmak uzere halkin icinde dogruldugnun zaman bunlar olaki, etrafinda ekseriyeti teskil ederler. Korkum su ki, siz kalkar birseyler soylersiniz, o cahillerin her biri bir baska sey anlar, esas ifade etmek istediginiz maksad tamamen kaybolur. Su halde acele etmeyin, Medine'ye varin. Orasi daru'l-hicret ve sunnettir (hicretin yapildigi, sunnetin yasandigi mahaldir). Orada fikih ulemasi ve insanlarin esrafiyla basbasa kalir, dilediginizi rahatca soylersiniz. Alimler sozlerinizi eksiksiz ogrenirler ve maksadiniz ne ise onu anlarlar." (Bu sozum uzerine) Hz. Omer (radiyallahu anh): "Pekala, vallahi insaallah Medine'ye vardigimda ilk firsatta bu toplantiyi aktedecegim!" dedi. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) devamla dedi ki: "Zilhicce'nin sonlarinda Medine'ye geldik. Cuma gunu ogle olur olmaz camiye gitmede acele ettim." Rezin su ilavede bulundu: "Ogle sicaginda ciktim." Sonra onceki hadisi anlatmaya (Ibnu Abbas) devam etti ve dedi ki: "(Camiye gelince) Said Ibnu Zeyd Ibni Amr Ibni Nufeyl (radiyallahu anh)'i minberin kosesinde oturmus buldum. Dizim dizine degecek sekilde yanina oturdum. (Sagima soluma bakmaya) baslamadan Omer Ibnu'1- Hattab (yerinden minbere dogru) cikti. Onun gelmekte oldugunu gorunce yanimdaki Said Ibnu Zeyd Ibni Amr Ibni Nufeyl'e: "Bu ogle, Omer, halife oldugu gunden beri hic yapmadigi bir konusma yapacak" dedim. Zeyd, soyledigimi hos karsilamadi ve: "Daha once konusmadigi seyi konusmasi ne mumkun!" deyip beni reddetti. Hz. Omer (radiyallahu anh) minbere oturdu. Muezzin ezanini tamamlayinca, dogruldu. Cenab-i Hakk'a layik oldugu hamd ve senada bulundu. Sonra sunlari soyledi: "Emma ba'd. Ben simdi sizlere, Cenab-i Hakk'in soylememi takdir buyuracagi bir konusma yapacagim. Bilemiyorum, belki de ecelim yakindir, (bu son hutbem olur). Kim bu sozlerimi anlar ve hafizasina alabilirse bineginin goturdugu her yerde nakletsin. Kim de anlamis o1maktan korkarsa, hic kimseye hakkimda yalan soylemesini helal etmiyorum. Allah celle sanuhu, Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'i hakla gonderdi, kendisine kitap indirdi. Allah'in indirdikleri meyaninda recm ayeti de vardi. Biz onu okuduk, anladik ve ezberledik. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) recm cezasi verdi. O'ndan sonra da bizler verdik. Sahsen aradan fazla zaman gecince, bazilarinin cikip: "Allah'in kitabinda biz recm ayeti bulamiyoruz" diyerek Allah'in indirmis oldugu bir farzi terkedip sapitmalarindan korkuyorum, recm, Allah'in kitabinda muhsan yani balig, akil, sahih bir evlilikle evlenmis ve gerdek yapmis oldugu halde zina eden kadin ve erkeklere -isbatlayici beyyine veya hamilelik, veya itiraf oldugu takdirde-uygulanmasi gereken bir haktir." Zina haddiyle ilgili babta zikri gecmis olan Ibnu Abbas hadisi zikrettikten sonra dedi ki: "...Ve dahi bana ulasti ki, birileri soyle demis: "Omer olunce, (herkesle istisare, biat aramaksizin) falancaya biat edecegim." Sakin ha! Hic kimseyi, "Hz. Ebu Bekirin secimi de oldu bittiye geldi. (Biz de onun secilme tarzina uygun olarak birini secebiliriz)" gibi sozler aldatmasin. Haberiniz olsun, -evet onun secimi cabuk olmustur bu dogru- ancak, Allah (umumiyetle cabuk yapilan islerde bilahere karsilasilan) serlerden (bu ummeti) korumustur. Sizden hic kimseye, Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'e yapildigi sekilde (alaka gosterilerek) boyunlar koparcasina