#1
|
|||
|
|||
Gafletten Sakınmak
Gaflet, insanın Allah (cc)'ın ve ahiretin varlığından habersiz olması ya da haberi olduğu halde bu bilginin gerektirdiği bilinç ve sorumluluğu, davranış şeklini göstermeyerek, kayıtsız ve umursuz bir tutum içinde bulunmasıdır. Gaflet hali kimi zaman iman eden bir kimse için kısa süreli, geçici bir unutkanlık ya da dalgınlık şeklinde, kimi zaman da Allah (cc)'a iman etmeyen ya da O'na ortak koşanlarda tüm yaşamlarını ve yaşamlarının her ayrıntısını kaplayacak derecede derin olabilir.
Gaflet içindeki insanların çoğu Allah (cc)'ın varlığını bilir, ancak O'na kesin bir bilgiyle iman etmez, teslim olmazlar. Birçok insan, bu ahlakları doğrultusunda yaratılış amacını düşünmeden, nefsinin arzularıyla oyalanıp boş ve yararsız işlerle uğraşarak şuursuzca yaşamını sürdürür. Hayatı boyunca sadece dünyadaki nimetlerin en iyisine ve en fazlasına sahip olmayı hedefler. Öleceğini bilir, ancak öldükten sonra kendisini bekleyen ebedi azaptan habersizdir ya da Rabbimiz'in üstün gücünü kavrayamadığı için bu azabın şiddetini düşünmez. Oysa bu azabın şiddeti Kuran'ın pek çok ayetinde tarif edilmektedir. Bu ayetlerden birinde Allah (cc) şöyle buyurmaktadır: ... O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi. (Bakara Suresi, 165) Gaflet, Allah (cc)'ı ve ahiret gününü unutmuş insanları çepeçevre sarmış, zihinlerini uyuşturan, akıllarını örten manevi bir hastalık gibidir. Bu uyuşukluk ve şuursuzluk içindeki insanlar, kendilerini kuşatan ve bekleyen gerçeklerin farkına varamazlar. Görebilme, duyabilme gibi duyulara sahip olmalarına rağmen, gördüklerini ve duyduklarını değerlendirme, muhakeme etme yeteneğini kaybetmişlerdir. Kendilerini saran gaflet hali, akıllarını örtmüştür. Allah (cc)'ın hoşnutluğundan uzak bir hayat süren insanlar için hazırlanmış olan şiddetli azaptan habersizdirler. Büyük bir korku ve sıkıntı duyacakları ahiret günü çok yakın olduğu halde, dünyanın geçici süsüne tutkuyla bağlanıp sadece dünyevi nimetlerin endişesini yaşarlar. Kuran'da bu kimselerin durumu şöyle bildirilmektedir: Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın? Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar. (Furkan Suresi, 43-44) Oysa yalnızca kısa bir süre yaşadıkları dünya hayatı, bir gün herşeyiyle sona erecektir. Her insan ilk kez kendisini yaratan Rabbimiz'in huzuruna varacak ve dünya hayatında yaşadığı hayatın, gösterdiği ahlakın hesabını verecektir. Gaflet içindeyken ise, Allah (cc)'ın varlığını, üstün izzet ve şerefini, ahiret gününü, cenneti, cehennemi gereği gibi takdir edebilmesi mümkün değildir. Ancak samimi bir şekilde Allah (cc)'a yöneldiği, dua ettiği ve Allah (cc)'ın sınırlarına riayet ettiği zaman içinde bulunduğu gafletin boyutlarının farkına varacaktır. Bunun sonucunda ise, gafletin neden olduğu anlayış eksikliği Allah (cc)'ın izniyle ortadan kalkacak, gerçekleri açık ve net bir biçimde görüp kavrayacaktır. Allah (cc) her insan için, hayatın her anında, baktığı her yerde Kendi varlığını hatırlatacak türlü güzellikler ve nimetler yaratmaktadır. Gözümüzü çevirdiğimiz her yer, saymaya güç yetiremeyeceğimiz yaratılış mucizeleriyle doludur. Bu gerçek Kuran'da şöyle bildirilir: Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Bakara Suresi, 164) Allah (cc)'ı sürekli anmak, O'na yönelmek, O'ndan korkup sakınmak ve her an O'nun rızasını aramak Allah (cc)’ın izniyle gafleti yok eder, insanı üstün bir şuura, akla ve imana kavuşturur. Allah (cc) bu gerçeği ayetlerinde şöyle bildirmektedir: Şüphesiz, bu Kuran, en doğru yola iletir ve salih amellerde bulunan mü'minlere, onlar için gerçekten büyük bir ecir olduğunu müjde verir. (İsra Suresi, 9) |