nazarlar cevrilip bas uzatilmaz. Oyle ise, Muslumanlarin istisare ve te'yidi tahakkuk etmeksizin kim bir baskasina biat ederse bilsin ki, ne biat edene, ne de edilene itibar edilmeyecektir. Boyle bir biat akdi, edeni de edileni de olume maruz birakacaktir. (Hz. Ebu Bekir'e yapilan biat boyle kit dusuncelilerin zannettigi gibi degildir. Ic yuzunu anlatayim Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ruhunu Cenab-i Hakk kabzettigi vakit, haberimiz oldu ki, Ensar buyuk bir grup halinde bizden ayri olarak Beni Saide saki inde toplanmislar. Ali, Zubeyr ve bunlarla birlikte (Abbas gibi diger) bazilari bizden ayrilarak (cenazeyle mesgul olmak uzere) geride kaldilar. Muhacirler de Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in etrafinda toplandilar. Hz. Ebu Bekir'e: "Ey Ebu Bekir, haydi su Ensari kardeslerimizin yanlarina gidelim!" dedim. Onlara (bir an once yetismek uzere) yuruduk. Yakinlarina varinca, onlardan iki salih zatla karsilastik. Kavmin (Sa'd Ibnu Ubade'yi halife secme hususundaki) kararlarini zikrettiler, sonra da: "Ey Muhacirler cemaati nereye gidiyorsunuz?" diye sordular. Biz: "Su Ensari kardeslerimize gidiyoruz!" dedik. "Hayir, onlara yaklasmayin, hukumlerini versinler" dediler. Ben: "Vallahi onlara gidecegiz" dedim ve yuruduk. Onlari Beni Saide sakifinde bulduk. Ortalarinda uzeri ortulu birisi vardi. "Bu da kim?" dedim. "Bu Sa'd Ibnu Ubade'dir!" dediler. Ben: "Nesi var?" diye sordum. "Titriyor!" dediler. Biraz oturmustu ki, hatipleri sehadet getirerek soze basladi. Cenab-i Hakk'a layik oldugu hamd ve senayi ifade ettikten sonra su konusmayi yapti: "Emma ba'd! Biz Allah'in ensari ve Islam'in ordusuyuz. Siz ey Muhacirler, asil kavminden kopup gelmis (icimizde) az bir grupsunuz!" (Anladik ki) bunlar, aslen mustehak oldugumuz fonksiyonumuzdan bizi koparmak, emirlikten uzak tutmak istiyorlardi. Hatip sozlerini tamamlayinca konusmak arzu ettim. Bu esnada, icimden soyleyecek guzel sozler hazirlamistim, bunlar hosuma da gitmisti. Bunlari Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in huzurunda soylemek istiyordum. Ben bazan onun hiddetini yatistiriyordum. Konusmak istedigim sirada Ebu Bekir: "Acele etme!"dedi. Onu ofkelendirmek istemedim (ve konusmaktan vazgectim). Ebu Bekir (radiyall hu anh) konustu. O aslinda benden daha cok hilme sahip, daha vakur idi. Allah'a yeminle soyluyorum, icimde hazirladigim butun guzel sozleri eksiksiz ayni guzellikte ve hatta daha da guzel bir bicimde bu konusmasi esnasinda soyledi. Demisti ki: "Hakkinizda soylediginiz hayir (ve fazilet ne varsa) hepsine layiksiniz. Ancak bu (emirlik) isi, Kureys kabilesine (mesru) taninir. Onlar, neseb yonuyle de, yurt yonuyle de Arab'in ortasinda yer alir. Ben sizin icin su iki sahistan birini uygun buldum, bunlardan hangisini isterseniz ona biat edin!" Boyle deyip -benim ve Ebu Ubeyde Ibnu'l-Cerrah'in ellerimizden tuttu. Ebu Bekir, ikimizin arasinda oturuyordu. Onun (ikimizi imamliga teklif eden cumlesinden baska) butun soyledikleri hosuma gitti. Vallahi, Ebu Bekir'in bulundugu bir kavmin basina emir secilmektense, ortaya cikarilip boynumun vurulmasini gerektirecek bir gunah islemek bana daha sevgili gelirdi. Ancak, nefsimin bana olum aninda hos gosterdigi seyi simdi bulamiyorum. Derken Ensar'in (Hubab Ibnu'l-Munzir adindaki) bir sozcusu: "Beni (hasta hayvanlarin kasinarak rahatladiklari) kasinma cubukcagizi, yaslandigi dikme ile ayakta duran hurma fidancigi kabul edin (ve fikrimi dinleyin. Diyorum ki): "Sizden bir emir, bizden de bir emir olsun, ey Kureys cemaati!" dedi. Bunun uzerine her kafadan bir soz cikmaya basladi, gurultu cogaldi. Oyle ki ihtilafcikacak diye korktum. Hz. Ebu Bekir'e: "Ey Ebu Bekr, uzat elini!" dedim. Elini uzatti, ben ona biat ettim. Muhacirler de biat ettiler. Sonra da Ensar biat etti. Sa'd Ibnu Ubade (radiyallahu anh)'nin uzerine atildik. Derken onlardan biri: "Sa'd Ibnu Ubade'yi oldurdunuz!" demez mi? Ben de: "Sa'd Ibnu Ubade'yi Allah oldursun!" dedim. Hz. Omer (radiyallahu anh) der ki: "Vallahi biz, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in defni sirasinda, Hz. Ebu Bekir'in seciminden daha ehemmiyetli bir sey dusunemedik. Biat gerceklesmeden halki terketmemiz halinde, oradan ayrilinca, arkamizdan kendilerinden birini halife seciverecekler diye korktuk. Boyle bir durumda ya bize de razi olmaya olmaya biat edecek veya muhalefet edecek ikisi de fesad olacakti. Bilesiniz, Muslumanlarla istisare etmeden kim bir baskasina biat ederse, ne biat edene, ne de kendisine biat edilene itibar edilmez, ikisinin de oldurulmesinden korkulur. Buhari, Muharibin 30, 31, I'tisam 16, Mezalim 19, Menakibu'l-Ensar 46, Megazi 11; Muslim, Hudud 15, (1691) Muslim'de hadis muhtasar olarak kaydedilmistir. |
#170
|
|||
|
|||
Cvp: Hadis-i Şerifler
1711 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Fatima ve Hz. Abbas (radiyallahu anhuma) Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'e ugrayip, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan kendilerine kalan mirasi sordular. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) onlara:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: "Bize kimse varis olamaz, biraktiklarimiz hep sadakadir. Ancak Al-i Muhammed bu maldan (ihtiyaci kadarini) yer" dedigini isittim. Allah'a yemin olsun Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaptigini gordugum bir seyi terketmem, mutlaka onu yaparim. Ben O'nun emrinden bir sey terkedecek olsam sapitmaktan korkarim!" dedi. Bunun uzerine Hz. Fatima, Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anhuma)'e kustu ve alti ay sonra olunceye kadar onunla konusmadi. Hz. Ali, onu geceleyin defnetti. Olumunu Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'e haber vermedi. Hz. Ali, Fatima (radiyallahu anhuma) sagken halk nazarinda ayri bir makama, izzete sahipti. Hz. Fatima vefat edince, halkin alakasi ondan kesildi. Bir adam Zuhri (rahimehullah)'ye: Ali, (Hz. Ebu Bekir'e) alti ay biat etmedi mi?" diye sordu. "Hayir, vallahi hayir, Beni Hasim'den hic kimse geri kalmadi. Ali (radiyallahu anh), insanlarin nazarlarinin kendinden cevrildigini gorunce Hz. Ebu Bekir (radiyall hu anh)'le musalahaya mecbur kaldi. Ona haber salarak: "Yaninda kimse olmadan, yalniz olarak bize gel!" dedi. kendisine Hz. Omer'in gelmesini istemiyordu, cunku ondaki siddet ve hiddet halini biliyordu. Hz. Omer (radiyallahu anh): "Onlara tek basina gitme!" dedi. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh): "Vallahi tek basima gidecegim. Bana ne yapabilirler ki?" dedi ve Ebu Bekir (radiyallahu anh) onlara gitti. Hz. Ali (radiyallahu anh)'nin yanina girdi. Beni Hasim, yaninda toplanmislar idi. (Hz. Ebu Bekir'i gorunce) kalkti. Allah'a hamd u senada bulundu. Sonra sunu soyledi: "Emma ba'd! Ey Ebu Bekir, bizim sana biat etmemize mani olan sey senin faziletini inkarimiz degildir, sana karsi bir rekabet dusuncemiz de yok. Ancak, biz, bu "is"te bizim de bir hakkimiz olduguna inaniyorduk. Bize karsi mustebit davrandiniz!" Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a olan yakinligini zikretti. Ali bunlari zikrettikce Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anhuma) aglamaktan kendini alamiyordu. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) sehadet getirdi, Allah Teala'ya hamdetti, senada bulundu. Sonra sunlari soyledi: "Emma ba'd! Allah'a kasem olsun, surasi muhakkak ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in akrabalari bana, kendi akrabalarimdan daha yakin, daha sevgili. Ve ben, yeminle soyluyorum, benimle sizin aranizda olan bu mal meselesinde haktan ve hayirdan hic ayrilmis degilim. Zira, ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan sunu isittim: "Bize kimse varis olamaz, biraktigimiz sadakadir. Al-i Muhammed bu maldan yer. " Vallahi ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaptigini gordugum bir isi terketmem, Allah'in izniyle mutlaka yaparim" dedi. Hz. Ali (radiyallahu anh): "Biat icin ogleden sonra bulusalim"dedi. Ebu Bekir (radiyallahu anh) ogleyi kilinca, cemaate yonelip Hz. Ali (radiyallahu anh)'nin (biati geciktirmedeki) beyan ettigi ozurleri halka anlatti. Sonra da Hz. Ali (radiyallahu anh) kalkip, Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in hakkini tazim buyurdu, faziletlerini, Islam'a sebkat eden hizmetlerini zikretti. Sonra Ebu Bekir (radiyallahu anh)'e yaklasip biat etti. Halk, Hz. Ali (radiyallahu anh)'nin etrafini sarip: "Isabet ettin, cok iyi bir davranista bulundun" diyerek takdir ettiler. Hz. Ali (radiyallahu anh) bu ma'ruf ise dondugu zaman halk (tekrar) kendisine yakinlik (ve alaka) gosterdi." Buhari, Fedailu'l-Ashab 12; Muslim, Cihad 53, (1759). Metin Muslim'dendir. Hadis BuharI'de muhtasardir. 1712 - Kasim Ibnu Muhammed anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha) bir gun hastalanmis: "Vay basim, (oluyorum)!" demisti. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) (saka olsun diye): "Keske bu ben sagken olsa, sana istigfàr eder, dua ediveririm!"dedi. Bunun uzerine Hz. Aise (radiyallahu anha) birden parladi: "Vay basima gelen. Vallahi goruyorum ki olmemi istiyorsun. Ben olecegim, sen de aksama zevcelerinden biriyle basbasa kalacaksin ha!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (sozu degistirerek) dedi ki: "Bilakis ben oluyorum, vay basim! Ebu Bekir'e ve ogluna birinzi gonderip (benden sonra hilafet hususunda "ben daha layigim" iddia veya temennisinde bulunacaklara karsi) yerime gececegi tesbit etmek istemistim. Sonradan (kendi kendime: "Boyle bir iddiayi Ebu Bekir disinda kim yaparsa) Allah kabul etmez, mu'min1er de reddederler" dedim (ve vasiyet yapmaktan vazgectim)." Buhari, Ahkam 51, Merda 16; Muslim, Fedailu's-Sahabe 11, (2387). 1713 - Hz. Aise (radiyallahu anh ) anlatiyor: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh), olum ani yaklasinca (muhtazar olunca), Hz. Omer'i cagirtti ve: "Ey Omer, ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabi uzerine seni halife seciyorum. Mizani agir olan, hakka uymasi sebebiyle kiyamet gunu mizani agir basacak ve agirlik kendine olacak kimsedir. Sadece hakkin girdigi mizanin agir olmasi da hak olmustur. Ey Omer! Mizani hafif olan da, batila uymasi sebebiyle, kiyamet gunu sevabi az ve hafif olan ve bu hafiflikle teraziye girecek olandir. Icerisine sadece batil giren mizanin hafif olmasi da haktir." Ayrica, askerlerin komutanlarina da sunu yazdi: "Basiniza Omer'i sectim. Kendim icin de, Muslumanlar icin de hayri sectim." Sonra Ebu Bekir (radiyallahu anh) vefat etti ve geceleyin defnedildi. Bilahere Hz.Omer (radiyallahu anh), ayaga kalkip hamd u sena ettikten sonra sunlari soyledi: "Ey insanlar, ben size, hic bilmediginiz bir seyi kendimden uydurup ogretecek degilim. Ben Omer'im. Size emir olma hususunda hirsim yok. Ancak vefat eden Ebu Bekir (radiyallahu anh) bunu bana vasiyet etti. Bu isi ona Allah'in ilham ettigine inaniyorum. Imamligimi, ona ehil olmayan kimseye birakmam. Fakat onu, Muslumanlara saygi gostermeye gayret edenlere birakirim. Iste boyleleri, Muslumanlara emir olamya baskalarindan daha cok layiktir." Muvatta'da bulunamamistir. 1714 - Ma'dan Ibnu Ebi Talha anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh), cuma gunu hutbe verdi. Once Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i hatirlatti, sonra Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'i andi. Sonra da sunlari soyledi: "Ben ruyamda bir horoz gordum, bana uc gaga vurdu. Bunu, ecelim yaklasti diye yordum. Bazi kimseler, yerime birini secmemi soyluyorlar, Allah ne dini, ne hilafetini, ne de Resulu (aleyhissalatu vesselam) ile gonderdigi seyi zayi edecek degildir. Eger ecelim cabucak gelirse hilafet, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olurken kendilerinden razi bulundugu su alti kisinin musaveresi ile belirlenecektir. Ben biliyorum ki, bazilari bu secime dil uzatacaklardir. Bunlar benim su elimle Islam'a kattigim kimselerdir. Eger bunu yaparlarsa bilin ki, onlar ancak Allah'in dusmanlaridir, kafirlerdir, sapiklardir. Sonra sozune soyle devam etti: "Ey Rabbim, seni Ensar'in umerasina sahid kiliyorum. (Bilin ki) ben onlari, adaletli olsunlar ve halka dinlerini, Peygamberlerinin (aleyhissalatu vesselam) sunnetini ogretsinler (zekati) aralarinda taksim etsinler, dini meselelerde muskilatla karsilasinca bana bildirsinler diye baslarina tayin ettim." Hz. Omer (radiyallahu anh)'in bu hutbesinden bir cuma gecmisti ki hancerlendi. Yanina girmek icin once Muhacirler'e, sonra Ensar'a, sonra Medineliler'e, sonra Samlilar'a, sonra Iraklilar'a sirayla izin verdi. Biz huzura girenlerin sonuncusu idik. Siyah bir burde ile yarasi sarilmis, uzerinden kanlar akiyor vaziyette gorduk. "Bize vasiyette bulun!" dedik. Ona bizden baska vasiyet talebinde bulunan olmadi. "Size dedi, Allah'in Kitabi'ni vasiyet ediyorum. Zira ona uydugunuz muddetce asla sapitmazsiniz. Size Muhacirler'i de vasiyet ediyorum. Zira insanlar cogalirken onlar azaliyor. Size Ensar'i da vasiyet ediyorum. Zira onlar, imanin sigindigi melcedir. Size bedevileri de vasiyet ediyorum. Zira onlar asliniz, dayanaginizdir." Bir rivayette soyle denmistir: "...Zira onlar kardeslerinizdir, dusmaninizin dusmanidir. Size zimmileri de vasiyet ediyorum, zira onlar Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam)'in zimmeti ve ailenizin rizkidir. Beni terkedin artik." Buhari, Ahkam 51, Muslim, Imaret 12, (1823); Tirmizi, Fiten 48, (2226); Ebu Davud, Harac 8, (2939). Bir rivayette soyle gelmistir: "Hz. Omer (radiyallahu anh) hancerlendigi zaman kendisine: "Birini yerinize secseniz!" denilmisti. Su cevabi verdi: "Yani isinizi sagken de, olmusken de ben mi sirtimda tasiyayim? Mamafih, birisini sececek olsam (bu caizdir, zira) benden daha hayirliolan Ebu Bekir secmistir. Secimi terkedecek olsam (bu da caizdir zira) benden daha hayirli olan Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da secimi terketti. Ben istedim ki, bundaki nasibim basa bas olsun, ne lehime ne dealeyhime" Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) dedi ki: "(Omer'in bu sozu uzerine) anladim ki, yerine kimseyi tayin etmeyecektir." Oradakiler: "Allah hayirli mukafaatlar versin. Sen su su hizmetleri yaptin" dediler. O da: "Uman ve korkan" diye cevap verdi." 1715 - Hz. Aise (radiyallahu anh ) anlatiyor: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh), olum ani yaklasinca (muhtazar olunca), Hz. Omer'i cagirtti ve: "Ey Omer, ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabi uzerine seni halife seciyorum. Mizani agir olan, hakka uymasi sebebiyle kiyamet gunu mizani agir basacak ve agirlik kendine olacak kimsedir. Sadece hakkin girdigi mizanin agir olmasi da hak olmustur. Ey Omer! Mizani hafif olan da, batila uymasi sebebiyle, kiyamet gunu sevabi az ve hafif olan ve bu hafiflikle teraziye girecek olandir. Icerisine sadece batil giren mizanin hafif olmasi da haktir." Ayrica, askerlerin komutanlarina da sunu yazdi: "Basiniza Omer'i sectim. Kendim icin de, Muslumanlar icin de hayri sectim." Sonra Ebu Bekir (radiyallahu anh) vefat etti ve geceleyin defnedildi. Bilahere Hz.Omer (radiyallahu anh), ayaga kalkip hamd u sena ettikten sonra sunlari soyledi: "Ey insanlar, ben size, hic bilmediginiz bir seyi kendimden uydurup ogretecek degilim. Ben Omer'im. Size emir olma hususunda hirsim yok. Ancak vefat eden Ebu Bekir (radiyallahu anh) bunu bana vasiyet etti. Bu isi ona Allah'in ilham ettigine inaniyorum. Imamligimi, ona ehil olmayan kimseye birakmam. Fakat onu, Muslumanlara saygi gostermeye gayret edenlere birakirim. Iste boyleleri, Muslumanlara emir olamya baskalarindan daha cok layiktir." Muvatta'da bulunamamistir. 1716 - Ma'dan Ibnu Ebi Talha anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh), cuma gunu hutbe verdi. Once Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i hatirlatti, sonra Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'i andi. Sonra da sunlari soyledi: "Ben ruyamda bir horoz gordum, bana uc gaga vurdu. Bunu, ecelim yaklasti diye yordum. Bazi kimseler, yerime birini secmemi soyluyorlar, Allah ne dini, ne hilafetini, ne de Resulu (aleyhissalatu vesselam) ile gonderdigi seyi zayi edecek degildir. Eger ecelim cabucak gelirse hilafet, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olurken kendilerinden razi bulundugu su alti kisinin musaveresi ile belirlenecektir. Ben biliyorum ki, bazilari bu secime dil uzatacaklardir. Bunlar benim su elimle Islam'a kattigim kimselerdir. Eger bunu yaparlarsa bilin ki, onlar ancak Allah'in dusmanlaridir, kafirlerdir, sapiklardir. Sonra sozune soyle devam etti: "Ey Rabbim, seni Ensar'in umerasina sahid kiliyorum. (Bilin ki) ben onlari, adaletli olsunlar ve halka dinlerini, Peygamberlerinin (aleyhissalatu vesselam) sunnetini ogretsinler (zekati) aralarinda taksim etsinler, dini meselelerde muskilatla karsilasinca bana bildirsinler diye baslarina tayin ettim." Hz. Omer (radiyallahu anh)'in bu hutbesinden bir cuma gecmisti ki hancerlendi. Yanina girmek icin once Muhacirler'e, sonra Ensar'a, sonra Medineliler'e, sonra Samlilar'a, sonra Iraklilar'a sirayla izin verdi. Biz huzura girenlerin sonuncusu idik. Siyah bir burde ile yarasi sarilmis, uzerinden kanlar akiyor vaziyette gorduk. "Bize vasiyette bulun!" dedik. Ona bizden baska vasiyet talebinde bulunan olmadi. "Size dedi, Allah'in Kitabi'ni vasiyet ediyorum. Zira ona uydugunuz muddetce asla sapitmazsiniz. Size Muhacirler'i de vasiyet ediyorum. Zira insanlar cogalirken onlar azaliyor. Size Ensar'i da vasiyet ediyorum. Zira onlar, imanin sigindigi melcedir. Size bedevileri de vasiyet ediyorum. Zira onlar asliniz, dayanaginizdir." Bir rivayette soyle denmistir: "...Zira onlar kardeslerinizdir, dusmaninizin dusmanidir. Size zimmileri de vasiyet ediyorum, zira onlar Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam)'in zimmeti ve ailenizin rizkidir. Beni terkedin artik." Buhari, Ahkam 51, Muslim, Imaret 12, (1823); Tirmizi, Fiten 48, (2226); Ebu Davud, Harac 8, (2939). Bir rivayette soyle gelmistir: "Hz. Omer (radiyallahu anh) hancerlendigi zaman kendisine: "Birini yerinize secseniz!" denilmisti. Su cevabi verdi: "Yani isinizi sagken de, olmusken de ben mi sirtimda tasiyayim? Mamafih, birisini sececek olsam (bu caizdir, zira) benden daha hayirliolan Ebu Bekir secmistir. Secimi terkedecek olsam (bu da caizdir zira) benden daha hayirli olan Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da secimi terketti. Ben istedim ki, bundaki nasibim basa bas olsun, ne lehime ne de aleyhime. . . " Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) dedi ki: "(Omer'in bu sozu uzerine) anladim ki, yerine kimseyi tayin etmeyecektir." Oradakiler: "Allah hayirli mukafaatlar versin. Sen su su hizmetleri yaptin" dediler. O da: "Uman ve korkan" diye cevap verdi." 1717 - Abdullah Ibnu Selam (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Osman (radiyallahu anh) muhasara edildign zaman, namaz kildirma isine Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'yi tayin etti. Bazan Hz. Ibnu Abbas kildiriyordu. Sonra, Hz. Osman (isyancilara) elci yollayip, benden ne istiyorsunuz? diye sordu. Onlar: "Hilafetten ayrilmani istiyoruz" dediler. O da: "Allah'in bana giydirdigi bir kaftani cikarmam" diyerek reddetti. "Onlar seni oldurecekler!" dediler. O: "Beni oldurdugunuz takdirde, ebediyyen birbirinizi sevmeyecek, dusmanla elbirlik savasamayacaksiniz. Gore gore ihtilafa duseceksiniz. Ey kavm, bana karsi cikardignniz su ihtilaf sakin ola basiniza, sizden oncekilerin maruz kaldigi belayi dolamasin!" dedi. Ihtilalcilerin tazyikleri artinca, cuma gunune oruclu olarak girdi. Gun biraz ilerleyince uyudu.Uyaninca: "Su anda ruyamda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i gordum. Bana: "Aksam yanimizda iftarini yapacaksin" buyurdu" dedi. O gun olduruldu. Sonra Hz. Ali (radiyallahu anh) hutbe okumak uzere kalkti. Hamd u senadan sonra: "Ey insanlar, dedi, bana yaklasin, gozlerinizi, kulaklarinizi dort acin. Sahsen ben ve sizler hepimizin fitnenin icine dusmemizden korkuyorum. Fitne sirasinda, hepimize gayret gerekecek." Devamla dedi ki: "Allah bu ummeti iki edeble terbiye etti: Kitap ve Sunnet. Bunlarin (tatbiki hususunda), sultan nezdinde gevseklik olamaz. Oyle ise Allah'tan korkun, aranizdaki meseleleri halledin." Hz. Ali (radiyallahu anh) bunlari soyleyip minberden indi ve beytu'l-maldan arta kalan servete yonelerek Muslumanlar arasinda taksim etti." Rezin ilavesidir, kaynagi bulunamamistir. 1718 - Hasan Basri (rahimehullah) hazretleri anlatiyor: "Hasan Ibnu Ali, vallahi Hz. Muaviye (radiyallahu anhuma)'yi daglar gibi buyuk askeri birliklerle karsiladi. Bunun uzerine Amr Ibnu'1-As, Hz. Muauiye ye: "Ben vallahi, oyle askeri birlikler goruyorum ki, bunlar kendileri gibi (sayica ve keyfiyetce) akran olan birlikleri oldurmedikce geri donmezler" dedi. Muaviye de Amr (radiyallahu anh)'a -ki vallahi Hz. Muaviye bu iki adamin hayirlisidir- su cevabi verdi: "Ey Amr, soyle bakalim! Sunlar (bizimkiler) oburlerini, oburleri de sunlari oldurseler Muslumanlarin islerini kim benim adima yurutecek, kim kadinlarinin, yetimlerinin bakimini benim adima uzerine alacak?" Sulh yapmak icin, Kureys'in Beni Abdissems boyundan iki kisiyi yani Abdurrahman Ibnu Semure ve Abdullah Ibnu Amir'i, Hz. Hasan (radiyallahu anh)'a gonderdi. Bunlara: "Haydi, su zata gidin, ona (sulh yapmak istedigimizi) soyleyin. (Hilafet arzusundan vazgecmesini) taleb edin, (buna mukabil ne isterlerse) verin!" dedi. Bunlar Hz. Hasan (radiyallahu anh)'in yanina gidip, huzuruna ciktilar. (Hz. Muaviye'nin tenbihine uygun olarak) konustular. (Hilafeti Hz. Muaviyeye birakmasi halinde ne isterse verecegini) soylediler. Hz. Hasan (radiyallahu anh) onlara: "Bizler Abdulmuttalib'in ogullariyiz. Beytu'l-maldan bir hissemiz var. Bu ummet (ihtiyac karsisinda mal icin) kanini israf etmeye basladi. (Beytu'1-maldan bize ayrilacak hisse nedir?)" dedi. Onlar: "Hz. Muaviye size sunlari teklif ediyor, hilafetten vazgecmenizi taleb ediyor, mukabilinde ne istediginizi soruyor" dediler. Hz. Hasan (radiyallahu anh): "Sizin bu vaadlerinizi bize kim tekefful edecek?" dedi. Elciler: "Sana biz tekefful ediyor, garanti veriyoruz!" dediler. Hz. Hasan her ne talebte bulundu ise hepsine: "Biz tekefful ediyoruz!" diyerek teminat verdiler. Boylece Hz. Hasan, Hz. Muaviye (radiyallahu anhuma) ile sulh yapti. Hasan Basri demistir ki: "Ben Ebu Bekir (radiyallahu anh)'i isittim soyle demisti: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i minberde gordum, yaninda Hz.Hasan Ibnu Ali vardi. Bazan halka yoneliyor, bazan Hasan'a yoneliyor ve: "Su oglum, seyyiddir. Umulur ki, Allah bununla iki muazzam Musluman orduyu sulha kavusturacak" diyordu." Buhari, Sulh 9, Menakib 25, Fedailu'l-Ashab 22, Fiten 20. HUL' BOLUMU 1719 - Sevban (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ciddi bir sebep olmadan, kocasindan hul' yoluyla bosanan kadin, cennetin kokusunu alamaz." Tirmizi,Talak 11, (1186,1187); Ebu Davud, Talak 18 (2226); Nesai, Talak 34, (6,168). Ebu Davud'un bir rivayetinde soyle denmistir: "Hangi kadin zevcesinden bosanma taleb ederse..." Ebu Hureyre'nin Nesai'de gelen bir rivayetinde: "Kocasindan hul' suretiyle bosanan kadinlar (gunahca) munafiklar gibidir" buyurulmustur. 1720 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Sabit Ibnu Kays Ibni Semmas (radiyallahu anh)'in hanimi Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek: "Ben Sabit'i ahlak ve diyanetinden dolayi itab etmiyorum. Ancak Islam'da kufre dusmekten korkuyorum -bu sozuyle nefret ettigini soylemek istedi-" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "(Mehir olarak aldigin) bahcesini iade eder misin?" diye sordu. Kadin: "Evet!" deyince, Sabit'e: "Bahceyi al ve onu bosa!" dedi. Buhari, Talak 12; Nesai, Talak 34, (6,169); Ibnu Mace, Talak 22, (2056) |